GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 6'ncı Tur Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:35
Tarih:15.12.2024

DEM PARTİ GRUBU ADINA ADALET KAYA (Diyarbakır) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli vekiller, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı 2025 yılı bütçesini değerlendirmek üzere söz aldım. Genel Kurulu ve bizleri izleyen tüm yurttaşları saygıyla selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)

Cezaevlerinde rehin tutulan Figen Yüksekdağ, Leyla Güven, Ayşe Gökkan, Selahattin Demirtaş, Sevtap Akdağ, Nimet Tanrıkulu şahsında tüm yoldaşlarımızı selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)

Sevgili halkımız, bütçe görüşmelerinin Komisyon aşamasında televizyonlardan yayınlanmadığı için görmemiş, duymamış olabilirsiniz; bilmelisiniz ki yoksullar, kadınlar, engelliler, yaşlılar ve çocuklar için politika üretmek, hizmet üretmekle yükümlü olan bu kurumun bütçesini arttırmak için muhalefet olarak verdiğimiz tüm teklifler AKP-MHP tarafından reddedildi. Sayın Bakan Göktaş da sizler için harcanacak parayı düşük tutan iktidar milletvekillerine teşekkür etti. 2025'te alamayacağınız desteklerin, yetersiz kalacak, birçoğunuzun zaten alamadığı, alanlar açısından da tamamen yetersiz olan sosyal desteklerin müsebbibi işte bu iktidar vekilleri ve bu Bakandır. Onlar da gayet iyi biliyorlar ki bu bütçeyle kadın yoksulluğunu, çocuk yoksulluğunu kadına yönelik şiddeti çözemezler, bununla mücadele edemezler. TÜİK verilerine göre ülkedeki her 2 çocuktan 1'i yoksul, çocukların dörtte 1'i okula aç gidiyor. Yıllardır okullarda çocuklara bir öğün ücretsiz yemek verilmesini talep ediyoruz, yapılmıyor. Sulukule Gönüllüleri Derneği İstanbul Karagümrük'te ihtiyacı olan çocuklara bir yıl boyunca beslenme desteği vermiş ve bu desteğin sonunda, projenin sonunda görülmüş ki beslenme desteği alan çocuklar okula daha dikkatli, daha iyi bir şekilde devam etmişler, başarıları artmış ve aileler birazcık daha rahat etmişler ekonomik olarak. Bu desteğin devlet okullarındaki bütün yoksul çocuklar için verilmesi gerekmektedir, bu talebimizi tekrarlıyoruz.

2025 bütçesiyle engellileri bir kere daha yok saydınız, görmediniz. 10 milyonun üzerinde engelli yurttaş varken bütçeden engelliler için ayrılan pay sadece 1,2. Engelliler kamusal hizmetlere erişimde çok sebepli sorunlar yaşıyorlar, henüz fiziki sorunları dahi çözemediniz. Kamu binalarında lavabo, asansör, otopark, bina girişi gibi alanların, internet sitelerinin erişilebilirliği için dönüşüm bütçesi talep ediyoruz. Sağlamcılık ideolojisiyle hazırlanan bu bütçe engellilerin eşit yurttaşlık haklarının ihlalidir, yine kabul etmiyoruz.

Bakanlığınızın yaşlılar için ayırdığı programın bütçesi bir önceki yılın 2 katı gibi görünüyor, öyle çıkmış; bunu olumlu değerlendirebilirdik ancak huzurevlerinin fiyatına eylül ayında yüzde 300 zam yaptınız. Emeklinin imkânı yetmez burada kalmaya çünkü -emekli maaşları- en düşük emekli aylığı 10.500 lira, huzurevinde tek kişilik oda ücreti 10.652 lira. Üstelik emekli olamayan yaşlılar var. Bir haftada 2 evsiz yurttaş soğuktan donarak öldü: İsmail Şorabay Antalya'da cami avlusunda, bedensel engelli Adnan Kale İzmir'de sokak ortasında ölü bulundu, bir gün önce soğuktan öleceğini söylemişti ve bu sosyal medyaya yansımıştı. Ama biz sizin zihniyetinizi biliyoruz. Nereden biliyoruz? Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yıllar önce söylediği bir söz: "Kreş eken, huzurevi biçer." Ve gerçekten de bu bütçeye bu zihniyet çok iyi bir şekilde yansımış.

"Çocuğa, engelliye, hastaya, yaşlıya ücretsiz ve güvencesiz olarak kadınlar baksın ama bunları yaparken aynı zamanda eve para getirsin, boş durmasın." dediniz ve "esnek çalışma" adı altında kadınları çifte mesaiye zorlamak istiyorsunuz.

Ailenin güçlendirilmesine ayırdığınız bütçe kadınlara ayırdığınız bütçenin 3 katı. 6 bakanlıktan daha fazla bütçesi olan Diyanet İşleri Başkanlığı, kadınlara karşı ayırımcılığı, kadınları, anne ve eş kavramlarının içerisine sıkıştırma çalışmalarıyla sürdürüyor; yayımladıkları dergide "Kadınlar çalışsın ama kariyer yapmak asıl hedefleri olmasın, annelik görevlerini unutmasınlar." diye buyurmuşlar. Sizin korumak istediğiniz aile, Narin'i katledip jandarma, yargı, siyasetçi eliyle olayın üstünü kapatmaya çalışan aile modelidir.

Kadınların asli görevi bakım vermek olsun istiyorsunuz ama para da kazansın, evin bütçesini idare etsin, yoktan yaratsın, ev içinde şiddet görürse ses çıkarmasın, boşanmak isterse nafaka istemesin, sokağa özgürce çıkamasın, hakkını aramasın, patriarkala boyun eğsin istiyorsunuz ama geçti o devir. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar) Kadınlar artık susmuyor, korkmuyor ve itaat etmiyorlar ve tam da itaat etmedikleri için hayatlarındaki o sıradan erkekler tarafından öldürülüyorlar. Evet, siz faillerle ilgili olarak "Psikolojik rahatsızlığı vardı." işte "Psikopattı." "Madde bağımlısıydı." gibi birtakım gerekçelerle meseleyi magazinleştiriyorsunuz. Şiddet failinin sıradan erkekler olduğu gerçeğini görmek istemiyorsunuz. Onlar yani bu erkekler, kadınların hayatlarındaki, evlerindeki, yaşamlarındaki, sokaklarındaki, iş yerlerindeki erkeklerdir, her gün karşılaştıkları erkeklerdir. Bu gerçeğin altını çizmek istiyorum.

Hem Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına bağlı yurtlarda hem de çeşitli diğer tarikat yurtlarında, çocukların şiddet gördüğü, istismar edildiği, yurttan kaçırıldığına dair haberler gündemimize düşüyor. Ben, size Avukat Dilek Ekmekçi'den bahsetmek istiyorum. Dilek Ekmekçi, devlet yurtlarındaki kız çocuklarının kamu görevlisi olan bürokratlar eliyle suça sürüklendiğini, istismar edildiğini ve fuhuşa zorlandığını açığa çıkarmak için mücadele veren bir avukat kadın idi. Ne oldu? Melih Gökçek'in adının karıştığı suçlarla ilgili suç duyurusu yaparken Dilek Ekmekçi tutuklandı. 22 Ekimde İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından tahliye edilen, aynı gün yapılan itirazla tekrar tutuklanan Ekmekçi, Bakırköy Kadın Kapalı Hapishanesinde süresiz açlık grevinde. Buradan Dilekçi Ekmekçi'yi desteklediğimizi belirtmek istiyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar) Suçlarını örtmek isteyenler, tıpkı Rabia Naz'ın babasına yaptıkları gibi Ekmekçi'nin akıl sağlığının yerinde olmadığını iddia ediyorlar ve bununla ilgili olarak çok hukuksuz bir şekilde ruh ve sinir hastalıklarına götürüldü kendisi. Yani bu olayı detaylı incelediğinizde görüyorsunuz ki matruşkalar gibi hukuksuzluğun içinden hukuksuzluk çıkıyor durmadan. O nedenle bu konuya herkesin dikkatini çekmek istiyorum. Dilek Ekmekçi'yi cezalandıracağınıza iddiaların üzerine gitseydiniz sayacağım olaylar yaşanmayabilirdi. Zonguldak Kozlu'da Sevgi Evi personeli 14 yaşındaki çocuğa tecavüz ediyor, Niğde'de engelli çocuklara şiddet uygulanıyor, bir çocuğun öldüğü iddiası var, Antep'te yurtta çocukların kollarında sigara söndürülmüş. Bunlar bizzat Bakanlığınız kurumlarında gerçekleşiyor.

Bir de denetlemekle yükümlü olduğunuz kurumlar, tarikat kurumları, yurtları var. Ankara Sincan'da "Suffe Derneği" isimli cemaat yurdunda 20 öğrencinin darbedildiği, yurt yönetiminin olayı örtbas etmeye çalıştığı ortaya çıkmıştı. Alanya'da Süleymancılara ait Sugözü Ortaokulu Öğrenci Yurdunda 10 oğlan çocuğu eğitmen G.R.U. tarafından istismar edilmiş, şikâyetçi olan ailelerden birine cemaat tarafından şikâyetini geri çekmesi için 300 bin lira teklif edildiği ortaya çıkmıştı.

Bunlar ilk vakalar değil, geriye dönüp baktığımızda aynı tarikat yurtlarında yaşanmış onlarca istismar var ve yargı kararlarına bakıyoruz, yargı faile iyi hal indirimi uygulamış. Bu saydığım vakaların hepsi gerçek suç ama siz bunları engellemek yerine ipe sapa gelmez iddialarla belediye kreşlerini kapatmaya çalışıyorsunuz.

Bunun yanında, Sayın Göktaş, bizlerin denetim hakkını engelliyor, sorduğumuz sorulara yanıt vermiyorsunuz. Hakkâri'de uyuşturucu ve fuhuş çetesi tarafından tehditle darbedilen çocuk için sorduğum soruyu cevaplamadınız. Buradan bir kez daha soruyorum: Hakkâri Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğünde mağdur çocuğun şikâyet başvurusunu almayı reddeden personel kimdir? Bu personele soruşturma açıldı mı? Mağdur çocuk ve ailesinin taşınmak zorunda kaldığı kentte destek sundunuz mu?

Ülkenin ahvali bu; malum, bizim gündemimiz Suriye. Bir X kullanıcısı "Depremde yıkılan Hatay'ı yeniden inşa edemediler ama Suriye'yi yeniden inşa edebileceklerini düşünüyorlar. Okul tuvaletlerine sabun koyamıyorlar ama Orta Doğu'yu fethedebileceklerini düşünüyorlar. Kendi halklarına faydaları yok ama tüm dünyaya nizamat veriyorlar." demiş; ne kadar haklı. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar) Ülkede ve bölgede adaleti, demokrasiyi, barışı savunmadığınız, buna uygun politika üretmediğiniz sürece Türkiye halklarına da Orta Doğu halklarına da bir faydanız olmaz; sadece yıkım, sadece zulüm, sadece savaş getirirsiniz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kaya, tamamlayın lütfen.

ADALET KAYA (Devamla) - Suriye'de ve Türkiye'de ihtiyaç duyulan daha fazla savaş, etnik ve dinsel çatışmalar değil, aksine Kürt, Türk, Arap, Türkmen, Dürzi, Süryani, Alevi, Sünni ve tüm inançların ve tüm halkların eşit haklarının tanındığı demokratik bir yönetimdir.

Kürt kadınları başta olmak üzere Rojava halkı sadece Kürtlere değil, bütün Suriye'ye, bölgeye ve dünyaya umut olmaya devam ediyor. Şimdi Kobane'ye, Rojava'ya, Suriye halklarının tarihsel birlikteliğine sahip çıkma zamanıdır. Son günlerde sivil toplum örgütleri, aydınlar ve kadınlar bu konuyla ilgili yani Kürt ve Türk ittifakının güçlendirilmesi ve bölgesel barışın sağlanması için çağrılar yapıyorlar. Bu çağrıların hepsi oldukça anlamlıdır ve büyütülmelidir.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)