GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Dahiliye Memurları Kanunu ve Bazı Kanunlar ile 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:21
Tarih:20.11.2024

CHP GRUBU ADINA MURAT ÇAN (Samsun) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, cumhuriyetimizin varlığı, vatanımızın hürriyeti, ulusumuzun güvenliği için şehit düşen, gazilik mertebesine ulaşan kahraman polislerimizi, Mehmetçiklerimizi, diğer kolluk ve kamu görevlilerimizi şükran, minnet ve rahmetle anıyor, sözlerime başlıyorum.

Bugün, yasama tekniği özelinde iktidarın en marifetli olduğu konu için yani yeni bir torba yasa teklifi için mesai yapıyoruz. Öncesinde bir hususa değinmek istiyorum. Bu sabah Plan ve Bütçede, İçişleri Bakanlığı bütçesi görüşülüyor. Sayın Bakan Komisyona geldiğinde, Grup Başkan Vekilimizin Başkanlığında grup olarak millet iradesini hedef alan kayyum uygulaması konusunda bir izahat yapmak istedik; karşılığı maalesef zorbalık oldu, tanıtımı ise çok daha tuhaf oldu. Biz, Sayın Bakana geçen yıl bütçe zamanı şunu söylemiştik: Suçla mücadele konusunda bir niyet gösteriyorsunuz, aynı performansın devam edip etmeyeceğini takip edeceğiz. Şimdi gördük ki kendisi sarayın kibrine, nobranlığına bulaşmış, selefine benzemiş, kayyumcu ve millet iradesine karşıt olmuş yani üzüm üzüme baka baka kararmış.

Şimdi dönelim teklife. Teklifin adı uzun, içeriği ise sorunlu, oldukça sorunlu; 17 farklı kanunda ve 1 tane de Cumhurbaşkanlığı kararnamesinde değişiklik yapılmak isteniyor. Bizler İçişleri Komisyonu üyesiyiz; teklif, asli komisyon olarak bizim önümüze geldi. Maddelerden bazıları Plan Bütçenin, bazıları Adalet Komisyonunun, bazıları Millî Savunma Komisyonunun, bazıları ise Dışişleri Komisyonunun ihtisas alanına giriyor; bu Komisyonların görüşlerinin alınması gerekiyor. Teklifte Noterlik Kanunu'nda değişiklik öngören madde var, aynı kanunla ilgili bizler bu Mecliste bir hafta önce mesai harcadık; bu kadar lakayıt bir çalışma şeklini, yasamanın sulandırılmasını asla kabul edemeyiz.

Meclisin gündemine getiriliş biçimi gibi teklifin içeriği de ciddiyetsizlik barındırıyor maalesef; "ben yaptım oldu" anlayışını en bariz şekilde bizlere ve milletimize yansıtıyor. Teklifte yer alan maddelerden 13'ü daha önce Anayasa Mahkemesinden geri dönmüş, maddelerin bazıları hâlâ Anayasa Mahkemesinin iptal gerekçelerini karşılamıyor. İddia ediyoruz ve göreceksiniz, o maddeler yine Anayasa Mahkemesinden dönecek. Böyle umursamaz bir tavırla hazırlanmış kanun teklifinde nitelik de hukukilik de olmaz, bu zamana kadar getirdiklerinizde olduğu gibi.

Değerli milletvekilleri, iktidarın böylesi metinlerle Meclisi meşgul edişi nasıl ki Parlamentonun erkine gölge düşürüyor, nitelikli yasamayı dinamitliyorsa bu teklifte yer alan bazı düzenlemeler de hukuk devletini, mülki idareyi dinamitliyor. Örneğin 1'inci madde, kaymakamlık sınavlarına giriş için adayların mezun olabileceği bölümlere ilişkin düzenleme içeriyor yani kimlerin kaymakam olabileceğini düzenliyor güya. Kaymakamlık bir kariyer meslek. Maddede tanımlanan sosyoloji, psikoloji, halkla ilişkiler, mühendislik gibi bölümlerde bu göreve yönelik hukuk ve kamu yönetimi dersleri verilmiyor, yüksek lisans programlarında da bu derslerin alınma zorunluluğu yok. Buna rağmen bu bölüm mezunlarından kaymakam, mülki amir yaratmaya çalışıyorsunuz. Yapılmak istenen şeyin kaymakamlık mesleğinin liyakat ve niteliğini olumsuz yönde etkileyeceği çok açık; kastettiğimiz yerindelik, nitelik, hukukilik işte tam da budur. Toplam sayıları 200'e ulaşan üniversitelerin mülkiye bölümlerinden mezun ettiğiniz öğrenciler ihtiyacı karşılamaya yetmiyor mu? Bin yıllık kadim devletimizin en kuvvetli olduğu alandır mülkiye ama maalesef burada da başka bir hesap içerisindesiniz.

Geçelim 2'nci maddeye; mülki idare amirliği niteliğinin değerlendirilmesine yönelik birinci sınıfa yükseltilme işlemine ilişkin bir düzenleme. Mülki idare sınıfında geçirilen hizmet süresi hesabına dâhil edilecek görevler düzenleniyor bu maddede. Cumhurbaşkanı tarafından "üst kademe yönetici" ifadesi son derece tehlikeli devlet yönetiminde. Siyasi kayırmacılık, politik yandaşlık ve partizanlık ilişkileri üzerinden bürokraside üst düzey yönetici görevlere ataması yapılmış olan kişiler, tepeden inme olarak birinci sınıf mülki idare amiri ve mülkiye müfettişi yapılmak isteniyor. Parti devleti inşa etme derdindesiniz, tünel kazma peşindesiniz. Nitelik, hukukilik sizin için hiçbir anlam taşımıyor. Mülkiyeyi yandaşlaştırmak için bugüne kadar yaptıklarınız size yetmedi, başka kurumlarda, başka görevlerde palazlandırdığınız yandaşları şimdi mülkiye içine paraşütle indirip en tepe yönetici olarak atamanın hesabını yapıyorsunuz, yeni nesil giyotinler hazırlıyorsunuz.

19'uncu ve 22'nci maddeler, Jandarma ve Sahil Güvenlik teşkilatındaki askerî öğrencilerin ayrılma veya disiplinsizlik nedeniyle atılma hâllerinde ödeyeceği tazminatların miktarlarını düzenleyen maddeler. Belirlenen tazminat miktarları hakkaniyetsiz, eğitimde fırsat eşitliğine uygun değil.

Komisyona gelen hâliyle 31'inci maddeyle, Türk vatandaşları tarafından yurt dışında kurulan derneklere yapılacak idari, mali desteklerle ilgili neyin peşindesiniz? Onlarca artırdığınız örtülü ödenek neyinize yetmiyor? Bu düzenleme, muğlak, belirsiz, ucu açık, her türlü suistimale müsait bir düzenleme. Oysa kanunlar öngörülebilir, bilinebilir, nitelikli ve eşitlikçi olmalı. Hukuki güven ilkesi ancak bu koşulları karşılayan kanunlar çerçevesinde sağlanır. Dün FETÖ vardı, bugün onun pisliklerini temizlemeye çalışıyorsunuz, yarın başka isimler çıkacak karşınıza. Yurt dışında bunlar dernek görünümlü yapılar kuracak. Geçmişte düştüğünüz gafleti unutmayın. Kanun yapacaksanız öngörülü olmalısınız. FETÖ için geçmişte bu Meclisten geçirdiğiniz yasalardan, o yasaların Türkiye'nin başına açtığı belalardan zerre kadar ders çıkarmamışsınız.

Geçelim diğer maddelere. Çarşı ve mahalle bekçilerinin istihdamına ilişkin şartlar, görev tanımları, çalışma koşulları; hepsi sorunlu. "Müjdeler olsun, mülakatı kaldırıyoruz." diye boy boy afişler astınız 2023'te, miting meydanlarında vaatler savurdunuz; sözünüzü tutmadığınız gibi hâlâ mülakatla ilgili yasa getiriyorsunuz. Bekçi mülakatlarını kanuna yerleştirmeye çalışıyorsunuz. Mülakat yüzünden kararttığınız hayatlar belli ki size yetmemiş. Seçim bölgem Samsun'da, Asarcık Kaymakamlığı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfının personel alımında en yüksek puanı almasına rağmen mülakatta elenen, bu haksızlığa dayanamayıp hayatına son veren Doğuş Can Kavaklı kardeşimiz size ders olmamış belli ki. Annesine, kardeşlerine, yakınlarına kulak verin. Kul hakkı yemeye doymadınız, hâlâ "Mülakat yapacağız." diyorsunuz.

Sonraki maddelerde bekçilerin görev tanımı yapılırken arama yapma yetkisinde ucu kasten açık bırakıyorsunuz. Her hâlükârda "Arama yapamaz." cümlesi eklensin dedik, oralı dahi olmadınız. Bu cümle eklenmedikçe elle dıştan kontrol uygulaması kuvvetle muhtemel arama fiiline dönüştürülecek sayenizde. Biz niyetinizi biliyoruz.

Değerli milletvekilleri, teklifin altında milletvekillerinin, üstünde sarayın gölgesi var çünkü sistemin kendisi ucube bir sistem. Biz diyoruz ki bu teklif saraydan gelen emirle hazırlanmış; itiraz ediyorsunuz ama şunu unutuyorsunuz: Danışmanlarınızı, genel müdürlerinizi dahi saray atıyor. Orada pişirilip önümüze getirilen yasaların da sakat olması bizim için hiç şaşırtıcı değil. Lakin uyarılarımızı dikkate alın: Bu ucube sistem ayağınıza dolaşıyor, millete zül oluyor, ülkemizi beladan belaya sürüklüyor.

Şimdi, ben burada bir şey söylemek istiyorum: Komisyon on altı aydır var, on sekiz ay önce milletvekili olduk; on altı aydır sadece tanışmak için toplandı. Ondan sonra neler olmuş bakalım: İçişleri Bakanlığına yönelik terör saldırısı olmuş; INTERPOL'ün kırmızı bültenle aradığı uluslararası suç örgütü liderleri Türkiye'de cirit atmış, hatta bazılarına vatandaşlık verilmiş; Ayhan Bora Kaplan olayı ortaya çıkmış; sınırlarımız kevgire, ülkemiz yolgeçen hanına dönmüş. Bu yaz Yunan sahil güvenlik unsurları Bodrum'da, Datça'da karaya çıkmış, siz seyretmişsiniz. Savunma sanayimizin göz bebeği, gururumuz TUSAŞ terörün hedefi olmuş; İçişleri Bakanı bu Meclisin İçişleri Komisyonuyla yan yana gelmemiş, KEFEK toplantısına gelmiş, başka davetlere gelmiş ama İçişleri Komisyonuna gelmemiş.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)