GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Köy Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:27
Tarih:04.12.2024

OSMAN CENGİZ ÇANDAR (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biz gecenin bu saatinde Köy Kanunu Teklifi'nin maddelerini konuşurken Türkiye televizyonları Suriye konusunda kamuoyunun zihnini, ruhunu hamasetle, içi boş bir fütuhat duygusuyla ve Kürt düşmanlığıyla doldurmayı sürdürüyor. Bu durum yaklaşık bir haftadır sürüyor; hangi televizyon kanalını açarsanız açın bir hamaset ve cehalet resmî geçidiyle karşı karşıyasınız.

Bakın, bugün Moskova'da bir açıklama yapıldı ve bu açıklamayla Rusya, üstü kapalı biçimde de olsa Suriye'deki son gelişmelerin arkasında Türkiye'nin bulunduğunu ima etti Türkiye'de bu konuda yapılan resmî açıklamanın tersine ve ona cevap niteliğinde; açıklamada "Dış güçlerin teşviki ve kapsamlı desteği olmasaydı, böylesine bir eyleme cüret edemezlerdi." denildi, yani "Heyet Tahrir el-Şam Türkiye'nin teşviki ve desteği olmasaydı Halep'e giremezdi." denilmiş oldu.

Heyet Tahrir el-Şam, eski adıyla El-Nusra. Kimdi El-Nusra? El-Kaide'nin Suriye kolu, DAEŞ'in yani IŞİD'in ideolojik ve hatta örgütsel akrabası, birçok ülke için ve Birleşmiş Milletler kayıtlarında terör örgütü. Türkiye, Heyet Tahrir el-Şam'la belirli düzeylerde iş birliği hâlinde zira Türkiye'nin sorumluluk üstlendiği Suriye'nin İdlib ili Heyet Tahrir el-Şam'ın elinde ve Cilvegözü, Bab el-Hava Sınır Kapısı da Heyet Tahrir el-Şam'ın kontrolünde. Türkiye, ayrıca, Suriye Millî Ordusu, eski adıyla ÖSO'yu kurdu, eğitti ve silahlandırdı. Bu adı geçen Suriye Millî Ordusunun içinde aslan payı Ahrar el-Şam isimli Selefi örgüte ait. Ahrar el-Şam, Heyet Tahrir el-Şam ve DAEŞ'in akrabası ve Suriye Millî Ordusunda bir dizi Selefi, cihadi örgüt var ve son bir haftadır Suriye'de gayet ciddi bir noktaya geldi. Beşar Esad rejimini kollayan Rusya İdlib'deki Heyet Tahrir el-Şam'a darbeler indirmişti, 2020 yılında İdlib'deki Rus darbelerinden Türk askerleri de nasibini almış ve hiç de kaza ve yanlışlık eseri olmayan bir Rus hava saldırısıyla 34 askerimiz hayatını kaybetmişti. Nitekim, dönemin Savunma Bakanı Hulusi Akar şu açıklamayı yapmıştı, onun sözleriyle "Önceden Rusya Federasyonu'nun sahadaki yetkilileriyle koordine edilmesine rağmen bu saldırı gerçekleştirilmiş, ilk atışı müteakip bir kez daha uyarı yapılmasına rağmen bir saldırı daha gerçekleştirilmiştir. Bu saldırıda ambulanslar dahi vurulmuştur." demişti. Rusya, İdlib'i ve Halep'i tekrar bombalamaya başladı. Yaklaşık üç yıl sonra, şimdilerde Rusya'nın İdlib ve Halep kırsalında Türk ve Türkiye desteğindeki Arap hedeflerini bombardımana başlaması ihtimalini hiç aklınıza getirebiliyor musunuz? Bir düşünün, Suriye'de Fırat'ın batısında gerçekleştirilebilecek bir ihtimalden bahsediyorum çünkü geçmişte oldu.

Fırat'ın doğusuna gelince oradaki kuzey ve doğu Suriye özerk yönetiminin Amerikan askeri şemsiyesi altında bulunduğunu da bir kenara yazın. Bugün Amerikan savaş uçakları bir askerî konvoyu bombaladılar ve bu konuda yapılan Amerikan askerî açıklaması ibret vericidir. Pentagon Sözcüsü Tümgeneral Ryder bugünkü Amerikan bombardımanını açıklarken "Odak noktamız, güçlerimizi korumak ve SDG'yle yürütülen IŞİD karşıtı operasyonları sürdürmektir." dedi. Kim SDG? Suriye Demokratik Güçleri yani siyasi olarak PYD'nin, askerî olarak YPG'nin yani Türkiye'de isimleri "terörist" olarak telaffuz edilen örgütlerin omurgasını oluşturdukları kuruluş. Amerika, onları müttefik olarak görüyor; Fırat'ın doğusunda durum böyle. Fırat'ın batısında ise tüm Rusya'yla birlikte dünyanın terörist olarak ilan ettiği unsurlar Türkiye'nin müttefiki muamelesi görüyorlar. Bu durumun böyle devam edebilmesi, Türkiye'nin Suriye'deki muazzam karmaşadan nihai olarak kazançlı çıkabilmesi mümkün mü arkadaşlar? Halep Kalesi'nde kısa süre için asılmış Türk bayrağı görünce heyecanlanıp Fetih suresini okuyarak Halep'i eninde sonunda Türkiye'ye katabileceğimizi düşünüyor muyuz arkadaşlar? Ben o toprakları karış karış bilirim, Halep'i de pek severim. Halep'in Türkiye’nin bir parçası olmasını gerçekten çok isterdim ama…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Çandar.

OSMAN CENGİZ ÇANDAR (Devamla) - …Birinci Dünya Savaşı öncesine dönemeyiz maalesef ve şimdi, Tel Rıfat haşeratlardan, çıyanlardan, insan suretinde dolaşan alçaklardan köşe bucak temizlendi diye de sevinmemeliyiz. Tel Rıfat ve Şehba çevresinden 200 bin insan son iki gün içinde 30 kilometre daha doğuya, Tabka’ya göç etmek zorunda kaldılar. Orada, Tel Rıfat’ta zaten çok zor şartlar altında yaşıyorlardı, 30 kilometre batıda olan Afrin’den, yüz yıllardır yaşamakta oldukları bölgeden, evlerinden sürülmüş insanlardı. 200 bin çıyan ve haşerat değil onlar, "kardeşlerimiz" dediğiniz Kürt insanlarıydı Tel Rıfat’tan göç etmek zorunda kalan bu 200 bin insan; bunlar bizim insanlarımız.

Dışişleri Komisyonunda hem geçen yıl hem de bu yıl Türkiye’nin Suriye politikasının tepeden tırnağa yüz seksen derece değişmesi gerektiğini söyledim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OSMAN CENGİZ ÇANDAR (Devamla) - Son bir haftadır Suriye’de yaşanan gelişmeler bu şartın geçerliliğini ortaya koydu, değiştirin Suriye politikasını hem de tepeden tırnağa.

Teşekkür ederim. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)