GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 5'inci Tur Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:34
Tarih:14.12.2024

DEM PARTİ GRUBU ADINA NEJLA DEMİR (Ağrı) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Malum Türkiye şartlarında hayatta kalma mücadelesi veren kadınları, çocukları, engelli yurttaşları, büyüğüyle küçüğüyle herkesi saygıyla selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar) Ve aklımızdan, kalbimizden bir an olsun çıkmayan tüm tutsak yoldaşlarımızı da bir kez daha saygıyla selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; üreticiden tüketiciye tüm yurttaşları ilgilendiren bir Bakanlığın bütçesini, Tarım ve Orman Bakanlığının bütçesini görüşüyoruz ancak ne yazık ki buradan bizi takip eden çiftçilere, üreticilere, halkımıza iyi haberler veremeyeceğim çünkü bu bütçede de sizin için maalesef hiçbir şey yok. Şöyle: Kimin için var? Büyük tarım tekelleri için var. Kimin için var? Sermayeyi gözetenler için, onlara hizmet edenler için var. Yani büyük bir hak gasbı olan bir bütçe dayatmasıyla bir kez daha karşı karşıyayız.

Sayın milletvekilleri, maliyetler yüksek, alım gücü düşük, politik alan yanlış ve yetersizdir. Bu sebeple çiftçiler üretimden vazgeçiyor. AKP'nin yirmi iki yıllık iktidarı süresince yaklaşık 412 bin kişi tarımı bıraktı. Muhtemelen, tıpkı geçen yılki bütçede olduğu gibi, biraz sonra akşam saatlerinde Sayın Bakan kürsüden seslenecek; şahlanan tarımdan, ülkede artan biçerdöver sayılarından, artan traktör sayısından ve refah düzeyi yükselmiş çiftçilerden bahsedecek ve bununla da övünecek ancak refahı olmayan çiftçilerin biçerdöverlerinin ve traktörlerinin maalesef hacizli olduğundan haberiniz var mı, sormak istiyorum Sayın Bakan. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar) Bugün çiftçinin bankalara ve kurumlara toplam borcu 850 milyar TL'yi aşmış. Çiftçiler en az 2 ya da 3 bankaya borçlu, tefecilere borçlu çünkü borcunu ancak borçla kapatabiliyor, hatta kapatamayınca evine, arsasına, tarlasına, kapısındaki traktörüne haciz geliyor Sayın Bakan.

Değerli milletvekilleri, AKP'nin istikrarlı rant ve talan odaklı politikaları bugün ne yazık ki tarım ve hayvancılığı bitirme noktasına getirdi. Hayvancılık politikası iflas etti, Edirne'den Kars'a tüm çiftçiler AKP'nin yanlış politikalarının kurbanıdır. Çiftçi üretimi bırakıyor, süt fiyatı çiftçinin ihtiyacını ve maliyeti karşılamıyor. Bu sebeple çiftçiler süt ineğini ya satıyor ya da kesmek zorunda kalıyor. Köy ve kırsal boşalıyor, buna rağmen özellikle son on dört yıldır canlı hayvan ve et ithalatında hâlâ ısrar ediliyor. 2010 yılından itibaren on dört yıldır yaklaşık olarak 7 milyon büyükbaş, 3 milyon küçükbaş ve 374 bin ton karkas et ithal ettiniz. Bunun için toplamda yaklaşık 11 milyar dolar ödediniz. "Paramız var ki ithal ediyoruz." diyerek yürüttüğünüz tarım politikalarıyla 2023'te de 11,9 milyon ton buğday ithal ettiniz. Vatandaşın buğdayını da -üzülerek söylüyorum- maalesef çöp ettiniz. Bakınız, ithallerle sorunlar çözülmüyor, sorunlar gittikçe derinleşiyor. İthalata ödediğiniz parayı çiftçilere destek için ödeseydiniz, emin olun, bu sorunlar çoktan çözülmüş olacaktı. Tüm bunlar yetmemiş olacak ki Cumhurbaşkanı Brezilya'dan hayvan ithalatı için tekrar talimat vermiş. Bir kez daha anlaşılıyor ki derdiniz çiftçiler değil, derdiniz yandaşlarınızın zenginleşmesini kat kat arttırmak.

Sayın milletvekilleri, görüyorsunuz ki iktidar maliyet artışlarının önünü alamıyor. Sadece mazot fiyatları bile son bir yılda 22 liradan 44 liraya çıktı. İşte bu ortamda çiftçi nasıl ayakta kalsın, nasıl üretsin; buyurun, siz söyleyin, formülü varsa açıklayın.

Israrla devam ettirdiğiniz yanlış tarım politikalarınız yüzünden çiftçiler iflas etti, tarımı bıraktı, halkın da temel gıdaya erişimini zorlaştırdınız. Tekrar söyleyeyim: 412 bin kişiye tarımı bıraktırdınız, kalanlarının da bırakması için şu an elinizden geleni yapıyorsunuz.

Onlarca örnekten sadece 1 tane örnek vereyim: Çiftçinin 10 liraya mal ettiği buğdayı 9 liraya sattırdınız. Karadeniz'de çay ve fındık üreticisini, Malatya'da kayısı, Mersin'de limon üreticisini perişan ettiniz; Ağrı, Van, Kars, Muş gibi Kürt illerinde de çiftçiyi yoksulluğa mahkûm ettiniz. Bu enflasyon ortamında bugün 10 liraya aldığınız şeyi yarın 20 liraya alamıyorken siz çiftçiye yapılacak olan desteklemeleri bir yıl gecikmeli olarak ödediniz ve 2025'te de aynı politikaları yürüteceğinizi, yapacağınızı beyan ediyorsunuz. Olan çiftçiye oluyor, olan halka oluyor; sizler zenginleştikçe halk yoksullaşıyor. Sayın Bakan, yani şahlanan maalesef tarım değil, şahlanan enflasyon ve yoksulluk oluyor. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)

Sayın AKP ve MHP milletvekilleri, konuşmalarınızda sıkça kullandığınız "Türkiye tarım ülkesidir, Türkiye kendine yetebilen bir ülkedir." söylemini "Türkiye tarım ülkesiydi, Türkiye kendine yetebilen bir ülkeydi." diye değiştirdiniz. Bunu nasıl başardığınızı defalarca anlattık ancak genel hatlarıyla bir kez daha altını çizmek istiyorum. 2,6 milyon hektar tarım arazisi tarım dışı kullanıma açıldı. Yani acaba bu kaç futbol sahası yapar gibi bir hesaplama yapmak istedim, inanın hesap makinesi hesaplayamadı. Hani, bu bahsettiğiniz yapay zekâ hesaplayabiliyorsa bir sorun bence "Kaç futbol sahası yapar?" diye. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar) Yani tarım alanlarını daraltıp dışa bağımlılığı artırdınız. Bu tablo, çiftçiyi üretimden koparan iktidarınızın başarısızlığının tablosudur arkadaşlar.

Değerli milletvekilleri, dışa bağımlılığın bir başka sebebi de, bugün Türkiye'de tüm halkların derinden hissettiği bütün krizlerin temel sebebi, yoksulluğun ve yoksunluğun sebebi tarım cenneti olan kürdistan coğrafyasında bilinçli yürütülen özel talan politikalarıdır. AKP-MHP Hükûmetiyle daha da derinleşen güvenlikçi politikalar herkesi içine çeken korkunç bir girdaba dönüştü. Türkiye'nin utanç tablosu olan ve tarihe de kara bir leke olarak düşen, geçen 3.848 köyün yakıldığını ve boşaltıldığını hepiniz çok iyi biliyorsunuz. Bu köylerdeki nüfusun neredeyse yüzde 90'ı çiftçilikle uğraşıyordu. İşte, bu göçertilen halk Türkiye'nin, ülkenin toplam hayvansal besin ihtiyacının tam yüzde 70'ini karşılıyordu. Bölgedeki buğday tarımı sayesinde Türkiye'de kaliteli buğday ihracatı yapılıyordu arkadaşlar. Ancak ne yazık ki bugün Kürt düşmanlığınız et ithalatını yüzde 400'lere, buğday ihracatını da saman ithaline dönüştürmüştür. Yani diyorsunuz ki: "Biz tarımın çökmesine razıyız, yeter ki Kürtler kendi topraklarını işleyemesin, yaylasına gidemesin, hayvancılık yapamasın, metropollere göçsün, kendi üretiminden uzaklaşsın hatta dilini unutsun, mümkünse kültürüne de yabancılaşsın." Doğrusu bu konuda çok çaba sarf ettiniz, devletin bütün siyasi gücünü de olanaklarını da bu uğurda seferber ettiniz tıpkı bu bütçede de olduğu gibi ama -gurur duyarak söylüyorum- başaramadınız. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar) Kürt gerçekliğini bitirme çabanız bir kez daha boşa çıkmıştır.

Sayın milletvekilleri, tablo malum. Peki, bu tablodan çıkış mümkün mü? Elbette mümkün. Yasalarda ve kanunlarda sürekli yamalar yaparak değil, köklü ve sıfırdan değişimlere ihtiyaç vardır. Kırk yamalı bohçaya dönen tarım politikasında da radikal dönüşümlere ihtiyaç vardır. Bu konuda DEM PARTİ olarak somut önerilerimiz elbette ki var, birkaçını sıralayayım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

NEJLA DEMİR (Devamla) - Başkanım...

BAŞKAN - Sayın Demir, lütfen tamamlayın.

NEJLA DEMİR (Devamla) - Tarımda dışa bağımlılık yaratan ithalat politikasından derhâl vazgeçilmeli, yerel üretimi artıracak ve tarımsal alanların korunmasını sağlayacak politikalar hayata geçirilmeli, kooperatifler desteklenmeli ve yerel üretim teşvik edilmelidir. Tarımsal girdi maliyetini azaltacak destekler sağlanmalı; mazot, gübre ve yem gibi temel girdilerde KDV, ÖTV kaldırılmalıdır. Destekleme ödemeleri zamanında yapılmalı, çiftçinin ödemesi ekim ve hasat dönemlerinde ellerine geçmelidir. Küçük ölçekli çiftçilerin borçları hazinece karşılanmalıdır.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)