| Konu: | Köy Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 25 |
| Tarih: | 28.11.2024 |
MUSTAFA KAYA (İstanbul) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Köy Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 7'nci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Sizleri saygıyla selamlıyorum.
Yapılan bu düzenlemeyle, kamusal alanların fonksiyonları değiştirilerek ticari alanlara dönüştürülmesinin yolu açılmaya çalışılmaktadır. 3194 sayılı İmar Kanunu'na eklenen yeni maddelerle, imar planlarında daha önce kamu hizmetlerine ayrılmış alanların herhangi bir eş değer alan ayrılmadan ve ilmî bir gerekçe sunulmadan konut dışında ticari alanlara dönüştürülmesinin önü açılmaktadır. İktidar, bu adımlarla kamusal alanları bazı özel sektör temsilcilerinin istismarına açık hâle getirmektedir, şehirlerin en değerli bölgelerinin rant alanına dönüşmesine imkân sağlamaktadır. Bu düzenleme, kamu hizmetine tahsis edilmiş olan alanların kamusal hizmet alanına ihtiyaç olmadığını belirterek hiçbir alternatif plan sunmadan özel sektöre devredilmesini mümkün kılmaktadır. Kaldı ki imar planlarında alınan kararlar yalnızca ilgili idarenin görüşüne dayandırılmakta ve bu görüş herhangi bir sosyal ya da çevresel analizle desteklenmemektedir. Böylece, şehir planlaması halkın ihtiyaçları doğrultusunda yapılmamaktadır. Sermaye sahiplerinin çıkarları maalesef belirleyici olmaktadır. Bu, kamusal alanların satışa çıkarılmasından başka bir anlam taşımamaktadır ve bu tür değişiklik anayasal açıdan da sorunludur.
Yasanın getirdiği düzenlemelere bakıldığında, aslında kamuya ait alanların ticaret alanlarına dönüştürülmesi ve buradan elde edilecek gelirlerin özel sektörle paylaşılması gibi bir amaç güdülüyor ancak bu adımlar, şehirlerin geleceğini yok etmekten başka bir şey sağlamayacaktır. Ne yazık ki "kentsel dönüşüm" adı altında yapılan bu düzenlemeler halkın güvenliğini ve yaşam kalitesini artırmayı değil, aksine büyük sermaye gruplarına yeni rant alanları oluşturmayı hedeflemektedir. Kamu hizmeti alanları olarak ayrılan alanlar sosyal ihtiyaçlarının karşılanması için kritik öneme sahipken şimdi bu alanlar birer ticaret alanına dönüşerek halkın ihtiyaçları hiçe sayılacaktır.
Bir diğer endişe, bu düzenlemelerin sadece imtiyazlı kişilere avantaj sağlamasıyla sınırlı kalmayacak olmasıdır. Yapılmak istenen düzenlemelerde, özellikle kamusal alanlarda yapılacak fonksiyon değişiklikleriyle birlikte kamulaştırma yoluyla el konulması gereken alanlar artık kamunun tasarrufundan çıkarılacak ve büyük sermayelere devredilecektir. Bu durum, mülkiyet hakkının ihlali anlamına gelir ve Anayasa'ya aykırıdır. Anayasa Mahkemesi tarafından daha önce iptal edilen kararlar göz önünde bulundurulduğunda, bu tür değişikliklerin hukuken geçerli olmayacağı açıktır. İktidarın bu tür düzenlemeleri savunmasının ardında yatan asıl gerekçe daha fazla gelir elde etme isteğidir. Kamusal alanların ve kamu hizmetlerinin ranta açılması, uzun vadede şehirlerimizi yaşanmaz hâle getirecek, halkın yaşam kalitesini düşürecektir. Hele ki afet riski taşıyan bölgelerde kamusal alanların satılması ve bu alanların ticari kullanıma sunulması hem halk sağlığını hem de can güvenliğini tehdit edecektir.
Değer artış payı gibi kavramlarla kamulaştırma işlemlerinin işleyişi değiştirilmeye çalışılmaktadır ancak bu düzenlemeler, sadece kamu yararını değil aynı zamanda halkın mülkiyet haklarını da ihlal anlamına gelecektir. Kanunla getirilen değer artış payı düzenlemeleri devletin mülk sahiplerinden elde edeceği payı artırmayı amaçlasa da bu, mülkiyet hakkına ciddi bir sınırlama getirmektedir. Taşınmaz sahiplerinin mülklerinin değer artışlarından faydalanması en temel haklarından biriyken bunun tamamen devlete aktarılması, Anayasa Mahkemesinin daha önce verdiği kararlarla net olarak reddedilmiştir.
Kentsel dönüşüm projeleri belediyeler ve devletin kontrolünde olmalıdır ancak mevcut düzenlemelerle bu projeler, daha çok kısa vadeli mali hedeflere yönelik bir araca dönüştürülmektedir. İmar planlarıyla yapılan bu değişiklikler, şehirlerin temel yapısını ve sosyal altyapısını zedeleyecek şekilde yapılmaktadır. Bu tür adımlar, şehircilik anlayışını yalnızca rant odaklı bir perspektife indirgemekte, uzun vadeli sürdürülebilir şehirleşmeyi engellemektedir.
Özetle, yapılan bu düzenlemeler kamu yararını gözetmemektedir diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi sıralarından alkışlar)