| Konu: | 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 6'ncı Tur Görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 35 |
| Tarih: | 15.12.2024 |
AK PARTİ GRUBU ADINA AYŞE KEŞİR (Düzce) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının bütçesi üzerine grubum adına söz almış bulunuyorum. Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Ama sıralarımız da boş, keşke daha fazla milletvekilimiz burada olsaydı.
Şimdi, özellikle AK PARTİ'nin kadın ve aile politikalarına bakış açısını tekrar hatırlatmam gerekiyor, benden önceki bir konuşmacı bu konunun anlaşılmadığı izlenimi bıraktı bende.
Biz AK PARTİ olarak kadın ve aile politikalarında "ya-ya da" yaklaşımı içinde değiliz yani "ya kadın hakları ya da aile bütünlüğü" demiyoruz. "Dikotomik sığlık" dediğim -sıklıkla kullandığım ifade bu- ifadeyi kullanan konuşmacı konuyu anlamış ama biraz yarım anlamış. Biz "hem-hem de" diyen bir yaklaşımı sergiliyoruz ve AK PARTİ'nin diğer siyasi partilerden en önemli farkı bu.
Tabii, kadın konusunu ele aldığımızda ilk konuşacağımız şey eğitimde fırsat eşitliği. Ne yazık ki bu ülkenin kadınlarını "makbul olanlar ve olmayanlar" diye bölenler, okul kapılarında bekletenler, 16-17 yaşındaki çocukları ikna odalarına mahkûm edenler, bugün, çalışma hayatındaki kadın katılımından, siyasetteki kadın katılımından bence bahsedemezler çünkü kadın ve yoksulluk konusunu işlediğimizde bile, üniversite eğitimi almış kız çocuklarının yüzde 68'inin istihdama katıldığını görebiliyoruz. Eğer bugün yüzde 68 değilsek vaktinde kız çocuklarını kapılarda bekletenlerin bu işte en büyük vebali var. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Peki, biz yirmi iki yılda ne yaptık bu konuda? Öncelikle yasakları tarihe gömdük. Diğer taraftan, 81 ilde üniversiteler açarak kız çocukları için tam ve ulaşılabilir bir fırsat eşitliği sağladık eğitim konusunda ve bugün üniversite öğrencilerinin yüzde 51'i kız çocukları, bakın, yüzde 51'i.
Diğer taraftan, peki, bu ne sonuç doğurdu bize başka konularda? Bugün, AK PARTİ'nin bu eğitim politikaları sayesinde kamu istihdamında kadın oranı yüzde 44. Peki, bununla beraber başka ne değişti? Bugün, kadın hâkim oranımız yüzde 47, kadın araştırma görevlisi oranımız yüzde 51, kadın avukat oranımız yüzde 46, TÜBİTAK'tan destek alan kadınlar yüzde 48, KOSGEB'den destek alan kadınlar yüzde 41 gibi. İşte, bu yüzde 51'lik kız öğrenci oranı istihdama ve iş dünyasına katılımı da sağladı.
Diğer taraftan, bir başka konu üzerinde hemen vaktim elverdiğince durmak istiyorum. Kadına yönelik şiddet bizim en önemli mücadele alanlarımızdan biri. Bunu niye söylüyorum? 2002'deki ilk seçim beyannamemize bakın, bir zahmet bakın; biz orada, daha ilk seçim beyannamemizde bile töre, namus cinayetleri ve kadına yönelik şiddetle nasıl mücadele edeceğimizi çok açık ifade ettik. Ne yaptık? 2004'te Anayasa değişikliği yaptık "Kadın-erkek eşittir." ilk defa AK PARTİ döneminde Anayasa'ya girdi. Peki, daha ne yaptık? 2005'te kapsamlı bir Türk Ceza Kanunu çıkardık ve kadına yönelik şiddet ilk defa AK PARTİ iktidarında suç sayıldı.(AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bakın, yıllarca yıllarca bu konuda mangalda kül bırakmayanlar iktidardılar ve iktidar ortağıydılar.
Peki, İstanbul Sözleşmesi üzerinden bir tartışma yürüyor ama şunu özellikle belirtmem lazım, biraz bu konuyu araştırıp çalışmak gerekiyor bu konuyu konuşabilmek için. İstanbul Sözleşmesi'ni 45 ülke imzaladı, bunun 6'sı parlamentosuna getirmedi, hiçbir şey yapmadı, Ermenistan ve Çekya bunun içinde; 7 ülke parlamentosundan geçirdi ama hiçbir kanuni düzenleme yapmadı, bunların içinde İsveç, Norveç ve Finlandiya var; 26 ülke şerh koydu. Peki, bunun sonunda ne oldu? Geçtiğimiz mayıs ayında Avrupa Konseyi 51 maddelik bir deklarasyon yayınladı, ülkelere dedi ki: "Sözleşmeyi imzaladınız ama hiçbir şey yapmadınız, bu 51 maddeyi -başvuru merkezi, çağrı merkezi gibi gibi- Haziran 2027'ye kadar uygulayın." Peki, şimdi soruyorum: Bu saydığım ülkeler için, sözleşme koruyor diyebilir miyiz? Diyemeyiz çünkü hiçbiri sözleşmenin gerektirdiği kanuni düzenlemeyi yapmadı, müstakil kanunu olan yegâne ülke Türkiye'dir, yegâne ülke Türkiye'dir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Ve ben üşenmedim, oturdum bu 51 maddelik deklarasyonu çalıştım, iç hukukumuzla karşılaştırdım ve biz bu 51 maddenin tamamını Türkiye olarak birincil ve ikincil hukuki düzenleme olarak gerçekleştirdik hatta 2 tane de fazlamız var; biri elektronik kelepçe, diğeri de mağdurun kimliğinin değiştirilmesi bahsi ki Konseyin Direktifi'nde bile öngörülmemiş. Onun için diyorum "Sözleşme korur." ifadesi kadına yönelik şiddeti araçsallaştıran bir balon ifadedir, dersini çalışmamanın ifadesidir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ASU KAYA (Osmaniye) - Sayın Başkan, kadın cinayetleri bir balon değil! Kadın cinayetler bir balon değil Sayın Ayşe Keşir Başkanım...
BAŞKAN - Sayın Keşir, lütfen tamamlayın.
AYŞE KEŞİR (Devamla) - Biz, Türkiye olarak kanun çıkartan yegâne ülkeyiz, direktifin 51 maddesini, sözleşmeden çıkmış olmamıza rağmen, uygulayan yegâne ülkeyiz, bunu tekrar buradan kayıtlara geçiriyorum.
Az önce, bir konuşmacı İnsan Hakları İzleme Örgütünün raporlarından bahsetti; İnsan Hakları İzleme Örgütü raporlarını lütfen sansürlemeyin, sansürlemeyin. Bakın, burada, raporların bir tanesi bende; 2015, 2016, 2018, 2020, 2021'de yayınlanan raporlarında PKK/YPG'nin 15 yaş altı çocukları nasıl zorla silahlandırdığı, kadınlara nasıl tecavüz ettiği bu raporlarda var. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bak, uluslararası raporları sansürlemeyin.
ASU KAYA (Osmaniye) - Sayın Başkan, bu kadın katliamını nasıl durduracaksınız, bunu anlatın o kürsüden!
AYŞE KEŞİR (Devamla) - Diğer taraftan, Cumhuriyet Halk Partisi Nilüfer, Ataşehir, Kartal, İzmir Bornova, Karşıyaka, Bayraklı'daki sığınmaevlerini kapatmıştır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ASU KAYA (Osmaniye) - Kadın cinayetlerini önleyemiyorsunuz, lütfen onu anlatın. Bu milletin kadınları bunu istiyor.
AYŞE KEŞİR (Devamla) - Sığınmaevleri yasal zorunluluktur belediyelere; sığınmaevlerini kapatanlar kadına yönelik şiddetle mücadeleyi bu kürsüden anlatmaya kalkıp bizim aklımızla alay etmesin.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)