| Konu: | 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 6'ncı Tur Görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 35 |
| Tarih: | 15.12.2024 |
SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA MEHMET KARAMAN (Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri, Bakanlarımızı, aziz milletimizi, millî eğitim camiamızın çok kıymetli çalışanlarını ve geleceğimizin teminatı olan öğrencilerimizi saygı ve muhabbetlerimle selamlıyorum. Türkiye Cumhuriyeti Millî Eğitim Bakanlığının 2025 yılı için hazırlanan bütçesi üzerine Saadet-Gelecek Grubu adına söz almış bulunmaktayım.
Eğitim, toplumun geleceğini şekillendiren en önemli unsurdur. Geleceğimizi inşa etmek istiyorsak eğitime yapılan yatırımların miktarı kadar bu yatırımların verimliliği ve sürdürülebilirliği de hayati önem taşımaktadır. Ancak elimizdeki bütçe verileri Türkiye'nin eğitim politikalarında daha fazla iyileştirmeye ihtiyaç duyduğunu açıkça göstermektedir.
Kıymetli milletvekilleri, 2025 yılı merkezî yönetim bütçesinde Millî Eğitim Bakanlığı bütçesi yaklaşık 1,5 trilyon lira olarak belirlenmiştir. Bu rakam toplam merkezî yönetim bütçesinin yaklaşık yüzde 9,85'ine tekabül etmektedir. İlk bakışta bu oran önemli bir rakam gibi görünse de OECD ülkeleriyle karşılaştırıldığında maalesef geride kaldığımızı görüyoruz. OECD ülkelerinde eğitime ayrılan bütçenin merkezî yönetim bütçesi içindeki oranı genellikle yüzde 15-20 aralığındadır. Türkiye'nin bu oranı artırması gerektiği açıktır.
Kıymetli milletvekilleri, OECD ve uluslararası standartları da bir kenara koyalım, bütçenin yüzde 13,5'ine denk gelen, en büyük kalemi oluşturan ve neredeyse 2 trilyon TL tutan faize ayrılmış bir bütçe ülkemizin tüm unsurlarının geleceğini düşünmekten oldukça uzaktır. Geleceğimizden uzak olmanın dışında emek ve talan sömürüsüdür. Bu düzen, zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapacak bir köle düzenidir. Saadet Partisi olarak adil düzeni savunan bizlerden bu bütçeyi onaylamamızı beklemeyin.
Daha da önemlisi gayrisafi yurt içi hasıla üzerinden yapılan kıyaslamalarda durum daha da düşündürücüdür. Türkiye gayrisafi yurt içi hasılanın sadece 4,2'sini eğitime ayırırken OECD ortalaması 5,6'dır. Bu fark, eğitim sistemimizin uluslararası standartların gerisinde kaldığını göstermektedir. Eğer bu farkı kapatamazsak hem öğrencilerimiz hem de ülkemiz küresel rekabette daha da geriye düşecektir.
Bütçenin miktarı kadar bu kaynakların nasıl kullanıldığı da önemlidir. Türkiye, Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) gibi sınavlarda OECD ülkelerinin ortalamasının altında performans sergilemektedir. 2022 PISA sonuçlarına göre Türk öğrencileri matematik, fen bilimleri ve okuma alanlarında OECD ortalamasının gerisindedir. Örneğin, matematik alanında Türkiye'nin ortalama puanı 454 iken OECD ortalaması 490'dır. Bu sonuçların eğitim bütçesinin verimli kullanılmadığına işaret ettiğini düşünüyoruz. Öğretmenlerin mesleki gelişimine ayrılan kaynaklar, teknolojik altyapı ve dezavantajlı bölgelerdeki okullara yönelik yatırımlar yetersiz kalmaktadır. Eğitim sistemini, dolayısıyla da geleceğimizi mamur etmek binalarla değil insanlarla mümkün olacaktır. İşte, bu yüzden, biz, insanı ve insan yetiştirmeyi merkeze alan eğitim politikalarını destekliyoruz çünkü görüyoruz ki bu aşamaya kadar yapılanlar geleceğimizden çok, yandaş müteahhitlere yaramıştır.
Kıymetli milletvekilleri, eğitim sistemimizin temel taşları olan öğretmenlerin durumuna da değinmek istiyorum. OECD'nin Bir Bakışta Eğitim 2023 Raporu'na göre Türkiye'de bir öğretmenin başlangıç maaşı OECD ortalamasının oldukça altındadır. Örneğin, bir Türk öğretmen yılda ortalama 25 bin dolar kazanırken bu rakam OECD ortalamasında 49 bin dolardır. Bu fark, öğretmenleri toplumun geleceğini inşa etmelerinden alıkoymakta, meslekleri dışında işlerle hayatlarını idame ettirmeye mecbur bırakmaktadır, eğitim kalitesini de olumsuz etkilemektedir. Hele özel eğitim kurumlarında çalışan öğretmenlerimizin hâli içler acısıdır. Bu öğretmenlerimize daha ucuz iş gücü gibi davranılmaktadır. Özel öğretim kurumlarında öğretmenlerimize lütfedilen kuş kadar maaşlar ise sürekli yolunmakta ve bu kutsal mesleğe gönül vermiş insanlar hayata küstürülmektedir.
Yapmayın arkadaşlar, bir insan kolay yetişmiyor, hele o insanları yetiştirecek olanlar hiç kolay yetişmiyor. Bu yüzden, öğretmenlerimizin kıymetlerini bilmeliyiz. Özellikle özel eğitim kurumlarında, az önce ifade etmiş olduğum üzere, yaşanan sorunlara acil çözümler getirilmelidir. Daha önce Saadet Partisi adına bendenizin sunmuş olduğu kanun teklifinde de değindiğimiz gibi "eşit iş, eşit ücret" ilkesi sağlanmalı ve özel eğitim kurumlarında çalışan eğitim çalışmaları için taban ücret uygulaması sağlanmalıdır.
Eğitimde teknoloji kullanımına gelince, 2020'de başlayan pandemi, dijital altyapının ne kadar önemli olduğunu hepimize gösterdi. Ancak ülkemizde hâlâ birçok okulda internet erişimi yok ya da yetersizdir. OECD ülkeleri verilerine göre Türkiye'de okulların sadece yüzde 54'ünde hızlı internet bağlantısı mevcutken bu oran OECD ortalamasında yüzde 85'tir. FATİH Projesi gibi girişimler umut verici olsa da sonuçlarının hâlâ beklentilerin gerisinde olduğunu itiraf etmeliyiz. Teknolojik altyapının geliştirilmesi için daha fazla kaynağın aktarılması şarttır.
Kıymetli milletvekilleri, bir diğer önemli konu da bölgesel eşitsizliklerdir. Türkiye'nin doğu bölgelerindeki okulların fiziksel altyapısı batı bölgelerindekilere göre ciddi ölçüde geridedir. Özellikle kırsal alanlarda okulların donanım eksiklikleri ve öğretmen açığı devam etmektedir. 2025 bütçesinde bu eşitsizlikleri gidermek için ayrılan kaynağın net bir şekilde tanımlanmadığını da maalesef görüyoruz. Bölgesel farkları kapatmak, eğitimin kalitesini artırmak için atılması gereken en temel adımlardan biridir. Hâlâ birçok bölgede taşımalı şekilde sürdürülen eğitim sisteminde bile ciddi aksaklıklar mevcuttur. Buna ilaveten birçok şehrimizde öğrencilerimiz okullarında yeterince beslenemiyor. Bu sorunun ne demek olduğunu hakkıyla idrak edemediğimiz kanaatindeyim.
Bakınız arkadaşlar, çocuklarımız aç diyorum, aç! Bu hâldeki çocuklardan ne başarı bekleyebilirsiniz? Biz, faize bu yüzden karşıyız. Bu çocuklarımızın kursağına gidecek para faizle birlikte bizden, geleceğimizden çalınıyor. Bunu durdurmayan da buna karşı durmayan da vebal altındadır.
Kıymetli milletvekilleri, eleştirilerimiz kadar çözüm önerilerimizi de sunmak istiyorum çünkü bizim derdimiz suçu size yıkarak konfor alanında ahkâm kesmek değildir; bizim derdimiz sizi vebal altında bırakmak da değildir; bizim derdimiz milletimiz, bizim derdimiz herkesin saadeti olmalıdır. Bakınız, eğitimde sürdürülebilir bir başarı için aşağıdaki adımların atılmasını öneriyoruz.
Eğitime ayrılan bütçenin en azından OECD ortalamasına ulaşması için merkezî yönetim bütçesi içindeki payının kademeli olarak yüzde 15'e çıkarılmasını öneriyoruz; bu, geleceğimiz için hayati önem taşımaktadır. Öğretmen maaşlarının OECD standartlarına yaklaştırılması ve mesleki gelişim programlarına daha fazla yatırım yapılması gerekiyor. Özellikle özel eğitim kurumlarında çalışan eğitim çalışanlarının özlük hakları iyileştirilmeli ve güvence altına alınmalıdır. Dezavantajlı bölgelerdeki okullara yönelik özel teşvikler ve altyapı yatırımları yapılmalıdır. Beslenme başta olmak üzere ulaşım, teknoloji ve benzeri, öncelik sırasıyla bu alanlarda iyileştirmeler yapılmalıdır. Okullarda internet erişiminin iyileştirilmesi ve dijital eğitim materyallerinin yaygınlaştırılması öncelikli olmalıdır. Dünyaya açık ve ufku onun çok ötesinde bir nesil istiyorsak yarışı küresel seviyelere taşımak zorundayız. Eğitim bütçesinin nasıl harcandığına dair şeffaf bir mekanizma oluşturulmalı, kaynaklar bilimsel verilere dayalı olarak en etkili şekilde kullanılmalıdır. Çünkü herkesin emeğinin, alın terinin ve hakkının olduğu bir bütçe, herkesin mutluluğunu sağlamak için rızalarına uygun şekilde harcanmalıdır.
Değerli milletvekilleri, eğitim, günlük siyasi tartışmaların ötesinde, hepimizin ortak sorumluluğudur ve artık devlet politikası hâline getirilmelidir. Eğitim, gündelik tartışmalara meze edilmemeli ve ortak amacımıza yönelmelidir. Bunları göz ardı etmeden bu bütçeyi görüşmeliyiz çünkü bu atılan adımlar yalnızca bugünü değil, geleceği de etkilemektedir. O yüzden 2025 yılı bütçesi, eğitimin niteliğini artıracak ve ülkemizi ileriye taşıyacak şekilde yeniden düzenlenmelidir. Çocuklarımızın daha iyi bir eğitim alarak ülkemizi aydınlık bir geleceğe taşımasını sağlamak hepimizin görevidir.
Ücretli öğretmenlik âdeta kölelik gibi yürütülüyor, bu acil olarak çözülmelidir. Özel okullara KDV muafiyeti ve sigorta desteği verilmelidir. Zorunlu on iki yıllık eğitim kaldırılmalı, 5+3 olarak sekiz yıl uygulanmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen tamamlayın Sayın Karaman.
MEHMET KARAMAN (Devamla) - "Öğretmenlik mesleği toplum tarafından saygın görülüyor." diyenlerin oranı maalesef 1,9'dur; bunu iyi değerlendirmeliyiz.
Bu düşüncelerle konuşmamı sonlandırırken Millî Eğitim Bakanlığı bütçesi üzerinde tekrar düşünülmesini ve gereken iyileştirilmenin yapılmasını diliyorum. 2025 yılı bütçesinin hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.
Sizleri, aziz milletimizi ve millî eğitim camiasının bütün çalışanlarını saygı ve muhabbetle selamlıyorum. (Saadet Partisi ve CHP sıralarından alkışlar)