Konu: | 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 6'ncı Tur Görüşmeleri münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 35 |
Tarih: | 15.12.2024 |
CHP GRUBU ADINA ASU KAYA (Osmaniye) - Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı 2025 bütçesi üzerine söz aldım. Yüce heyetinizi, ekranları başında bizi izleyen tüm yurttaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bakan, yirmi iki yıllık iktidarınızın sonunda kadınlar ve çocuklar için daha adil ve eşit bir bütçe teklif etmeniz gerekirken tüm kırılgan grupları karşı karşıya bıraktığınız adaletsizliği, ayrımcılığı, umutsuzluğu ve derin yoksulluğu ortaya çıkaran bir bütçeyi konuşuyoruz maalesef bugün; kadınların ve çocukların geleceksizliğini konuşuyoruz bugün. Aslında, biz değil; ülkemizin her yerinde iktidarınızın yarattığı ağır buhranın yükünü her zaman olduğu gibi taşıyan her yaştan kadınlar konuşuyor bugün. Antalya Döşemealtı'ndaki bir nar deposunda gece gündüz çalışan ve "Yirmi yılda bizi bitirdiler." diye isyan eden Elif abla konuşuyor bugün. Mersin Yenişehir pazarında karşılaştığımız ve "Millet aç, açlığın tarifi var mı? Kadınlar evlerine yiyecek götüremiyor, kadınlar dibi gördü." diyen Gül konuşuyor bugün. Depremin üzerinden geçen iki yıl sonrasında bile hâlâ önünü göremeyen, kendisinden habersiz dükkânı rezerv alan olan Osmaniyeli depremzede esnaf Ayşe kardeşim konuşuyor bugün. Değer değil hak isteyen bu kadınların bugüne kadar sizin insafınıza kaldığını düşünüyordunuz oysaki çökerttiği devlet sisteminin bütün yükünü kadınlara taşıtan sizin iktidarınız, size isyan eden tüm kadınlardan sandıkta cevabını aldı. (CHP sıralarından alkışlar) Bir sonraki sandıkta bu cevap daha da ağır olacak; az kaldı, bekleyin lütfen.
Bugün artık hayatlarından vazgeçerek evlerini geçindirmeye çalışıyor kadınlar; sizin okullarda bir öğün yemeği çok gördüğünüz çocuklarına ateş pahası bir meyveyi, bir yumurtayı yedirmek için mücadele veriyor kadınlar. Bu kadar hayat yükü yetmiyor gibi bir de okulları temizletiyorsunuz kadınlara. Sizin içini liyakatsizlikle boşalttığınız devlet kurumlarında sadakatle mücadele veriyor kadınlar; yenidoğan çetelerine teslim ettiğiniz sağlık sistemi sonucu mahkeme salonlarında hak arıyor kadınlar; halkı ezen enflasyonu durduramadığınız için en ucuzu bulmak için market market, pazar pazar geziyor kadınlar. Depremden bu yana kendilerini derme çatma konteynerlarda yaşam savaşı vermek zorunda bıraktığınız kadınlar "Deprem vergilerini ne yaptınız? diye soruyor. Sayenizde kadınlar sokaklarda arkasına bakmadan yürüyemiyor; her geçen gün büyüyen kötülükle başa çıkmaya çalışıyor bu kadınlar. "Her şeyi, özgürlüğümüzü, ormanlarımızı, hayvanlarımızı, çalıştığımız fabrikalarımızı elimizden aldınız, geleceğimizi elimizden aldınız." diyor Polonez işçisi kadınlar. Her şeyi aldınız ve kısacası, bu kadınlar "Nefes alamıyoruz." diyorlar. Her türlü engellemeye, korkuya direnen tüm bu kadınların önünde saygıyla eğiliyorum. İşte bu saygıdeğer kadınlar, erkeklerle eşit, hak ettikleri bir bütçe istiyorlar. 8 yaşında öldürülen Narin'in, 2 yaşında uğradığı istismar sonucu ölen Sıla'nın, 6 yaşında sokakta dilendirilirken öldürülen Şirin Elmas'ın ve yaşatamadığımız tüm çocuklarımızın yarınlarının bütçesini konuşmamız gerekirken, sadece kasım ayında katledilen 56 kadını hayatta tutabilecek bir bütçeyi konuşmamız gerekirken biz bunları konuşamıyoruz maalesef.
Evet, sayın milletvekilleri, konuşamıyoruz ve biz hâlâ soruyoruz: Daha önce alınan bütçeler kullanılmamışken hatta her geçen yıl katlanarak artan bütçeler isteniyorken neden kadın cinayetleri önlenemiyor, neden kadınları koruyamıyor, neden etkin kovuşturmaları yapamıyor, neden kurumların koordinasyonlarını hâlâ sağlayamıyor ve şiddeti önleyemiyorsunuz? Elinizi kim tutuyor? (CHP sıralarından alkışlar)
2024 başından bu yana bu ülkede 605 kadın, erkek şiddetiyle öldürüldü. "Sokaklarda, evlerde güvende değiliz." diyen biz kadınlar, bu sorulara cevap bekliyoruz sizden. "İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmemizin kadına yönelik şiddetle mücadelede en ufak bir menfi etkisi yoktur." demiştiniz. Sizlere soruyorum: Nasıl mücadele ediyorsunuz, kadın cinayetleri neden artıyor peki? Lütfen bu kürsüden açıklayın.
Bakın, bu mor cepken, Antalya Döşemealtı ilçesinin Karabayır Yaylası'ndan Gülsüm nenenin yüz beş yıllık mor cepkeni. Anadolu'da her Yörük kadınının çeyizinde oluyor bu. Bu yüz beş yıllık mor cepken, işte o dönemde kadın haklarının simgesiymiş. Kadın şiddet gördüğünde bu mor cepkeni giyer ve köy meydanına çıkarmış; o zaman da köyün diğer sakinleri tarafından o erkek cezalandırılırmış. Bugün ise zirve yapan kadın cinayetleri verileri var ve aynı zamanda da cezasızlık var. Göz göre göre korkunç ihmaller sonucu katledilen kadınları yaşatamayan bir anlayışın, cezasızlığı kural hâline getirenlerin, fail erkekleri cesaretlendirenlerin hazırladıkları bu bütçeyi reddediyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)
Bu kadar derin yoksulluğun ve eşitsizliğin olduğu bir ülkede kadınlar güçlenmek, iş gücüne katılmak istese de maalesef sayenizde çalışamıyorlar. Nitekim, 15-24 yaş arası kız çocuğu ve kadınların içinde eğitimde de iş gücünde de olmayanların oranı yüzde 46 yani her 2 kadından 1'isi çalışmıyor. Oysa biliyoruz ki "Kadınlar iş aradığı için işsizlik artıyor." diyen Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'e inat her geçen gün daha fazla iş arıyor kadınlar. Kendisinin bu sözlerine de verilerle karşılık vermek isterim: 2023 sonu itibarıyla OECD ülkeleri arasında kadınların iş gücüne katılım oranı yüzde 53,8 iken Türkiye'de yüzde 35,8. OECD genelinde çalışma çağındaki her 100 kadından 51'i iş gücündeyken ülkemizde her 100 kadından maalesef 31'i çalışabiliyor. Bizde de her 100 kadından 31'i yerine 51'i çalışıyor olsaydı eğer, ülkemizin millî geliri 1,1 trilyon dolar yerine 1,4 trilyon dolar olacaktı ve kişi başı gelirimiz ise 13.243 dolar yerine 15.997 dolar -yani 16 bin dolar- olacaktı yani kadınları iş gücünden dışlamanın kişi başına maliyeti bize 2.754 dolar. Türkiye'nin sizin tamamen yok ettiğiniz gelir adaletine yeniden sahip olmasının tek yolu kadınları iş gücüne katmaktır. İşte, tam da bunun için belediyelerimiz kreş açıyor ama siz belediyelerimize gönderdiğiniz yazılarla kreşleri kapatacağınızı ve yenilerinin açılmasını engelleyerek, yıllardır sığınmaevi açmayarak, artan talebe rağmen son üç yılda sadece 3 ŞÖNİM açarak, bütün bunları da marifetten sayarak kendi seçmenlerinizin de içinde olduğu ve tüm gerçekleri gören kadınları cezalandırıyorsunuz Sayın Bakan. (CHP sıralarından alkışlar)
Demek ki neymiş, demek ki neymiş; sizin ne adaleti sağlamaya ne de ülkeyi kalkındırmaya hiç de niyetiniz yokmuş. Demek ki neymiş; güçlü kadın söylemleriniz -sizin tabirinizle- balonmuş. Kadınların istihdamını arttırmayan, onları inadına işsizliğe, yoksulluk sınırında olan düşük ücretlere ve güvencesizliğe mahkûm eden anlayışınızın -yine sizin tabirinizle- balon bütçesini reddediyoruz. Bu vahim tabloyu değiştirmek için çalışması gerekirken yoksulluğu yönetme bakanlığı hâline gelen Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının toplam bütçesi içerisinden yoksullukla mücadele kalemine ayırdığınız pay yüzde 50, içinde tek "kadın" geçen kadınların güçlenmesi kalemine ayırdığınız pay ise yüzde 1,2. İzmir Selçuk'ta yaşadığımız son vahim olay, yoksulluğun en çıplak hâlini sizin yüzünüze, hepimizin, milletimizin yüzüne vurdu. Hak yerine bağımlılık temelli yapılan yardımları, bu yardımları seçim malzemesi hâline getiren sizin bütçelerinizi reddediyoruz Sayın Bakan. (CHP sıralarından alkışlar)
Aynı Komisyonda olduğu gibi burada da maalesef dinlemiyorsunuz Sayın Bakan, sonra da kızıyorsunuz. "Bizim için tek bir vaka bile fazla." diyerek kadın cinayetlerine ilişkin hep aynı tepkiyi veriyorsunuz Sayın Bakan. Kadınlar öldürüldükten sonra "Davalara müdahil oluyoruz."u kâfi görüyorsunuz Bakanlığınıza Sayın Bakan. Çekincesiz imzalanan İstanbul Sözleşmesi'nden çıkıp 6284'ü temelsiz bırakanların ve bu tartışmaları "dikotomik sığlık" olarak adlandıran, "24 Mayısta yayınlanan 51 maddelik Kadınlara Karşı Şiddet ve Aile İçi Şiddetle Mücadele Hakkında AB Direktifi'nin tüm maddeleri kanunlarımızda var." diyerek kadınları oyalayacaklarını zanneden sizlerin bütçesini reddediyoruz. Kadınları sizin insafınıza bırakan bu bütçeyi hiçbir şekilde kabul etmiyoruz ve reddediyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Kaya.
ASU KAYA (Devamla) - Kadına yönelik şiddeti önlemeye dair sadece kâğıt üstünde kalan genelgeleri yayınlamayı marifet zannediyorsunuz Sayın Bakan; bunlar da unutulup sonradan yayınlanan genelgeler. On yıldır kadın cinayetleri verilerini toplayamayanların, sonradan da ne hikmetse veri toplamak için saygın Hacettepe Üniversitesi yerine sizi üzmeyen TÜİK'i tercih edenlerin bütçesini reddediyoruz.
Buradan bizi izleyen, Anadolu'nun, Trakya'nın gittiğimiz her karış toprağında bize sarılarak güç veren ülkemin dört bir yanındaki kadınlara sesleniyorum: Çare, kurumları kavga ederken sizi yok sayan, size sırtını dönen bir anlayışta değil; çare, vatandaşlarına, kadınlara hizmet edecek bir devlet anlayışını yeniden ayağa kaldıracak olan Cumhuriyet Halk Partisindedir. Çare, Cumhuriyet Halk Partisinin her alandaki eşitlik politikalarıdır. Çare, yirmi iki yıldır günü kurtaran söylemlerle halkı kandırmaya devam eden iktidar partisinde değil; kalıcı, çözüm odaklı politikalar üreten Cumhuriyet Halk Partisi kadrolarındadır. (CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ASU KAYA (Devamla) - Çare, kadın hayatlarını çalanlarda değil, kadın cinayetlerini protesto eden Marmara Üniversitesi öğrencilerine idari soruşturma açanlarda değil "Tüm kadınlara özgürlük." diyenlerdedir. Biz, kadınların kendilerine gelecek gördükleri bir ülkeyi inşa edeceğiz.
Saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)