Konu: | İYİ Parti Grubu önerisi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 45 |
Tarih: | 08.01.2025 |
DEM PARTİ GRUBU ADINA İBRAHİM AKIN (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bütün halkımızı sevgiyle selamlıyorum.
Bu önerge hakkında daha önce de konuşmuştuk, maalesef reddedilmişti; yine bana düştü bu görev.
Şöyle bir şeyden bahsetmek isterim: Bu mesele sadece polislerin sorunu değil, bütün halkımızın ve aynı zamanda özellikle kamuda çalışan bütün yurttaşlarımızın, memurlarımızın sorunu olarak ifade etmek isterim ama özel olarak polisler meselesi tabii ki değerlendirilmesi gereken bir konudur. Çünkü polisler bu mevcut koşullarda, özellikle devletin bir partinin devleti hâline geldiği, hukukun kurumsal olarak işlemediği, her türlü kuralsızlığın olduğu ve zor kullanılarak hak arayan herkes karşısında, halkı savunmak yerine halkın karşısında polis olduğu bir devlet yapısıyla karşı karşıyayız. Doğal olarak böylesi koşullarda, özellikle otoriter rejimlerde polislerin çok daha zor durumda olduğunu, yapmak istemediği işi yaptığını; ekmek için, aş için, meslek için yapılan her türlü zorlukla karşı karşıya kaldığını biliyoruz ve araştırmalar da bunu gösteriyor.
Pansuman tedbirlerle polislerin sorununu çözemezsiniz. Bu rejimi hukuki olarak, siyasi olarak, toplumsal olarak barış içerisinde, demokratik bir ortam içerisinde sağlayamadığınız sürece, polisleri sadece kendi iktidarınızı koruması ve yönetmesi bakımından zor aygıt olarak kullandığınız sürece, polisler her zaman vicdanıyla, aklıyla baş başa kaldığında intihara gideceklerdir ve başka türlü sorunlar yaşayacaklardır. O nedenle şunu anlatmak istiyorum: Biz tarihimizde de gördük, 12 Eylülde de gördük bu tür sorunları, şu anda yapılan araştırmalarda mevcut toplumsal hayatımız içerisinde intihar oranları çok yüksektir. Bu, aynı zamanda ekonomik, sosyal yapımızla ve bu rejimin yapısıyla da çok ilgilidir. Ancak polisler çok yüksek rakamda intihar etmektedir; yüzde 4'ler civarında toplumda bir intihar vakası gerçekleşirken yüzde 17 civarında polislerin öldüğünü veya intihar ettiğini söyleyebiliyoruz ve araştırmalar da bunu gösteriyor. Buradan çıkartılan sonuç şu: Evet, polis normalde aslında halk için, hukuk için, kamu için görev yapması gerekirken bizim karşılaştığımız her pratikte şirketlerin, kamuda olmayan herkesin görevlisi hâline gelmiş durumda ve maalesef onlarla görüşme sırasında biz de tanık oluyoruz ki "Biz bunları yapmak istemesek de mecbur kalıyoruz." diyorlar ve akşam çocuklarının karşısına çıktıklarında "Baba, sen ne iş yapıyorsun?" diye sorduklarında "Cevap veremiyoruz." diyorlar. Böylesine tanıdığım polisler ve askerlerle karşı karşıya olduğumuzu ifade etmek isterim.
Özel olarak da şunu söylemek isterim: Gerçekten bu polislerin iyileştirilmesini istiyorsak sadece ekonomik boyutuyla değil, Türkiye'nin rejimiyle ilgili, Türkiye'nin yapısal sistemiyle ilgili, Türkiye'nin hukuk sistemiyle ilgili bir düzenleme yapılamadığı sürece, insanlar mutlaka o yaptığı kötülük karşısında, baş başa kaldıklarında intihara sürüklenecek sebepleri her zaman yaşıyorlar.
Ben bir ironi yaparak sizlerle bir şeyi paylaşmak istiyorum. Bu daha önceki konuşmamda aklıma geldi ama yanlış anlaşılmak da istemem. Ben 12 Eylülde işkence gören bir yurttaşım ve aynı zamanda şu anda da milletvekiliyim. Seksen altı gün işkencede kalan bir insanım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Akın, tamamlayın lütfen.
İBRAHİM AKIN (Devamla) - Üzülerek söylemek isterim, hiç kimsenin hayatına mal olacak bir şeyi tercih etmem, ben her zaman insanların yaşamından yana olan yapı içerisinde olmasını isterim. Maalesef, o günkü koşullarda benim de dâhil olduğum, birçok işkenceye maruz kaldığımız insanlardan 2'si -güvenlik şube müdürü- kendi kendine sıkarak intihar etti. Böylesine vakaları biz 12 Eylülde yaşadık. Bugünkü koşullar da aslına bakarsanız benzer bir durumdadır. Son zamanlarda yaygın bir şekilde işkenceye maruz kalan insanların, sonra emekli olduklarında, evlerine gittiklerinde, baş başa kaldıklarında yaşadıkları durum bu bunalım hâlinin yarattığı bir travmadır ve bu travmanın sonucu olarak da insanlar hayatlarına son vermektedirler.
Gelin, eğer bu önergeye sahip çıkacaksınız, bu ülkedeki hayatımızı daha demokratik, daha hukuk sistemi içerisinde, kimsenin mahcup olmadığı, üzülmediği, utanmadığı bir hayatı birlikte tesis edelim diyorum.
Herkese teşekkür ediyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)