GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞI İDARİ TEŞKİLATI KANUNU TEKLİFİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:26
Tarih:30.11.2011

CHP GRUBU ADINA BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 83 sıra sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi İdari Teşkilat Kanunu Teklifi üzerine söz almış bulunuyorum. Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum efendim.

Değerli arkadaşlarım, yasama erkinin çalışmasına uzun yıllar dayanak teşkil edecek bir kanun üzerinde çalışıyoruz hep birlikte. Şimdiye kadar olan bölümler genellikle organizasyonla ilgiliydi, organizasyona ait bölümlerdi, daha somut bölümlerdi, daha anlaşılabilir bölümlerdi ama bundan sonraki bölümler geçişle ilgili hükümler, daha teknik bölümler, daha karmaşık bölümler.

Şimdiye kadar olan bölümlerle ilgili olarak yeterince bazı konuları tartışmadık ama şunu bilin ki, Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışanları huzursuzdur, rahatsızdır, sıkıntılıdır; bütün gün bunlarla ilgili olarak konuşmaktadır, bizleri, sizleri, hepimizi rahatsız etmektedirler. Bir huzursuzluk vardır. Geçiş dönemi çok önemlidir. Bakın, bir dönemden bir döneme geçiş en önemli konudur. Şimdiye kadar olan bölümde yeterince ayrıntılı olarak çalışmadık, üzerinde durmadık ama bundan sonraki bölümü çok ayrıntılı olarak çalışmak zorundayız.

Bu tür kanunlar, idari teşkilat kanunları sık sık çıkmaz, çıkmaması da gerekir ama çok önemlidir. Basit bir iş yapmıyoruz. Bakın, gecenin bu saatinde oturup hep beraber uğraşıyoruz, basit bir iş yapmıyoruz. Birçok kişiyi ilgilendiren bir kanunu birlikte çıkarmaya çalışıyoruz. 5 bin kişi görünüyor, aileleriyle 20-25 bin kişi. Ama sadece onlar değil biz, Türkiye Millet Meclisi olarak, yasama erki olarak örnek bir kanun hazırlamaya çalışıyoruz. Gecenin bu saati veya gündüz saati, ne olursa olsun ciddiye almak zorundayız, ciddi olarak üzerinde durmak zorundayız. Önemli bir iş yapıyoruz. Bunu fark etmemiz, anlamamız lazım hep beraber.

Bir kurum için personelin isteksizliği, şikâyeti, sıkıntısı en önemli konudur. Bakın, bugün çalışanlarımız hepsi sıkıntılıdır. Bu kanun çıktıktan sonra da, yarın daha da fazla sıkıntılı olacaklardır. Bu kanun zaten sıkıntılıydı. Biliyorsunuz, arkadaşlarımız da söyledi; 12 Eylül'den kalma bir kanundur. Sıkıntılıydı. Bu Meclis kendi başına ilk defa böyle bir kanun çalışması yapıyor. Çok güzel ama bunu yaptıktan sonra da kimsenin üzülmemesi lazım, pişman olmaması lazım "Keşke eskisi kalsaydı." dememesi lazım. Onun için bu işi ciddiye almamız lazım.

Bakın, şimdiye kadar olan bölümde bizim muhalefet olarak, muhalefet partilerinin tümünün önergeleri reddedildi ne olduğuna dahi bakılmadan. Ama bu bölüm çok tekniktir. Bu bölümde vereceğimiz önergeleri lütfen dikkate alın, ciddiye alın, beraber tartışalım, ciddi bir şeyler ortaya çıkaralım. Sık sık -dediğim gibi- bu tür kanunlar yapılmaz, yapılmaması lazım. Onun için, bunu ciddiye almak zorundayız.

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ve 2919 sayılı Meclis Kanunu,     -bundan önceki- şu anda 42'nci maddeyle yürürlükten kaldırdığımız Kanun, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Sekreterliği Kanunu istisnai memuriyeti, istisnai memuriyet kapsamında kanunlardır? İstisnai memuriyetle amaçlanan şudur: Çok özel, nitelikli işler gerektiren konuları düzenlemektedir. Türkiye Büyük Millet Meclisi de o nitelikte bir yerdir. Türkiye Büyük Millet Meclisi Türkiye'nin kalbidir, en önemli kurumudur, örnek olması gereken bir kurumdur. Dolayısıyla burada yapılacak olan çalışmanın örnek olması lazım tüm Türkiye'ye, tüm Türkiye'deki kurumlara, bakanlıklara, kuruluşlara. Onun için istisnai memuriyet tarzında düzenlenmiştir. Örnek olacak bir kanun hazırlamak zorundayız hep beraber ama bu şekilde devam edersek daha karmaşık bir kanun hazırlayacağız.

Özellikle, bu kanunu biz hazırlamaya başladığımız zaman -ben Plan Bütçe Komisyonu üyesiyim- Plan Bütçe Komisyonuna geldikten sonra, kanun hükmünde kararname çıktı. Bakın ciddiyetsizliğe ya da Plan Bütçe Komisyonuna olan güvensizliğe ya da Türkiye Büyük Millet Meclisine olan güvensizliğe. Kanun teklifi Türkiye Büyük Millet Meclisine geliyor, Plan Bütçe Komisyonuna geliyor, ondan sonra kanun hükmünde kararname çıkıyor ve işleri iyice de karıştırdı, daha kötü hâle getirdi. Bu, sizlere, bizlere, hepimize bir güvensizliktir, çok büyük bir yanlışlıktır. Bunları hakikaten ciddiye almak zorundayız. Üzülüyorum. Hepimiz, tabii, gecenin bu saatinde zaman zaman çocuklaşıyoruz, dalga geçiyoruz, bir şeyler söylüyoruz ama yanlış yapıyoruz değerli arkadaşlar, hakikaten yanlış yapıyoruz. Böyle devam ederse ortaya sakat bir durum çıkacak, yanlış bir durum çıkacak. Şimdiye kadar Türkiye Büyük Millet Meclisinde çalışanların, -biraz önce anlatıldığı şekilde- herkesin arkasında birileri vardı, dayıları vardı, sakat bir kanun oluştu. İstisnai memuriyet getiren düzenleme sonuçta sakat bir uygulama getirdi, burada çok büyük yanlışlıklar vardı, hakikaten düzeltilmesi gerekiyor. "Bu sakatlığı düzeltelim." derken şimdi çok daha büyük bir sakatlık, yanlışlık yapmamamız lazım.

Birçoğunuzu tanıyorum, değerli iktidar milletvekilleri, aranızda çok değerli arkadaşlarımız var, gerçekten birey, gerçekten kendi alanlarında çok iyi yetişmiş insanlar var. Şimdi, düşünün şu şekilde çıkardığımız kanunu, şu şekilde bir çalışmayı? Bakın, ilk günden beri ne yapılırsa reddediliyor, burada çıkan, yapılan, verilen öneri nedir, onlara dahi bakılmıyor, el kaldırılıyor, indiriliyor, biz de reddediyoruz, siz de? İnanın şu saatlerdeki çalışmalarımız televizyonlardan verilseydi hepimiz üzülürdük, sıkıntıya girerdik. Belki de televizyonlardan verilmemesi çok doğru oluyor, çünkü bu şekilde yapılması hepimiz için utançtır, ayıptır.

RECEP ÖZEL (Isparta) - Niye, beraber yaptığımız da var ya?

BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - Ne var? Yani şu yaptıklarımızın, şu çalışmalarımızın doğru olduğunu, bu şekilde yapılmasının doğru olduğunu mu söylüyorsunuz efendim?

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Sana göre doğru, bana göre yanlış.

BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - Hiç kimseye göre bunlar doğru değildir, hiç kimse bunların, bu şekilde bir çalışmanın doğru olduğunu iddia edemez değerli arkadaşım, hakikaten edemez, siz de edemezsiniz. Hiç kimse bunların, bu şekilde bir çalışma anlayışının doğru olduğunu söyleyemez. (CHP sıralarından alkışlar)

Bakın, bugün bir önerge de verildi, benim de altında imzam vardı. Çok söylendi, bıkmışsınızdır ama Sayın Mustafa Balbay'ın, aramızdan bir arkadaşımızın?

RECEP ÖZEL (Isparta) - Valla onu da bağladınız ya, tebrik ediyorum.

BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - Allah sizleri o durumda bırakmasın. Bakın, ben bunu diliyorum. 

RECEP ÖZEL (Isparta) - Amin.

BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - Ama sizler de bunun ne kadar önemli olduğunun farkına varın. Yani, bu sadece kâğıt üzerindeki bir durum değildir. Bizim bunları vicdanımızla düşünmemiz, aklımızla idrak etmemiz, anlamamız, anlatmamız, çare bulmamız lazımdır.

RECEP ÖZEL (Isparta) - Hâkimler veriyor o kararı.

BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - Bakın, şikeyle ilgili daha geçen yıllarda, çok yakın zamanlarda çıkmış bir kanunla ilgili olarak geldik burada acil bir düzenleme yaptık. Kendi arkadaşlarımızla ilgili de aynı şekilde düzenleme yapmak zorundayız. Doğrusu budur; bu, bizim vicdanlarımızı tatmin eder, doğru olan budur. Onun için, hep beraber bunları yapmak zorundayız. Yarın çocuklarımızın bizden hesap sormaması lazım, hiçbirimizden. Hepimizin vicdanı var, hepimizin aklı var, hepimizin idrakli davranması lazım. Bunları ben söylerken tabii sıkılarak söylüyorum. Sizlerin de aynı şekilde sıkıldığının, üzüldüğünün farkındayım ama bir otoritenin, bilmediğimiz bir otoritenin gelip de bu Meclis egemenliğini, dolayısıyla şurada yazan millet egemenliğini ele geçirmiş olmasını, bir yerlerden yönetmesini aklım almıyor. Sizlerin de bunu görmesi, anlaması lazım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

VELİ AĞBABA (Malatya) - "Bürokrasi" diyorlar, bürokrasinin emrinde çalışıyorlar.

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) - Başka bir otorite gelse Meclisi kapatsa daha mı güzel olur?

VELİ AĞBABA (Malatya) - Bürokrasinin emrinde çalışıyorlar.

BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - Hayır, bunu da tabii ki tasvip etmiyoruz.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kuşoğlu.