| Konu: | Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 16 |
| Tarih: | 07.11.2024 |
İSA MESİH ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 157 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 8’inci maddesi üzerine grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. Esasında 8’inci madde için çıktım ama 14'üncü madde için konuşacağım. Malum, gruplar arasında bir uzlaşma oldu. Bu uzlaşmadan dolayı 14'üncü maddede bir konuşma olmayacağı için ben 14'üncü maddeyle ilgili şimdiden konuşmak istiyorum. Teklifin 14'üncü maddesinde, Anayasa Mahkemesinin daha önce iptal ettiği 221 sayılı Kanun’la ilgili yeni bir düzenleme var. Ne var 221 sayılı Kanun’da? 1961 yılında yürürlüğe girmiş bir kanun 221 sayılı Kanun; kamulaştırmayla ilgili, mülkiyet hakkıyla ilgili bir kanun. Malum, ilk istimlak yasamız 1956 yılında çıkmıştı. 1956 yılından önceki dönemde fiilen kamu hizmetine tahsis edilmiş ancak usulünce kamulaştırıldığı ortaya konulamayan taşınmazların tabi olacağı usul ve esasları düzenliyor 221 sayılı Kanun. Vatandaşa iki yıllık süre veriliyor, iki yıl içinde dava açmayanların bedel alma hakkı ortadan kalkıyor. Şöyle bir çelişki var: 1963 yılında bu süre geçiyor, 1963'ten sonra da açılan kamulaştırma davaları yine 221 sayılı Kanun’a dayandırılarak açılıyor yani vatandaşın mülkiyet hakkı burada da yok sayılıyor. Anayasa Mahkemesi bu kanunu neden iptal etti? Mülkiyet hakkının ihlali gerekçesiyle iptal etti. Doğru, isabetli bir karar, bunun altını çizelim. Bu iptal kararı üzerine şimdi siz iktidar partisi olarak yeni bir düzenleme yapıyorsunuz ama bam teli şu: Değerli milletvekilleri, iptal edilen kanun ile yeni getirdiğiniz teklif arasında hiçbir fark yok yani Anayasa Mahkemesi ihlal gerekçesiyle bir kanunu iptal ediyor ama siz, aynı kanunun aynı metnini, bakın, belki de hiçbir cümlesini çıkarmadan tekrar getiriyorsunuz; itiraz ettiğimiz nokta burası. Peki, buradaki amacınız ne? Onu da ben size söyleyeyim: Vatandaşa, kanundan kaynaklanan ödenecek olan bedelleri ödememek istiyorsunuz; temel mesele bu. Şimdi soruyorum: Yazık değil mi bu vatandaşa, vatandaşın hakkını yok saymak değil midir bu? Anayasa Mahkemesi kararlarını eğer yok sayacaksak Anayasa Mahkemesi ne işe yarayacak? Hukuk güvenliği ilkesine sebep olmayacak mı bu uygulamanız? Bunları size soruyoruz. Arkadaşlar, mesele şu: Siz, bedeli ödememek için bu haksız düzenlemeyi yapıyorsunuz. “Efendim, devleti düşünmek zorundayız.” diyorsunuz. Eğer devleti düşünecekseniz önce adaleti sağlayacaksınız, önce hukukun gereğini sağlayacaksınız. Şöyle bir AK PARTİ'nin ilk kurulduğu yıllara gidelim. O zaman babacan tavrınızla İmar Bankası zedelerini, bankazedeleri, nemaları ödenmeyen vatandaşların parasını bir bir ödüyordunuz. Sayın Cumhurbaşkanı o babacan tavrıyla “Ben vatandaşımın parasını öderim.” diyordu. İşte, AK PARTİ’yi büyüten anlayış buydu. Şimdi de devletleşen bir akılla, devletin o baba rolünü alıyorsunuz hep, o çatık kaşlı rolünü alıyorsunuz. Arkadaşlar, hatırlatırım, devletin bir de ana rolü vardır; merhamet eden, şefkat gösteren, kucaklayan, uzlaşan bu rolünü de size hatırlatırım. Bir şeyi daha hatırlatırım: Devlet ne için vardır? Devlet, vatandaşı için vardır. Sizin de parti programınızın sonuç bölümünde -belki hiç okumamış milletvekilleriniz vardır- medeniyetimizin temel bir felsefesi yazar. Ne yazar? “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.” Devlet insan için vardır, vatandaşımız için vardır. Onun için, ben size bu felsefeleri bir kere daha hatırlatmak istiyorum. Buradaki mesele şu değerli milletvekilleri: Eğer gerçekten kaygımız devletse, eğer gerçekten devleti ayakta tutmak istiyorsak önce adaleti sağlayacağız, önce hukukun gereğini sağlayacağız. Biz onun için “Adalet mülkün temelidir.” diyoruz. Biz onun için “Adalet varsa her şeyi ayakta tutarsınız; devleti ayakta tutarsınız, toplumsal barışı ayakta tutarsınız, ekonomik istikrarı da ayakta tutarsınız.” diyoruz. Eğer bütün bu saydığımız değerleri Türkiye’de korumak istiyorsanız, gerçekten kaygınız devletse -ki ben bu samimiyete inanıyorum- yanlış bir noktadan bakmayalım; devleti hukuksuzlukta değil hukukla, adaletle sağlayalım diyorum. Size şu çağrıda da bulunmak istiyorum: Şimdi, bu kanun maddesini çektiniz, muhalefetin direnmesi üzerine -bir haftadır direniyoruz- çektiniz. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) İSA MESİH ŞAHİN (Devamla) – Toparlıyorum. BAŞKAN – Buyurun. İSA MESİH ŞAHİN (Devamla) – Teşekkür ediyorum Başkanım. Sizden istirhamımız şudur: Bu anlattığımız noktadan hareketle “Devleti adaletle, hukukla ayakta tutarız.” felsefesinden hareketle “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.” felsefesinden hareketle bu kanun maddesini lütfen tekrar bu Meclise getirmeyin. Bunu bu millet için getirmeyin, ayakta tutmaya çalıştığınız devlet kurumu için getirmeyin diyoruz. Eğer tekrar gelirse biz adalet için, Anayasa’nın temel bir hakkı olan mülkiyet hakkı için ve bu hakkın karşılığı olan milletimiz için bu maddeye itiraz edeceğimizi tekrar ifade ediyorum. Kanun teklifinden bu maddenin çıkarılmasını olumlu buluyor, tekrar getirilmemesi gerektiği uyarısını sizlere yaparak Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. Teşekkür ediyorum. (Saadet Partisi sıralarından alkışlar)