Konu: | 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 6'ncı Tur Görüşmeleri münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 35 |
Tarih: | 15.12.2024 |
DEM PARTİ GRUBU ADINA BERİTAN GÜNEŞ ALTIN (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bizleri dinleyen herkesi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Bugün ÖSYM'den ve eğitim sisteminden bahsetmek istiyorum. Yıllardır öğrencileri bir sınava tabi tutuyoruz ve ben de bugün sizlere bir soru sormak istiyorum, ÖSYM'nin ne iş yaptığını merak ediyorum ve Bakana sormak istiyorum: Sayın Bakan, ÖSYM ne iş yapar? (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)
A) KPSS 1'incisini belirler ama liyakate göre değil, mülakata göre atar.
B) Soruları sızdırarak nepotizmi ve kadrolaştırmayı kurumsallaştırır.
C) Eşit olmayan koşulların adil sınavını yaptığını iddia eder.
D) Bozuk bir teraziyle gençlerin geleceğini çalar.
E) Hepsi. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)
BURCUGÜL ÇUBUK (İzmir) - Hepsi, hepsi!
BERİTAN GÜNEŞ ALTIN (Devamla) - Seçenekler arasında kaldığınızı biliyoruz Sayın Bakan fakat sorunun cevabı, hepsi ve daha fazlası.
Çocukların, gençlerin eğitim yaşamına ilk adım attıkları anda rekabeti, kariyerizmi esas alan, eşitsizliklerle örülü, ayrımcı, cinsiyetçi eğitim sisteminin kristalize hâle gelmiş şeklidir ÖSYM aslında. Son yirmi yılda 6 kez liseye, 3 kez üniversiteye giriş sınavının, 4 kez müfredatın değiştirildiği bu sistemde değişmeyen tek şeyin birkaç saatlik sınavların kendisi olduğunu hatırlatmak gerekir. Sınav odaklı bu eğitim sisteminde özgürlükçü ve eleştirel düşünce değil ezbercilik başarının tek ve zorunlu yolu olarak gösterilmektedir; bu da farklılıklar ve yenilikler karşısında bir bariyeri, ön yargıyı inşa eder ve tekçiliği aslında yeniden üretir. Daha da kötüsü, bu eleştirdiğimiz tabloya bile ulaşamayan ve sistemin dışına itilen çocuklar vardır; kimdir bu çocuklar? Ana dilleri Türkçe olmayan milyonlarca çocuk ana dilinde eğitim alamadığı için eşitsiz şartlarda ne yazık ki bu sınava tabi tutulmaktadır. Eve kapatmaya dönük uygulamalarla kız çocuklarının okul terk oranları artmaktadır çünkü toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlayan politikalarınız mevcut değildir. Taşımalı eğitimin kaldırılması sebebiyle kırsalda yaşayan çocuklar ne yazık ki eğitime artık daha zor ulaşmaktadır. Deprem bölgelerinde eşitsiz ve zor şartlarda eğitim alamayan milyonlarca çocuk vardır ve bir de kuyu başlarında yaşayan çocuklar vardır. Hiç duydunuz mu Sayın Bakan, kuyu başlarında yaşayan çocukları bilmiyorum ama ben bizatihi onlarla çalıştığım için dinlemenizi rica ediyorum. Hektarlarca tarım arazilerinin ortasında yani araziyi sulamak için kurulmuş kuyu başlarında sadece aile bireylerini görerek, sosyalleşmeyerek izole bir şekilde yaşayan ve ne yazık ki okula gidemeyen çünkü okula gidecek yolu olmayan binlerce kuyu başında yaşayan çocuk var Sayın Bakan, bunu da dinlemenizi tavsiye ederim.
Simdi, ana dili meselesine gelmek istiyorum; bu mesele bizim için çok hassas bir mesele. Sayın Bakan, toplumsal talep neyse onu karşılayacak okullar açtığınızı söylediniz. Yüzyıldır toplumsal talep olarak ana dilinde eğitimi talep ediyoruz fakat ben inanıyorum ki bu meseleyle ilgili de hızlı adımlar atılması gerekmektedir çünkü bu daha fazla görmezden gelinemeyecek kadar çok derin bir ayrımcı politikadır.
Bu topraklarda yaşayan çocuklar yüzyıllardır farklı dillerde şarkı söyleyerek farklı kültürlerin oyunlarını bir arada oynayarak bir yaşam inşa ettiler ama ne zaman ki çocuklar okula başladılar çocukların oynadığı dil de konuştukları dil de bir tek dile dönüşmek zorunda kaldı. Çocuklar ana dillerinde eğitim alamadıkları için şiddete maruz kaldılar; şiddet sadece görünür olanıydı, bir de görünmeyen ve tüm hayatımız boyunca bize eşlik eden bir dil yarası vardır. Bu yara, bin yıllık birlikte yaşam gerçekliğimizden kopmaya, ana dilimizle ilişkimizin bozulmasına, kimliklerimize yabancılaşmaya ve geleceksizleştirilmeye sebep olmaktadır oysa Kürt çocuklarının Türk çocuklarından, onların Arap ve Süryani çocuklardan hiçbir farkı yoktur ve olamaz. Tekliği inşa eden bu tek dilli eğitim sisteminin kendisi dönüşmek zorundadır. "..."(*)
(Mikrofon kapandı)
BERİTAN GÜNEŞ ALTIN (Devamla) - Sayın vekiller, her şey birbirini anlamakla ve ardından hissetmekle başlar; anlaşılmayan ve hissedilmeyen hiçbir sorun ayrımcılığın temellerine yeterince inemez ve ayırımcılığı çözemez. Bu sebepledir ki bir an önce çocukların gasbedilen ana dilinde eğitim hakkı için bu Meclis çalışmalı ve bu ayrımcılığa bir son vermelidir.
Hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)