| Konu: | Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 42 |
| Tarih: | 25.12.2024 |
SEMRA ÇAĞLAR GÖKALP (Bitlis) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Konuşmama başlamadan önce, dünyanın her yerindeki Hristiyanların Noel Bayramı ve Süryani halkının Yaldo Bayramı'nı kutluyorum. Farklılıkların zenginlik olarak görüldüğü bir dünyanın mümkün olması umuduyla öncelikle bu şekilde tüm halklarımızı tekrardan selamlıyorum.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; AKP iktidarının kanun yapma sürecini bu kürsüden sık sık eleştirdik, yapılması gereken bütün bu süreçlerle ilgili kurumların, sivil toplumun dâhil edilmesidir. Ayrıca siyasi, sosyal ve ekonomik birçok sorunla başa çıkmaya çalıştığımız bu süreçte toplumun en acil ihtiyaçlarından başlanarak halkın beklentilerine cevap olmayı esas almamız lazım ancak iktidar, yeni normalimiz hâline getirdiği çorba kanunlarla kendi ihtiyaçlarını esas almaya devam etmektedir; milyonlar açlık, yoksulluk, güvencesizlikle uğraşırken bu çorba yasalarla hep kendi pişirip kendi yemektedir. Bakın, Türkiye'de hane halkı borçlanma oranı her geçen gün artmaktadır, ücretli çalışan milyonlarca insan bankalara borçlanmaktadır; bireysel kredi kartı borcundan dolayı yasal takibe düşen kişi sayısı Ocak-Haziran 2024 döneminde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 70 artarak 645 bini aşmıştır, yasal takibe düşen tüketici kredisi borcu geçtiğimiz yıla göre yüzde 79 artışla 51 milyar 856 milyon TL'ye, batık kredi kartı borcu ise yüzde 257 artışla 50 milyar 862 milyon TL'ye yükselmiştir. Borçlarından dolayı grev gibi temel haklarından yoksun, haksızlığa karşı ses çıkaramayan bir emekçi sınıfı iktidarın tekçi zihniyetinin ve sermaye sınıfının işine gelmektedir. Dün milyonlarca asgari ücretlinin beklediği açıklama büyük bir hayal kırıklığı yaşatmıştır; asgari ücretteki yüzde 30'luk artış TÜİK enflasyonunun bile çok altında kalmış, gerçek enflasyonun ise yanından bile geçmemiştir. Asgari Ücret Tespit Komisyonunda iktidar ve sermaye el ele vererek asgari ücreti 22.104 lira olarak belirledi. İktidar siyasi ve ekonomik alandaki tüm hataların yükünü yine işçinin ve emekçinin sırtına yüklemiştir. Asgari ücretin enflasyonu artıracağını kamuoyuna sürekli yayarak bir algı oluşturdular. Oysaki mal üretimlerinde maliyetin ancak yüzde 30-35'i ücretlere gitmektedir. Ona rağmen, sermaye sınıfı sanki tek maliyet ücretlermiş gibi fiyatı artırmak için asgari ücreti gerekçe yapmaktadır. Ancak çok iyi biliyoruz ki fiyatlardaki artışların sebebi iktidarın yanlış politikaları ile sermayenin kâr hırsıdır. İktidar kendisi ve yandaşlarına gelince har vurup harman savurur, vergi aflarıyla sermayesini ihya eder. Kürt düşmanlığı ile yüz yıldır devam eden terör korosu eşliğinde sürdürdüğü savaş ekonomisini halka dayatır. Sermaye, kârından milim vazgeçmez, "Maliyetim artıyor." yalanıyla fiyatları katlar. Yoksulluğun açlığıyla daha da zenginleşir. Bu arada milyonlarca işçi, emekçi yaşam mücadelesi verir. Bu, Allah'tan reva mıdır? Bir de kalkmışlar "Çalışanlarımızı enflasyona ezdirmeyeceğiz." diyorlar. Doğru, enflasyona bırakmadınız, bizzat kendiniz ezdiniz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; seçim bölgem Bitlis hem konumu hem de tarihi anlamında önemli bir il. Dolayısıyla, devletin Bitlis'e özel bir yönelimi her zaman olmuştur. Cumhuriyet tarihi boyunca Kürt halkına karşı baskı, inkâr, imha ve asimilasyon politikalarının uygulanmaya çalışıldığı merkezlerden biri de Bitlis olmuştur. Takrir-i Sükûn Kanunu, istiklal mahkemeleri, Şark Islahat Planı ve umumi müfettişlikler, OHAL uygulamaları ile olağanüstü yetkilerle donatılmış idari yapılar, her türlü baskı ve şiddetin yanı sıra sistemli bir asimilasyon ile imha temelli politikalar uyguladı. Sonuç olarak tam yüz yıldır sistematik bir şekilde Kürt'ün dili, kimliği, toprağı ve doğası yok edilmeye çalışıldı ve bu politikalar renk değiştirerek şimdi de sürdürülmektedir. Bitlis'te sürekli hâle getirilen eylem ve etkinlik yasaklarıyla sokaklar, meydanlar halkın en demokratik haklarını dile getirmesine, diline, kültürüne, sanatına ve müziğine kapatılmaktadır. Bu yasakların yanında gözaltılar, baskı ve zulümle Bitlis'e korku salmak, sessizliğe ve tecride mahkûm edilmek istenmektedir. Bitlis'te sürekli hâle gelen askerî yasak bölge, güvenlik bölgesi ilanları ve zaman zaman ilan edilen sokağa çıkma yasakları başta köylerde yaşayan yurttaşlar olmak üzere bütün Bitlislilerin yaşamını tehdit eder hâle gelmiştir. Yaşam kaygısının yanında ekonomik sorunlara da yol açan bu uygulamalar sistematik bir hâl almıştır. Askerî yasak bölge ve güvenlik bölgesi adı altında yaşanamaz hâle gelen, yaşanmaz hâle getirilmeye çalışılan yaşam alanlarında tarım ve hayvancılık bitirilmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Çağlar Gökalp, lütfen tamamlayın.
SEMRA ÇAĞLAR GÖKALP (Devamla) - İnsansızlaştırma politikaları gereği bütün ekonomik kaynakları kurutularak, doğası yok edilerek Bitlis'te kırsalda yaşayan yurttaşlar toprağından sökülmek istenmektedir. Kürt halkının hafızasında 90'lardaki köy yakmalar hâlen dipdiri duruyor. Oradan tanıyoruz bizler bu yüzü, çok yakından deneyimledik bunları, yüz yıldır tekerrür eden zulümle deneyimledik. O yüzden diyoruz ki boşuna uğraşmayın, yüz yıldır bizi toprağımızdan söküp atamadınız, bugün de ister Bitlis'te olsun ister Kobani'de olsun atamayacaksınız.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)