GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Maddeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:39
Tarih:19.12.2024

MHP GRUBU ADINA MEHMET CELAL FENDOĞLU (Malatya) - Selam olsun Anadolu'nun asil evlatlarına, selam olsun Hacı Bektaş Veli'nin yolunda olanlara, selam olsun Salâhaddin Eyyubî'nin yolundan gidenlere, selam olsun dili doğru, yolu Hak olana.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün, 2025 yılı merkezî bütçe görüşmeleri ve 14'üncü madde üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubum adına söz almış bulunmaktayım. Bizleri televizyon başında izleyen aziz vatandaşlarımızı ve Gazi Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.

Bugün, Anadolu'yu ana yurt yapan Malatya'mızda deprem sonrası vatandaşlarımız tarafından bize emanet edilen talep ve önerilerimiz hakkında konuşacağım. Gündemimiz deprem. Asrın felaketinden yaklaşık altı yüz seksen beş gün geçti. Bu sürede ilimizi ve deprem bölgesini defalarca ziyaret ederek deprem bölgesini yalnız bırakmayan Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a, liderimiz Sayın Devlet Bahçeli Bey'e ve ziyaretleriyle Malatya'nın ve deprem bölgesinin yeniden imar ve ihyası için emekleri geçen tüm bakanlarımıza Malatya'mız adına yürekten teşekkür ediyorum. Devletimiz ve Hükûmetimiz el ele vererek yeniden Malatya'yı ayağa kaldıracağız. Geçen bu süreçte çok güzel deprem konutları yapıldı ve teslim edildi, yeni konut ihaleleri de bu aralık ayı içerisinde yapıldı ve ocak ayı içerisinde de dağıtımı yapılacak konutlarımız var.

Şehrin çeperlerine yaptığımız yeni yerleşim yerlerinde ticaret merkezleri, cami, okul, sosyal donatılar ve bunun gibi tesislerin konutlarla eş zamanlı olarak tamamlanması gerekiyor. Vatandaşlara teslim edilen İkizce 1'inci Bölge'de vatandaşlarımız konutlarında oturuyorlar ama okul, market, cami ve sosyal donatılar olmadığı için sıkıntı yaşamaktadırlar.

Yine, şehir merkezimiz ile TOKİ yaşam alanları arasında ulaşım, iletişim ve altyapı sorunları vardır. Bu sorunlar TOKİ'de yeni konutlarına kavuşan depremzede vatandaşlarımız tarafından iletilmiştir bize. Battalgazi ilçemizin Gelinciktepe, Orduzu, Çamurlu Mahallelerinde yapılan TOKİ konutlarının sayısı sadece 6.500; bizim Battalgazi ilçemizde çokça TOKİ konutuna ihtiyacımız vardır, rezerv alanlarda yapılan konutların geneli hak sahibi olmadığı için, Battalgazi ilçemizde konut eksikliğimiz vardır.

Yine, Emlak Konutun -çarşı projesinde- şubat ayında kuyumcuları, ayakkabıcıları, bakırcılar çarşısını ve Akpınar esnafını yerleştireceğini söylüyorlar ki inşaat ihale edilmiş fakat çarşı merkezindeki altyapının, kanalizasyonun, içme suyunun, elektrik işlerinin ihalesi bile yapılmamış. Dolayısıyla bu işlerin bu kısa sürede bitirilip şubat ayında teslim edileceğini düşünmüyorum. Bunun ihalesinin bir an evvel yapılması gerekiyor. Tabii, bunların eş zamanlı yapılması gerekirken henüz bunlarla ilgili, alakalı hiçbir çalışma da yapılmamış.

Rezerv alanlar belirlenirken Saray Mahallesi'nde, Halep Caddesi'nde, Çavuşoğlu'nda, İlyas Mahallesi'nde vatandaşlara soruldu mu "Rezerv alan istiyor musunuz?" diye? Mecliste son çıkardığımız Kentsel Dönüşüm Yasası'yla bu işi kolaylaştırmışken biz neden Kiltepe'ye, Çırmıktı'ya, Gündüzbey'e rezerv alan istenip istenmediğini soruyoruz. Bu kadim mahalleler kendi hâline bırakılmamalı, tarihine ve aslına uygun imar ve ihyası yapılmalı. Çırmıktı'ta, Gündüzbey'de depremin izleri hâlen durmakta ve bu görüntüden de kurtulmamız gerekiyor.

Kırsal konutlarda da bugüne kadar anahtar teslim ettiğimiz konutlarımız var fakat yetersizdir. Depremden bugüne kadar az konut tesliminin yapılmasının sebeplerinin tespit edilip bir an önce eksikliklerinin giderilmesi gerekmektedir. Malatya'da yıkılan binaların atıkları döküm yerine nakledildi fakat döküm yerinde bu kanserojen malzemelerin bertarafıyla alakalı maalesef bir çalışma bulunmamakta. Bu kanserojen atıklar mevsim gereği yer altına süzülüp, suyumuza karışıp insan sağlığını olumsuz etkileyecektir. Önerimiz, ivedilikle bu atıkların bertaraf çalışmalarına başlamak ve en önemlisi, yeni hafriyat döküm yerlerini belirlememiz gerekmektedir. Geçen hafta Sayın Murat Kurum'a ilettiğim talebi buradan bir daha iletiyorum: Yerinde dönüşüm için verilen 750 bin TL hibe, 750 bin TL kredi, toplam 1 milyon 500 bin TL destek ödemesi günümüz maliyetleri karşısında yetersiz kalmıştır. Bugün ortalama 150 metrekarelik bir dairenin maliyeti 3-3,5 milyon lira iken 1,5 milyon lirayla dönüşümü gerçekleştirmek imkânsızdır. Hibe ve destek tutarının en az 2,5 milyon TL olması gerekmektedir.

Yine, yerinde dönüşümde de istediğimiz yerde değiliz. Şu anda yerinde dönüşüm ruhsatlarında rakamlara bakıldığında diğer illere göre son sırada ve çok gerilerdeyiz. Bunun bir sebebi de deprem sonrası imar, yeni yapılaşma koşullarıyla ilgili meclislerimizde gerekli kararların alınmamasıyla birlikte -ruhsatlandırma süreci- yerel seçim sonrasında yeni yönetimler gelene kadar kaybedilen zamanda değişen enflasyon ve artan inşaat maliyetleri karşısında hibe ve kredi destek miktarlarının yetersiz kalmasından kaynaklanmaktadır.

Yine, sanayi sitesi esnaflarımız var. Hak sahipleri ve kiracılarla bir araya gelinip, sanayi esnaflarımızın sorun ve taleplerinin yerinde dinlenip karar verilmesi gerekir. 2.400'ün üzerinde sanayi esnafımız var, 700 civarında sanayi stantardı olmayan dükkânımız yapılmıştır. Bu iş yerleri küçük ve sayı olarak da yetersizdir. Şu anda çarşı merkezinde Malatya'nın yapısına, kültürüne uymayan, hatta iş merkezi silüetine dahi uymayan beton yüzlü binalar yükseliyor. Tanıtımlarda ve görsellerde çok güzel bir çarşı projesi sergilenirken yerinde yapılan binaların cephelerine düz boya vurularak geçiliyor. İkinci olarak, şu anda çarşı projesinde üst katlarda yapılan ofislerin içerisine WC, lavabo konulmamakta, eski hanlardaki gibi ortak WC ve lavabo konulmaktadır. Günümüz şartlarında ve teknolojisinde böyle bir şey kabul edilmez. O yapılan ofisler boş kalır, yapılan emeğe ve çarşımıza yazık olur. Şimdi düzeltilirse geç kalmış sayılmayız.

Deprem sadece insani sorunları ortaya çıkarmadı. Deprem sonucunda ortaya çıkan sosyal eşitsizlikler, salgın hastalık riskleri, fırsatçılık ve bazı suçların artması gibi sosyal problemler depremin toplumsal etkilerini de ortaya çıkarmıştır. Çevresel etkilerde de oldu depremin sonuçları. Su kirliliği, hava kirliliği ve toprak kirliliği, ekosistemin bozulması ve biyoçeşitlilik kaybı ve atıklar; yıkıntı atıkları, tehlikeli atıklar, tıbbi atıklar, evsel ve diğer atıklar olarak sıralayabiliriz. Bu sorunlar için önlemler almak zorundayız. Bizler devletimize ve Hükûmetimize güvenmeliyiz; onların desteğiyle çözemeyeceğimiz hiçbir sorun, aşamayacağımız hiçbir engel, altından kalkamayacağımız hiçbir enkaz, hiçbir yara Allah'ın izni ve inayetiyle yoktur, devletimiz tüm kurum ve kurullarıyla sahadadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime son verirken, her şeyden ve hepsinden önemlisi, bugün ülkemizin ihtiyacı olan bir olmak, beraber olmak, kenetlenmek ve aynı hissiyatla kucaklaşmaktır. Gün, sen-ben ayrımıyla, nefsî arzularla, yersiz polemiklerle, ucuz ve uçuk söz düellolarıyla vakit kaybedecek bir gün değildir. Gün, siyasi ve ideolojik kutuplaşmalara, asılsız isnat ve ithamlara çanak tutulacak bir gün hiç değildir. Nitekim içinden geçtiğimiz kasvetli ve kederli günler hep birlikte Türkiye olmanın günleridir. Bir birlikteliğimiz daim olsun, Allah devletimize zeval vermesin.

Bütçemizin ülkümüze, ülkemize, devletimize hayırlı olmasını diliyorum.

Sağ olun, var olun, Allah'a emanet olun. Servetiniz ana-baba duası olsun. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)