Konu: | 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 4'üncü Tur Görüşmeleri münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 33 |
Tarih: | 13.12.2024 |
DEM PARTİ GRUBU ADINA CELAL FIRAT (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, ekranları başında bizi izleyen halklarımız; cezaevlerinde siyasi tutsaklara selam olsun.
GENÇLİK VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK - Havuzları gezdireceğim size, havuzları!
BAŞKAN - Bir dakika Sayın Milletvekili, bir dakika...
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Başkanım, Bakana sessiz olmasını söyler misiniz?
BAŞKAN - Sayın Bakan, uzun bir konuşmanız olacak, orada cevap verirseniz daha doğru olur. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurun.
KAMURAN TANHAN (Mardin) - Bravo Başkan!
CELAL FIRAT (Devamla) - Sayın milletvekilleri, coğrafyamız, ülkemiz, Orta Doğu; dinler, diller, halklar, kültürler bahçesidir. Tek meyveli, tek çiçekli bahçe olmaz. Çok çiçekli bir bahçede bir çiçeğin başka bir çiçeğe üstünlüğü yoktur. Her çiçeğin ayrı bir rengi, ayrı bir kokusu vardır; onun içindir ki güzeldir. Toplumlar da böyle güzeldir, böyle de olmalıdır. Tekçilik, dayatmadır. Güçlü olan, çoğu kez tekçidir ama güçlü olan, çoğu kez haklı olan değildir, yıkılır bir gün mutlaka; tarih de bu örneklerle doludur.
Bunun son örneği, Suriye'deki Baas rejimidir. Bölgede sınıf çelişkilerini geçen katliamlar yaşatıldı, yaşatılmaktadır hâlâ. Emekçiler, gençler, özellikle kadınlar, ezilen halklar uçurumdan önceki son çıkıştalar. Bu acımasızlığın karşısında hepimize düşen görev, bu coğrafyada bulunan halkların kendi kaderlerini tayin etme haklarının elinden alınmasına engel olmaktır çünkü bu bölgede, şimdi çok renkli bahçe oluşturma şansı doğmuştur. Bu bahçeye meyveleri, çiçekleri, o toprağın kokusunu, tavını tanıyan halkların kendisi dikmelidir; tarlaya tohumu kendileri almalıdır. Tüm renklerin rızası olmadan oluşacak her bahçe kurudur, umutsuzdur.
Çok renklilik; farklılık, zenginliktir aslında; ülkemizde de böyledir. Bin yıllık çok renkli bahçede can olmuşuz, düğün derlemişiz, hısım olmuşuz, kirve olmuşuz; karşı yayladan karşı yaylaya türküler, kelamlar söylemişiz birbirimize; gönül böyle olmasını da diler. Irkçılığın, dinciliğin, mezhepçiliğin her türlüsü toplumlar için zehirdir; panzehri ise barıştır, rızalık kültürüdür. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)
"Rızasız bahçenin gülü derlenmez, meyvesi dalından koparılmaz." der ata dedelerimiz. Coğrafyamızda çeteler, akbabalar çoğalmıştır, Suriye bahçesine rızasız dalan dalana. Bu durum bizim ülkemiz için de tehlikelidir. Bu tehlikeyi en başta iktidar görmelidir, dış politikasını buna göre çizmelidir. İktidar, Kürt sorununu, Alevi sorununu çözmeden, başka ülkelerdeki sorunları çözme yanılgısı içindedir ne yazık ki. Bu maceradan ve mecradan kurtulmalıdır.
Sayın milletvekilleri, bugün sizlere bir Alevi yurttaşı olarak, Alevi dedesi olarak seslenmek istiyorum: Bu coğrafyanın en önemli renklerinden, sorunlarından biri de Aleviliktir. Devlet, gönül bahçemize rızasız girmiştir. İnanç özgürlüğü manevi hürriyettir, insanın içinde yer alır ve en itibarlı özel yaşamdır. İnancın yasaklanması, asimile edilmesi insanlık suçudur. Devlet yüzyıllardır Alevi inancını, inançtaki barışı, hoşgörüyü, karşılıklı adaleti görmezlikten gelmiştir. Geçmişten bugüne, Alevi haklarının somut olarak kabul edilmemesinin nedeni de çok çeşitliliği hak ve adaletle uzlaştırmamasının nedeni de inanç bahçemize rızasız girme anlayışının sonucudur.
Yüzyıllardır Orta Doğu ve Türkiye'de egemen sistemler katı merkeziyetçi ve inkârcı yol izlemişlerdir. Sistematik olarak asimilasyon, inkâr, nefret, şiddet politikalarını Alevilere uygulamıştır. Alevi inancına mensup toplulukların insan hak ve özgürlükleri, eşit yurttaşlık talepleri yok sayılmıştır; hâlen de sayılıyor.
Kısacası, bu coğrafyada gerçek anlamda bir Alevi sorunu yaşanıyor; ne yazık ki Alevi sorununun çözümü için ortaya sahici çözüm değil asimilasyoncu projeler üretildi, üretiliyor hâlâ. Onun içindir ki Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığınızın Alevilerin gönlünde yeri yoktur, tam tersi Alevileri incitiyor. Selçuklu'dan Osmanlı'ya, sonrasında cumhuriyete geldiğimiz bu süreçte, inancımız, bir grubun alışkanlıkları olarak görülüyor; öyle görülmeye devam ediliyor hâlen. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı koordinasyonuyla bir proje üretildi; adına "Millî Birlik ve Beraberlik Projesi" denilerek Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı kuruldu. Bu kurum aracılığıyla, inançsal hizmetlerimiz başta olmak üzere, inancımızın tüm uygulamaları kamu denetimiyle yürütülmek istenmektedir. Oysa hepimizin bildiği gibi, Diyanetin fetvasıyla Aleviliğe hizmet olmamıştır tarihte, bundan sonra da olmayacaktır; kimseye de yararı yoktur, nafile bir çabadır. (DEM PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar) Bu tür hamlelere tarihte de rızalığımız yoktur, şimdi de rızalığımız yoktur. Alevilikte her lokma kutsaldır. Alevileri asimile etmek, eşe dosta para aktarmak için kullanılan bu kurumun bütçesi haram bütçesidir. Bu ucube kurum derhâl kapatılmalıdır. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, bütün kötülüklere, baskılara rağmen Aleviler inançlarının yolunu yaşamıştır; eğitimi baş tacı etmiştir, kadın-erkek eşitliğini "can" diyerek özleştirmiştir. Alevilik; doğadır, barıştır, ikrardır, itikattır, rızalıktır; yetmiş iki millete bir nazarla bakan bir öğreti olarak antiırkçıdır. "Benim Kâbe'm insandır." diyen bu öğreti, antikökten dincidir; aslan ile ceylanı kucağında dost kılacak kadar barışçıldır; hayvan katliamına, Dersim dağ keçisi avlanmasına karşıdır; aynı zamanda doğaya hürmetlidir, çevrecidir. Alevilik; gerçeği arama yoludur, gerçeğin ulu bir mertebesidir; gülbangini "Gerçeğin demine, Hu!" diye bitirir. Alevilik gönül inancıdır, selamını "aşk ile" diye verir.
Sayın milletvekilleri, Alevilik, kendi içinde renkli bir bahçedir; "Yol bir, sürek binbir." deyimini inanç eylemiştir. Aleviler, farklı inanç mensuplarıyla aynı coğrafyada birlikte yaşama iradesini göstermiş; sosyal bütünleşmeyi, din üzerine değil emek ve özgürlük üzerine gerçekleştirilen bir toplumdur.
Alevi süreklerinin tarihin bir dönemecinde, birçok yerde, birçok ülkede katliamlara, kıyımlara maruz kaldığını sizler de benim kadar iyi biliyorsunuz. İşte, bunlardan biri de bugünlerde kurbanlarını andığımız Maraş katliamıdır. Maraş bizim acımızdır, Maraş bizim ağıdımızdır; kimilerinin de utancı olmalıdır.
Tarihin bu dönemecinde Suriye'deki Arap Alevileri cihatçı teröristlerin, IŞİD çetelerinin katliama uğradı defalarca, bugünlerde de aynı tehlikeyle karşı karşıyalar. Suriye'deki Arap Alevilerine yönelik baskı ve zulme karşı çıkmak en başta milyonlarca Alevi'nin yurttaş olduğu Türkiye'ye düşer. Aynı şekilde Ezidiler, Süryaniler, Ermeniler, Çerkezler, Dürziler, Hristiyanlar da huzursuzdurlar. Yeni süreçte Türkiye'nin çabası, birilerine mavi boncuk dağıtmak değil huzuru sağlamaya yönelik olmalıdır.
Sayın milletvekilleri, ortak ve eşit yaşam hakkı etrafında toplanmamız gereklidir. Biz Aleviler onurlu, eşit bir toplum oluşturmak, böyle bir toplumda ortak sorumluluk üstlenmek istiyoruz. Bu insani duruşumuza karşı devletin asimilasyoncu, şüpheci yaklaşımını hissediyoruz, reddediyoruz. Devletin Alevilere yönelik saldırılara göz yumduğunu, toplumlar arasındaki gerginliği bilinçli olarak tırmandırdığını seziyoruz, yaşıyoruz, reddediyoruz. Bu durum Alevi toplumunu ciddi şekilde tedirgin ediyor çünkü Alevilik inanç, ilke, ahlak kurallarının kavrayışı, ehlileştirme politikalarınızla değil akıl, vicdan, gönül üzerine kuruludur. Bizler, devletin, kurumlar aracıyla inançları denetlemesine, inananların kültürüne, ibadet biçimine don biçmesine karşıyız; reddediyoruz. Bizler egemen din anlayışına entegre etme, eritme projelerine karşıyız; reddediyoruz.
Sayın milletvekilleri, hak arama hürriyettir. Eşit vatandaşlık hakkı, Anayasa’nın özüne ve ruhuna, demokratik toplum düzenine ve laik cumhuriyetin ilkelerine aykırı olamaz diyoruz. Alevilerin eşit yurttaşlık haklarının tanınmasını istiyoruz. Hukukun üstünlüğü, hukuk devletidir diyoruz. Kamusal güç yasaya tabiyse herkesin aynı hak ve hürriyetlere sahip olma hakkı vardır diyoruz. Bu yoldaki mücadelemize devam edeceğiz, asla vazgeçmeyeceğiz.
Sayın milletvekilleri, Alevilerin ibadethanesi cemevidir; Alevi'nin ibadeti adalettir, kadimdir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Fırat.
CELAL FIRAT (Devamla) - Hak meydanı kurulur; darda, zordakine hak arama yolu verilir. Alevilik siyasetüstü, ırklar üstüdür. Zira Alevilik, ırkların değil Kırkların inancıdır. Kırklar mitolojisinde kadın-erkek yoktur, can vardır; bir üzüm tanesini kırka bölüp eşit paylaşmak vardır. Bu kadim inancı, bu derin felsefeyi bilmeden Alevilere yönelik her türlü hamle beyhude çabadır.
Bugünler de aynı zamanda Alevilerin kutsal günleri Gağan'ın başlangıç günleridir; barış, kardeşlik, ikrar günleridir. Coğrafyamıza huzur getirmesini diliyorum, barış getirmesini diliyorum.
Gerçeğin demine Hu, aşk ile! (DEM Parti ve CHP sıralarından alkışlar)