GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 1'inci Tur Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:30
Tarih:10.12.2024

CHP GRUBU ADINA MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, insan hakları ile demokrasi ve hukuk devleti arasında çok sıkı bir bağ var. Eğer hukuk devleti ilkelerinden uzaklaşırsanız, demokrasiden uzaklaşırsanız insan haklarını giderek daha ağır bir biçimde ihlal etmeye başlarsınız. Bu açıdan baktığımızda, iktidarınız bir siyasal seçenek olarak sonuçta demokrasiden, parlamenter rejimden, hukuk devletinden, bağımsız yargıdan uzaklaştıkça çok ağır bir insan hakları ihlali tablosu ortaya çıkıyor. Sadece iki başlıkta örnek vereceğim; yaşam hakkı, işkence yasağı. Yaşam hakkı bakımından geçen yıl 2.319 yaşam hakkı ihlali olmuş, bunun 118'i çocuk. 2.873 kişi işkence görmüş, 37'si çocuk ve bunların içerisinde mesela 11 kişi "dur" ihtarına uymadığı için öldürülmüş. On bir ayda 359 kadın cinayeti gerçekleşmiş, 1.708 kişi iş cinayetlerinde yaşamını yitirmiş. Yine, gözaltında 3 kişi ölmüş ve Adalet Bakanlığı verilerine göre de eğer yanlış değilse 709 tutuklu ve hükümlü yaşamını yitirmiş ve bunların içerisinde şüpheli ölenler de var. Böyle bir tablo var.

İşkence vakasını söyledim. İşkence bana göre hâlen gözaltı merkezlerinde bir idari pratiktir, gözaltı merkezlerinin dışında da gözaltına alınan yerlerde de bir idari pratiktir ve cezaevlerinde de işkence maalesef devam ediyor. Mesela "Çökertip öksürttüler." Bir tutanaktan okuyorum, bunları özellikle AK PARTİ'li milletvekilleri için okuyorum, özellikle. "Silivri'de tekrar arama yaptılar, Emniyettekinden daha rezalet bir aramaydı. Aldılar bizi odaya tek tek, 2 görevlinin karşısındayız, dediler ki: 'İç çamaşırlarınıza kadar soyunacaksınız, tümüyle çırılçıplak.' Aynen dedik ki: 'Utanıyoruz.' Önlük gibi bir şey vardı kısa kollu, dize kadar gelen 'Bunu giyin, çok meraklı değiliz.' dediler. Önlük biraz transparandı, içi gösteriyordu. 'Eğilin ve öksürün.' dediler." Başka bir beyan "'Şalını bu şekilde sokamazsın.' dediler -başlarını örtüyorlar- 'Ne yapmamız gerekiyor?' dedim, 'Kesmeniz lazım.'" Değerli arkadaşlar, bunlar başörtülü yurttaşlarımız, türbanlı yurttaşlarımız. Türbanlı yurttaşlarımızın gözaltında ve cezaevinde sizin iktidarınız döneminde karşılaştıkları muameleler. Birisi daha var, okuyayım, bakın, bunu da okuyayım: "Ufak bir odaya aldılar hepimizi, teker teker arama yaptılar. Bir polis dedi ki: 'Ben de geleyim mi?' Diğeri 'Gel, izlersin.' dedi. 'Gel, izlersin.' dedi. İç çamaşırına kadar detaylı bir aramaydı." Değerli arkadaşlar, -başörtülü kardeşlerimize, başörtülü kadınlarımıza- sizin iktidarınızda sadece Erdoğan'a karşı ifade özgürlüklerini kullandıkları için gözaltında dört gün, beş gün kalan ve sorgusuz sualsiz tutuklanan ve gelen kamuoyu baskısı nedeniyle tahliye olan 9 yurttaşımızla ilgili beyanlar bunlar. "Diz çöküp öksürttüler." Bakın, daha ağırları oluyor ama siz daha iyi anlayasınız diye, daha iyi anlayasınız diye bu örneği verdim. Ya, vallahi yani sizin yerinizde olsam kimsenin yüzüne bakamazdım, yüzünüze bakamazdım gerçekten ve bu ortamda, ağır insan hakları ihlalleri ortamında şimdi buradasınız.

Peki, Sayın Bakan, endeksleri okuyayım mı? Endeksleri okusam diyeceksiniz ki "Onlar zaten Türkiye'yi karalıyorlar." falan filan... Peki, ben size sorayım: Aynı endeksler ekonomik veriler bakımından verildiğinde uymuyor musunuz? B+'dan B-'den falan filan söz edildiği zaman dünyaları kopartıyorsunuz, sevinçten uçuyorsunuz ama aynı dünya bunlara da bakıyor; hukukun üstünlüğüne bakıyor, Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütünün basın özgürlüğü verilerine bakıyor, hukukun üstünlüğü verilerine bakıyor, bunlara bakıyor. Hepsinde dipteyiz değerli arkadaşlar, tümünde dipteyiz. Hukukun üstünlüğünde 173 ülke arasında 148'inci sıradayız, basın özgürlüğünde 180 ülke arasında 158'inci sıradayız ve Freedom House'un Özgür Olmayan Ülkeler sıralamasında 31 puanla özgür olmayan ülkeler arasındayız; böyle bir ülkedeyiz ve siyasal tercihiniz bu değerli arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar) Siz bu hâle getirdiniz maalesef, siz Türkiye'yi bu hâle getirdiniz, yirmi iki yılda geldiğiniz nokta bu.

Son olarak şunu söyleyeyim: Dışişleri Bakanlığı bütçesi de görüşülüyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Sayın Bakan da buraya geldi -beni merak etmiştir belki- dinlemek için, o yüzden teşekkür ediyorum kendisine.

BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Tanrıkulu.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Şöyle: Değerli arkadaşlar, bakın, yanı başımızda savaş var, on üç yıldır, on dört yıldır devam eden savaş var ve binlerce yıkım var. Bizdeki tepki şu: Çimento fiyatları ve demir fiyatları, o endeks arttı sadece; başka bir tepki yok yani halkta bir tepki... Yani sadece borsada buna bakıyoruz. Binlerce, on binlerce insan öldü, binlerce, on binlerce; savaş suçları işlendi, savaş suçları, soykırım suçları işlendi ve orada bir halk var, Kürt halkı var, bunu görmezden geliyorsunuz. Bu sadece bir terör meselesi değil değerli arkadaşlar, sadece "terör" başlığıyla bakamazsınız, orada bir halk var; o coğrafya orada olduğu sürece orada yaşayan halk var, "binhat-serhat" dediğimiz halk var. Yani bölünmüş ama duyguda bölünmemişiz, duyguda bölünmemişiz o halkla, Kürtlerle bölünmemişiz. Orada o halkın kimliğine, onuruna, namusuna, canına, varoluşuna sahip çıkma meselesi var; bunu görelim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Dolayısıyla bu tarihî eşiği bir tarihî fırsata dönüştürelim ve onlarla ilişki kurarak iç barışımıza hizmet edelim diyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve DEM PARTİ sıralarından alkışlar)