| Konu: | Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 45 |
| Tarih: | 08.01.2025 |
SERHAT EREN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; cezaevlerinde ağır tecrit koşullarına rağmen, insanlık dışı ihlallere rağmen direnmekten vazgeçmeyen arkadaşlarımıza bin selam olsun diyorum.
Bugün 8 Ocak, gazeteci Metin Göktepe'nin katledilişinin yıl dönümü. Kendisini özlemle, sevgiyle saygıyla anıyorum. Bu coğrafyada kamerasını hakikate çeviren onurlu gazetecilerin öldürülmesi maalesef bir devlet politikasına dönüşmüş durumda ama şu iyi bilinsin ki bugüne kadar bu politikalar hiçbir zaman hakikati, basını, gazetecileri susturamadı, bundan sonra da susturamayacak.
20 Aralıkta Rojava'da SİHA'larla katledilen Cihan Bilgin ve Nazım Daştan'ın aileleri iki gündür cenazelerini almak için bekliyor, iki gündür kendilerine teslim edilmiyor. Şimdi, aileler cenazelerini getirmek istiyor ama AKP iktidarı buna izin vermiyor, engelleniyor. Şimdi, şunu söyleyeyim: Yani öldürdünüz, öfkeniz geçmedi mi Allah aşkına? Bu cenazelerden ne istiyorsunuz? Ailelere, cenazelere yapılan işkencenin kendisi değil mi? Bu ailelerin cenazelerini gömme hakkına hiç mi saygınız yok? Bu ailelerin yas tutma hakkına hiç mi saygınız yok? Bu ailelerin yakınlarıyla vedalaşma hakkına hiç mi saygınız yok? Bırakın aileler cenazelerini getirsin.
Değerli milletvekilleri, şu an 2'nci maddeyi konuşuyoruz, tartışıyoruz. Bu 2'nci maddeyle Sağlık Bakanlığına kişisel verilerin işlenmesi, paylaşılması yetkisi tanınırken aynı zamanda halkımızın mahremiyeti ve Anayasa tarafından koruma altına alınan hakları hiçe sayılıyor. Bugün teknoloji sayesinde kişisel veriler, ticari şirketlerin kendi kârlarına kâr katmak, çıkarlarına kâr katmak ve aynı zamanda bireyleri manipüle etmek için kullanılan bir araç hâline gelmiş durumda. Tabii, sadece ekonomik amaçlı değil, aynı zamanda yani dolandırıcılık, şantaj, hırsızlık gibi konularda da bu kişisel veriler kullanılıyor. Peki, bu süre zarfında iktidarın pratiği nedir? Maalesef iktidar... Bakın, pandemi döneminde 85 milyon insanın kişisel verileri çalındı. Dönemin bakanı kalktı burada açıklama yaptı. Ne dedi? Dedi ki: "Maalesef biz bunları önleyemedik, 85 milyon insanın verilerinin çalınmasını önleyemedik." Önleyemedi tabii. Niye? Çünkü halkın verilerini koruyacak altyapıya sahip değildi, öyle bir derdi de yoktu doğrusu. Şimdi, halktan çalınan milyonlar şirketlere peşkeş çekilirken halkın güvenliği görmezden gelindi.
Değerli milletvekilleri, şimdi, biz yani "veri" deyip geçiyoruz ama bir satırdan ibaret değil. Bakın, bu verilerin içerisinde ne var? Adınıza kayıtlı tüm telefonlar var, tanıdığınız tanımadığınız akrabalarınıza ilişkin adres kayıtları var, akrabalık ilişkileri var, adınıza kayıtlı olan taşınmazlar var, araçlar var, IBAN'larınız var; hangi doktora gitmişsiniz, hangi bölüme gitmişsiniz, hangi ilacı kullanmışsınız, hangi raporlara sahipsiniz; nerede çalışmışsınız, hangi okullarda okumuşunuz, bütün bunlara ilişkin bilgiler kötü niyetli kişilerin eline geçtiği zaman bunun ne anlama geldiğini biliyor musunuz?
Şimdi, buradan soruyorum: Bu veriler çalındıktan sonra BTK görevlileri, yöneticileriyle ilgili tek bir işlem yapıldı mı? Bu sistemi koruyamayan, 85 milyon kişinin verilerini koruyamayan bu sistemden hesap soruldu mu? Hayır, hesap sorulmadı. Kimden hesap soruldu? Bu verilerin çalındığını ortaya koyan gazetecilerden hesap soruldu, birkaçı cezaevine girdi maalesef.
Şimdi, e-devlet sisteminde 65 milyon kayıtlı kişi var. Peki, bu kayıtlı kişilerin verileri sizce güvende mi? Hayır. İçişleri Bakanlığının MERNİS sisteminden her gün veriler çekilmekte ve Telegram sayfalarında satılmaktadır. Bakın, Telegram'da satılan, şurada burada satılan bu kişisel verileri koruma konusunda ne İçişleri Bakanlığı ne Kişisel Verileri Koruma Kurumu ne de BTK buna engel oluyor, engel olmak gibi bir çabası da yok.
Şimdi, değerli milletvekilleri, iktidar her platformda "Biz dijitalleşiyoruz, dijitalleşme konusunda dünya liderleri arasındayız." diyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Eren, tamamlayın lütfen.
SERHAT EREN (Devamla) - Teşekkür ederim.
Şimdi, ABD, Çin, Almanya dünyaya teknoloji satıyor; üretiyor ve teknoloji satıyor. "Ya, bunların aklı hiç ermiyor mu, bunların kafası hiç basmıyor mu?" diye düşünüyorsunuz. Evet, bunlar da teknoloji üretip satıyor ama kendi halklarının güvenliğini sağlayacak, kişisel verilerini sağlayacak kadar dijitalleşiyorlar. Peki, siz ne yapıyorsunuz? Dijitalleşiyorsunuz ama halkın bu kişisel verilerini koruyamıyorsunuz, korumak için bir çaba içerisine de girmiyorsunuz maalesef. Biz o nedenle diyoruz yani siz 50 gigabaytlık veriyi koruyamadınız, 85 milyon insanın kişisel verilerini mi koruyacaksınız, o konuda güven vermiyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SERHAT EREN (Devamla) - O nedenle diyoruz yani kişisel verileri korumak sadece bireylerin değil aynı zamanda toplumun ve adaletin savunmasını yapmaktır Sayın Başkan.
Bu nedenle, bu verileri koruyamayan bu iktidarın 2'nci maddeyle getirmek istediği bu düzenlemeye "hayır" diyoruz, kabul etmiyoruz.
Teşekkür ederim. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)