GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 3'üncü Tur Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:32
Tarih:12.12.2024

CHP GRUBU ADINA ŞEREF ARPACI (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, ekranları başında bizi izleyen çok kıymetli hemşehrilerim, vatandaşlarımız; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bugün Sanayi Bakanlığımızın 125 milyar liralık bütçesini konuşmak için buradayız. Üretimin, ihracatın, istihdamın kaynağı olan tekstilciyi, konfeksiyoncuyu, mobilyacıyı, kablocuyu, mermerciyi, makineciyi hor gören; gözünü yüksek teknoloji ürünlerinin bürüdüğü, savunma sanayisinde harikalar yaratacak, bizi dünyada uçuracak Bakanlığımızın bütçesi 125 milyar lira. Bu bütçe öyle bir bütçe ki devletin har vurup harman savurduğu yerde inanın hiçbir şey değil arkadaşlar, toplam bütçenin binde 8'i. Bu bütçe, savunma sanayisini geliştirmek için kredi kartından yıllık 750 liraya muhtaç bir bütçe. Bu bütçe, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın zırhlı Mercedesleriyle yarışamayacak bir bütçe. Ali Erbaş'ın Diyanet İşlerine 130 milyar lira verilen yerde Türkiye sanayisi bu 125 milyar lirayla mı gelişecek Sayın Bakan? Türkiye 2024'te tam 1 trilyon 200 küsur milyar lira faiz ödemesi yaptı, size verilen bütçenin 10 katı. 2025'te 1 trilyon 950 milyar lira faiz ödeyecek, sizin bütçenizin 16 katı faize gidecek. Bizim köyde bir laf vardır Sayın Bakan "Kazanç Manasir kazancı, çalım İstanbul çalımı." diye, tam da sizin için söylenmiş bir laf. (CHP sıralarından alkışlar)

Komisyondaki görüşmelerde önünüzdeki masaya...

BAŞKAN - Sayın Arpacı, özür diliyorum. Sürenizi sıfırdan yeniden vereceğim size. Misafirimiz var, onu anons edeceğim izniniz olursa.

Değerli arkadaşlar, Kamboçya Senato Başkanı Sayın Hun Sen, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Sayın Numan Kurtulmuş'la birlikte Genel Kurulumuzu teşrif etmişlerdir. Kendilerine Meclisimiz adına hoş geldiniz diyorum. (Alkışlar) Ekselansları "..." (Alkışlar) VELİ AĞBABA (Malatya) - Anlaşılmayan bir dil Sayın Başkan, kayda geçmez. BAŞKAN - Bilinmeyen bir dil olmasın, Kmer dilinde hepinizin adına "Hoş geldiniz." dedim kendilerine. (Alkışlar)

Evet, buyurun, sizin sürenizi yeniden başlatalım.

ŞEREF ARPACI (Devamla) - Ben de Sayın Devlet Başkanına hoş geldiniz diyorum.

Evet, bizim köyde bir laf vardır demiştik: "Kazanç Manasir kazancı, çalım İstanbul çalımı." derler, tam sizin için söylenmiş. Komisyondaki görüşmelerde önünüzdeki masada güneş panelleri, arabalar, motorlarla yaptığınız şovun ne yazık ki hiçbir karşılığının olmadığını bu bütçede gayet net görüyoruz. Ne diyelim Sayın Bakan, bütçeniz yok denecek kadar az; teşvikleriniz, yatırımlarınız, imkânlarınız sınırlı. Sanayiciye Bakanlığınızın bütçesinden bir fayda gelmeyeceği belli. Bari oturduğunuz koltuğun hakkını verin: Enerji fiyatları sanayici aleyhine 12 kat arttığında, faizler yüzde 50'ye çıktığında, TÜFE yüzde 85, üretici enflasyonu yüzde 150 olduğunda, PMI çok uzun süredir yüzde 50'nin altında hele de bu aylarda yüzde 44 seviyesine indiğinde, ekonomi önce resesyona, sonra da stagflasyona girdiğinde ve en çok sanayiciyi vurduğunda sanayicinin haklarını o Bakanlar Kurulunda "Ben ekonomistim." diyenlere karşı savunabilseniz, sesinizi birazcık sanayici adına yükseltebilseniz Sayın Bakan. "İthalat rakamları azaldı." diye övünüyor mevkidaşlarınız. İthalatta azalan ham madde ve ara madde Sayın Bakan, sizin alanınıza giriyor. Lüks tüketim malı, mücevher ithalatı artıyor ama sanayicinin, üreticinin, ihracatçının üretimde kullandığı malların ithalatı azalıyor. Sakın "Artık Türkiye'de üretiyoruz, o yüzden azalıyor." demeyin, bunun böyle olmadığını hepimiz biliyoruz. Türk sanayisi verdiğiniz yanlış teşviklerden sebep yanlış üretim modellerinden dolayı ithalata bağımlı. Eğer ithalatta azalma var ise üretimde azalma vardır, üretim yani arz düşer, talebi karşılayamazsa enflasyonla da mücadeleniz yarım kalır.

"Yanlış teşvikler" dedik, bakın, birçok sanayi kenti bu konuda şikâyetçi. Özellikle tekstil sektöründe bölgesel teşvikler yüzünden haksız rekabet yarattınız. İş insanlarının bölgesel değil, sektörel teşvik talebi var. İnsanlar işlerine, yeni teknolojilere yatırım yapıp dünyayla rekabet etmek istiyor, siz ise sanayinin olmadığı yerlerde sıfırdan fabrikalar kurup onları geliştirmeye çalışıyorsunuz. Denizli'de, Adana'da Gaziantep'te tecrübesi, bilgi birikimiyle sektöre yıllarını veren, ihracat, üretim yapan insanları göz ardı ediyorsunuz. Pasta zaten küçük, müşteri, teşvikler sebebiyle malı daha ucuza üreten 100-200 kilometre ötedeki başka bir fabrikaya siparişleri taşıyor. Bunun ülke ekonomisine ne faydası var? Taşıma suyla değirmen döner mi Sayın Bakan? (CHP sıralarından alkışlar)

Teşvikler sadece yandaşa gidiyor. Peki, bu teşvikler amacına ulaşıyor mu? Etki analizlerini çıkardınız mı? AR-GE için bugüne kadar verdiğiniz teşviklerin karşılığında kazanımınız ne oldu? Ben söyleyeyim ne olduğunu: 2002 yılında yüksek teknoloji ürünlerinin imalat sanayisi ihracatındaki payı yüzde 6 iken şu anda yüzde 3,5-4 seviyesinde, demek ki AR-GE, UR-GE, teknoloji destekleri de ne yazık ki boşa gitti Sayın Bakan. Bugün Türkiye'nin asıl ihtiyacı olan şey lüks tüketimi değil, üretimi, markalaşmayı ve teknolojik dönüşümü destekleyen bir ekonomik modeldir. Standartlar ve markalar sadece sanayi için değil, bir ülkenin itibarı için de hayati önemdedir. Bugün Türkiye çifte standartlarla yönetilen bir ülkedir. İnsanlar hayal kuramaz hâle gelmiştir.

Bu çarpık düzeni değiştirmezsek, sadece ekonomik değil, toplumsal çöküşle de karşı karşıya kalacağız diyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)