Konu: | Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 16 |
Tarih: | 07.11.2024 |
SERAP YAZICI ÖZBUDUN (Antalya) – Değerli milletvekilleri, teklifin 15'inci maddesiyle ilgili söz almış bulunuyorum Saadet-Gelecek Grubu adına. Bu madde, aslında kamuoyunun gözünün kulağının Genel Kurulumuzda olmasına sebep olan bir madde. Elbette bu dokuzuncu yargı paketinin tamamı kamuoyunda çok ciddi bir biçimde izleniyor çünkü içeriğinde pek çok Anayasa’ya aykırılık sorunu var ama özellikle teklifin 15'inci maddesi nüfusumuzun yarısını oluşturan kadınlar tarafından büyük bir dikkatle ve hassasiyetle izleniyor. Peki, nedir bu madde? Bu madde, evli kadının soyadı hakkını düzenleyen bir madde. Neden bu pakette yer almıştı? Çünkü Türk Medeni Kanunu’nun konuya ilişkin hükmü Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmişti ve bu karar 28 Nisan 2023'te verilmişti fakat yüksek mahkeme “Bir hukuk boşluğu ortaya çıkmasın.” diye kararın 28 Ocak 2024 itibarıyla yürürlüğe gireceğini hükme bağlamıştı. Bakınız, bu teklif bizim Adalet Komisyonumuzun önüne geldiğinde tarih 11-12 Temmuz 2024’tü yani hâlen zaten ortada bir hukuk boşluğu mevcuttu. Peki, neden çok tartıştık biz bunu Adalet Komisyonunda? Çünkü Anayasa Mahkemesinin iptal kararını okuduğumuz zaman, getirilen bu 15'inci maddenin iptal kararına konu teşkil eden maddeyle neredeyse anlam bakımından bire bir örtüştüğünü gördük. Küçük kelime oyunlarıyla yüksek mahkeme kararının gereği yerine getirilmek isteniyordu. Oysa, değerli milletvekilleri, Anayasa'mızın 153'üncü maddesi Anayasa Mahkemesi kararlarının yasama, yürütme ve yargı organlarını, idari makamları bağladığı yönünde bir hükme yer veriyor. Anayasa’mızda böyle bir hüküm olmasaydı dahi hukuk devleti ilkesinin gereği nedir? Yargı kararlarının gereklerini yerine getirmektir. Şimdi, verdiğimiz bu büyük mücadele neticesinde şükürler ediyoruz ki teklifin bu maddesi geri çekildi. Biz, muhalefet olarak böylesine yoğun bir mücadele vermeseydik bu, metinden geri çekilmiş olmayacaktı fakat ben bu vesileyle yüce Meclisimizi bir konuda uyarmak istiyorum: Türkiye çok büyük bir hukuksuzluk kıskacında. Bakınız, bugün Nobel Ödülü sahibi Daron Acemoğlu’nun bir röportajı var ve haklı olarak diyor ki: “Türkiye hukuksuzluk kıskacından çıkmadıkça ekonomik krizi çözemez.” Evet, bunu bilmemiz için Daron Acemoğlu olmamıza gerek yok. Bu, aklın emrettiği bir konu. Peki, Türkiye ne yapıyor? Bir taraftan Beştepe’de, sarayda Anayasa’ya aykırı Cumhurbaşkanlığı kararnameleri hazırlanıyor, bunlar Anayasa Mahkemesi tarafından iptal ediliyor; bir taraftan önümüze Anayasa’ya aykırı teklifler geliyor, bunlar Anayasa Mahkemesi tarafından iptal ediliyor ve tekrar önümüze Anayasa Mahkemesi kararlarıyla çelişen birtakım yasal tasarruflara ilişkin teklifler getiriliyor. Böylece, aslında boş yere Anayasa Mahkemesini ve Türkiye Büyük Millet Meclisini meşgul etmiş oluyoruz. Değerli milletvekilleri, eğer hepimiz iktidar ve muhalefet partileri olarak ve sivil toplum olarak, Anayasa’nın üstünlüğü ilkesine titizlikle riayet etmek konusunda ortak bir çaba sarf edersek bundan hepimiz toplum olarak kazanacağız; Türkiye önünü görerek yol alacak ve bütün vatandaşları geleceğe güvenle bakacak ve tabii. aynı zamanda Türkiye müreffeh bir ülke olacak, açlığın ve yoksulluğun pençesinden kurtulacak. Ben, tekrar, bizim çabamızı dikkate alan çoğunluk partisine teşekkür etmek istiyorum. Evet, bu teklifin tamamı üzerinde aslında etkili olmak isterdik ama bu hüküm üzerinde etkili olmak da bizi çok mutlu etti. Tekrar teşekkürlerimi sunuyorum, Genel Kurulumuzu ve bütün Türkiye'yi saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi, CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)