| Konu: | 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 7'nci Tur Görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 36 |
| Tarih: | 16.12.2024 |
DEM PARTİ GRUBU ADINA NEJLA DEMİR (Ağrı) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Hazine ve Maliye Bakanlığının bütçesini görüşürken şu gerçekliğe değinmeden geçmek istemiyorum aslında. Hazine ve Maliye Bakanlığı; bu iki kavram iktidarın pratikleri sayesinde, sadece fesat karıştırılan ihaleleri, vergi borcu silinen yandaşları, halkın peşkeş çekilen kaynaklarını, vurgun yapan valiyi, yargıladığı kişilerden rüşvet alan hâkimi, açıkçası itibarını yitirmiş kurumlarınızı ve kuruluşlarınızı akla getiriyor. AKP yirmi iki yıl boyunca kamu kaynaklarını kendi zenginini yaratmak için kullanırken "Çalıyor ama hizmet yapıyor." sözüyle âdeta çalmayı meşrulaştırdı. Yolsuzluk ve talan yapan kayyumu vali, memuru rektör, kaymakamı daire başkanı yaptınız; bir nebze utanma duygunuz varsa bu da size yeter diyorum.
Değerli milletvekilleri, peki, kime hazine, kime maliye? Anlaşılan o ki hazinenin hazinesi size, maliyenin yükü yine halka düşüyor. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar) Siz hazineyi boşalttıkça 5'li çetenin hanesinden silinip halkın hanesine yazılan dolaylı vergilerle hazine dolmaya devam ediyor. Valla, halkın emeği sizin için kurumayan bir su kaynağı hâline gelmiş zaten. Halk vergi ödedikçe yoksullaşırken siz zenginleşiyorsunuz yani sefası size, cefası yine halka.
Peki, bu çark nasıl dönüyor, bir de buna bakalım istiyorum. Türkiye'de vergi gelirinin yaklaşık yüzde 65'i dolaylı vergilerden oluşmaktadır. KDV, ÖTV, gümrük vergisi, telefon vergisi, deprem vergisi, hatta vergilerden de vergi almaya başladınız; say say bitmez. Devletin kasasına durmadan akan halkın vergileri ne zaman enflasyonu düşürecek, ne zaman halk rahat bir nefes alacak diye tekrar Sayın Bakana sormak istiyorum.
Değerli milletvekilleri, 2024 yılı rakamlarına bakıldığında Türkiye'deki yaklaşık 88 milyon yurttaştan 1 milyonu ülkedeki servetin yüzde 40'ına sahipken geri kalanı ise servetin yüzde 60'ını bölüşüyor. Resmî rakamlara göre, ortalama her 5 kişiden 1'i yani yaklaşık 18 milyon olan yoksul ise ülke servetinden neredeyse hiç pay alamıyor. Bugün Türkiye'de 10 milyon işsizden sadece 3 milyonu iş arıyor, geriye kalan 7 milyon işsiz ise TÜİK'in "İş arıyor musunuz?" sorusuna "Her şeyden umudumu kestim, iş aramaktan da vazgeçtim." dediği için TÜİK tarafından hesaba katılmıyor. Çalışabilir nüfusun yaklaşık yüzde 36'sı iş bulabiliyorken sizlerin bir kısmı 3-4 maaşlı işlere veya adrese teslim kadrolara atanıyor. Her geçen gün yoksul sayısını artırmak yetmezmiş gibi Aile Bakanlığı 18 milyona yaklaşan yoksullara yaptığı yardımlarla bir de övünüyor. Bakın, arkadaşlar, AKP yoksulluğu bitirmek değil, yoksulluğu yönetmek istiyor, yoksulluğu kendi iktidarının devamlılığı için kullanıyor. Oysa Sayın Bakanın bu tabloyla övünmesi değil, bu tablodan utanması gerekiyordu.
Değerli milletvekilleri, bütçe görüşmeleri boyunca konuşmalarınızda halkı manipüle ettiniz, etmeye çalıştınız ancak matematik diye bir gerçeklik var. 2009'da emekli asgari ücretten yüzde 18'den fazla maaş alıyorken iktidarınız süresince emekli maaşı asgari ücretin altına düşmüş durumda. Şimdi, bu emekliler, bu insanlar ömürlerinin en verimli, en güzel yıllarını çalışarak geçirdi, en azından yaşlılığımda geçim endişesi ve korkusu yaşamayayım diye ömür harcadı. Peki, siz ne yaptınız? Bu insanların otuz yılına, kırk yılına, emeklerine çöktünüz ve bunu sarayın, sermayenin çıkarları için yaptınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın lütfen.
NEJLA DEMİR (Devamla) - Değerli milletvekilleri, iktidar sıraları her akşam Bakanların konuşmalarını tıpkı bir futbol maçı izler gibi tezahürat ve alkışlarla dinliyor. Algı operasyonu yaparak halkın aklıyla dalga geçiyorsunuz. Oysa, halk her gün sofrasından ekmeğinin, cebinden parasının eksildiğinin farkında değil mi zannediyorsunuz? Halk hastaneden randevu alamadığının, eczaneden ilaçlarını temin edemediğinin farkında değil mi zannediyorsunuz? Halk yaşam kalitesinin her geçen gün düştüğünün farkında değil mi zannediyorsunuz? İşte, halkın yaşadığı gerçeklik bu; alkışlayacaksanız bir de bu gerçeklikleri alkışlayın derim. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar) Yirmi iki yılın sonunda ortaya çıkan bu tablo bir çöküşün ve çözülüşün tablosudur. Unutmayalım ki bu çöküşü yaratanlar kadar buna sessiz kalanlar ve alkışlayanlar da aynı derecede sorumludurlar. Halkın karşısında ve tarihin vicdanında bunun hesabını er ya da geç vereceksiniz, bundan da hiç kimsenin şüphesi olmasın.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)