| Konu: | TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞI İDARİ TEŞKİLATI KANUNU TEKLİFİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 26 |
| Tarih: | 30.11.2011 |
CHP GRUBU ADINA FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; hepinize saygılar sunuyorum.
Değerli milletvekilleri, yasama organımızın teşkilat yasasını yapıyoruz. Tabii, yasama organı demek hukukun üstünlüğünü, önce bunu egemen kılan bir organ. Tabii, öncelikle burada, Türkiye de bir hukuk devleti ve hukukun üstünlüğünü asla hiçbirimizin tartışmaması lazım.
Bugün tutuklu milletvekillerimiz ve bu milletvekillerimizden Sayın Balbay'ın bininci günü ve bin gündür tutuklu ve hücrede.
Değerli milletvekilleri, bu ülkede Sayın Başbakan Yardımcısı çıkıyor, Plan ve Bütçe Komisyonunda diyor ki: "Ben bunlardan üzüntü duyuyorum. Ben tutuklu milletvekillerinin tutuklu olmasından hicap duyuyorum." ve diyor ki: "Hâkimler -tutanaklara bakın, Sayın Arınç Plan ve Bütçeye hangi gün geldiyse, dağıtayım isterseniz- millet iradesine ipotek koymuştur." Girin Plan ve Bütçedeki tutanaklara, bakın, aynen ifade bu. "Bu ülkede millet iradesi vardır ama hâkimler millet iradesine ipotek koymuştur." diyor. Ben anlamıyorum o zaman, ben neredeyim? Bu ülkede bir Başbakan Yardımcısı bunu söylüyor ama hâlâ daha biz burada hukuku arıyoruz. Kendi hukukuna sahip çıkmayan bir Meclis olarak görmek hepimizi çok üzüyor arkadaşlar. Bir kere bininci gün?
Değerli arkadaşlarım, Yüksek Seçim Kurulu ne iş yapar? Eğer bir milletvekilinin milletvekili seçilme ehliyeti yoksa o zaman bizden neden belge istiyor? Savcılık istiyor, diploma istiyor, askerlik istiyor. İnceleyip "Bu adam milletvekili olamaz." deyip geri gönderdikleri var. Peki, bu milletvekillerine "Sen milletvekili olabilirsin." diye seçime girmesine izin veriyorsa bunu nasıl yorumluyorsunuz? İşte, millet iradesini yok etmek yarın hepimize, bu ülkeye çok büyük zararlar açar. Maalesef, burada millet iradesi tecelli etmiyor arkadaşlar.
Tabii bu Meclisin olmasında esas, demokrasinin temel bütünü, olmazsa olmazı siyasi partiler ve siyasi parti gruplarıdır. Bu Meclisi siyasi parti grupları yönetir. Bu Meclisi bürokrasi yönetemez. Bu Meclisin, yasama organının gerçek hâkimi siyasi parti gruplarıdır. Ancak siyasi parti gruplarıyla birlikte Meclis Başkanlık Divanı Meclisteki her işi yürütür arkadaşlar, ama önce siyasi parti gruplarını tanıyacaksın; seçilmiş, halkın iradesiyle gelmiş -eğer bir şekilde mevcut Anayasa'da tarif etmişse şu kadar milletvekili alan parti grup kurar diye- grup kurmuşsa, siyasi parti Meclis Başkanlık Divanına eğer üye vermişse Meclisi bu Başkanlık Divanı yönetir. Öncelikle Meclisin kendine sahip çıkması lazım. Eğer bir şekilde kendi çalışmalarını naklen yayın yaptırmakta aciz kalıyorsa bunun adı yasama meclisi olamaz arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar) Meclis ne TRT'nin ne başka kurumun talimatıyla hareket edemez. "TRT'yle böyle protokol yaptık da, şöyledir, böyledir." diyemez. Meclis, yaptığı her türlü çalışmasını, her türlü yaptığı işlevi, grup konuşmalarını ve diğer tüm çalışmaları halkın bilgisine sunmaktan gurur duymalıdır. Meclis, çalışmalarını halkın iradesinden kaçıramaz. Hani "halk iradesi" diyoruz, nerede kaldı halk iradesi, nerede halkın iradesi? Siz, eğer, Meclis çalışmalarını, siyasi parti gruplarının çalışmalarını halkın iradesinden kaçırıyorsanız o zaman bu Meclis yasama görevini yapmıyor.
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) - Bunu en son konuşacak olan sizsiniz, halkın iradesini en son siz konuşacaksınız.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Ben konuşayım, sen dinle. Halkın iradesine kim saygı gösteriyor, halkın iradesini...
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) - Burada milletvekilini dışarı atan sizsiniz.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Sen sesini kes otur orada...
Sesini kes otur orada...
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) - Milletvekilini dışarı siz attınız.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Sesini kes otur orada...
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) - Buradan milletvekilini dışarı attınız.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Sesini kes otur orada!
Halkın iradesini...
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Milletvekiline saygısızlık yapamazsın.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Sesini kes! Sesini keseceksin.
Sayın Metiner, dinlemesini bileceksin.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen...
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Saygısızlık yapma.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Dinlemesini bileceksin.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri lütfen...
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Kimsin sen ya!
BAŞKAN - Sayın Aslanoğlu...
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Dinlemesini bileceksin.
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Konuşmasını öğren sen.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Dinlemesini bilmiyorsan, dinlemesini öğreneceksin.
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Bir milletvekiline talimat vererek konuşamazsın.
MUHAMMET RIZA YALÇINKAYA (Bartın) - Sayın Başkan, sustur şunu.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen...
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Dinlemesini öğreneceksin.
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Otur oturduğun yerde.
BAŞKAN - Sayın Aslanoğlu, Genel Kurula hitap eder misin.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Dinlemesini öğreneceksin.
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Geçti o dönemler.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Dinlemesini öğren.
BAŞKAN - Sayın Metiner, lütfen...
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Her gün burada insanlara laf atarak değil, önce dinlemesini bileceksin.
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Edebinle konuş.
BAŞKAN - Sayın Aslanoğlu, lütfen...
Sayın Metiner, lütfen...
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Evet, dinlemesini bileceksin. Önce dinlemeyi bil.
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Bir milletvekiline talimat veremezsin.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Öyle konuşursa, söylerim.
BAŞKAN - Sayın Metiner, lütfen...
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Konuşurum.
Dinlemeyi bileceksiniz, dinlemeyi bileceksin. Dinlemeyi bilmiyorsan orada oturmayacaksın.
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Kabadayı mısın sen?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Dışarıda olurum, burada olmam, bura milletin iradesi.
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Çık dışarı o zaman.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Dışarıda olurum, evet, dışarıda olurum, gel.
MUHAMMET RIZA YALÇINKAYA (Bartın) - Metiner, neye meydan okuyorsun?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Burada olmam, burası millet iradesi. Burada, ben milletin önünde çok saygılıyımdır.
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Terbiyeli konuşacaksın.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Ben çok terbiyeliyim. Kimin ne kadar terbiyeli olduğunu herkes iyi biliyor.
BAŞKAN - Sayın Metiner, Sayın Aslanoğlu lütfen.
MUHAMMET RIZA YALÇINKAYA (Bartın) - Ayıp ya, orada sokak çocuğu gibi herkese laf atıyor, bütün kürsüye çıkanlara laf atıyor ya!
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Değerli milletvekilleri, milletin iradesi? (AK PARTİ ve CHP sıralarından gürültüler)
Hanımefendi, süremi keser misiniz?
BAŞKAN - Kestim, şimdi, bakın, Sayın Aslanoğlu, bir dakika, ben şimdi vereceğim tekrar. Sizin on üç dakikanız vardı, üç dakika ekleyeceğim, yeniden başlatıyorum.
MUHAMMET RIZA YALÇINKAYA (Bartın) - Kadrolu laf atıcı, başka bir şey yapmıyor.
BAŞKAN - Evet, şimdi buyurun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Değerli arkadaşlar, aynen bir daha söylüyorum: Milletin iradesi, gidip millete "millet iradesi" demek değil, milletin iradesi milletin gözünün önünde yaptığın her işin hesabını vermekle tecelli eder. Bu nedenle bu Meclis, yaptığı her şeyin hesabını? "Millet takdir etsin." Hani, böyle diyordunuz? Evet, millet takdir etsin ama niye milletten kaçırıyorsunuz? Niye millete yayınlatmıyorsunuz? Samimi olmak lazım. Ben bunu Plan ve Bütçe Komisyonunda Türkiye Büyük Millet Meclisi bütçesi görüşülürken Meclis Başkanına ve Basın, Yayından sorumlu olan Sayın Başbakan Yardımcısına sorduğumda her biri hiç birinin haberi yokmuş, bu yayınları kim kesmiş, bu yayınlar niye yapılmıyor, bize kimse bir cevap veremiyor. Bize birisi cevap versin.
Biz diyoruz ki: Madem bu Meclis yasama Meclisi, önce kendi yasamasını yapmalı ve kendi yaptığı her türlü hesabı da millet iradesine sunmalıdır. Millet iradesine sunulmayan bir irade hiçbir zaman buradaki halkın egemenliği olamaz arkadaşlar. Onun için bu Mecliste ne görüşülüyor ise bu Mecliste herkes her şeyi bilsin, her şeyi görsün. Milletin iradesine saygı duyalım. Lütfen önce Türkiye Büyük Millet Meclisi bu yasama görevini yaparken siyasi parti gruplarının ve Meclisin tüm çalışmalarını halkın iradesine sunmak, en tabii, en baş görevidir arkadaşlar. Önce bunu yapsın arkadaşlar.
Değerli arkadaşlarım, tabii, burada, Meclis Türkiye'deki kurumlara örnek olmalıdır. Türkiye'deki kurumlara dürüstlükle, ilkelilikle, basiretlilikle tüm kurumlara örnek olmalıdır. Acaba Türkiye Büyük Millet Meclisi bugüne kadar Türkiye'deki kurumlara örnek olmuş mudur? Bugün demiyorum, dün de, evvelsi gün de, bugün de. Sayın arkadaşlar, hiç olmamıştır. Ahbap çavuş ilişkisi, kariyer, liyakat, bunlar olmaksızın bir sürü kadro doldurulmuş. Şimdi de deniyor ki: -işin acısı bu- "Mecliste norm kadro çalışması yapacağız. Fazla personel var, göndereceğiz." Ya kardeşim, kimi gönderiyorsun? Burada yıllardır emek veren, dürüstçe, namusluca, şereflice çalışan bir sürü insan var. Önce, sen, liyakati olmadan, becerisi olmadan buraya getirdiğin insanlardan hesap sor. Sen yıllardır burada sınav açıyor musun? 2000 yılından beri burada sınav yaptın mı? İnsanların liyakatini ölçtün mü? Hayır. Ahbap çavuş ilişkisi, ahbabı olan geldi buraya. Çok kötü bir sınav vermiştir, dün de vermiştir, evvelsi gün de, bugün de.
Öncelikle, bu Mecliste yıllardır çalışan, emek veren insanların önünde saygıyla eğiliyorum. Bu insanları mağdur etmeye hiç kimsenin hakkı yoktur. Bir kere, bir madde var, meşhur bir madde, önce Genel Sekreterlik, bu insanları, kadro fazlasını başka kurum ve kuruluşlarına gönderme yetkisi istiyordu. Ya, kimi gönderiyorsun? Yıllarca emek veren insanlara sahip çıkmıyorsan, vefan yoksa, bir gün aynı vefasızlığı sana birisi yapar.
Biz, önce alt komisyon üyelerimiz Sayın Aşkın Türeli ve Sayın Aydın Ayaydın, Sayın Bilgiç -burada mı- onlarla oturdular, Sayın Mustafa Bey, onlarla oturdular, bunu ifade ettik.
Arkadaşlar, bu Meclisten irade dışında, kişinin iradesi dışında kimseyi göndermek, başka kurum ve kuruluşlara sürgün yapmak hiç kimseye yakışmaz. Burası Türkiye Büyük Millet Meclisi. Önce saygıya, sevgiye, vefaya burası örnek olmalıdır ama maalesef, bugüne kadar, kariyer, liyakat; bunlar hiç dikkate alınmadığı için her şey birbirine karışmış. Bir kurumda -memur, 4/C, 4/D, 4/B, danışman, danışman yardımcısı- eğer işleri bu kadar çok birbirine karıştırırsan bunlara hâkim olamazsın.
Yine, başka bir konu: Eğer bir meclis insan çalıştırıyorsa önce Türkiye'de hukuk devletine onun uyması lazım. Burada danışman, danışman yardımcısı çalıştırıyorlar. Eğer Türkiye'de herhangi bir kurum insan çalıştırıyorsa? Kıdem tazminatı olmayan, kıdem tazminatı vermeyen başka bir kurum biliyor musunuz arkadaşlar? Var mı böyle bir kurum? Var, Türkiye Büyük Millet Meclisi. Kanunun boşluğundan yararlanıp, sözleşmeli diye? Sözleşmeli değil arkadaş, bir milletvekili dört sene burada çalışıyor, dört sene onun danışmanlığını yapıyorsa, dört sene onun yanında çalışıyorsa, dört sene çalıştırıyorsan bu süreli iş değildir, bu süreli değildir ama atlatarak bu Meclis yapmamalı, bu Meclis örnek olmalı. Ben, Plan ve Bütçe Komisyonunda şikâyet ettim, "İhbar ediyorum." dedim, yine ihbar ediyorum, Çalışma Bakanlığına Meclisi ihbar ediyorum, çalışanların kıdem tazminatını ödemeyen bir kurum olarak söylüyorum.
Hayır, süreli iş değildir danışmanlık. Danışmanlar, bir milletvekiliyle gelir, dört yıl çalışır, dört yıl sonra gittiği zaman da kıdem tazminatı ödemek yasal hakkıdır arkadaşlar. Böyle bir şey olmaz. Yasayı uygulamayan, yasayı atlatan bir kurum olabilir mi Meclis?
Değerli arkadaşlarım, bir mecliste sevgi olmalı. Bu kurumda sevgi olmalı. Siz, şimdi, dışarıdan bir sürü insan? Her milletvekiline, danışman, danışman yardımcısı ve bir de yardımcı hizmetler sınıfında çalışan 3 kişi verdiler; güzel. Bir kere, kamu görevinden gelme konusunu kaldırdılar, gelmeyebilir de.
Arkadaşlar, burası Türkiye Büyük Millet Meclisi; mutlaka milletvekilleri özgür olmalı, özgür çalışmalı ama -burası Türkiye Büyük Millet Meclisi- mutlaka çalışan kişiler de Meclis disiplinine, Meclis çalışma ahengine uymalı. Ben, eğer "danışman yardımcısı" dediğimiz, "sekreter" dediğimiz kişilerin hepsinin dışarıdan gelmesi hâlinde Meclis yönetiminin bu ahengi sağlayamayacağına inanıyorum. Bunu geçtim, burada yıllardır çalışanlar var Meclis kadrosunda. Arkadaşlar, yıllardır emek vermişler; bu insanları nasıl ayırırsınız? Şimdi, yeni getirdiğiniz danışman, danışman yardımcısının ücret ve maaşları, Mecliste yıllardır çalışan insanların çok üzerinde olacak. Bu bir haksızlıktır, onlara vefasızlıktır. Yıllarca emek vermişler, hepimize emek verdiler. Bir kurumda aynı işi yapanlar arasında farklı farklı ücret yapısı olur mu? Aynı işi yapacaksın... Olmaz böyle bir şey arkadaşlar, olmaz; yazıktır.
Yine 4/C'li diye aldığı on beş yıldır, on altı yıldır çalışan insanlar var. Bunlar işlerini çok başarıyla yapıyor. Meclis örnek olmalı. Siz onları bir tarafta bırakıyorsunuz, Meclise yeni eleman alacaksınız, başkasını getiriyorsunuz. Ya, kardeşim, burada insanlar var, burada çalışmışlar, emek vermişler; bunların günahı ne? Neden Meclise eleman alırken 4/C'liler içinden seçip almıyorsun? Becerisiyle, bilgisiyle? Yok. Böyle şey olur mu arkadaşlar? Bunların günahı ne? Öncelikle, arkadaşlar, Türkiye Büyük Millet Meclisi bundan böyle dışarıdan personel alırken önce o 4/C'lileri eritmeli. "Eritmeli" derken bünyesine almalı, onlar Meclisin bir parçası. Hepinizin her gün gördüğünüz, her gün bize hizmet veren insanlar bunlar; yazıktır bu insanlara.
Arkadaşlar, bir yardımcı hizmetler var, bir idari hizmetler var, aynı işi yapıyorlar, yine farklı farklı hep birileri bir şey yaratmış. Yine söylüyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi, dün de bugün de Türkiye'ye örnek olamamış, hep birilerini getirmek için her türlü boşluktan yararlanmış, sonuçta bu doğmuş arkadaşlar, örnek bir kurum olamamış.
Bir baştabiplik var burada. Arkadaşlar, milletvekilleri, biz dün sabah beş buçukta gittik, burada bugüne kadar hepimize hizmet etti bu baştabiplik. En azından bir sorun olduğu zaman Meclis Başkanlığına gidip yani bizim bağlı olduğumuz kurum, derdimizi oraya anlatabiliyoruz. Neymiş efendim, bu Sağlık Bakanlığına devrediliyor.
Arkadaşlar, yani bir yeri yönetmekten aciz mi Meclis Genel Sekreterliği? En iyi teknik cihazı alırsın, en iyi şekil? Benim derdimi ancak ben size anlatabilirim, ben gidip Sağlık Bakanlığına derdimi nasıl anlatacağım. Ben burada gelip "Burada böyle bir sorun var, burada böyle bir dert var." demek? Çünkü ben sizle konuşmalıyım; devrediyorlar.
SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) - Ora özelleşecek, özelleşecek.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Yine, Türkiye'de bir meslek grupları vardır, her meslek grubuna saygılı olmalıyız, bir hukuk müşavirliği var. Burada hukuk müşavirleri mutlaka avukatlık ruhsatını almış olmaları lazım. Avukatlık ruhsatının alımı da belli, nasıl alınacağı belli. Örneğin, davalara avukatlık ruhsatı olmaksızın ve vekâletname örneği olmaksızın? Bildiririz ve davaya girerler. Arkadaşlar, her konunun vekâletnamesi ayrıdır, siz her avukata ayrı bir vekâletname verebilirsiniz. "Vekâletname örneği olmaksızın" ibaresi son derece açık bir örnek. Arkadaşlar, bu nedenle, hukuk müşavirliği konusunda da, avukatlık ruhsatı olmayanların mutlaka Hukuk Müşavirliğinde çalıştırılması olamaz. Mesleğe saygıdan olamaz, avukatlara saygıdan olamaz. Bir kere, bunu da söylemeden geçemeyeceğim.
Tabii, burada tasarının ilk gelişinde "Meclisteki güvenlik olgusunu özel güvenlik şirketlerine devredelim." diye getirdi Meclis Başkanlık Divanı. Ama şu anda burada bizi, tüm misafirlerimizi, hepsini karşılayan, onlara hizmet eden, Türkiye'de hepimizin emniyetini sağlayan bir polisimiz var. Bazen yirmi dört saat nöbet yapıyor bu arkadaşlar. Buraya özellikle salı günleri gelen 10 bin-15 bin kişiyi hakikaten gayet mutlu göndermeye çalışıyorlar. Bunların küçük bir tazminatları vardı, bunu da kestiler. Aynı koşulda çalışmıyor ki arkadaşlar.
Dün sabah biz beş buçukta çıktık. Meclis restoranlarında beş buçuğa kadar bekleyen o arkadaşlarımın hakkını hakikaten ödeyemeyiz. Ama onların kimi kadrolu, kimi kadrosuz, kimi 4/C'li, kimi 4/B'li. Arkadaşlar, böyle bir şey olur mu? Bir kurumda görev tanımı olmayan ve farklı farklı maaş verdiğin, birisinin aldığı maaşın yarısından daha az maaşa çalışan, o görevi daha başarıyla birisi yapıyorsa bu bir haksızlık değil midir arkadaşlar? Bizim alt komisyonumuz bu tasarıda önemli değişiklikler yaptı. Ben alt komisyona emek veren tüm arkadaşlara teşekkür ediyorum. Üst komisyonda yine hepimizin ortak noktası, hepimizin ortak duygusu diye biz elimizden gelen her türlü katkıyı verdik. Ama hâlâ bahsettiğim konular duruyor arkadaşlar, hâlâ bahsettiğim konularda sorun var.
Özellikle, Meclis çalışanlarının bir başka kuruma gönderilmesi konusunda herkes tedirgin. İnsanların yüreğini acıtmayın. İnsanlar huzurlu, mutlu çalışıyorsa bırakın, kurumlarında yirmi yıldır çalışıyorlar.
Yine aynı şekilde, başka kurumlardan gelmiş, yirmi yıldır çalışan sekreterler var. Sınav yapmışlar bunları, sınava tabi tutmuşlar; birilerini almışlar kadroya, birileri hâlâ yirmi yıldır bekliyor. Niye? Çünkü onun ağası olmamış, ona kimse sahip çıkmamış, o bir gariban.
Meclis herkesin, garibanların da babası olmalıdır ama bugüne kadar Meclis babalık görevini yapamamıştır, ahbap çavuş ilişkisinden dışarı çıkamamıştır.
Diliyorum ki bundan böyle Türkiye Büyük Millet Meclisi kariyere, liyakate, beceriye önem veren, herkesi yaptığı işle değerlendiren bir kurum olarak Türkiye'ye örnek olmalı ama bu yasayla da, bu teklifle de, şu an önümüze gelen şekilde de yine bundan umutlu değilim, umut görmüyorum. Aynı şekilde devam edecek çünkü bir birlik beraberlik örneği gösterilmedi.
Yine, farklı farklı ücretler, farklı farklı kadrolar? Bu Meclis bu olmamalı, tek yumruk olmalı, sevgi de olmalı, birlik de olmalı ama ben hayretler içinde kalıyorum. Başkanlık Divanı bunların olmasını kesinlikle istemiyor, artık buna karar verdim.
Ben, birlik olan, ulusal egemenliğinin ve hukuk devletinin olduğu, tüm milletvekillerinin, tutuklu milletvekillerinin burada olduğu, her gün yaptığımız her eylemi naklen yayınlayan bir Meclisin olması dileğiyle hepinize saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Aslanoğlu.