GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin İlk Görüşmesi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:29
Tarih:09.12.2024

AK PARTİ GRUBU ADINA ABDULLAH GÜLER (Sivas) - Saygıdeğer Başkanım, siyasi partilerimizin değerli Genel Başkanları, Grup Başkanları, Grup Başkan Vekilleri, değerli milletvekilleri; AK PARTİ hükûmetlerimizin 23'üncü, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin 7'nci ve Türkiye Yüzyılı'nın 2'nci bütçesi olan 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 2023 Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifi hakkında konuşmak üzere AK PARTİ Grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Genel Kurulumuzu ve ekranları başında bizleri izleyen aziz milletimizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Sözlerimin başında, bu sabah Isparta'da -Kara Havacılık Okulu- eğitim uçuşu sırasında düşen askerî helikopterde şehit olan 6 kahraman askerimize Allah'tan rahmet diliyorum, mekânları cennet olsun.

Özellikle üzüntümü bir hususla da aydınlatmak isterim: Kara Havacılık Okulu Komutanı Tuğgeneral İsa Baydilli Sivas Şarkışlalı bir hemşehrimizdi, kendisiyle de yakın zamanda tanışma imkânımız olmuştu. Hakikaten bu ülkeye dair zihni ve kalbi müthiş olan bir insandı, sevdası ayrıydı; bu ülkenin birliğine, beraberliğine, gelişmesine, kalkınmasına heyecanı çok yüksek bir askerimizdi. Ben bu vesileyle de kahraman askerimiz Tuğgeneral İsa Baydilli'ye hassaten bir hemşehrim olarak, yakın bir dostumuz olarak tekrar rahmet diliyorum, mekânı cennet olsun.

Ayrıca, Arhavi-Artvin sınırında heyelan sebebiyle araçları toprak altında kalan 4 genç kardeşimiz var Giresun Bulancaklı -Hasan Turan Vekilimizin de yakın akrabaları olur birkaç gencimiz- onlara da ben Allah'tan rahmet diliyorum.

Bugün cenaze merasiminden geldiler; Çankırı-Ankara kara yolunda trafik kazasında aynı aileden 5 vatandaşımız Rahmetirahman'a kavuştular. Onlara da tekrar Allah'tan rahmet diliyorum, mekânları cennet olsun.

Saygıdeğer Başkanım, değerli milletvekilleri; geçen yıl yine bütçe görüşmelerine başlarken buradan genel bir çerçeve çizmiştim, demiştim ki: Çeşitli raporlarla bırakın bilimsel nesnelliği, ortalama bir vicdani sorumluluk dahi taşımayan, sipariş üzerine yapılan, hedefleri belli olan endeks listeleriyle ülkeler belli yerlere yerleştirilmeye çalışılıyor ve yerleştirildikleri o yerden dönüp o ülkelere sistem dayatılıyor. O konuşmamda örnekleriyle teker teker anlatmıştım, tekrar etmeyeceğim, sadece şu kadarını söyleyeyim: Gazetecileri gözünü kırpmadan öldüren, sadece masum insanları değil bizzat insanlığı katleden İsrail'i basın özgürlüğünde, hukukun üstünlüğü endekslerinde çok üst sıralara koyabilen; hatta bazı ülkelerde devlet yapısı var mı, yargı var mı, bağımsız seçimler var mı diye şüphe duyduğumuz ülkeler sıralamasında bile ülkemizi çok alt sıralara yazan ve bizlere dayatan bir akıldan bahsetmiştim ve eklemiştim "Hiçbir bilimsel veriye dayanmayan; belli bir çıkara, belli bir hesaba, belli bir siyasi beklentiye dayanan; küresel planın uygulamaya dökülmesinin bir aracı olmak dışında hiçbir anlamı olmayan böylesi raporları kabul etmiyoruz ve reddediyoruz." demiştim.

Geçen yıl yaptığım konuşmayı şunun için hatırlattım değerli arkadaşlar: Geçen zamanda gördük ki o küresel plan kesintisiz işliyor hem daha kıyıcı hem daha şedit hem de çok daha yıkıcı bir şekilde ve ne yazık ki endekssever bazı muhalif kesimler o sözde raporları, o raporlarda işlenen tezleri mutlak doğru olarak kabul edip o yalanlar üzerine siyaset etmeyi inşa etmeye devam ediyorlar; farkında olarak ya da olmayarak o küresel plana gönüllü olarak hizmet ediyorlar.

Değerli arkadaşlar, geçtiğimiz günlerde bu kirli ilişkilerin ortaya döküldüğü dört dörtlük bir skandal ortaya çıktı, basınımızda çok fazla yer almadı ne hikmetse. Dünyada büyük yankı uyandıran Panama Belgeleri, Pandora Belgeleri, Pegasus Projesi gibi geniş çaplı belge ve veri sızıntılarını dünya gündemine taşıyan, önde gelen araştırmacı gazetecilik kuruluşu, Organize Suç ve Yolsuzluk Raporlama Projesi'nin kurulduğu 2008'den bu yana en büyük fon sağlayıcısının ABD Hükûmeti olduğu, Washington'un bu kuruluşun yöneticilerini veto hakkı olduğu ortaya çıktı. Yani yılda 20 milyon euro bütçesi olan, 200 kişinin çalıştığı bu kuruluş, başından beri bir ABD "devlet projesi" olarak piyasada iş yapıyordu. Bağımsızmış gibi raporlar yayınlayan, hedef ülkelerle ilgili sızıntıları ortaya döken bu kuruluş meğerse bağımsız değilmiş. Bütçesinin yüzde 50'sinden fazlası ABD tarafından karşılanıyormuş ve ona hizmet ediyormuş. Şaşırdık mı? Tabii ki hayır. Peki, ABD'nin dış politika ve ekonomik çıkarlarıyla uyumlu olması ve bunları ilerletmesi gerektiğini belirten, ABD Dış Yardım Yasası'na uymak zorunda olan bu sözde bağımsız, özde ABD'ye ve ABD politikalara bağımlı kuruluş neler yapmış, biliyor musunuz, bir özetleyelim: 2015 ve 2019 yılları arasında ABD Dışişleri Bakanlığı "Rus medya alanını dengeleme" adı verilen bir görev için bu kuruluşa 2,2 milyon dolar bağışta bulunmuş. 2019 ve 2023 yılları arasında Avrasya'da araştırmacı gazeteciliği güçlendirme misyonu için 1,7 milyon dolar sağlanmış. Bu coğrafi alan Rusya, Çin ve Orta Asya'yı kapsıyor. Sadece bunlar mı? Daha benzer pek çok proje için milyonlarca dolar fon aktarılmış ve bu tetikçi kuruluş sahaya sürülmüş. Bu sözde bağımsız kuruluş Rus oligarklarını, siyasileri araştırıp yolsuzlukla ilişkilendiriyor, Venezuela'daki yolsuzlukları ve uyuşturucu trafiğini ortaya çıkarmak ve ABD karşıtlığıyla bilinen Nicolas Maduro'yu hedefe koymak için raporlar hazırlıyor. Malta'dan Kıbrıs'a sözde suç ve yolsuzlukları araştırıp dünyaya duyuruyor ve tesadüfe bakın ki bu raporların hepsi daha sonradan küresel bir operasyona da altlık teşkil ediyor. Peki, bu sözde bağımsız kuruluş ABD'yle ilgili bugüne kadar tek bir şey ortaya koymuş mu? Onun da cevabını bu kuruluşun kurucusu Sullivan veriyor, diyor ki: "Politikamız şudur: Bir ülkeyi kendi parasıyla haberleştirmiyoruz." Ne güzel değil mi. Peki, demek ki neymiş arkadaşlar? Parayı veren düdüğü çalıyormuş. Bağımsız gibi pazarladıkları kuruluşlara kendi düdüklerini çaldırıyorlarmış.

Değerli arkadaşlar, göstermeye çalıştığım aslında şudur: Kabul etmesek de görmemiz gerekiyor ki dünyada hâkim bir yapı var, bir akıl var. Aklımızı araçsallaştırarak, cambaza bak oyunlarıyla özneleri yitirerek ihtiyacımızın ne olduğundan tatminin ne olduğuna kadar, siyasal tavırlarımızdan özgürlük anlayışımıza kadar her şeyi o yapı belirlemeye çalışıyor. Günlük hayatta özgür iradeyle yaptığımızı sandığımız çoğu şey aslında bir yönlendirme sonucu yaptığımız şeyler olabiliyor. O yüzden, size dayatılan raporları, aklınızla oynayan endeksleri elinize alıp "Türkiye neredeymiş?" diye bakıp oradan siyaset üretmeye kalkarken bir kez daha düşünün. Ünlü düşünce adamı Baudrillard'ın "simülasyon çağı" diye tarif ettiği algılarla bezenmiş yalanlarla değil, ülkemizin gerçekleriyle anlamaya çalışın derim.

Bakın arkadaşlar, sadece endeksler mi? Kültürel değerlerden ekonomik sistemlere, hemen her konuda bir sistem dayatmasıyla karşı karşıyayız. Öyle ki kendi sistemlerinin övgüsünden ibaret olan tezler yazdırıyorlar, o tezleri sözde en değerli ödüllerle taltif ediyorlar ve o görüşlerin her türlü pazarlamasını yapıp finalde diyorlar ki: "Eğer ekonomik refah istiyorsanız bizim size dayattığımız sisteme göre yapılanın." Bizdeki küresel plana gönüllü yazılan muhalifler de "İşte, kurtuluş reçetemiz." diyerek, aslında neyi sipariş ettiklerini bilmeden, neye taşıyıcılık yapmak için yazıldıklarını fark etmeden oradan bir siyaset üretmeye çalışıyorlar. Oysa "öteki" dedikleri, dünyanın geri kalanına kurtuluş reçetesi olarak kendi sistemlerini dayatan küresel aklın doymayan iştahı yüzünden dünya uzun bir süredir çıkmazın içinde debelenip duruyor. Geldiğimiz noktada artık tablo açıktır. Batı'nın inşa ettiği düzen artık çözüm üretememektedir, sorunların ana kaynağı hâline gelmiştir. Onlara göre demokrasi, yalnızca kendi çıkarlarına hizmet eden bir araçtan ibaret hâle gelmiştir.

Bakın, daha birkaç gün önce, sözde demokrasi havarisi Avrupa Birliğinin üye ülkelerinden Romanya'da bir seçim oldu, değil mi? NATO ve Batı karşıtı bağımsız bir aday sürpriz bir şekilde ilk turda 1'inci olunca Romanya Anayasa Mahkemesi 2'nci tur seçimlerde oy verme işlemi başlamasına rağmen cumhurbaşkanı seçimlerinin ilk tur sonuçlarını iptal etti. Neden acaba? Demokrasi değil mi(!) Avrupa Birliği ülkesi değil mi(!)

Peki, başka bir örnek vereyim: ABD Başkanı Biden vergi kaçakçılığı ve sahtecilikten ve diğer bazı suçlardan hüküm giyen oğlunu Başkanlık yetkisini kullanarak resmen affetti. Hukukun üstünlüğü değil mi(!) Endekslerde üst sıralarda.

İnsan hakları söylemleri, mazlumların kanıyla yazılmış bir tiyatro sahnesine dönüşmüştür. Ekonomik refahları sömürü düzeni üzerine kurulmuştur. Onların "güçlü" dediği zayıfı ezendir, onların "refah" dediği mazlumları sömürerek kazanılandır ama bizim güç anlayışımız, mazlumun gözyaşını silmek, adaleti hâkim kılmaktır. Biz, başkalarının yoksulluğuyla zenginleşmeyi asla kabul etmiyoruz. Irak'a, Afganistan'a, Suriye'ye neyi reva gördüklerini hepimiz biliyoruz.

(Uğultular)

BAŞKAN - Sayın Güler, müsaade eder misiniz.

Değerli arkadaşlar, Genel Kurulda fevkalade yüksek seste bir uğultu var, lütfen bunu sonlandıralım, hatibi dinleyelim.

Buyurun.

ABDULLAH GÜLER (Devamla) - Batı'nın insanlık pazarlarken insanlığı nasıl katlettiğini hepimiz gördük. Sadece insanları değil, sadece halkları değil, girdikleri her yerde kadim kültürel hazineler dâhil her şeyi yağmaladıklarını, hiçbir şey bırakmadıklarını hepimiz gözlerimizin önünde izledik. Orta Doğu'da çöl prensesi Palmira'yı yağmalayan, Bağdat Ulusal Müzesi'nden beş bin yıllık tarihî eserleri ABD askerlerinin gözetiminde çalan bir akıl bize medeniyet öğretmeye çalışıyor; nasıl unuturuz? Adaletten, barıştan, insan haklarından bahsedenlerin dünyayı nereye sürüklediklerini görmüyor muyuz? Her birinin utanmadan destek verdiği katil devlet İsrail'in Gazze'de kadın, çocuk, yaşlı, sivil demeden uyguladığı soykırımı yok mu sayacağız? Sözde barış güvercinleri uçura uçura üçüncü dünya savaşının kapılarını daha fazla araladıklarını, nükleer savaş olasılığını her geçen gün daha reel bir şekilde tedavüle soktuklarını izlemiyor muyuz? Attıkları her bir adım maskelerini düşürürken utanmak yerine hâlâ kurtuluş reçetesi olarak kendi sistemlerini dayatıyor, sözde o sistemi uygulayan ülkeleri örnek olarak gösteriyorlar. Bir Afrika'dan bir Asya'dan örnek çıkarıp "İşte bakın, siz de onlar gibi olabilirsiniz." diye hikâyeler anlatıyorlar. Oysa biraz daha yakına gidip bakınca o örneklerin orada yaşayanlar için nasıl bir trajedi oluşturduğunu görüyorsunuz ama bunu göstermiyorlar. Örnek gösterdikleri ülkelerdeki gelir dağılımı eşitsizliklerini, bu eşitsizliklerin ortaya çıkardığı sosyal ve ekonomik sorunları yok sayıp açıkça bizlere yalan söylüyorlar. Bugün Batı bize güçlü olmayı, kendi kurallarını oynamak olarak öğretmeye çalışıyor. İnsanlığı katledenler insanlık için kurtuluş reçetesi dayatacaklar, biz de kabul edeceğiz; öyle mi? Açıkça söylenmesi gerekir ki bize dayatılan, bize sınır çizen ve bizi kendilerine benzetmek için çırpınan sistemi reddediyoruz çünkü bu sistem krizler üretmekten başka bir işe yaramıyor. İnsanlar açlıktan ölüyor, savaşlar "barış" adı altında pazarlanıyor. Ekonomik yardımlar ülkeleri daha da bağımlı hâle getiriyor ama biz, dünyanın buna mahkûm olmadığını biliyoruz. Biz bu oyunu değiştirebiliriz çünkü bizim tarihimiz, başka bir dünyanın mümkün olduğunun açıkça kanıtıdır. Biz bu düzenin bir parçası olmayacağız çünkü biz, mazlum milletlerin umudu, kendi yolunu çizen bir ülkeyiz. Biz, tarihimize ve kültürümüze yaslanarak dünyaya yeni bir söz söylemeye hazırız. Biz, yüzyıllardır hakikatin, adaletin ve haysiyetin bayrağını taşımış bir milletiz. Bugün bu bayrağı daha yükseklere kaldırmak, yalnızca bölgemizde değil, tüm dünyada bir umut ışığı yakmak için buradayız. Türkiye artık eskisi gibi başkalarının tanımlarıyla yetinen bir ülke değildir; Türkiye yalnızca bir küresel güç olmayı değil, var olan bir çürümüş düzene karşı da alternatif bir sistem kurmayı da hedeflemektedir. Türkiye artık kendine güveniyor; ekonomimiz, altyapımız, savunma sanayimiz, teknolojimiz güçleniyor ve gelişiyor ancak mesele yalnızca güçlü olmak değil, bu gücü nasıl kullandığımızdır. Bizim meselemiz kendi yolumuzu çizerken dünyaya da yeni bir yol gösterebilmektir; bu yol, insanı merkeze alan bir sistemdir, adaleti merkeze alan bir düzendir. Bizim iddiamız yalnızca kendimiz için değil, insanlık için bir kurtuluş reçetesi sunmaktır. Dün olduğu gibi bugün de burada bir milletin kaderini değiştirecek bir iradeyi ortaya koyuyoruz. Bu irade ne Batı'nın korkusudur ne de Doğu’nun çekingenliğidir; bu irade, Anadolu'nun bağrından kopan hakikatin ta kendisidir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Ve bu hakikat dünyaya yeni bir yol, yeni bir umut olacaktır. Sayın Cumhurbaşkanımızın dediği gibi, dünya 5’ten büyüktür ve daha adil bir dünya mümkündür. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Dolayısıyla AK PARTİ hükûmetlerimizin hazırladığı 23 bütçenin de Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçtikten sonra hazırladığımız 7 bütçenin de bu doğrultuda hazırlanmış olduğunu, her şeyiyle bize ait olduğunu ve bizden renkler taşıdığını ifade etmek isterim.

ORHAN SARIBAL (Bursa) - Bize ait değil, sadece size ait; halkın değil bu bütçe!

ABDULLAH GÜLER (Devamla) - Kıymetli milletvekilleri, cesaret dediğimiz şey sadece meydan okumak değildir; cesaret, hakikatin peşinden gitmek, zor olanı seçmektir; cesaret, kendi yolunu çizmektir. Bizim cesaretimiz Batı'nın ezberlerini bozmak, kendi hikâyemizi yeniden yazmak... Çünkü biz, sadece kendimiz için değil insanlık için adaletin, hakkaniyetin ve merhametin teminatı olmak zorunda olduğumuzun bilincindeyiz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; bütçeler hükûmetlerin hangi alanlara ne kadar kaynak ayıracağını, hangi alanlardan ne kadar kaynak toplayacağını gösteren, ekonominin yıl içindeki seyrini sayısal olarak ifade eden mali tablolardır. Bu nedenle, bütçeler ekonomik olduğu kadar sosyal yönleriyle de önem arz etmektedir. Bütçeler, aynı zamanda, hükûmetlerin uygulayacağı maliye politikalarının önceliklerini belirleyen siyasi metinlerdir. Diğer bir ifadeyle, bütçeler hükûmet programlarında belirlenen hedeflere ulaşmada en önemli araçtır. Peki, bu bütçemiz ne getiriyor, elimizde ne var, neyi hedefliyoruz? Öyle ya, ifade ettiğim gibi, AK PARTİ olarak bir iddiamız var; eğer bir iddia sahibi iseniz o iddiayı destekleyecek bir zemininizin olması elzemdir. Size üstünde durduğumuz o sağlam zeminle ilgili bazı rakamlar vermek istiyorum.

Değerli arkadaşlar, ben bir kapasiteden bahsediyorum. Ben, milletvekilliğimden önce dört buçuk yıla yakın Toplu Konut İdaresi Başkanlığında Hukuk Başmüşavirliği ve Başkan Danışmanlığı yaptım. 1983 yılında kurulan ve 2003 yılına kadar hizmet eden -ki kuruluşundan bugüne kadar hizmet edenlere şükranlarımı arz ediyorum- Toplu Konut İdaresi Başkanlığının ürettiği konut sayısı toplam 41.500 yani yılda 2 bin konut üretiyor; 1983 kuruluş, 2003 yılı AK PARTİ iktidarına kadar yılda 2 bin konut. Değerli arkadaşlar, 6 Şubat depremlerinden itibaren, haziran ayında yani bundan yaklaşık bir buçuk yıl önce başlayan ve Allah'ın izniyle, bu ayın sonunda 200.000'inci konutu teslim eden bir kapasiteden bahsediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ORHAN SARIBAL (Bursa) - Bir de harcadığınızı söyleyin!

ABDULLAH GÜLER (Devamla) - Bakın, yılda 2 bin konut üreten bir kapasiteyi AK PARTİ, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde bir yere taşıyor. Nereye taşıyor? Arkadaşlar, yılda 100 bin konut üreten bir kapasiteye taşıyor. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Siz bu kapasiteye ulaşamazsanız hamaset yaparsınız; "Onu vereceğim, bunu vereceğim, şunu şöyle dağıtacağım." Neyle yapacaksınız? Kapasiteniz yok.

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Onu TOKİ yapmadı, yüksek fiyatlı ihaleler yaptı! Yüksek fiyatlı ihaleler yaptı onu, TOKİ yapmadı!

ABDULLAH GÜLER (Devamla) - Biraz sonra ben anlatacağım, o kapasite... Size de örnek vereceğim, belediyelerde kullanın.

CAVİT ARI (Antalya) - Seçim öncesi "Yaptınız." diyen sizsiniz.

ABDULLAH GÜLER (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bu bütçeyle, 14 trilyon 731 milyar TL'lik bütçeyle... Yani ilk görevi teslim aldığımızda, 2003 yılında, toplam bir yılda yaklaşık 70 milyon aziz milletimizin ürettiği 238 milyar dolarlık gayrisafi millî hasılayı geçen sene 1 trilyon 130 milyar dolara, Allah'ın izniyle, bu sene, 2024 yılında 1 trilyon 350 milyar dolarlık kapasiteye ulaştırılan bir güçten bahsediyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

REŞAT KARAGÖZ (Amasya) - Ne yaptın bu parayı, niye dağıtmıyorsunuz!

ABDULLAH GÜLER (Devamla) - Peki, arkadaşlar, sadece bir yılda 70 milyonun ürettiği tüm gayrisafi millî hasıla 238 milyar dolardı, şu anda bizim ürettiğimiz, bizim kapasitemizi yansıtan 2025 yılı bütçemizin büyüklüğü tam 435 milyar dolar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bu kapasiteyle konuşuyoruz; ortaya koyduğumuz iddianın karşısı bu.

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - 30 milyon insan çorba kaynatamıyor bu memlekette! Ekonomi 20’nci büyük ekonomi de 30 milyon insan çorba kaynatamıyor!

MEHMET BAYKAN (Konya) - Dinle!

ABDULLAH GÜLER (Devamla) - Arkadaşlar, Genel Başkanınıza çok söyleyeceğimiz söz vardı, bir kelime söylemedik ya.

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Çok özür dileriz, büyük laf ettik yani!

MEHMET BAYKAN (Konya) - Dinle, dinle!

SELAMİ ALTINOK (Erzurum) - Sen de her şeye konuşuyorsun kardeşim! Genel Başkanınızın yanında ayıp değil mi?

MEHMET BAYKAN (Konya) - Dinlemesin öğren!

BAŞKAN - Sayın Güler, devam edin.

Buyurun.

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Çok özür dileriz yani(!)

ABDULLAH GÜLER (Devamla) - Ben ne diyorum, siz ne diyorsunuz ya! (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Aynı fikirdeyim, aynı fikirdeyim Abdullah Güler.

ABDULLAH GÜLER (Devamla) - Ya, Genel Başkanınız var yani.

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Yani belki buna cevap verirsin diye söylüyorum.

ABDULLAH GÜLER (Devamla) - Bakın, arkadaşlar, nezakete davet ediyorum. Genel Başkanınız… Gerek yok.

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Nezaket dışı bir şey söylenmedi.

ABDULLAH GÜLER (Devamla) - Burada konuşuyoruz, anlatıyoruz, varsa iddianız cevap verirsiniz.

MEHMET BAYKAN (Konya) - Kendinizi yormayın Sayın Başkan, devam edin.

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Meseleyi açın diye söylüyoruz, nezaket dışı ne var burada?

SELAMİ ALTINOK (Erzurum) - Nezaketsizlik yapmamış... Dinleyin ya!

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Çok sağ ol Sayın Valim. Sen bana söylersen susmam gereken zamanı, ona göre ayarlayayım ben. Yeter ya, yeter ya!

SELAMİ ALTINOK (Erzurum) - Her şeye atlıyorsun ya! Dinle kardeşim, dinlemiyorsun ki ya! Genel Başkanın yanında, dinlemiyorsun.

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Yeter, yeter, Sayın Valim, yeter!

BAŞKAN - Sayın Güler, devam edin.

ABDULLAH GÜLER (Devamla) - Peki, arkadaşlar, evet, 14 trilyon 735 milyar dolar. Peki, biraz önce Genel Başkan dedi ki: “Biz belediyelerde şu hizmeti yapıyoruz, bu hizmeti yapıyoruz.” Bakın, ben belediyeciyim arkadaşlar. 2009-2014 yılları arasında İstanbul Büyükşehir Belediyesinde Meclis Üyeliği ve Komisyon Başkanlığı yaptım. Bu sene İstanbul Büyükşehir Belediyesinin kabul edilen bütçesi -merkezî olarak yani İETT, İSKİ ve kurumsal- 545 milyar TL, şirketleriyle beraber 1 trilyon TL. Göreceğiz, 1 trilyon TL’yi nereye harcamışlar, bir yol mu yapmışlar? 5393 sayılı Belediye Kanunu açık, 14’üncü madde ne der? Der ki: Altyapı, ulaşım, çevre, atık su, içme suyu ve diğer ulaşım, metro gibi hizmetleri yapmanız gerekiyor. Değil mi? Aziz milletimiz bu bütçeyi veriyor size emanet olarak, lütfen, o projeksiyonunuzu, var ya, böyle çok özel planlamalarınızı yöneltin oraya. Şu 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 14’üncü maddesindekileri şu 1 trilyonla şöyle borçsuz harçsız bakalım nasıl yapıyorlar bir görelim. Getirin buraya, görelim arkadaşlar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - 50 milyarı faize gidiyor.

ABDULLAH GÜLER (Devamla) - Bakın, getiremezsiniz. Niye biliyor musunuz? Bakın, arkadaşlar, getiremezsiniz.

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Orada 100 mülkiye müfettişi var, 100!

ABDULLAH GÜLER (Devamla) - Şimdi, 2019'un Şubat ayında, biz İstanbul Büyükşehir Belediyesini devrettiğimizde Sosyal Güvenlik Kurumuna sadece 200 milyon borç var, sadece 200 milyon; resmî kayıtlar orada.

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Ya, araştırma komisyonu kuralım dedik, hangi dönemden kalmış gel araştır.

ABDULLAH GÜLER (Devamla) - Peki, Eylül 2024 yılında...

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Araştırma komisyonu kuralım dedik ona bile "Hayır." diyorsun ya!

ABDULLAH GÜLER (Devamla) - Ya, bir susun arkadaşlar, bir susun! Allah Allah!

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Gel araştıralım dedik, hangi yıldan kalmış.

ABDULLAH GÜLER (Devamla) - 2024 Eylül ayında ne olmuş? 8,3 milyar TL'ye çıkmış; Allah Allah. Sosyal Güvenlik Kurumu borcunu dahi ödeyemeyen bir belediye altyapı yapacak öyle mi? Metro yapacak öyle mi? Yol yapacak, içme suyu getirecek, atık suyu getirecek öyle mi? Allah Allah, hayret!

CAVİT ARI (Antalya) - Size rağmen yapılıyor, size rağmen!

ABDULLAH GÜLER (Devamla) - Peki, İstanbul Büyükşehir böyle yapıyor, Ankara ne yapıyor?

CAVİT ARI (Antalya) - Size rağmen güzel şeyler yapıyor.

AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Yüzde 60 oy alıyor.

ABDULLAH GÜLER (Devamla) - 2019'da onun 200 milyon; onun da 5,9 milyar TL. Allah Allah.

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Vatandaş ne yaptığını görüyor, vatandaş!

ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) - Dolar kaç liraydı? Dolar kaç liraydı, şimdi kaç para oldu dolar, onu söyle.

ABDULLAH GÜLER (Devamla) - Peki, yirmi beş yıldır İzmir'i yöneten, bu seneki bütçesi 45 milyar TL...

ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) - Dolar kaç paraydı, şimdi kaç para oldu dolar, onu söyle.

ABDULLAH GÜLER (Devamla) - Bakın, İzmir Büyükşehir Belediyesinin bu sene kullandığı bütçe 45 milyar TL, seneye ne kadar kullanacak? 84 milyar TL kullanacak. Peki, İzmir Körfezi gibi -yirmi beş yıldır yönetiyorlar- malum, hiçbir canlının yaşayamayacağı hâle gelmiş bir körfez kirliliği var. Ne kadar harcamışlar arkadaşlar?

EDNAN ARSLAN (İzmir) - Bakanlık ne yapıyor, Bakanlık!

ABDULLAH GÜLER (Devamla) - 5393 sayılı Belediye Kanunu gereğince atık su, çevre hizmetleri, altyapı, içme suyu noktasında bu parayı harcamanız lazım.

CAVİT ARI (Antalya) - Körfezi temizleyecek olan sizsiniz! Körfezi temizleyemeyip gelip burada anlatmayın, sizin sorumluluğunuz.

ABDULLAH GÜLER (Devamla) - 45 milyar TL'nin bir kuruşunu bile harcamamışlar. Niye acaba? Niye acaba? (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

CAVİT ARI (Antalya) - Körfezi siz temizleyeceksiniz.

HASAN TURAN (İstanbul) - Başkanım, paraları nereye harcamışlar?

ABDULLAH GÜLER (Devamla) - Şimdi, arkadaşlar, Genel Başkan dedi ki: "Gençlerimiz bu ülkenin geleceğine dair güvensizlik duyuyorlar."

HASAN TURAN (İstanbul) - Konsere vermişler Başkanım.

ABDULLAH GÜLER (Devamla) - Evet, "konser belediyeciliği" diye bir kayıt da girdi. Arkadaşlar, şu anda hemen Google'dan girin, önünüze çıkar, Euronews...

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Ya, niye reddettiniz be komisyonu? Komisyonu niye reddettiniz?

CAVİT ARI (Antalya) - Kültür Bakanlığı ne kadar harcamış Kültür Yolu Festivallerine, bir de onu açıklayın. Kültür Yolu Festivallerine kaç para harcadınız, bir açıklayın bakalım. Sizin Bakanınız açıklayamadı, bir belediyenin konserinden bahsedeceğinize Bakanınızın cevap veremediklerinden bahsedin. Cevap veremediniz hiçbirine, sizin Bakanınız cevap veremedi.

ABDULLAH GÜLER (Devamla) - Ah nezaket, ne güzel bir şeymişsin sen.

Evet, gerçekler acıdır arkadaşlar, gerçekler adamı rahatsız eder, rahatsız olur insanlar, rahatsız etmeye devam edeceğiz.

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Sen rahatsız falan etmiyorsun, sen konuşmaya devam et. Senin konuşman yarıyor bize, devam et sen.

CAVİT ARI (Antalya) - Kültüre karşısınız, konsere karşısınız, her şeye karşısınız.

ABDULLAH GÜLER (Devamla) - Tabii, arkadaşlar, İmam Gazali der ki: "Sakın cevizi size sunulduğu gibi görmeyin. Cevizi size sunulduğu gibi görürseniz onu bir kabuk zannedersiniz ama cevizi kırarsanız içinde şifalı ve vücuda faydalı cevizin ham maddesini görürsünüz." Biraz önce, maalesef, arkadaşlar bize cevizin kabuğunu gösteriyor, biz içini gösteriyoruz. Niye rahatsız oluyorsunuz ki? İçini gösteriyoruz arkadaşlar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

MURAT EMİR (Ankara) - O yüzden de hep ceviz kırıyorsunuz!

ABDULLAH GÜLER (Devamla) - Arkadaşlar, fırsattan istifade, evet, anaokulu yapmışlar, tebrik ediyoruz. Her ne kadar CHP iptal ettirse de...

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Anaokulu değil, kreş, kreş...

AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Anaokulu ile kreş farklı.

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Evet, farkını öğren.

ABDULLAH GÜLER (Devamla) - Kreş yaptılar.

Ya, bu 80 tane kreşin maliyeti ne acaba; bir sunarlar mı acaba? 80 tane kreş yaptılar ya; kaç tanesi kiralık, kaç tane bina yapılmış? Yapsınlar.

MURAT EMİR (Ankara) - Yapsan bilirdin, hiç yapmadın ki o yüzden bilmiyorsun!

CAVİT ARI (Antalya) - Sizin yapamadıklarınız yapıldı.

ABDULLAH GÜLER (Devamla) - Yani şu 1 trilyonluk bütçeyi nereye harcadılar bize bir sunsalar; çok merak ediyoruz.

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Mülkiye müfettişlerine sormuyor musun, mülkiye müfettişlerine sormuyor musun sen o rakamları?

CAVİT ARI (Antalya) - O yüzden kapatmaya çalışıyorsunuz!

ABDULLAH GÜLER (Devamla) - Arkadaşlar, bu arada güçlü yapısı ve yüksek büyüme oranlarıyla millî gelir büyüklüğümüz cumhuriyet tarihinin rekorunu kırmıştır; geçen sene 1 trilyon 180 milyar dolara, inşallah, bu sene 1 trilyon 350 milyar dolara gayrisafi millî hasılayı ulaştırmış olacağız.

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) - Dolar kaç para oldu? Dolar kaç para oldu, dolar?

ABDULLAH GÜLER (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bu başarı kuşkusuz son yirmi iki yılda elde ettiğimiz kazanımların sonucudur. Bu veriler Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde Türkiye ekonomisinin Türkiye Yüzyılı'na sağlam adımlarla başlangıç yaptığını da göstermektedir.

Bu dönemde sanayide çalışan sayımız 3 milyon 900 binden 6 milyon 700 bine çıkmış, sanayi üretimimiz 3,2 katına çıkmış, yıllık ihracatımız 36 milyar dolardan 262 milyar dolara çıkmış, ihracatımızın dünyadaki payı yüzde 0,55'ten 1,07'ye yükselmiş. Orta yüksek ve yüksek teknoloji ürünlerinin ihracatını 10,3 milyar dolardan 97,2 milyar dolara çıkardık. Türkiye bugün Çin'den Orta Avrupa'ya kadar uzanan kuşakta en fazla ürünü rekabetçi şekilde en fazla ülkeye ihraç edebilen bir ülkedir. 2002 yılından bu yana Türkiye'nin AR-GE harcamalarını 1,2 milyar dolardan 16,1 milyar dolara yükselttik. Aynı dönemde tam zaman eş değer AR-GE personeli sayımız 29 binden 291 bine çıkmıştır. 1.327 AR-GE merkezi ve 332 tasarım merkezinde gerçekleştirilen 96 binden fazla AR-GE projesini desteklemeye devam ediyoruz. Sayıları 2'den 104'e çıkan teknoparklarımız da yenilikçi fikirler, katma değerli ürünler üretmeye devam ediyor. 11.086 girişimin inovasyonu sürdürdüğü teknoparklarımızda yürütülen proje sayısı 78 bini aşmıştır. Türkiye'yi üst gelir grubu ülkeler arasına taşımak ve aziz milletimizi daha müreffeh kılmak için teknoloji devriminin fırsatlarını değerlendirerek atılımımızı hızlandırıyoruz. On İkinci Kalkınma Planı'mız doğrultusunda, 2028'e kadar yüksek ve orta yüksek teknolojili ürünlerin ihracatını 97 milyar dolardan 176 milyar dolara çıkaracağız. İleri teknoloji üretim üssü hâline geleceğiz inşallah. Bu amaçla, tarihimizin en büyük ölçekli teşvik programı HIT-30 Yüksek Teknoloji Yatırım Programı'nı ilan etmiş bulunuyoruz. Yirmi iki yılda 5 misline çıkan uluslararası nitelikli bilimsel yayın sayısıyla ülkemiz dünyada 22'nci sıradan 14'üncü sıraya yükselmiştir. Geçerli tescile sahip sınai mülkiyet portföyümüzü yirmi iki yılda 93 binden 2 milyona çıkardık. 2023 yılında 1.826 uluslararası araştırma raporuyla uluslararası patent araştırma ve inceleme otoriteleri arasında 9'uncu sırada yer aldık.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye ekonomisi AK PARTİ iktidara gelene kadar siyasi ve ekonomik istikrarsızlıkların gölgesinde kalarak potansiyelinin altında bir performans sergilemiş, IMF gözetiminde kurulan iktisadi yapı ayrıcalıklı bir kesimin maalesef çıkarına hizmet etmiştir. Bu dönemin en önemli yapısal sorunlarından biri olan kamu maliyesi alanında gerekli reformun yapılmaması kamu açıklarının artmasına, makroekonomik dengelerin bozulmasına ve sürekli ekonomik kriz üretmesine neden olmuştur. AK PARTİ'den önceki dönemde IMF'yle 19 farklı stand-by antlaşması ve 15 defa borç ötelemesi yapılmış olması ekonomimizin de içinde bulunduğu dramatik durumu gözler önüne sermektedir.

Değerli milletvekilleri, siyasi ve ekonomik saldırılar karşısında hükûmetlerimiz önemli sınamalardan geçmiştir; 17-25 Aralık FETÖ darbesi, yine, 15 Temmuz hain darbe teşebbüsü. Bu sınamaları da aziz milletimizin desteği, teveccühleri ve kararlı duruşuyla atlattık. Ancak, diğer taraftan küresel düzeyde de ortaya çıkan 2008 dünya finansal krizi, 2020 yılı başında ortaya çıkan ve deyim yerindeyse tüm dünyaya kepenk kapattıran pandemi dönemi, 2022'de küresel emtia piyasasını altüst eden Rusya-Ukrayna savaşı, 2023 yılının Ekim ayında başlayan ve hâlen devam eden İsrail'in Filistin halkına uygulamış olduğu, katil İsrail'in uygulamış olduğu insanlık zulmü ve sonrasında yaşanan gelişmeler sonucunda savaşın İran-Lübnan ve Suriye dâhil tüm Orta Doğu'ya yayılma riski de yine hükûmetlerimizi siyasal ve ekonomik olarak sınayan küresel düzeyde yaşanan önemli gelişmeler olmuştur. Bütün bunların ardından 2023 yılı Şubat ayında yaşadığımız, "asrın felaketi" olarak nitelendirilen, 11 ilimizi birden etkileyen 50.000'den fazla vatandaşımızın kaybına yol açan, aynı zamanda ekonomimize 100 milyar doların üzerinde yük getiren Kahramanmaraş merkezli deprem felaketi sonrasında Hükûmetimiz bütün imkânları seferber etmiş ve yaraları da hızlıca sarmaya devam ediyor. Sayın Cumhurbaşkanımız liderliğindeki AK PARTİ hükûmetleri yaraları sarmasını bilmiş, tüm bu siyasi ve ekonomik sınamalardan yüz akıyla, başarıyla geçmiştir. Türkiye'nin siyasi ve ekonomik sorunları aşma konusundaki başarısı ve direnci teyit edilmiş, Türkiye ekonomisi yirmi iki yıl boyunca birkaç çeyrek dışında sürekli büyüme göstermeye devam etmiştir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2025 bütçemiz 14 trilyon 738 milyar büyüklüğünde olacaktır. 2002 yılından beri eğitimde kalite artışını ekonomik ve beşerî kalkınmamızın ana unsurlarından biri olarak gördük ve eğitimi en öncelikli meselemiz olarak kabul ettik. Bu bakış açısının bir yansıması olarak eğitim bütçemizi 2025 yılında 2 trilyon 181 milyar liraya yükselttik. Böylece merkezî yönetim bütçesinden 2002 yılında yalnızca yüzde 9,4 seviyesinde pay alan eğitime 2025 yılında yüzde 14,8 oranıyla en büyük payı ayırdık. Bu kapsamda Millî Eğitim Bakanlığı bütçesi için 2025 yılında 1 trilyon 452 milyar lira da kaynak ayırmış olduk. Millî Eğitim Bakanlığının yatırım bütçesini 2024 yılı ödeneğine göre yüzde 41,2 artırarak 100 milyar liradan 142 milyar liraya çıkarıyoruz. Son iki yılda eğitime ayrılan yatırım bütçesini 3,55 kat artırmış bulunmaktayız. Peki, eğitime verilen bu kaynaklar sonuçlara nasıl yansımıştı?

Değerli arkadaşlar, OECD rakamları kapsamı içerisinde Uluslararası Matematik ve Fen Eğilimleri Araştırması sonuçlarına göre Türkiye her 2 alanda da üst sıralara yükseldi. Türkiye 4'üncü sınıf fen bilimlerinde OECD ülkeleri arasında 2'nci, Avrupa genelinde ise en yüksek puanı alarak 1'inci oldu.

Eğitimle birlikte hükûmetlerimiz döneminde en fazla önem verdiğimiz konuların başında sağlık gelmektedir. Vatandaşlarımızın sağlık hizmetlerinden en iyi şekilde yararlanmasını sağlamak amacıyla merkezî yönetim bütçesinden sağlık hizmetleri için 2025 yılında 1 trilyon 106 milyar lira kaynağı ayırmış bulunuyoruz. Merkezî yönetim bütçesinden sağlık için ayrılan kaynağa Sosyal Güvenlik Kurumundan yapılacak sağlık harcamalarını da eklediğimizde sağlık alanına ayrılan toplam kaynağın 2 trilyon 435 milyar liraya ulaştığını da göreceğiz.

Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; Türkiye Yüzyılı'nın 2'nci bütçesi olan 2025 yılı bütçesinin ülkemize ve aziz milletimize hayırlı olmasını diliyorum.

Bu vesileyle, 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 2023 Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifi'nin son şeklini alarak Genel Kurula getirilmesinde emeği geçen Plan ve Bütçe Komisyonunun Değerli Başkan ve üyelerine, Plan ve Bütçe Komisyonu uzmanlarına ve çalışanlarına, bakanlarımıza ve bürokrasisine, Türkiye Büyük Millet Meclisi çalışanlarımıza ve uzmanlarına ve kamu idarelerinin temsilcilerine şükranlarımı arz ediyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)