GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 8'inci Tur Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:37
Tarih:17.12.2024

MHP GRUBU ADINA TAMER OSMANAĞAOĞLU (İzmir) - Sayın Başkanım, Millî Mücadele'yi idare eden, istiklal destanını yazan, istikbal mücadelesini Türk ve Türkiye Yüzyılı mefkûresiyle bütünleştiren Gazi Meclisimizin saygıdeğer milletvekilleri; Millî Istihbarat Teşkilatı Başkanlığı ve Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği bütçeleri üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, yüce heyetinizi ve ekranları başında bizleri takip eden büyük Türk milletini saygıyla selamlıyorum.

Cumhuriyetimizin 2'nci yüzyılının ve Türk Asrı'nın 2'nci bütçesini görüşürken insanlığın buhrana sürüklenmeye devam ettiğini, milletlerarası mücadelenin alışılmışın dışında bir aşamaya evrildiğini hep birlikte ve üzülerek müşahede ediyoruz. Soğuk savaşın sona ermesinin ardından milletlerarası politikalardaki değişimlerle birlikte bölgesel çatışmalar, uluslararası güvenliğin önemli başlıklarından biri hâline gelmiştir. Etnik, dinî, kültürel ve jeopolitik motivasyonlar bölgesel çatışmaların temelini oluşturmuş, Türkiye'nin içinde bulunduğu coğrafya başta olmak üzere birçok bölgede tehlikeli gelişmelerin yaşanmasına zemin hazırlanmıştır. Türkiye'nin jeopolitik konumu itibarıyla sahip olduğu özel koşullar benzeri olmayan sorunlara muhatap kalmasına sebep olmuş, Türkiye'nin özgün önlemler alarak millî menfaatlerini koruma ihtiyacı son yıllarda iyiden iyiye hissedilmiştir. Devletlerin yanı sıra devlet dışı aktörlerin de müdahil olduğu çatışmaların, özellikle terörizm, kaçakçılık ve çok sayıda organize suç faaliyetlerine zemin hazırlayan sonuçlar doğurmasının önüne geçmek de en az alanda mücadele kadar önemlidir.

Son iki asır içinde emperyalist emel sahibi başat aktörlerin, Orta Doğu dışında Afrika ve Türkistan coğrafyasını da müdahale alanı hâline getirdiğine hep birlikte şahitlik ediyoruz. Hâlihazırda mücadele alanlarının başında gelen hemen güneyimizde günler günleri kan ve gözyaşıyla kovalarken, zamanın çelikten dişleri geri dönülmesi zor gelişmeleri ardı ardına doğururken kulakları tıkamamız elbette düşünülemeyecektir. Bu sorumluluk şuurunun Türk milletinin azametli tarihinin yanında, modern dünyanın idare mekanizması içindeki sorumluluklarıyla birlikte doğduğu da bir gerçektir. Öyle ki uluslararası teşkilatlara engin birikimiyle katkı sunan, üstlenmiş olduğu misyonlarla Türk milletinin ve insanlığın huzuru için mücadele eden bir Türkiye gerçeği bütün berraklığıyla önümüzde durmakta; tarih, Türk devletinin cihanşümul anlayışının sevgi ve merhamet temelli olduğuna bir kez daha şahitlik etmektedir.

Takdiri hak eden bir diğer husus ise Türkiye'nin çatışmanın önlenmesi, barışa zorlama, barışı koruma, barışın inşası, insani yardım, barışın sürdürülmesi, barışın kalıcılığının tesisi gibi konularda dünyanın birçok noktasında etkin bir şekilde rol almasıdır. Millî İstihbarat Teşkilatının hâlen devam eden Ukrayna-Rusya savaşı sırasında gerçekleştirilen rehine değişimindeki ara buluculuk rolü, Afrika ülkelerindeki istikrar süreçlerine sağladığı katkılar da teşkilatın etkinliğini ve gücünü ortaya koyması açısından en yakın örneklerdendir.

Tüm bunların yanında FETÖ, PKK-YPG/PYD, DHKP-C gibi Türkiye'ye karşı eylemler birlikteliğine girişen terör örgütleriyle mücadele konusunda da başarılı operasyonlara imza atılmaktadır. Bu sebeple, millî iradenin güçlenmesine paralel olarak güvenlik politikalarında da daha koordineli ve şeffaf bir yapıya kavuşan Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği ile hem iç hem de dış tehditlere karşı ülkemizin stratejik savunma hattını oluşturan Millî İstihbarat Teşkilatımıza ayrılan kaynaklar, sadece birer maliyet kalemi değil millî bekamızın sigortası olarak görülmelidir. İletişim kanallarının tamamını kullanan, mücadele mekanizmalarının tamamını seferber eden, bunu yaparken sahadaki mücadelesinden en küçük taviz dahi vermeyen, büyük devletin düşünmesi gerektiği gibi onlarca yıl sonrasını öngörerek hareket eden, tarihinden aldığı feyzle tarih yazan stratejinin sahipleri elbette korunmalı ve kollanmalıdır. Unutulmamalıdır ki sınırımızın hemen yanı başında teşekkül ettirilmeye çalışılan terör devletinin kalbine bıçak gibi saplanan akıl, işte bu akıldır. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar) Türkiye'yi kimi zaman örnek ama bir zaman da umut ışığı yapan akıl, yine bu akıldır. Dünyanın neresinde olursa olsun, Türk milletine ve devletine hasım olanların tepesine balyoz gibi inen yumruk yine bu aklın ürünüdür. ABD'nin, Fransa'nın, İngiltere'nin, nice sömürgeci zihniyetin malına, namusuna ve canına kastettiği mazlumların sesine ses veren; Liberya'da, Nijerya'da, Mali'de, Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nde, Güney Sudan'da, Burkina Faso'da ve dünyanın birçok noktasında hak edene hakkını verdiren akıl, işte bu akıldır.

Değerli milletvekilleri, 2025 yılında MGK Genel Sekreterliğine ve Millî İstihbarat Teşkilatı Başkanlığına ayrılan bütçenin, bu kurumların hem teknolojik altyapısını geliştirme hem de insan kaynağını güçlendirme anlamına geleceği de unutulmamalıdır. Suriye'deki son gelişmelerde dahi MİT, terör örgütlerinin faaliyetlerini engelleyen ve sahada belirleyici bir aktör olarak öne çıkmıştır. Nokta operasyonlarla örgütün yöneticilerinin etkisiz hâle getirilmesi MİT'in etkinliğinin en somut göstergelerindendir. Aynı zamanda, bu operasyonların SİHA teknolojilerinin kullanılarak hayata geçirilmesi, istihbarat teknolojileriyle alakalı yatırımların en somut çıktısıdır.

Değerli milletvekilleri, bölgesindeki ülkeler başta olmak üzere, dost ülkelerle güçlü bağlar kurarak küresel kalkınmaya, barışa ve istikrara katkı sağlamak tarihî sorumluluklarımızın ve zorunluluklarımızın başında gelmektedir. Bunun için yapılması gerekenler bellidir; milletler arası ilişkileri tarihsel arka planla ve günümüzdeki gelişmelerle harmanlamak, verileri detaylı bir şekilde analiz etmek, güvenlik iş birliklerine stratejik bir boyut kazandırmak suretiyle ortak geleceğe katkı sunmak, Türkiye'nin kalıcı etkisini güçlendirdiği alanı genişletmek; tüm bunlar için de istihbarat iş birliklerini derinleştirmek ve Türkiye'nin güvenilir bir stratejik ülke olma kabiliyetini pekiştirmek büyük önem arz etmektedir.

Osmanlı Türkiyesinin bakiyesi olan ve beşeriyetin refahı için yola çıkan, Türkiye adına tarihî fırsatlar barındıran, havzadaki varlığımızı sorgulayan, gayet tabii ve insani olan varlık sebebimizi itibarsızlaştırmaya çalışan siyaset sahiplerinin her zaman kaybetmeye mahkûm olduğunu da özellikle hatırlatmak isterim.

Türkiye'nin, yalnızca kendi sınır güvenliğine değil aynı zamanda bölge halklarımızın huzur ve istikrarına da katkı sunduğuna son örnek Suriye'dir. Teşkilatımız bir yandan sahadaki insana ulaşarak yumuşak güç unsurlarını devreye sokmuş, diğer yandan da sert güç uygulamalarıyla caydırıcı operasyonlar gerçekleştirilmiştir. Kaldı ki Türkiye, Afrika'dan Avrupa'ya, coğrafi kimliğiyle Asya-Pasifik ötesine hitap edebilen ve istikrar için çıkış yolu arayan ülkeler için doğal müttefik olabilme kabiliyetine sahip çok özel bir ülkedir. Kaldı ki huzur ve istikrar konusunda küresel bir referans değeri olarak gösterilen ve değeri gün geçtikçe daha iyi anlaşılan bir ülkedir.

Türkiye'nin bu konumunu güçlendiren Millî İstihbarat Teşkilatımız, milletimizin istiklal ve istikbal mücadelesinde bayraktarlık yapmaktadır. İmparatorluk bakiyesi kardeş diyarlara kök salmış asırlık bir çınar, düşmanlarımıza korku salan kadife eldiven içinde çelikten bir yumruktur. Bu sebeple de ulusal ve uluslararası birçok karalama kampanyasında hedefe oturtulmaya çalışılmaktadır. Sadece diplomatik değil, stratejik bir duruşun göstergesi olan Sayın MİT Başkanının Emevi Camisi'nde namaz kılması gibi sembolik adımların eleştirilmesi de bu diplomatik ve stratejik duruşu kavrayamamaktan kaynaklanmaktadır. Bu duruşu görmezden gelenlerin, Türkiye’nin dünyanın birçok ülkesinde üstlendiği tarihî rolünü konsolide etmesinden rahatsızlık duyanların, değişen jeopolitik manzaranın ortaya çıkardığı fırsatları değerlendiren Millî İstihbarat Teşkilatı gibi kurumlarımızın bu topraklardaki varlığını hazmedememesi gayet doğaldır.

Türk dünyasının lideri yıllar önce “Halep iliklerine kadar Türk ve Müslüman’dır.” dediğinde ne demek istediğimizi algılamayanları, yan bakanları ne biz ne de Türk milleti unutmayacaktır. Türk milleti Suriye’deki işkencelere, zalimliklere tepki gösterip, başka seçenek görülmezse Şam’a girmeyi şimdiden planlamalı ve zalimleri yerle yeksan etmelidir dediğimizde ne demek istediğimizi anlamayanları, şaşkın şaşkın bakanları ne biz ne de insanlık unutmayacaktır.

Bugün, müktesebatımızın ışığında, mefkûrelerimizin yolunda, sorumluluklarımızın sonucunda öngörülen zifirî karanlıkları aydınlatan liderimiz Sayın Devlet Bahçeli’nin şu sözlerini bir kez daha hatırlatmakta fayda görüyorum: “Kudüs İslam’dır ve aynı zamanda Türklüğün derin izlerini taşımaktadır. Kudüs mukaddesatımızın namusudur; gitti demekle gitmez, düştü demekle düşmez, İsrail’in demekle bu tartı bu sıkleti çekmez.” (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Unutulmasın ki yeniden ayağa kalkmak için gün sayan Suriye, Türk milletinden gelecek sese bakmaktadır. Çocuğundan önce ölmemek için dua eden Gazzeli anne, yeni doğan çocuklarını görmek için beklerken İsrail bombardımanlarıyla süt kokan bebeklerinin cesedine dahi ulaşamayan Filistinli baba, sadece bir lokma lapa için sürünerek yardım kampına erişmeye çalışan Afrikalı çocuk; palalarla katledilmemek için, yakılarak öldürülmemek için dua eden Arakanlı Müslüman; baskı altında varoluş mücadelesi veren Doğu Türkistanlı soydaşlarımız, kendi müftülerini dahi seçmelerine müsaade edilmeyen Balkan Türklüğü Türkiye'den yükselecek sesi, Türkiye'nin uzatacağı eli, Türk Asrı'nın getireceği adaletli ve azametli dönemi iple çekmektedir. Her şeyden öte, buhrandan buhrana sürüklenen, çıkmak için çırpındıkça daha da batan insanlık Türkiye'den yükselecek bayrağa dikkat kesilmiştir. Ne mutlu ki o bayrak yükselmiştir ve yükselen o bayrak bir daha hiç inmeyecektir. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Saygıdeğer milletvekilleri, seçenek, zamanlar üstü bakabilmektir; yol, ufukların ötesine odaklanabilmektir; çare, umudunu kaybedenlerin umutlarını kanatlandırmak, karanlık dehlizlerde bir ışık hüzmesi arayanlara ışık olmaktır; yöntem ise başarmaktan başka seçeneğimizin, kazanmaktan başka yolumuzun, birlikten ve dirlikten başka çaremizin olmadığını idrak edebilmektir. Hamdolsun, bu ferasete sahip bir cumhur vardır, bu ferasetin temelini attığı bir Cumhur İttifakı vardır, gücünü milletinden alan "Her şeyden önce Türkiye" diyen Milliyetçi Hareket Partisi vardır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, devam edin.

TAMER OSMANAĞAOĞLU (Devamla) - Ben bu duygu ve düşüncelerle 2025 yılı bütçemizin cumhuriyetimize, devletimize, milletimize hayırlı olmasını diliyor, emeği geçenlere teşekkür ediyorum. Müftehir bir şekilde başımızı yastığa koyacağımız günlerin habercisi bir bütçe olmasını, Türk milletine, devletine hayırlar getirmesini diliyorum.

Hepinizi saygı ve muhabbetlerimle selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)