Konu: | DEM PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 41 |
Tarih: | 24.12.2024 |
CHP GRUBU ADINA OKAN KONURALP (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Suriye'deki çatışma bölgelerinde gazetecilerin öldürülmesinin araştırılmasıyla ilgili önerge nedeniyle kürsüdeyim. Bu tür önergelerde bizim ne söylediğimizden daha önemli olan konuştuğumuz konunun ana aktörlerinin ne söylediğidir.
Örneğin Çağdaş Gazeteciler Derneğinin bugün yaptığı yazılı açıklamaya dikkatinizi çekmek istiyorum. Çağdaş Gazeteciler Derneği özetle şöyle diyor: "Türkiye'de gazetecilik ne yazık ki karanlık bir dönemden geçiyor. Son haftalarda meslektaşlarımızın gözaltına alınması, ev hapsi cezası verilmesi, tutuklanması, öldürülmesi, gazetecilerin mesleklerini yaparken karşılaştıkları tehlikeleri ve tehditleri gözler önüne seriyor. Türkiye Spor Yazarları Derneğinin seçilmiş yönetimine kayyum atandı. Öznur Değer'e cinsiyetçi hakaretler edildi; tepki gösteren Değer hakkında soruşturma başlatıldı. Özlem Gürses hakkında dil sürçmesi olduğu açıkça belli olan ifadeleri sebebiyle gözaltı uygulandı, ardından da yurt dışına çıkış yasağı ve ev hapsi kararı verildi. Nevşin Mengü Salih Müslim'le yaptığı söyleşi nedeniyle gözaltına alındı. Cihan Bilgin ve Nazım Daştan Suriye'de hayatlarını kaybetti; ölümlerle ilgili Van'da açıklama yapmak isteyen gazeteciler gözaltına alındı. İstanbul'da 7 gazeteci tutuklandı. İstanbul Barosu, T24 internet sitesi ve Gazeteci Seyhan Avşar hakkında soruşturma başlatıldı. Halk TV ve KRT'ye fiziksel saldırı girişimleri gerçekleşti."
Ben de bir ek yapmak istiyorum; BirGünün Ankara Temsilcisi Nurcan Gökdemir hakkında Sayıştay raporlarına dayanarak yazdığı bir haber nedeniyle içinde bulunduğumuz ay itibarıyla dava açıldı, oysa haber dört yıl önce yazılmış ve yayınlanmıştı.
ÇGD açıklamasına şöyle devam ediyor: "Yukarıda özetlemeye çalıştığımız bu gelişmeler kâğıt üzerinde gözüktüğü gibi basit bir liste değil gazetecilerin hangi koşullarda çalıştığını gösteren sistematik bir saldırının net işaretidir. İktidar güçleri ve siyasiler, artık gazetecilik mesleğini hedef alan dil ve söylemlerini sorgulamalı; tehditlerinden, baskılarından ve her türlü müdahalelerinden vazgeçmelidir. Bu baskı ve saldırıların hedefi görünürde gazeteciler olsa da özünde ülke demokrasisidir. İfade özgürlüğü, eleştiri hakkı ve haber yapma özgürlüğü hiçbir baskıya boyun eğmez. Susturulan her gazeteci, karartılan her gerçek halkın bilgiye erişim hakkının gasbedilmesi demektir. Halkın haber alma hakkını savunan gazeteciler her türlü tehdide rağmen kalemlerini bırakmadı, bırakmayacak." ve açıklamalarının final cümlesi şöyle: "Hep haykırdığımız gibi gazetecilik suç değildir. Gerçeklerin üzerindeki karanlık dayanışmanın gücüyle mutlaka dağıtılacaktır."
Özetle, ben de bu saygın meslek örgütünün açıklamasına katılıyorum; gazetecilik suç değildir, gazetecilerin gazeteci olup olmadığına gazetecilerin kendisi karar verir, gazetecilerin yazdıklarının haber olup olmadığına gazeteciler karar verir ve gazeteciler hakikatten ve halkın bilgiye erişim hakkına sahip olmaktan yana taraftır, taraf olmak zorundadırlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Konuralp, lütfen tamamlayın.
OKAN KONURALP (Devamla) - Bu nedenle, hoşunuza gitmeyen haberleri yazan, yorumlayan, dile getiren gazetecileri kriminalize etmekten, terörist olarak yaftalamaktan vazgeçin diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP ve DEM PARTİ sıralarından alkışlar)