| Konu: | 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’ne, kapalı nüfus sayımı tekliflerine, aile hekimlerinin iş bırakma eylemlerine ve İsrail’le ticareti protesto eden gençlere ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 26 |
| Tarih: | 03.12.2024 |
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Saygıdeğer milletvekilleri, bugün 3 Aralık Dünya Engelliler Günü. Kutlanacak bir gün değil elbet, dikkat çekilecek bir gün. Türkiye'deki engelli vatandaşlarımızın sayısını hâlâ tam olarak bilemiyoruz. Her birinin ayrı ayrı, son derece ciddi, dramatik sorunları var; tartışıyoruz ama konuyu kapatıyoruz. Fiziki ve mimari şartların yetersizliği mesela, hayatlarını son derece zorlaştırıyor. Ortez, protez ve diğer medikal ürünlerle ilgili ödemeleri gereken para her gün artıyor ve yapılan katkılar son derece yetersiz. Ulaşım araçları yetersiz mesela; bundan dolayı hayata entegre olmak, sosyal hayatın bir parçası olmak son derece zor onlar için. İstihdam oranı da keza son derece düşük ve ne yazık ki istihdam koşullarını kolaylaştıracak adımlar atılmıyor, atılamıyor. Sosyal devlet olmanın ilk ve temel şartıdır engelli yurttaşları hayata olabildiğince entegre etmek ve onların hayat koşullarını kolaylaştırmak. Türkiye'de 10 milyon civarında engelli nüfus olduğunu tahmin ediyoruz ancak tam rakamı bilemiyoruz. En son resmî açıklama TÜİK tarafından 2019 yılında yapıldı. Doğal olarak artan engelli sayısının dışında bir de deprem yaşadık ama hâlihazırda engelli sayısını net olarak maalesef bilmiyoruz.
Geçtiğimiz haftalarda, Genel Başkanımız Sayın Müsavat Dervişoğlu, sığınmacı sayısını tespit edebilmek için bir kapalı nüfus sayımı teklif etmişti Türkiye genelinde ancak bu teklif maalesef gündeme alınmadı fakat bu ısrarımızı devam ettireceğiz. Bu teklif hayata geçerse sadece sığınmacı sayısının değil aynı zamanda şu an bilemediğimiz engelli sayısının da ne olduğunu net olarak öğrenme fırsatımız ortaya çıkacak.
Bahsettiğim sorunların dışında beslenme ve barınma gibi son derece ciddi sorunları var engellilerin ve devletin vermiş olduğu aylık maalesef çok yetersiz. Mesela, yüzde 40 ila yüzde 69 arası engeli olan vatandaşlarımıza devletin münasip gördüğü para 2.797 lira ve yüzde 70'in üzerinde engeli olan vatandaşlarımıza da uygun görülen 4.196 lira. Bununla gıda, barınma gibi temel ihtiyaçları karşılamak, öte yandan tıbbi malzemeleri temin etmek, sosyal hayata entegre olmak takdir edersiniz ki mümkün değil.
Tabii, bu arada, AK PARTİ'nin Sayın Grup Başkan Vekili de buradayken kendisine bir hatırlatma yapmak istiyorum: AK PARTİ kurulduğu yıllarda hakikaten engellilerle ilgili çok önemli vaatlerde, taahhütlerde bulunmuştu. Lütfen açın, o programı okuyun ve yirmi üç yıldır engellilerin ne noktaya geldiğini de bizatihi görmüş olun.
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; aile hekimlerimiz geçtiğimiz ay üç gün iş bırakma eylemi yaptılar. Bugün de yeniden başlayan bir eyleme tanık oluyoruz, beş gün süreyle iş bırakma eylemine gidecekler. Çok ilginçtir; Sağlık Bakanlığından bir açıklama geldi, denildi ki: "Eksikliklerini hissetmedik ve açıkçası ne yapıyorlar ki onların eksikliklerini hissedelim?" Bunu söyleyen Sağlık Bakanlığında bir Bakan Yardımcısı. Ben de buradan açıkça ilan ediyorum: Biz de sizin eksikliğinizi hissetmiyoruz. Siz ne yapıyorsunuz ki bu ülkede sağlık bu hâle geldi? Dolayısıyla görevli bir Bakan Yardımcısının 28 bin aile hekiminin dramlarına kayıtsız kalıp "Eksikliklerini hissetmedik." demesi bir skandaldır ve kabul edilemez.
Bakın, öylesine absürt, öylesine sıra dışı, öylesine anlamsız bir yönetmelik hayata geçirdiler ki hakikaten dünyada eşi benzeri yok, dünyada örneği yok. Bakın, Dünya Sağlık Örgütü diyor ki: "Sağlık bütçesinin yüzde 75'i birinci basamak sağlık hizmetlerine ayrılır, yüzde 25'i de tedavi için." Türkiye'de tam tersi, birinci basamak planlı bir şekilde çökertiliyor ama bütçenin neredeyse tamamı şehir hastanelerine ve özel hastanelere boca ediliyor. Mesela, şimdi, yeni çıkan bu yönetmelikte olan şeyleri size özetleyeyim: Örneğin, bir vatandaş geldi, doktoruna dedi ki: "Bana antibiyotik yaz." Doktor antibiyotik yazarsa puanından düşülecek, yazmazsa bu sefer vatandaş şikâyet edecek, yine puanından düşülecek. Öte yandan, sağlık ünitesine bağlı olan hastalar bir dönem içerisinde 7'den fazla oraya değil de başka bir üniteye giderlerse yine bunların puanları düşecek. Mesela, bir hasta altı ay aile hekimine uğramadığında yine puanı düşecek. Öte yandan, eğer doktor yanındaki yoğun sayıdaki hastaya bakmak isterse bakamayacak, sadece kendi hastalarına bakacak ve eğer doktorun ya da aile hekiminin hastaları başka yere taşınırsa yine ondan dolayı da puanı kesilecek. Şimdi, ben buradan soruyorum: Bir öğretmenin okulda öğrencisi azaldığında, başka bir okula kaydını yaptırdığında öğretmenin maaşı düşüyor mu? Sayın Başkanım, başka bir örnek daha vereceğim, camilerden örnek vereceğim: Mesela, imamların cemaati azaldı ya da imamların cemaati altı vakit, yedi vakit namaza gitmedi veya vazgeçti, başka bir camiye gitti, imamların maaşını düşürüyor musunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Çömez, tamamlayın lütfen.
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - Böyle bir absürt, böyle bir anlamsız, böyle bir saçma uygulama olmaz. Aile hekimlerinin yapmış olduğu bu eylemi veyahut da iş bırakma eylemini biz destekliyoruz ve bu, Allah kanunu değil, bunun mutlaka değiştirilmesi lazım. Sağlık Bakanına açık çağrıda bulunuyoruz: Bunun yürümesi mümkün değil, bu şartlarda aile hekimliğinin hizmet vermesi de mümkün değil.
Şimdi, bir başka konuya daha temas edeceğim. Geçtiğimiz günlerde Sayın Erdoğan TRT World'ün bir toplantısında konuşma yaparken gençler kendisini protesto ettiler, çok da iyi ettiler. Protesto ederken çizgiden çıkmadılar; son derece medeni, son derece nazik bir şekilde, bizim Parlamento çatısı altında yapmış olduğumuz eleştirileri dile getirdiler. Kathrin gemisi dünyada yasaklanmış gemi, İsrail'e silah taşıdığı için yasaklanmış gemi Türkiye'de çalışıyor. ZIM firması İsrail'in en büyük ticaret firması, Türkiye'de harıl harıl faaliyetlerine devam ediyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Çömez, tamamlayın lütfen.
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - Türkiye'den kalkan ticaret gemileri "Filistin'e ticari ürün götürüyoruz." adı altında hâlâ İsrail limanlarına mal taşıyor. Öte yandan, Yunanistan üzerinden, Mısır üzerinden hâlâ ticaret harıl harıl devam ediyor. Son günlerde takip ettiğim ve ortaya çıkan bir gerçek daha var; Türkiye'den İsrail'e giden ticaret gemileri limanlardan ayrılırken vericilerini kapatıyorlar ve sonra Hayfa Limanı'na vardıklarında açıyorlar ama rotayı takip ediyorsunuz, harıl harıl ticaret buradan devam ediyor. Dolayısıyla gençler son derece demokratik, son derece insan hakları ve özgürlükler sınırları içerisinde kalan bir eylem yapmışlar ve Sayın Erdoğan'a demişler ki: "Bunlarla ilgili bize hesap ver." Ne oldu? 9'u birden tutuklandı, doğru düzgün ifadeleri bile alınmadan kendileri şu anda cezaevine konuldu. Türkiye bunları hak etmiyor. "Dünya lideri" diyorsunuz Sayın Erdoğan'a, birkaç dünya liderinden örnek vereceğim: George Bush'a ayakkabı fırlattılar, Emmanuel Macron'a yumurta attılar, Merkel'e domates fırlattılar, Berlusconi'nin kafasına heykel attılar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - Bitiriyorum, son cümlem.
BAŞKAN - Tamamlayın lütfen.
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - Tony Blair'in kafasına toz attılar, Vladimir Putin'e de çok ağır hakaretler edip gösteri yaptılar ve Trump'a da yine yumurta attılar. Bu eylemleri yapanların hiç birisinin başına, bizim ülkemizde Anayasa’nın kendilerine vermiş olduğu hakkı kullanan bu gençlerin başına gelenler gelmedi. Dolayısıyla eğer Türkiye demokratik bir ülke olacaksa, Anayasa'ya uyan bir ülke olacaksa bunlara "Dur!" demenin ve korkmadan özgürce insanların sesine kulak vermenin vakti geldi diyorum ve teşekkür ediyorum.