| Konu: | Saadet Partisinin 9'uncu Olağan Kongresi'ne, Esenyurt'ta bir vatandaşın gerçekleştirdiği katliama, 24 Kasım Öğretmenler Günü'ne, Uluslararası Ceza Mahkemesinin İsrail Başbakanı Netanyahu ile eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında çıkardığı tutuklama emrine, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'ne ve kreşlerle ilgili tartışmaya ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 23 |
| Tarih: | 26.11.2024 |
İSA MESİH ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Yaklaşık bir buçuk yıldır Türkiye Büyük Millet Meclisinde Gelecek Partisi-Saadet Partisi iş birliğinde demokrasinin farklı bir tecrübesini yaşıyoruz, yaşatmaya çalışıyoruz. Grubumuzun ortağı Saadet Partisinin 9'uncu Olağan Kongresi gerçekleşti ve Kayseri Milletvekili Sayın Mahmut Arıkan Genel Başkan olarak seçildi; ben, Sayın Arıkan'ı tebrik ediyor ve başarılar diliyorum. Yine, kongreyle birlikte aktif siyasete veda eden dava insanı Sayın Temel Karamollaoğlu'na ülkemize ve demokrasimize katkılarından dolayı şükranlarımı sunuyorum.
Evet, gün geçmiyor ki bir katliam haberi kanımızı dondurmasın. Esenyurt'ta bir vatandaş cinnet hâlinde resmen toplu katliam gerçekleştirdi; 8 canımıza kıydı, en sonunda kendi canına kıydı. Sebebi, gerekçesi ne olursa olsun ülkemizde maalesef bir öfke sorunu var, bir cinnet sorunu var, bir silahlanma sorunu var, bir kamu düzeni sorunu var; biz hep beraber bu soruna bir çözüm bulmak zorundayız.
24 Kasım Öğretmenler Günü'nü geride bıraktık; -öğretmenlerimizin gününü tebrik ediyorum- geleceğimizi şekillendiren ve evlatlarımıza her zaman yol gösteren öğretmenlerimizi andık, çiçek aldık, teşekkür ettik ve görev tamamlandı(!) Öğretmenlerimizin sorunları ne olacak, bu soruyu sormamız lazım. Tüm sorunlar bir buket çiçek alınca ortadan kalkacak mı? Öğretmenlerimizin yoğun iş yükü, yetersiz maddi imkânlar ve eğitim sistemindeki yapısal eksiklikler nedeniyle önemli sorunları var, ek ders sorunu var; bunlar ne olacak? Öğretmenlerimiz ülkemizin dört bir yanında, dağ köylerinde, uzak mezralarda, şehirlerin kalabalık okullarında fedakârca çalışırken onların sorunlarını çözmeden sadece bir gün onları anarak öğretmenlik mesleğine gerçek anlamda değer verdiğimizi söyleyebilir miyiz? Maalesef, hayır. "Bize bir harf öğretenin kırk yıl kölesi oluruz." diyorsak işe önce öğretmenlerimizden başlamak zorundayız. Bu vesileyle, tüm öğretmenlerimizin Öğretmenler Günü'nü tekrar kutluyorum.
Bir sorun daha, Millî Eğitim Bakanlığımız okullar açıldıktan üç ay sonra öğretmen atamalarını nihayet gerçekleştirdi ama bu süreci de maalesef yüzüne gözüne bulaştırdı. Bir konuya dikkat çektik, bölgeler arasındaki farklı puanlama sistemine, buradaki haksızlığa dikkat çektik ve bu haksızlıktan dolayı, bakın, bu subjektif değerlendirmeden dolayı binlerce öğretmen adayımız kontenjan dışında kaldı ve bakın "Torpil oldu." demiyorum, farklı bir şeyden bahsediyorum; buradaki haksızlığın giderilmesi için, öğretmenlerimiz için ek bir atama yapılması zaruridir, bunun altını özellikle çiziyorum ve zaten Millî Eğitim Bakanı da "68 bin öğretmen ihtiyacımız var." demişti.
Uluslararası Ceza Mahkemesinin İsrail Başbakanı Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında çıkardığı tutuklama emri insanlığa karşı işlenen suçların ve savaş suçlarının cezasız kalmayacağı mesajını herkese ama özellikle de katil Netenyahu ve çetesine anlatmıştır diye düşünüyorum. Uluslararası Ceza Mahkemesinin bu kararı sivillere yönelik sistematik ve kasıtlı saldırıların hiçbir gerekçeyle meşrulaştırılamayacağını göstermektedir. Elbette İsrail Hükûmeti bu kararı tanımayacağını ilan etmiş ve uluslararası hukuku bir kere daha yok saymıştır ve zaten bu sorun İsrail'in uluslararası hukuku yok saymasının da bir sonucudur ancak tarih er ya da geç adaletin yerini bulacağını defalarca göstermiştir. Netanyahu gibi liderler bugünkü gücün sonunun olduğunu bilmelidir; bu dünya kimseye kalmadı, onlara da kalmayacak! Bu tutuklama kararı sadece bir başlangıçtır, asıl adaletin gerçekleşmesi ise uluslararası toplumun kararlılığı ve dayanışması ile mümkün olacaktır. Bu bağlamda, Netanyahu ve diğer yetkililer adalet önünde hesap verene kadar hem diplomatik hem de hukuki mücadelemiz sonuna kadar devam etmelidir.
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'nü geride bıraktık. Maalesef, çok sayıda kadın hayatlarını etkileyen fiziksel, psikolojik, ekonomik ve cinsel şiddetle mücadele etmek zorunda kalıyor. Bu hem insanlığın hem de ülkemizin önemli bir sorunu olarak önümüzde duruyor ve bu sorunun çözümü için konu siyasetüstü olarak ele alınmalı ve çözüm de toplumun bilinçlenmesi ve eğitilmesi yolundan geçer. Bu anlamda ne diyordu Neşet Ertaş? "Kadın insandır, biz ise insanoğlu."
Evet, son olarak -İstanbul Milletvekili olarak- İstanbul'da kreşlerle ilgili bir tartışma yaşandı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Şahin, lütfen tamamlayın.
İSA MESİH ŞAHİN (İstanbul) - Toparlıyorum Başkanım.
Gerçi Millî Eğitim Bakanlığımız bir açıklama yaptı, bir düzeltme yaptı "Biz esasında bunu kastetmedik." gibi. Arkadaşlar, her yönergeden, her genelgeden sonra dikkat ediyor musunuz bir açıklama yapmak zorunda kalıyorsunuz, burada bir sorun var demek ki. En baştaki sorunlardan biri, maalesef, doğru bürokratlarla çalışmıyorsunuz, size hata yaptıran insanlarla çalışıyorsunuz; buradan çıkan sonuç bu eğer sizin dediğinizi kabul edersek. Burada bu tartışmalarla biz enerjimizi kaybetmemeliyiz, bu tartışmalarla siyaseti kısır bir döngüye sokmamalıyız.
İktidar partisindeki arkadaşlarımıza, bakanlıklara, bakanlara uyarımız; doğru insanlarla, liyakatli, ehil insanlarla çalışın; size hata yaptıran insanlarla çalışmayın diyorum.
Başkanım, teşekkür ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.