GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Tümü münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:40
Tarih:20.12.2024

MURAT EMİR (Ankara) - Sayın Başkan, siyasi partilerin Sayın Genel Başkanları, çok değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Sayın Bakanı 7'nci keredir dinliyoruz, asıl söylemesi gereken hiçbir şeyi söylemiyor, sorularımıza cevap vermiyor, âdeta rakamları çarpıtma ustası. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)

EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) - Veriyor da...

EYYÜP KADİR İNAN (İzmir) - Büyük bir nezaketsizlik! Büyük bir nezaketsizlikle... Saygısızca dinliyorlar, saygısızca!

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Hepsini cevapladı, hepsini cevapladı.

MURAT EMİR (Devamla) - Sayın Bakan alınmasın ama vaktim yettiğince bunları anlatmaya çalışacağım, on dakikada ne kadar olursa.

EYYÜP KADİR İNAN (İzmir) - Grup Başkan Vekilin saygısızlık...

MURAT EMİR (Devamla) - Değerli arkadaşlar, ben, bu bütçeye, bir tıp doktoru olarak tıbbi bir yaklaşımda bulunmak istiyorum izninizle. Bakın, biz bir hasta geldiği zaman önümüze vital bulgulara bakarız. Ne bunlar? Ateş, nabız, tansiyon; varsa başka bulgular, ilk ona bakarız. Peki, bir bütçeye, bir ekonomiye bakarken ne yapmamız lazım? İlk bakacağımız ne? Faiz, enflasyon, pahalılık, cari açık, ihracat; bunlara bakmamız lazım.

ZAFER SIRAKAYA (İstanbul) - Düşüyor, düşüyor, daha da düşecek.

MURAT EMİR (Devamla) - Ama bunlar dışında her şeyi anlatıyor Sayın Bakan.

EYYÜP KADİR İNAN (İzmir) - Onları da anlattı, dinlememişsiniz.

MURAT EMİR (Devamla) - Alınmayın ama maalesef rakamları çarpıttınız. Bakın, hastayı götürdünüz, çocuğunuzu acil servise; yanıyor, ateşler içerisinde. Ateşi var ya çocuğun, ne yapmak lazım? "Ateş niye var?" diye bakmak lazım. Cumhurbaşkanı var ya, diploması olup olmadığı çok belli değil. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

EYYÜP KADİR İNAN (İzmir) - Sen kendine bak ya!

MURAT EMİR (Devamla) - O tartışmaya girmeyelim ama doktor olmadığı kesin, doktor olmadığı kesin.

EYYÜP KADİR İNAN (İzmir) - Kendi eş başkanına bak sen! Sen kendi eş başkanına bak!

MURAT EMİR (Devamla) - Diyor ki: "Ben bu çocuğu tedavi ederim." Nasıl edersin? "Ateşini düşürelim, hallolsun."

EYYÜP KADİR İNAN (İzmir) - Sen kendi eş başkanının diplomasına bak.

MURAT EMİR (Devamla) - Ya, bu ateş niye var? Bu çocuğun ateşi niye çıkıyor? Çünkü bir enfeksiyon var.

EYYÜP KADİR İNAN (İzmir) - Sen tıpçı olarak kendi partine bak, kendi partine!

MURAT EMİR (Devamla) - Neresinde bulacaksın? İdrar yollarında mı, akciğerinde mi, kulağında mı bulacaksın? "Yok, ateş düşürücü veririm, gönderirim." Ne demek bu? "Faiz sebep, enflasyon sonuç." Düşür faizi, ekonomiyi düzelt. İşte buydu sizin üç yıl önce... Diyorsunuz ya: "22 defa getirdik." Üç yıl önce getirmişti Nebati ve yüzde 19'luk faizi yüzde 9'a indirdiler diye alkışladılar burada, haberiniz var mı? Ve bugün de yüzde 50'yi alkışlıyorsunuz, yüzde 50'yi. (CHP sıralarından alkışlar) Ne yaparlarsa alkışlıyorsunuz, ne yaptığınızın farkında mısınız? Çocuğunuzu götürdünüz, ateşi var; doktor sadece ateş düşürücü yaptı, yolladı. Ne yaparsınız? "Bu nasıl doktor?" demez misiniz arkadaşlar? "Bu nasıl ekonomi yönetimi?" niye demiyorsunuz? (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Bakın, gerçek rakam burada arkadaşlar, gerçek rakam burada, öyle uzun konuşmaya gerek yok. Bakın, önce faize bakın, dünyanın Venezuela'dan sonra en yüksek faiz veren ülkesiyiz; yüzde 50 faiz veriyoruz, yüzde 50. Avrupa'daki en çok faiz veren ülkeyiz. Ne demek bu biliyor musunuz? Fakir fukaradan kestiğiniz vergileri para babalarına veriyorsunuz demek, bu kadar basit, hiç öyle ekonomist olmaya gerek yok. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler) Günde 5,4 milyar lira, bu bütçede 1,950 trilyon lira faize vereceksiniz. Siz faizcisiniz, faizci. (CHP sıralarından alkışlar) O yüzden, bu rakamı konuşmak lazım.

Peki, enflasyon nasıl? Enflasyonu yüzde 19'dan aldınız, dezenflasyondu ya. Ne yapmışsınız? Bakın, dünyada 5 ülke; Arjantin, Suriye, Güney Sudan, Filistin, Zimbabve'den sonra en büyük enflasyon bizde. Bundan utanmak lazım ya! (CHP sıralarından alkışlar) Bunu söyleyemeyince, gel burada saatlerce binlerce rakam anlat; onlara da geleceğiz, onlara da geleceğiz. Avrupa'daki en yüksek enflasyon; işte, bu arkadaşlar, bizim gerçeğimiz bu; sokaklardaki yangın bu, mutfaklardaki yangın bu işte; bunu konuşmak lazım. Bu yüzden sokaklara çıkamıyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

EYYÜP KADİR İNAN (İzmir) - Sokaktayız biz!

MEHMET DEMİR (Kütahya) - Sen sokaklarda yürüyemiyorsun!

MURAT EMİR (Devamla) - Değerli arkadaşlar, devam edelim. Şimdi, büyüme... Sayın Bakan kalkınmacı ya, kalkınmacı olduğu için büyümeden bahsetti, rakamları yine çarpıttı. Bakın, büyüme öyle bir şeydir ki çok büyüyen bir şey daha zor büyür. O yüzden, Avrupa'yla kıyaslarsanız sanki iyiymişsiniz gibi görünebilir. Ya, bu, şunun gibi, doktor mantığıyla: Bir çocuk çocukken geldi, büyüdü, "Çocuğum büyüdü mü?" diye soruyorsunuz doktora, doktor diyor ki "Maşallah, 30 kilo." inanır mısınız? İnanmazsınız. Niye? Çünkü bakın, doktorlar şunu yapar: Biz persentile bakarız yani onun gibi, o coğrafyadaki aynı cinsiyetteki, aynı yaştaki çocuğun kilosuna ne kadar yaklaşmış diye bakarız; olaya öyle bakacaksınız. Öyle baktığınız zaman, bakın, büyüme... Çin, Etiyopya, Tacikistan, Kamboçya, Özbekistan, Hindistan, Bangladeş, Türkmenistan ve Ermenistan'ın gerisindeyiz, gerisinde! Uyutuyor sizi bu Bakan. Biz buradayız arkadaşlar, büyümemiz burada. (CHP sıralarından alkışlar)

EYYÜP KADİR İNAN (İzmir) - Yok mu ekonomist aranızda?

ZAFER SIRAKAYA (İstanbul) - Ekonomiyi doktora bırakırsanız...

ÜMMÜGÜLŞEN ÖZTÜRK (İstanbul) - Ekonomiyi doktora bıraktınız, sağlığı kime bıraktınız?

MURAT EMİR (Devamla) - Şimdi, bakın şuraya, bakın, Türkiye'nin büyümesini hesap etti, cumhuriyetin ilk dönemini katmıyor beyefendi. Niye? Çünkü rakamlar yükseliyor. O yüzden, bakın -bürokratlarınız sizi dinliyor, anlıyorlardır ne demek istediğimi- sizin iktidarınızdaki büyüme yüzde 5,4; Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulduğu günden beri büyümesi yüzde 5,3. Öyle "Olağanüstü bir büyüme yaptık." demeniz tam bir palavra; geçin onları! (CHP sıralarından alkışlar) Ha, cumhuriyet dönemi büyümeyi ilk on beş yılı çıkarırsınız, olabilir ama sizin o ilk on beş yılla, var ya, mücadeleniz hiç bitmedi. Mustafa Kemal'i, devrimlerini dışlama gayretiniz hiç bitmedi arkadaşlar; onun gölgesinden dahi korkuyorsunuz! (CHP sıralarından alkışlar)

EYYÜP KADİR İNAN (İzmir) - Ya, ne alakası var? Tamamen istismar yapıyorsunuz ya!

MURAT EMİR (Devamla) - Devam edelim, şimdi, şu "Ver yetkiyi, gör etkiyi." vardı ya arkadaşlar, 2017; 2017'den sonra büyümemiz yüzde 3, yüzde 3; duyun bunu. Ve eğer şu ekspansiyon, genişleme yani dünyada Covid sonrasında büyük bir para bolluğu olmasaydı Türkiye'nin büyümesi yüzde 2'lerdeydi.

MEHMET DEMİR (Kütahya) - EKG getirmişsin (!)

MURAT EMİR (Devamla) - Evet, bu da EKG gibi.

Sayın Bakan, yüzde 11'i niye çıkarmıyorsunuz, cumhuriyetin ilk dönemini çıkarıyorsunuz da?

EYYÜP KADİR İNAN (İzmir) - Ya, sen kendi partinin EKG'sini çek!

MURAT EMİR (Devamla) - Devam edelim, değerli arkadaşlar, devam edelim.

Şimdi, enflasyonu nasıl düşürüyor? Geçiş dönemine gelmişiz, en kötüsü geride kalmış... "Geçiş dönemi" dediğinizi söyleyeyim; baz etkisini beklediler, baz etkisi çünkü bu.

EYYÜP KADİR İNAN (İzmir) - CHP'nin röntgenini çek, EKG'sini çek!

MURAT EMİR (Devamla) - Yani TÜİK'le zaten rakamlar makyajlı, baz etkisi gelince de yüzde 80'den yüzde 47'ye düşmüş gibi oluyor; bu kadar basit arkadaşlar. Ben size söyleyeyim, "En kötüsü geride kaldı." yalanına inanmayın, en iyisi geride kaldı, bu milleti maalesef kara kış bekliyor!

ZAFER SIRAKAYA (İstanbul) - Felaket tellallığından bir vazgeçmediniz ya!

EYYÜP KADİR İNAN (İzmir) - Umutlu insan görünce rahatsız oluyorsunuz.

MURAT EMİR (Devamla) - Peki, nedir dezenflasyon? Türkiye'deki enflasyon talep kaynaklı değil; o yüzden, emeklinin, asgari ücretlinin cebindekini alarak, onun boğazını sıkarak, onu markete, çarşıya pazara gidemez yaparak bu enflasyonu düşüremediniz, düşüremeyeceksiniz; bunu siz de biliyorsunuz.

EYYÜP KADİR İNAN (İzmir) - Gör bakalım nasıl düşüyormuş!

MURAT EMİR (Devamla) - Ama zengin ettiklerinizin, ama peşkeş çektiklerinizin, ama 2 trilyona yakın faiz ödediklerinizin üstüne gidemeyeceğiniz için her defasında yoksulun üstüne gidiyorsunuz; işte, siz busunuz!

EYYÜP KADİR İNAN (İzmir) - Kendi belediyelerinizdeki müteahhitlere peşkeş çekiyorsunuz.

MURAT EMİR (Devamla) - Büyümeye gelelim. Bakın, gelir dağılımını konuşamadı, ben konuşayım. Sorduk, konuşamaz çünkü gelir dağılımı, işte bu.

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Gelemedi.

MURAT EMİR (Devamla) - Gelir dağılımı ne? Şudur arkadaşlar, yine bir hasta üzerinden gidelim: Bütün kan bir organa gidiyor, o organ büyüyor da büyüyor, ben diyeyim parmağı, siz deyin eli, o desin kolu bacağı, bir bacak büyüyor mesela. Kim onlar? Peşkeş çektikleriniz, sizinkiler, yandaşlar, 5'li çeteler; yer altını, yer üstünü verdiğiniz çeteler.

EYYÜP KADİR İNAN (İzmir) - Belediyeleriniz çok iyi bilirler, İzmir'deki belediyelerinizi peşkeş çekme...

MURAT EMİR (Devamla) - Gini katsayısına bakıyorsunuz, dünyadaki gelir dağılımının en bozuk olduğu ülkeyiz; ya, bundan utanmaz mı insan, bundan utanmaz mı! Yoksulun yoksulluğu bundan arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar) Bakın, en zengin yüzde 20 yüzde 6,1'i alıyor, en fakir yüzde 20 yüzde 48,7'yi alıyor ve en zengin yüzde 1 -onlar kimse siz çok iyi biliyorsunuz- o 3 milyarlık istisnaları direkt boca ettiğiniz insanlar, garantiler verdikleriniz var ya, onlar, yüzde 1 yüzde 40'ı alıyor arkadaşlar ya. Biz o yüzde 40 için bütçe yapıyoruz burada. Bundan utanmayacaksak neden utanacağız! (CHP sıralarından alkışlar)

EYYÜP KADİR İNAN (İzmir) - CHP Genel Merkezi'nde biliniyor onlar.

MURAT EMİR (Devamla) - Beyefendi konuşuyor, deprem konuşmamışız; siz yokken biz çok konuştuk depremi. Sizin ev artı iş yeri, verdiğiniz ortalamanız yüzde 18, sizin rakamınız yüzde 18. İlk bir yılda herkesi evine sokacaktınız ya, 2'nci yıl oldu, yüzde 18 verdiniz. Murat Kurum geldi burada, kurum kurum kuruldu ama niye yüzde 18 verdiğinin hesabını veremedi arkadaşlar.

EYYÜP KADİR İNAN (İzmir) - CHP'yi tedavi et sen.

EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) - İmamoğlu kaç tane yaptı? İmamoğlu yedi yılda kaç tane yaptı? İmamoğlu'nu söyle.

MURAT EMİR (Devamla) - Bakın, çocuğunuz hâlâ hasta, çocuğunuz hâlâ hasta, yatıyor.

EYYÜP KADİR İNAN (İzmir) - İzmir'de 1 tane deprem konutu yapmadınız. Yirmi yılda 1 tane yapmadınız. İzmir depreminden sonra 1 tane yapmadınız.

MURAT EMİR (Devamla) - Geldi, acele damar yolu açmak lazım, değil mi? Damar yolu açacaksınız, serumunu takacaksınız, hemen acil ilaç vereceksiniz.

EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) - 100 bin konut yapacaktınız.

MURAT EMİR (Devamla) - Bir doktor veya bir hemşire geldi, 18 kez denedi, damar yoluna giremedi. "Ya, bu nasıl hemşire, bu nasıl doktor?" demez misiniz arkadaşlar?

EYYÜP KADİR İNAN (İzmir) - CHP'yi tedavi et sen ya! Kendi hastalıklarınızı, parti hastalıklarınızı tedavi edin.

MURAT EMİR (Devamla) - Ya, burada gram öz eleştiri yapmadınız, gram; bir gram utanmadınız, bir gram önünüze bakmadınız. Aile Bakanı dedi ki: "Ben Selçuk'taki o çadır görünümündeki barakadaki çocukların evine 18 kere gittim, anne vermeyince geri döndüm."

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

EYYÜP KADİR İNAN (İzmir) - Sizin Belediye Başkanınız Barselona'daydı be! Barselona'dan bağlandı!

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Derhâl açsanıza, derhâl açsanıza. Sayın Bakanınki derhâl açılıyor.

MURAT EMİR (Devamla) - Yok ya! Sen onu alacaksın, alacaksın; geleceksin, diyeceksin ki: "Ben neyi eksik yaptım?"

EYYÜP KADİR İNAN (İzmir) - Sizin Belediye Başkanınız neredeydi? Belediye Başkanınız neredeydi? Barselona'dan bağlandı ya.

MURAT EMİR (Devamla) - Senin almadığın çocukları, yavruları Azrail aldı ya. Biraz utanın bundan, biraz utanın! (CHP sıralarından alkışlar)

EYYÜP KADİR İNAN (İzmir) - Barselona'dan bağlandı. Neredeydi Selçuk Belediye Başkanı? Barselona'da keyif yapıyordu.

MURAT EMİR (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bir hastane düşünün, bir hastane düşünün, hastanenin yoğun bakımlarına olağanüstü bebek taşınıyor...

EYYÜP KADİR İNAN (İzmir) - Ya, sen CHP'nin kendi hastalıklarını tedavi ettir.

MURAT EMİR (Devamla) - ...olmayacak tedaviler veriliyor, sağlam çocuklar yatırılıyor, uzun yatırılıyor, ölümler oluyor. Ya, Sağlık Bakanı diyor ki: "Ben 7 defa denetledim, olağandışı denetledim."

EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) - Çete lideri hangi partiye üyeydi?

MURAT EMİR (Devamla) - "Gittim, savcılıkla da koordine oldum ama ben ölümleri hiç anlamadım. Bir yıl sonra bana sordu savcılık. Baktım, evet, gerçekten ölümler ile yoğun bakımdaki bu çetenin ilişkisi varmış." diyor ve bu, doktor arkadaşlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) - Çete lideri hangi partiye üyeydi, oraya gel.

BAŞKAN - Sayın Emir, son kez bir dakika...

Buyurun, toparlayın.

EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) - Çete liderini hapisten kim çıkardı, onu söyle?

MURAT EMİR (Devamla) - Ve utanmadan bunu geldi söyledi arkadaşlar. Bakın, bu kadar ciddi.

Şimdi, biz şunu beklerdik arkadaşlar: Biraz öz eleştiri, biraz öz eleştiri.

EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) - Çete liderine gel.

MURAT EMİR (Devamla) - Yani, eğer bir Sağlık Bakanı, bir il sağlık müdürlüğü denetim yapıp, 7 denetim yapıp, hem de olağanüstü denetim yapıp bir sorun bulamamışsa, ölümleri bulamamışsa o zaman biz bugün yoğun bakımdaki çocuklarımız, yaşlılarımız ölüyorsa nereden bileceğiz ya?

Yani şunu deseniz biz anlayacağız: Aile Bakanı "Arkadaş, bir eksik var, ben bunu bulacağım, gereğini yapacağım. Hiç kimse merak etmesin." dese anlayacağız veya Sağlık Bakanı "Burada bir eksik var arkadaş, bana kadar geliyorsa gelin yargılayın ama yeter ki bu sorunu çözelim, yeter ki denetimler doğru dürüst yapılsın, gereğini yapalım, yeni doğan bebeklerimize kıyılmasın bu ülkede." dese vallahi kabul edeceğiz ama bu yok. Saatlerdir konuşuyorsunuz, on-on beş gündür çalışıyorsunuz...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Toparlayın, lütfen toparlayın.

MURAT EMİR (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Kimseye üç dakika vermedim, ona göre.

Buyurun, üçüncü dakikanız.

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Bana vermemiştiniz Sayın Başkan, kartlarımı bitiremedim ya, hatırlatırım. Bir de kadına vermediniz ayrıca.

MURAT EMİR (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bir gram öz eleştiri yapmadınız, yoksulun hâlini bir gram anlamıyorsunuz, empati yapamıyorsunuz, iki yıl bitmişken hâlâ konteynerde kalmanın ne demek olduğunu bilmiyorsunuz, hastane kapılarında beklemenin ne demek olduğunu bilmiyorsunuz, akşama doğru pazardan gidip çürük sebze toplamanın ne olduğunu bilmiyorsunuz; halktan koptunuz, aya sert iniş yapacaktınız, 31 Mart gecesi yere çakıldınız. (CHP sıralarından alkışlar)

Getirin sandığı, getirin sandığı, "22 defa geldik." demekle olmaz. Getirin sandığı, millet gereğini yapsın, sizi üstünden atsın.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)