GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 1'inci Tur Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:30
Tarih:10.12.2024

CHP GRUBU ADINA GÖKÇE GÖKÇEN GÖL (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum. Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Adalet Bakanlığı, Anayasa Mahkemesi, Hâkimler ve Savcılar Kurulu bütçeleri üzerine söz alıyorum.

Öncelikle, Isparta'da askerî helikopterin düşmesi nedeniyle şehit olan askerlerimize Allah'tan rahmet, ailelerine ve tüm ulusumuza başsağlığı ve sabır diliyorum.

Sayın milletvekilleri, adalet, bugün bize anlatılan hikâyelerden, her şeyin zaten çok güzel olduğuna dair ifadelerden hatta kurumlardan bile ibaret değildir. Adalet, çok zengin olmayan, çok güçlüyü tanımayan, yalnızca haksızlığa uğradığı için bu adaletsizliğin giderilmesini isteyen bir insanın bunu başarabildiği bir sistemi kurmakla ilgilidir. Yirmi iki yıl bahane üretmek yerine bu sistemi kurmak için fazla bile uzundur. Adaletsizliğe uğrayanın kim olduğu, kiminle yakın olduğu, ne kadar yoksul olduğu önemli olmamalıdır. Adaletsizliğe uğrayan Hatay Milletvekili Can Atalay gibi milletvekili; Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer gibi bir belediye başkanı; Osman Kavala gibi, Çiğdem Mater gibi, Tayfun Kahraman gibi, Mine Özerden gibi ülkesinin geleceğini düşünen birileri olabilir. Haksızlığa uğrayan, bir gecede fişlenmiş, ismini Resmî Gazete'de görmüş, hayatı boyunca sivil ölüme mahkûm edilecek olan bir KHK'li olabilir. Haksızlığa uğrayan, "İsrail'le ticareti durdurun." dediği için çıplak aramaya maruz kalan başörtülü gençler olabilir. Haksızlığa uğrayan, dün üniversiteye girememiş bir başörtülü genç, bugün ise yaşam tarzından dolayı hedef gösterilenler, kız veya kadın olup olmadığı sorgulanan, hatta Cumhurbaşkanı tarafından "sürtük" denilenler de olabilir. Haksızlığa uğrayan, bir gün şiir okuduğu için cezaevine giren, bir başka gün hâkimi Samsun'a sürülen ve ahmakça bir davayla taciz edilen siyasetçiler olabilir. Adaletsizliğe uğrayan, istismara uğramış bir çocuk, tehdit edilen bir kadın çok ama çok nefret ettiğiniz muhalifleriniz olabilir. Adaletsizliğe uğrayan, hükümlü veya tutuklular ya da onların yakınları da olabilir. Adaletsizliğe uğrayan, bütün yargı ve ceza sistemine emanet ettiğiniz Adalet Bakanlığı personeliniz, infaz koruma memurları da olabilir. Adaletsizliğe uğrayan, garip bir şekilde sabahtan bu yana övünerek anlattığınız bir yol olan, bireysel başvuru kararları uygulanmayan hâkimler de olabilir. Fark etmez ama iktidar ile bizim aramızda büyük bir fark var; siz adaleti beton binalarla ifade ettiğinizi düşünürsünüz, bizler o binalara baktığında içinde adalet görmek isteyen vatandaşımızın duygusunu önemseriz. Siz vatandaşımızın işsizliğini, yoksulluğunu, emeklinin durumunu, bir gencin bu ülkede kuramadığı hayalleri, bir anne için kreşin ne ifade ettiğini, bir çocuğun okula aç gitmesinin bir toplum için ne kadar onur kırıcı olduğunu kabul etmek yerine, bunların üstüne bir Anayasa tartışmasıyla sis perdesi örtmek istersiniz; bizlerse güçlü, tarafsız ve bağımsız bir yargı sistemi, temel hak ve özgürlükleri koruyan bir sistem, vatandaşın sorunlarını dile getirebildiği, Polonez işçilerine yapılanların aksine sendikal örgütlenme haklarını kullanabildiği, emeklilerin sesini çıkarabildiği, asgari ücretlinin hakkını koruyabilen sendikaların varolduğu, taleplerinin dikkate alındığı öz güvenli bir sistem için, yurttaşlarımızın onurlu bir yaşam sürebilmesi için, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının uygulandığı bir düzen için çalışırız. (CHP sıralarından alkışlar) Yani bizim için adalet, ancak herkes için varsa vardır.

Size sizin verilerinizle yani Adalet Bakanlığı verileriyle konuşacağım. Cumhuriyet başsavcılıklarında bir dosyanın görülme süresi 2015 ve 2023 yılları arasında kasten öldürmede 136 günden 223 güne çıktı, devreden dosyalarda bu sayı 489; kasten yaralamada 80 günden 143 güne çıktı, devreden dosyalarda bu sayı 228 gün. Cinsel saldırıda 100 gün olan süre 141 güne çıktı, devreden dosyalarda bu süre 298 güne yükseldi. Çocukların cinsel istismarında 92 gün olan süre 121 güne çıktı, devreden dosyalarda bu süre 214 güne yükseldi. Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticaretinde 97 gün olan süre 151 güne çıktı, devreden dosyalarda bu 243 güne kadar yükseldi.

Cumhuriyet başsavcılıklarında yıl içinde açılan dosya endeksine göre çocukların cinsel istismarında yüzde 94 artış yaşandı. Ceza mahkemelerinde bir dosyanın görülme süresi kasten öldürmede 326 günden 412 güne çıktı, cinsel saldırıda 265 günden 339 güne çıktı, çocukların cinsel istismarında 246 günden 303 güne yükseldi, uyuşturucu suçlarında 205 günden 278 güne yükseldi.

Adalet Bakanlığı 2025 bütçe teklifinizin gerekçesinde ceza davalarının görülme süresi 2023'te 267 gün, bu yıl için planlanan 242 gün, bu yıl sonu gerçekleşme tahmini 267 gün, 2025 hedefi 263 gün, 2026 tahmini 259 gün, 2027 yılı tahmini 257 gün olarak belirtilmiş durumda. Yani arkadaşlar, bu verilerin özeti şudur: Bir çocuk istismara uğradığında, bir insan öldürüldüğünde, uyuşturucu ticareti yapıldığında, bir kadın tecavüze uğradığında yargı çok uzun süreler bu dosyalara bakmamaktadır. Yargı bu dosyalara bakmadığından caydırıcılık da sağlanmamaktadır, bu suçlar yeniden işlenmektedir ve sizin verileriniz de suçların nasıl arttığını kanıtlamaktadır. Fakat daha da kötüsü, vatandaşın cebinden, ekmeğinden, çocuğuna verdiği harçlığından keserek aldığınız vergileri bizlerden isterken siz bu sorunu çözmeyi bile vadetmemişsiniz. Bugüne dek tek bir ilerleme kaydetmemişsiniz, var olan hedefleriniz bile gerçekleşmemiş, "2027 yılına kadar da bir ilerleme düşüncemiz yok." diyorsunuz. Vatandaşın vergisinin hesabını vermeyen, hukuk devletini tanımayan, yürütmenin elini yargıdan çekmeyen, ortaya çözüm planı bile koymayan bir bütçeye biz "hayır" diyoruz. Yirmi iki yıldır iktidarda olanların sorunları çözmek yerine hâlâ saatlerce hikâye ve masallar anlatmasını, kusura bakmayın, yemiyoruz. Bir seçim yenilgisinden ders çıkarmak yerine bize oy veren vatandaşı cezalandıranlara karşı çıkıyoruz, Anayasa'yı uygulamayan bir anlayışla değişmez maddelerin bile tartışıldığı yeni Anayasa aldatmacasına girmeyi reddediyoruz. (CHP sıralarından alkışlar) Kurmaya çalıştığınız tuzaklı masaya oturmadığımız için intikam duygusuyla hareket etmenize doğrusu acıyarak bakıyoruz. Dönüp kendi geçmişinize hiç bakmadan "Benden olmayan teröristtir." sözlerinize, muhâlefet ağzıyla konuşturmaya çalıştırdığınız trollerinize, Avrupa ve Amerika'dan ithal akımları kullanarak bu ülkede insan canını savunanları hedef göstermelerinize boyun eğmiyoruz. (CHP sıralarından alkışlar) Hâkimler ve Savcılar Kurulundan yapılan tuhaf atamalarla gelen hukuk cellatlarının yargı tacizlerine, gerçeği büken dezenformasyon kampanyalarınıza boyun eğmiyoruz. Türkiye'nin en büyük belediyelerine gönderdiğiniz o işgalcilere, FETÖ vari itibar suikastlerinize boyun eğmiyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)

İktidarımızda, Meclisin bir oyalama aracı olduğu değil gerçekten yasama ve denetim işlevini yerine getirebildiği, güçlendiği bir parlamenter sistem hedefliyoruz. Hâkimler ve Savcılar kurulunun Venedik Komisyonu standartlarında bir yapıya kavuştuğu, yürütmenin etkisinden arındırıldığı, coğrafi teminatın kabul edildiği bir sistem hedefliyoruz. Vatandaşımızın yargıya erişebildiği, şiddetin yalnızca caydırıcı yaptırımlarla cezalandırıldığı değil hukukun egemen olduğu, düşüncenin suç olmadığı ve gerçek suçları önleyici politikaların hayata geçirildiği bir sistem hedefliyoruz. İnsan hakları içinde ve hak özneleri arasında bir hiyerarşinin olmadığı, sosyal ve ekonomik hakların güçlendiği yepyeni bir düzen hayal ediyoruz. Hukuk güvenliğinin olduğu, insanımızın düşüncelerinden dolayı yargı taciziyle karşılaşmadığı, vatandaşın sorunlarını çözmek için çalışan siyasetçilerin özgürce siyaset yapabildiği, kayyum rejiminin sonlandığı demokratik bir sistem mümkündür. Yalnızca Anayasa Mahkemesi kararlarının değil doğayı katledenleri, zeytinliklere ve ormanlara göz dikenleri durduran tüm mahkeme kararlarının, vatandaşımızın iktidarın o günkü politikasına göre sözünü, fikrini, davranışını uydurmak zorunda kalmadığı; özgürce herkesin yeteneklerini sergileyebildiği, herkesin iyi eğitim alabildiği, insanımızın karnının tok olduğu, sağlıklı olduğu, haklarına erişirken zengin olması gerekmediği; sağlığa, iyi eğitime, gerçek adalete, parasız eğitime erişim mümkündür. Sözde önemli yerlerde tanıdık sormayan, bebeklerin para için öldürülmediği adil bir sistem mümkündür. (CHP sıralarından alkışlar) Biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak böyle bir adalet anlayışını hayata geçireceğiz.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)