GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Maddeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:38
Tarih:18.12.2024

SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA MUSTAFA KAYA (İstanbul) - Sayın Başkanım, saygıdeğer milletvekilleri; 15'inci saati doldurduk, artık, milletvekillerimizin dinlemeyi değil de dinlenmeyi daha çok özlediği saat dilimlerindeyiz.

Ben, daha çok, teknik bir konuşma yapmayı planlıyordum ama bugün tarihî bir vaka üzerinden şu anda Suriye'de karşı karşıya kaldığımız risklerin ne anlama geldiğini ifade etmek istiyorum. 1967 Altı Gün Savaşlarını biliriz; Mısır'ın, Ürdün'ün, Suriye'nin İsrail'le savaş yaptığı ve neticesinde Gazze Şeridi'nin, Batı Şeria'nın ve aynı zamanda Golan Tepeleri'nin İsrail tarafından işgal edildiği savaştır. Bu savaşın, 1967 savaşının ardından Mısır'da bu savaşın intikamını alabilmek adına içten içe bazı hazırlıklar başlamış; bu hazırlıkların 1973 yılında "Kefaret Savaşı" denilen, aslında "Yom Kippur Savaşı" olarak da bilinen savaşa kadar geçen bir seyri var. Mısır'da Enver Sedat işbaşındayken Süveyş Kanalı'nın Sina Yarımadası tarafı İsrail tarafından işgal edildiğinde İsrail, Mısır ordusu bir daha Süveyş Kanalı'nı geçerek buraya gelmesin diye Süveyş Kanalı'nın işgal ettiği tarafına kum tepeleri inşa eder; 7-8 metre büyüklüğünde kum tepeleridir bunlar. İsrail bununla birlikte orada kalıcı olmayı hedeflerken, Enver Sedat, Kahire içerisinde Süveyş Kanalı'nın bir prototipini inşa ederek sürekli tatbikatlar yapar. Bu tatbikatlarda aynı oradaki manzarayı içeriye yansıttığı hâlde bir türlü o kum tepelerinin aşılamadığını gördür. Bir gün subaylardan Bekir Yusuf isminde birisi der ki: "Ben bu problemi çözerim. Bana Kahire itfaiyesinden bir tane su pompası getirin." Tatbikat alanında o su pompasını alarak orada kum tepelerine suyu fışkırttığında kum tepelerinin yarıldığını görür. Bir süre sonra bununla beraber sürecin devam edeceğine inanan Enver Sedat, bir talimat vererek dünyadaki en iyi su pompaları nerededir diye araştırır, Almanya'da bulur. "Kahire itfaiyesinin su pompaları envanterini güncelliyoruz." diyerek 300 tane yeni su pompasını getirir. Bu arada, hiç ilan etmeden, seferberlik, vesair, yeni askeri almaları yapar. Sonrasında, firavun zamanından kalma bir kabilenin dilini kullanacak kadar detaylı bir şekilde farklı bir iletişim ağı da kurar. Bu kadar hazırlıklar, her şey yerindedir, her şeyi yerli yerinde yürüttüğünü düşünür hatta Yom Kippur Savaşı'na -Musevi inancına göre "kefaret günü" demek, aynı zamanda Müslümanların Ramazan ayının 10'uncu gününe denk geliyor- 1973 savaşına gelirken Enver Sedat, bu süreçte tamamen kontrolün elinde olduğunu hissettirmek ve İsrail'e barış mesajı göndermek adına der ki: "Biz İsrail'le bölgede savaş istemiyoruz, bölgede barış olmalı. Barış elimizi uzatıyoruz, artık savaşlardan çok çektik." Bir anda hem kefaret günü olması hem Müslümanlarda ramazan ayı olmasından dolayı İsrail bu mesajı doğru anladığını düşünerek kendi askerlerini izne gönderir. Bu kadar iyi yürüyen bir plan içerisinde, hem de ramazan ayının onuncu günü, Musevilere göre kefaret gününde herkes şunu bekler, aslında akıl da bunu söyler ama... Ya, bakın, ne kadar detaylı analiz yaptığını ifade etme adına söylüyorum: Sabahleyin Mısır askerleri Süveyş'e doğru giderken gözlerini güneş almasın diye o gün saat 14.00'te harekâtı başlatır ve su pompaları aynen dediği gibi, kum tepelerini yarar. Mısır ordusu Sina Yarımadası'na kum tepelerinin yarılan kısmından girer, her şey burada biter. Mısır ordusu, ikinci planı, o kum tepelerini aştıktan sonra nereye gideceğini bilmediği için 6 Ekim-14 Ekim tarihleri arasında orada sıkışır kalır yani araç amaca dönüşmüştür. Mısır ordusu bu kadar detaylı planları yapmış olmasına rağmen, bu kadar önemli planları yapmış olmasına rağmen, dünyada belki kurmay aklın hesap edemeyeceği bu kadar detaylı çalışmayı yapmış olmasına rağmen Sina Yarımadası'nda kum tepelerini aştıktan sonra "Ben ne yapmalıyım?" sorusunun cevabını veremediği için Mısır ordusu bozguna uğrar ve neticesinde Mısır ordusu 1967 savaşlarından sonra bir kere daha böylesine önemli bir adımı maalesef geriye itmiş olur. Bunu niye anlattım? Bunu anlatmamın gerekçesi şu: Suriye'de yaşanan bir süreç var değerli arkadaşlar yani sokaktaki insan, kahvede sohbet eden insan, konuşan insan bunu bir zafer havası olarak algılasın da siz yapmayın. Devamında ne olacak, ne adımlar atılacak, hangi risklerle karşı karşıyayız? Yani Mısır ordusunun hatasına düşmeyin. Yani Mısır ordusunun bu kadar plan yapıp her şeyin başarıyla geçeceğini zannettiği hâlde düştüğü durum budur. Allah korusun, şayet bir kurmay akıl yoksa, "Bunun devamında ne olacak?" diye bir plan yoksa, emin olun, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük güvenlik meselesi olan Suriye meselesi gelir başımıza bela olur. Şu anda gelen bilgilerde -sizler de bunu elbette takip ediyorsunuzdur, önemli bir bilgi arkadaşlar- Amerika ile Rusya'nın anlaştığına dair iddialar var. Rahmetli İsmet İnönü'ye atfedilen bir söz var -ne kadar doğrudur bilmiyorum ama muhtemelen doğrudur- der ki: "Amerika ve Rusya'nın anlaştığı yerde Türkiye'nin başı beladadır." bu mealde. Şimdi, hâl böyleyken, lütfen, bakın, eğer Suriye meselesi doğru yönetilemezse, Suriye'nin bütün renklerinin, bütün halk kesimlerinin -hangi inançtan olursa olsun- insanların kendilerini güvende hissedeceği bir gelecek Suriye için inşa edilemezse Suriye'deki ateş aynen Afganistan'daki gibi bütün bölgeyi yakar, yıkar.

Ben sizlerin aslında bu konudaki hassasiyetinizi biliyorum yani görüştüğümüz arkadaşlarımız var ama burada bu riskin bu kadar büyük bir şekilde toplumu etkileyeceğini maalesef görüyorum. Şunu da söyleyeyim: Hani bazen diyorlar ya "HTŞ nasıl bu kadar ilerledi, nasıl bu kadar ileri gitti?" Değerli arkadaşlar, Rusya ile Amerika'nın anlaştığına dair bir delildir bu. Geçtiğimiz ağustos, eylül aylarında Ukrayna'dan askerî bir grup İdlib'e giderek HTŞ için askerî operasyon merkezi kurdu ve bugün, bu askerî operasyon merkezinden sonra... Şu bilgiyi de paylaşayım izninizle: Halep'i yirmi beş günde alacağını, Şam'a altı ayda ulaşacağını düşünürken HTŞ bile şu anda bu kadar rahat bir şekilde Şam'a nasıl indiğinin detayını bilmiyor. Bir şeyler dönüyor, bir şeyler oluyor; bunun mutlaka detaylı bir şekilde incelenmesi lazım.

Ayrıca, oradaki toplumsal kesimlerin... Muhalefet partileri de dâhil bütün arkadaşların hassasiyetini biliyorum tabii ki ama değerli arkadaşlar, şayet Suriye Afganistan şekline dönerse... Bugün "Özgür Suriye Ordusu" dediğimiz yapının içerisinde bile 27 tane grup var, "HTŞ" dediğimiz yapının içerisinde 6-7 tane belirleyici grup var. Allah korusun, yakında burada farklı operasyonlar olabilir, farklı suikastlar olabilir; bu suikastler neticesinde bir anda farklı bir güne uyanabiliriz, bir anda sınırlarımızı ateş tamamen sarabilir.

Ben sizlerden bir arkadaşınız olarak rica ediyorum, elbette insanlar sevinebilir, şöyle yapabilir, böyle yapabilir ama en azından, sorumluluk mevkisinde karar verici olan insanların olayın, fotoğrafın tamamına hâkim olacak şekilde doğru bilgilendirmeyle, ayaklarını yerden kesmeden bir süreç yönetimini hep beraber yürütmeliyiz diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi, CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)