Konu: | 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 6'ncı Tur Görüşmeleri münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 35 |
Tarih: | 15.12.2024 |
DEM PARTİ GRUBU ADINA ÖZGÜL SAKİ (İstanbul) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bütçesini konuşuyoruz ve kadınlar biliyor ki bu ülkede kadının bedeni üzerinde, kadının emeği üzerinde, kadının kimliği üzerinde baskı, sömürü, yok sayma politikaları hiç bitmiyor. Dolayısıyla, bu Bakanlığın da kadınların bedeni, emeği, kimliği üzerindeki baskılara son verme sorumluluğu, aynı zamanda kadınların eşit, özgürce toplumsal yaşama katılmasını kolaylaştırıcı politikaları olması lazım. Peki, böyle mi oluyor? Tabii ki olmuyor. Biraz önce 2 arkadaşım zaten çok açıklığıyla bunun nasıl böyle olmadığını gösterdi, ben olayın başka bir boyutuna değinmek istiyorum.
Şimdi, bütçenin yüzdelerine bakalım. Kadınlar çok büyük sorunlarla boğuşurken, yoksullaştırılırken, ucuz emek gücü olarak kullanılırken Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına ayrılan bütçenin merkezî bütçeden payı sürekli azalıyor; 2022'de yüzde 3,8 olan pay 2023'te 3,3'e, 2024'te 2,8'e, 2025'te 2,5'e düşmüş. Aile Bakanlığının bütçesi düşerken silahlanmaya ayrılan, savaşa ayrılan bütçe yüzde 11.
Şimdi, kadınlar savaşa karşılar, barış istiyorlar. Neden istiyorlar, biliyor musunuz? Çünkü savaş kadın bedeni üzerinden yürütülüyor. Savaş, kadının emeğine el koymayı meşrulaştırıyor, savaş farklı kimlikteki kadınların öldürülmesi demek, öldürüyor onları. O yüzden, ikisi arasında bağlantı var ve savaş politikaları kadına yönelik şiddeti meşrulaştırıyor, patriyarkayı güçlendiriyor. Aslında bunu hepimiz biliyoruz.
Bakın, size çok yakın bir tarihten söz edeyim: 92-95 Bosna Savaşı... Bosna Savaşı'nda savaş silahı ve stratejisi olarak sistematik tecavüz, cinsel şiddete maruz bırakılan 50 bin kadın var ve bu 50 bin kadın için bu topraklarda -ben dün gibi hatırlıyorum- hep birlikte buna karşı çıktık, bununla mücadele ettik. Aynı tarihlerde Ruanda'da benzer bir şey oluyordu ve ilk defa cinsel şiddet, sistematik tecavüz savaş suçu sayıldı, uluslararası mahkemelerde artık savaş suçu.
Peki, gelelim kendi coğrafyamıza. Buralarda ortaklaştık. Kendi coğrafyamıza geldiğimizde, 2015, ablukalar, sokağa çıkma yasaklarının olduğu dönemden söz ediyorum ve ben, orada bir grup feministin de içinde bulunduğu Barış İçin Kadın Girişimiyle birlikte günlerce Cizre'de kaldım, Sur'da kaldım. "Bombalar hayatlarımıza düşüyor." diye kadınlar orada nöbet tuttu. Barış noktalarında "Kadınların üzerinden sürdürülen savaş ortadan kalksın." denildi ve bizzat o abluka kalktıktan sonra tek tek evleri dolaştık birlikte, fotoğrafları var, buraya getirmeye içim kaldırmadı. Orada JÖH'ün, PÖH'ün kadınlar için duvarlara yazdıkları cinsel şiddet, tecavüz meselelerine gözünüzü kapayamazsınız. Bosna'dakini görüp kürdistandakine gözünüzü kapayamazsınız, Ruanda'dakini görüp kürdistantakine yüzünüzü kapatamazsınız. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)
Bakın, o döneme Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği "kıyamet tablosu" dedi, "Burada kıyamet tablosu devam ediyor." dedi. Burada kadınlara ne oldu? Sur'da Rozerin Çukur'un yakınları çocuklarının cenazesini alamadı, Silopi'de evinin önünde Taybet ana keskin nişancılar tarafından vuruldu. Seve Demir, Pakize Nayır, Fatma Uyar ve 13 yaşında Cemile'nin cenazesi, o buzdolabında bekletilen cenaze; bunları görmeden "Kadına yönelik şiddetle mücadele ediyorum." diyemezsiniz, derseniz de samimi olamazsınız. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)
16 Ağustos 2015, yaralı hâlde infaz edilen Kevser Eltürk'ün (Ekin Wan) ağır işkence gördüğü belli olan bedeni çıplak şekilde sokak ortasında sergilendi. Buna karşı durmadan "Kadına yönelik şiddetle mücadele ediyorum." diyemezsiniz. Bu abluka dönemlerindeki suçlar uluslararası kuruluşlar tarafından da belgelendi, merak edenler gidip oralara bakabilir ve abluka döneminden sonra Cizre'deki bodrum vahşeti; o bodruma da gittik, o bodrumda da o vahşetin izleri hâlâ duruyordu; bunların tanığıyız. İşte, tam da bunların tanığı olduğu için feministler, kadınlar "Savaş istemiyoruz, barışta ısrarcıyız." diyorlar. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar) Çünkü biz biliyoruz, İstanbul'da Fatih'te kafası kesilerek öldürülen 2 kadın İkbal Uzuner ve Ayşenur Halil'in öldürülmesi ile Sur'da, kürdistandaki bu vahşetin arasında doğrudan bağ var. Kafa kesmeyi IŞİD'den öğrendiler ve siz bugün IŞİD'cilerle kol kolasınız. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)
LEYLA ŞAHİN USTA (Ankara) - PKK'nın yaptıklarını anlatsana!
ÖZGÜL SAKİ (Devamla) - Bugün Orta Doğu coğrafyasında yeni bir savaş ve sömürgecilik ve işgalci politikalar yürütülüyor ve büyük emperyalistlerin arasında küçük emperyalist olmak için Türkiye Cumhuriyeti üstünü başını yırtıyor. Bakın, burada ne oluyor? Birleşmiş Milletlerin terör örgütü dediği Heyet Tahrir el-Şam'la birlikte Suriye'yi parçalama politikaları uygulanıyor, orayı sömürme politikaları uygulanıyor.
RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Kocaeli) - Bir de Esad'a laf söyle! Bir de PKK'ya laf söyle!
ÖZGÜL SAKİ (Devamla) - Esad'ın düşmesinden sonra 320 noktaya hava saldırısının düzenlendiği söyleniyor ve burada kadınların yaşamlarına düşüyor bu bombalar; biz bunu biliyoruz. Afrin'de yaşananlar, kadınların oradaki tanıklıkları...
Dediğim gibi, sürem hızla azalıyor, ayrıntılara çok fazla maalesef değinemiyorum ama şunu söylemek istiyorum: Geçen hafta, İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch) -aynen onun raporundan alıntılıyorum- diyor ki: "Türkiye destekli SMO'nun insan hakları sicili kötü. Türk Silahlı Kuvvetleri ve SMO'nun...
LEYLA ŞAHİN USTA (Ankara) - Ya, bir kere de Esed'in yaptıklarını söyle.
ÖZGÜL SAKİ (Devamla) - ...çocuklar da dâhil olmak üzere insanları kaçırdığını, hukuksuzca tutukladığını, cinsel şiddet ve işkence uyguladığını, yağma, hırsızlık ve gasp yaptığını tespit ettik." Bizzat raporda böyle diyor.
HASAN ARSLAN (Afyonkarahisar) - PKK'nın, elindeki kadınlara yaptığını söylesenize.
LEYLA ŞAHİN USTA (Ankara) - Human Rights Watch on yıldır neredeymiş? On yıldır Esed'in yaptıklarını niye...
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Leyla Hanım, dinleseniz keşke, dinleseniz.
ÖZGÜL SAKİ (Devamla) - Şimdi, bu savaşın kadın bedeni üzerinden yürümesi savaş coğrafyasında bu şekilde sürdürülüyor.
Şengal'de 3 Ağustosta Ezidi halkına dayatılan "74'üncü ferman" dedikleri fermanla kadınları köle pazarlarında satan, kadınlara sistematik toplu tecavüz uygulayan IŞİD ve El Kaide'yle birlikte siz iş tutuyorsunuz.
RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Kocaeli) - Kandil, Kandil!
NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) - Ya, IŞİD'i savunmak size mi kaldı?
RESUL KURT (Adıyaman) - IŞİD'in en büyük destekçisi PKK! Kahrolsun PKK! Kahrolsun IŞİD!
ÖZGÜL SAKİ (Devamla) - Şimdi, gelelim...
İstediğiniz kadar kadına yönelik şiddete burada da devam edin, ben sözlerime devam edeceğim. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)
RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Kocaeli) - O kadına yönelik şiddet değil mi? Ta kendisi!
ÖZGÜL SAKİ (Devamla) - Bu savaş koşullarında, çatışma koşullarında bir de barış isteyen, savaşa karşı olan kadınları cezaevlerine atıyorsunuz. Nimet Tanrıkulu'na buradan selam söylemek istiyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar) Barış İçin Kadın Girişimiyle hep birlikteydik orada ve siz, savaş politikaları, sömürgeci, işgalci politikalarınız sürsün diye barış isteyen kadınları cezaevlerine tıkıyorsunuz ve burada şiddete devam ediyorsunuz.
LEYLA ŞAHİN USTA (Ankara) - Ne sömürgeciyiz, ne işgalciyiz.
RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Kocaeli) - Terörle mücadele, terörle!
ÖZGÜL SAKİ (Devamla) - Cezaevleri demişken, cezaevlerinde kadınlara yönelik şiddet meselesindeki raporları da okumanızı isterim.
LEYLA ŞAHİN USTA (Ankara) - Bravo ya! Gazze'deki kadınlardan da bahsetsene!
ÖZGÜL SAKİ (Devamla) - Uzağa gitmenize gerek yok. Garibe Gezer'i burada bir kere daha anmak istiyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar) Burada, işkence, kötü muamele nedeniyle Kandıra Hapishanesinde cinsel şiddete uğradığı için yaşamını kaybetti Garibe Gezer.
RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Kocaeli) - Samimi olun, samimi! Kadın hakları ve çocuk haklarında samimi olun.
ÖZGÜL SAKİ (Devamla) - Bunları görmeden, bunlar ile sokaktaki sıradan erkeğin kadına yönelik şiddeti arasında bağı görmeden hiçbir şeyi çözemezsiniz. Şimdi, durum bu; savaş politikaları, sömürgeci politikaların kadın bedeni üzerinden nasıl sistematik olarak sürdürüldüğünün manzarası bu.
RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Kocaeli) - PKK terör örgütü kadın bedeni üzerinden, çocuk bedeni üzerinden...
ÖZGÜL SAKİ (Devamla) - Burada İsrail'in Filistin'de, Gazze'deki konumunu eleştirenler, bugün Rojava'da aynen İsrail'in Filistin'deki konumu var, aynen, aynı politikaları uyguluyorlar, aynı politikalarla kadın bedeni üzerinde tepiniyorlar ama kadınlar hâlâ örgütleniyor. Kadınlar bir kez daha diyor ki: "Savaşa hayır, barışta ısrarcıyız." Biz feministler, kadınlar bu savaşçı politikalarınıza karşı "Kadınlar barışta ısrar ediyor." diyerek örgütlenmeye, mücadele etmeye devam ediyoruz.
RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Kocaeli) - Kadınlar arasında ayrımcılık yapıyorsunuz. Kadın kadındır.
ÖZGÜL SAKİ (Devamla) - Peki, bu yüzde 11 savaş politikalarına, silahlanmaya ayrılıyor, demin söyledim, Aile Bakanlığı bütçesine ayrılan pay ise sürekli azalıyor. Üstelik, bir de şimdi alt kalemler var ya Aile Bakanlığa ayrılan, bütçenin bir alt başlığı var, kadının güçlendirilmesi bütçesi on binde 3 oranı, on binde 3. Buna bakarsanız eğer, hesapladık, kadınlar günde 38 kuruşla güçlendiriliyor ve bu veriler gerçekten...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Saki.
LEYLA ŞAHİN USTA (Ankara) - Çok uğraşmışsın ama yanlış hesaplamışsın.
ÖZGÜL SAKİ (Devamla) - Aynı zamanda, TÜİK verilerinde söylediğim gibi, kadın bedeni, kadın emeği ve kimliği üzerindeki bu el koyma işlemi süslü laflarla bize pazarlanmaya çalışılıyor; aile ve iş yaşamını uyumlaştırma politikalarıymış. Bu ne demek, biliyor musunuz? Sizin emeğinizi sonuna kadar sömüreceğiz, sizi ucuz iş gücü olarak kullanacağız, sizi güvencesiz bırakacağız ama aynı zamanda sizin hane içindeki bütün bakım emeğine de el koyacağız ücretsiz olarak demek bu politika. Dolayısıyla, bu politikayı biz kabul etmiyoruz.
Bir kez daha söylüyorum: Kadına yönelik şiddet, yoksullaştırma, kadın yoksulluğu, borçlandırma politikaları savaş politikalarından bağımsız değil. Kadınlar savaş istemiyor, kadınlar barışta ısrarcı...
RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Kocaeli) - Kadınlar terörist olmak istemiyor, çocuklar terörist olmak istemiyor, çocuklar ölmek istemiyor.
ÖZGÜL SAKİ (Devamla) - ...barış mücadelesini de enternasyonal bir şekilde sürdürecek ve güçlü bir şekilde bütün işgalcilere, bütün sömürgecilere karşı mücadele verecektir.
Teşekkürler. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)