GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:42
Tarih:25.12.2024

ONUR DÜŞÜNMEZ (Hakkâri) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, değerli halklarımız ve cezaevlerinde halkımızın onurlu mücadelesini büyüten sevgili yoldaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, Erzurum-Bingöl kara yolunda Kümbet köyü mevkisinde meydana gelen kazada hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı, yaralananlara acil şifalar diliyorum.

Yine, Balıkesir'de patlayıcı madde üreten özel bir şirkete ait fabrikada meydana gelen iş cinayetinde yaşamını yitiren işçilerin ailelerine başsağlığı diliyorum, kendilerine Allah'tan rahmet diliyorum, yaralılara da acil şifalar diliyorum.

Ne yazık ki Türkiye'de üretim ve hizmet anlayışının, işçilerin can güvenliğinin olmadığı, işverenlerin denetlenmediği, denetlense de yaptırımının olmadığı, dilediği gibi üretim yaparak keyfiyete göre davrandığı sistemde iş cinayetleri artarak devam etmektedir. Bugün 11 işçinin hayatını kaybettiği aynı fabrikada benzer bir patlamanın on yıl önce de meydana gelmiş olması denetimin olmadığının açık bir göstergesidir. "Kaza" adı altında yaşanan işçi ölümleri istisna değil, kural hâline gelmiş durumdadır. "Kaza" diyemeyeceğim bu iş cinayetlerine, sadece işverenlerin değil, iktidarın da yüz karası olma durumudur bu durum. İş kazaları ve işçi cinayetlerinin her yıl giderek artmasının nedeni politiktir, ilgililerin görevlerini layıkıyla yerine getirmemesinin bir sonucudur. Devletin asli görevi halkını refah içinde yaşatmaktır ancak bu durum iktidarın pratikleriyle Türkiye'de tali görev hâline gelmiştir, asli görev ise ülkenin kaynaklarını bir avuç yandaşa peşkeş çekmek olmuştur. Zirve Holdinge ait olduğu bilinen, 11 kişinin öldüğü fabrikaya 13 Mayıs 2022 tarihinde Resmî Gazete'de yayımlanan Cumhurbaşkanı kararnamesiyle 748 milyon lira yatırım yardımı yapıldığı görülmektedir. İktidara yakın kesimlere yapılan yardımlar ve teşvikler artarken halkın özellikle emekçi kesiminin ihmal edilmesi toplumdaki eşitsizliği derinleştirirken emekçiyi sefalet koşullarında, âdeta bir parça ekmeğe mahkûm bırakmaktadır.

Değerli milletvekilleri, işçiler, emekçiler yaşadıkları hak gasplarına karşı her gün her yerde direnmeye çalışmaktadır; sadece hakları için değil, onurları ve gelecekleri için de direnmektedirler. Bir iş cinayetine basit bir kaza olarak bakan, emekçinin karşısında hep haklılık payını patrona biçen bu sisteme ve bu sistemin ölümleri rakamlara indirgemesine asla müsaade etmeyeceğiz. Gerçekleri bütün yönleriyle açığa çıkararak işçi sınıfının mücadelesini görünür kılmak boynumuzun borcudur. Emeğin sömürülmediği, herkesin insanca yaşam hakkına sahip olduğu, gündüzlerinde kimsenin sömürülmediği, geceleri ise hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği bir düzeni inşa etmek için mücadelemizi sürdüreceğiz.

Değerli milletvekilleri, kanunları yok sayan iktidar, bu son torba yasa düzenlemesiyle, sözüm ona Devlet Memurları Kanunu'nda iyileştirmeler yaparak göz boyamaya çalışmaktadır. Oysa emekçiler bu iktidar döneminde ciddi kayıplar yaşamış, emeğin millî gelirden aldığı pay tarihin en düşük seviyelerine gerilemiştir.

Bu kanun teklifinin 4'üncü maddesiyle “Türkiye’nin üyesi olduğu uluslararası kuruluşlarda çalışanlar ile kamu sermayeli kurum veya kuruluşların yurtdışı birimlerinde çalışanların ya da bu kurum ve kuruluşlarda çalışanlardan altı aydan fazla yurtdışında görevlendirilenlerin memur olan eşlerine bu durumun her yıl kurumuna belgelendirilmesi kaydıyla 10 yılı aşmamak üzere bunların görev süresince aylıksız izin verilebilir.” şeklinde cümle eklenmiştir. Yurt dışında çalışan memurlara aylıksız izin verilmesinin süresi ile bunun hangi kurum ve kuruluşları kapsayacağı düzenlenmemektedir. 4'üncü maddede düzenlenen yurt dışında çalışanların memur olan eşlerine on yıla kadar aylıksız izin verilmesi kuralı olumlu görünse de 2'nci maddede yurt dışında görevlendirilecek kurum ve kuruluşların belirlenmesinin Cumhurbaşkanının uhdesinde olması sorun teşkil etmektedir. Yapılmak istenen düzenlemede, söz konusu kurum ve kuruluşların hangileri olduğu, bunların belirlenmesinde hangi ölçütlerin kullanılacağı belirtilmemekte, belirsiz bir durum oluşturulmaktadır. Bunun yanında, böyle bir düzenlemeye neden ihtiyaç duyulduğu da açık bir şekilde ortaya konulmamıştır. Bu düzenlemede tek başına Cumhurbaşkanına inisiyatif verilecek olması da Meclisin yetki alanıyla çakışmaktadır.

Değerli milletvekilleri, son olarak şunu ifade etmek isterim: Türkiye'nin emekçileri hak ettikleri yaşam koşullarına ulaşana kadar mücadele etmekten vazgeçmeyecektir. Bizler de onların yanında durmaya, seslerine ses olmaya ve hakları için dayanışma içinde olmaya devam edeceğiz, emeğin sömürülmediği bir dünyayı birlikte inşa edeceğiz.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.