| Konu: | 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Maddeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 39 |
| Tarih: | 19.12.2024 |
DEM PARTİ GRUBU ADINA ZÜLKÜF UÇAR (Van) - Sayın Başkan, öncelikle teşekkür ediyorum ve buradan, bizleri izleyen değerli halklarımıza ve zindanlarda esir tutulan bütün yoldaşlarımıza sevgi ve saygıyla başlamak istiyorum.
Tabii, bir selamı da geçtiğimiz hafta gözaltına alınıp üç gün önce tutuklanan, hukuksuzca tutuklanan Van Demokratik Bölgeler Partisi önceki dönem Eş Başkanı Harun Okay ile Van Kent Konseyi Eş Sözcüsü Fikret Doğan şahsında 11 arkadaşımıza göndermek istiyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar) İstanbul merkezli başlayan ve cadı avına dönüşen bir soruşturma kapsamında geçtiğimiz hafta 12 arkadaşımız gözaltına alındı ve vicdanların, aklın sınırlarını zorlayan hukuksuz bir soruşturma sonucunda talimat kararlarla birlikte tutuklandılar. Bu tutuklamanın gerekçesi olarak da 31 Mart öncesinde hakkında tek bir soruşturma dahi olmayan, profesör olan, halkın tamamı tarafından sevilen, bilinen Ahmet Özer'le, Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer'le yapılan görüşmeler gösterildi. Açıkça, Ahmet Özer bir suç öznesi olarak gösterilmeye çalışılıyor ve Ahmet Özer üzerinden Ahmet Özer'le yapılan görüşmeler bahane edilerek yeni bir hukuksuzluk dalgası, yeni bir hukuksuzluğu meşrulaştırma süreci devam ettiriliyor. Bu süreçteki amacı bizler elbette biliyoruz, ulaşılmak istenen amacı elbette biliyoruz ama açıkça söyleyelim -eski bir Baro Başkanı olarak söylüyorum- esaret altında olan bir yargı sistemiyle adalete ve barışa ulaşamazsınız. Adalet sistemi de dâhil olmak üzere bütün kurumlara vermiş olduğunuz tahribattan, bu çürümüşlükten vazgeçin ve arkadaşlarımızı derhâl serbest bırakın.
Ben, bugün, bir selamı da 28 Aralık 2011 gecesi, 19'u çocuk olmak üzere katledilen 34 yurttaşımızın hakikat ve adalet arayan onurlu ailelerine göndermek istiyorum; Roboski ailelerine. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar) 28 Aralık 2011 gecesi yani on üç yıl önce, Roboski'de 34 yurttaşımız TSK tarafından atılan bombalarla katledildi. Emir komuta zincirinde bu emri verenlerin, uygulayanların tamamı bilinmesine rağmen tek bir kişi hakkında dahi soruşturma yürütülmedi, herhangi bir yargılama yapılmadı ve herhangi biri hakkında ceza verilmedi.
SIRRI SAKİK (Ağrı) - Hatta plaket verildi, plaket verildi!
ZÜLKÜF UÇAR (Devamla) - Cezasızlık zırhı resmen Roboski'de uygulandı. Yetmedi, Roboskili aileler, katledilen 34 yurttaşımızın aileleri, buna karşı vermiş oldukları mücadele neticesinde gözaltına alındı, tutuklandı; üzerine, Amed'de yapılan Roboski anıtına düşmanca bir tavırla saldırıldı. On üç yıl önce katledilen, TSK uçaklarıyla atılan bombalar tarafından katledilen 34 yurttaşımızı ben burada bir kez daha sevgi, saygı ve rahmetle anıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar) Elbette, bugün, yedi gün yedi gece boyunca cenazesi sokak ortasında bekletilen Taybet anayı ve kırk altı yıl önce gerçekleşen Maraş katliamında katledilen yurttaşlarımızı da sevgi ve rahmetle anıyorum.
Değerli milletvekilleri, Roboski katliamı ve daha önce, az önce söylediğim katliamlar, aslında Kürt halkına yönelik yapılan katliamlardan sadece birkaçıydı. Afrin'de de Roboski yaşandı, Ayn İsa'da da Roboski yaşandı, Serikani'de de Roboski yaşandı; şimdi ise Kobani'den başlayıp Rojava'ya yeni bir katliam planlanıyor. Neden? Kürt halkının statü kazanması sizi neden korkutuyor, neden kâbusunuz hâline geliyor? Kürt özgürce nefes aldığında siz nefessiz mi kalıyorsunuz? Kürt kendini yönettiği zaman siz neden kriz yaşıyorsunuz? Kürt'ün kendi toprağını, ana yurdunu siz hangi gerekçeyle elinden almaya çalışıyorsunuz? Bütün bunların cevabını biz biliyoruz çünkü açık bir Kürt düşmanlığı var. Kürtler, bin yıllardır Rojava'da Kürt diliyle var oldu; "stran"larıyla, halaylarıyla var oldu; Cigerxwin'la, Xelil Xemgin'lerle kendi şiirini, kendi müziğini yarattı; Hoybunla mücadele etti; Amude'de, Kamışlı'da katledildi; yıllarca yok sayıldı ama bütün dünyaya örnek olacak şekilde yeniden kendini var etti. Bu toprakların sahibi kalubeladan beri Kürtlerdir, Tell Halaf döneminden bu yana bu toprakların bütün medeniyetlerini Kürtler işledi. Rojava toprakları; Roma, Bizans, Sasani, Osmanlı ve daha birçok uygarlık gördü ama Kürtler hiçbir zaman kendi topraklarından ayrılmadı, göçe zorlanmadı. Siz yüzyıllar sonra birkaç yılda bütün bu medeniyetlere rahmet okuttunuz; yüz binlerce Kürt'ü önce Afrin'den, sonra Şahba'dan göçe zorladınız. Rojava'ya saldıran güçlerin hepsi şu an DAEŞ üyesi; diktirilen SMO gömleği dahi DAEŞ gömleğini, DAEŞ kimliğini gizleyemiyor. "Mesele Kürt olunca zebani dost olur." anlayışı var.
Bütün Türkiye halkı bilsin, bugün "Rojava, güvenlik endişesi." dedikleri Rojava'da neler oluyor bir bakalım: Rojava'da her bir birey, kendi kaderini etkileyen kararlara komünlerle ve meclislerle katılır. Rojava halkı özgür yurttaştır, kendi iradesi dışında bir karara katlanmak zorunda değildir; özgür ve eşit bir yaşam imkânı vardır. Yerelden bölgesel düzeye kadar toplum kendini ilgilendiren bütün kararlara halk meclisleri kanalıyla katılır, tepeden bir iktidarın suni kararlarına katlanmak zorunda değildir. Sermayenin tekel yapılarına karşı, sömürü düzenine karşı halkın özgür ekonomi yönetimiyle yoksulluk ve tekel alanı ortadan kaldırılır. Komünal ekonomide toplumsal dayanışma en üst seviyede yaşanır. Bütün toplumsal kesimler, hukuk konseyi, adalet ofisleri, uzlaşma komiteleri ve "..."(*)'larla adalet sisteminin inşasına ve işleyişine doğrudan dâhil olur. Egemen olanın değil, toplumun adaleti bu şekilde inşa edilir. Köy ve mahallelerden başlayıp bütün yaşam alanlarında halk sürekli politik bir faaliyet içindedir. Bu şekilde, iktidarın baskı ve zulmüne karşı güçlü bir önlem alınmış olur, ahlaki ve politik toplum işleyişi mümkün hâle gelir. Ulus devlet faşizmine karşı "farklılık içinde birlik" ilkesiyle bütün halklar bir yandan kendilerini özgürce yönetir; diğer yandan, güçlü ulusal bir birlik sağlanır. Söyler misiniz, halka düşman olandan başka kim için risk taşır bu söylediklerim? Rojava toplum sözleşmesiyle bölgede yaşayan bütün halklara, din ve mezheplere adil ve eşit bir yaşam sunulur. "Rojava, tehlike." diyorlar; Rojava, risk değil güvencedir; özgür yaşamın, güvenliğin ve barışın en somut örneğidir. Rojava yönetim ve yaşam modeli, Orta Doğu halklarına özgürlüğü vadeden büyük bir fırsattır; buna engel olmayın, özgürlüğün önünde karanlık kuyuya dönüşmeyin. Bugün Rojava'ya saldıran, yarın celladın, Yezid'in, firavunun ve Nemrut'un dostları olarak anılacaktır; bu hataya düşmeyin.
Bakın, Münbiç işgal altında ve Münbiç halkı günlerdir protesto ediyor, SMO'nun Münbiç'ten çıkmasını istiyor. Rojava demokrasisini bir kez yaşayan artık bundan vazgeçemeyeceğini biliyor, görüyor. Ve "güvenlik gerekçesi" diyorlar Rojava için; bu külliyen yalan. Rojava, güvenlik endişesi yaratmıyor. On üç yıllık Suriye savaşında Suriye halkları için en güvenli yer kuzey ve doğu Suriye oldu. Türkiye'ye bir taş bile atılmış değil. Buna rağmen Rojava tehlike ama binlerce insanı katleden DAİŞ artıklarıyla komşu olmak risk değilmiş.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Uçar, tamamlayın lütfen.
ZÜLKÜF UÇAR (Devamla) - Açıkça söylüyoruz: Çeteler Rojava'dan elini çekmelidir. Bakın, sadece Rojava kalbimizde demiyoruz, Rojava Kürt halkının kırmızı çizgisidir diyoruz; bu, böyle bilinmelidir. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)
Son sözlerimi de 4 parça kürdistanda bulunan bütün Kürt ulusuna yöneltmek istiyorum. Kürt halkının ulusal birliği, özgürlük ve adalet yoludur; Kürt ulusu bütün güçleriyle hemen şimdi bütün hesapları bir kenara bırakıp kenetlenmek zorundadır çünkü başka yolumuz yok, kaybedecek bir yüzyılımız daha yok. "..."(*)
Teşekkür ederim. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)