GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Rize’nin Çayeli ilçesinde meydana gelen heyelana, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin yaptığı açıklamalara, ülkenin birlik ve beraberliğine, yeni anayasa çalışmalarına ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:3
Birleşim:20
Tarih:19.11.2024

ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep) - Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; Rize Çayeli'nde meydana gelen heyelan neticesinde vefat eden vatandaşımıza Allah'tan rahmet diliyorum, yaralı vatandaşlarımıza da Allah'tan acil şifalar diliyorum. Rize'mize büyük geçmiş olsun, Rabb'im ülkemizi afetlerden muhafaza eylesin.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dünya küresel bağlamda ve bölgesel olarak bakıldığında çok büyük bir küresel adaletsizlikle karşı karşıya. Elbette, ülkemiz de Türkiye de bu meydan okumalarla karşılaşmaktadır ama bizim en önemli gücümüz Türkiye'nin, milletimizin birliğidir, beraberliğidir. Malazgirt'ten Çanakkale'ye kadar bir arada olmuş, omuz omuza mücadele etmiş, bu vatan için, İstiklal Marşı için bir arada olmuş 85 milyonun varlığı, birliği, dirliği elbette bu meydan okumalara karşı Türkiye'nin en büyük gücüdür. Türkiye, iç cephesini güçlendirdikçe kendisine yönelik, ülkemize yönelik bu tür taarruzları, saldırıları bertaraf edebilecek güçtedir. Bizim bin yıllık birlikteliğimizi, Malazgirt'ten başlayan bu birlikteliğimizi kıyamete kadar ilelebet muhafaza etme yönünde bir kararlılığımız vardır. Bu vatanda aynı bayrağın altında, aynı evin içerisindeyiz ve bizim el birliğiyle üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir sorun elbette yoktur.

Özellikle yaşanan küresel gelişmelerle de beraber hem Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın yapmış olduğu açıklamalar hem de Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'nin yapmış olduğu açıklamalar çok kıymetli ve değerlidir. Özellikle Türkiye'nin hiçbir meselesi çözülemeyecek bir mesele değildir ve siyaset kurumu, milletin oylarıyla, helal oylarıyla seçilmiş milletvekilleri, Gazi Meclisimiz Türkiye'nin hangi meselesi varsa bu meseleyi çözebilecek güçte ve kudrettedir. Özellikle Sayın Cumhurbaşkanımızın iç cepheyi güçlendirmeye yönelik açıklamaları ve çağrıları, Sayın Devlet Bahçeli'nin yine bu anlamda yapmış olduğu çok değerli açıklamaları; ülkemize, özellikle siyaset kurumuna çok değer vermesi, bu anlamda buradan Türkiye lehine önemli bir netice alma yönünde bir fırsat ortaya koymaktadır.

Ben, özellikle Türkiye'de terörsüz bir Türkiye konusunda birliğimizi muhafaza ederek, koruyarak Türkiye'ye kırk yıllık bela olmuş bu terör meselesini de ortadan kaldıracak önemli bir süreç ve dönemeçte olduğumuzu düşünüyorum. Bu anlamda Cumhur İttifakı olarak da kararlı bir şekilde bu ortak kararlılık ve niyet çerçevesinde yolumuzda emin adımlarla bir ve beraber olarak yürümekteyiz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun devam edin lütfen.

ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep) - AK PARTİ olarak, Cumhur İttifakı olarak bizim temel meselemiz gelecek seçimlerde alınacak sonuç değil -gelecek nesillere vereceğimiz- huzuruyla, birliğiyle, beraberliğiyle, terörsüz bir Türkiye'yle gelecek nesillere devredeceğimiz bir Türkiye'nin hayali için ve gayreti için çabalıyoruz. Ülkemizin birlik ve beraberlik, kardeşlik siyasetini bozmak isteyen çok uygulamalar oldu. Yer yer bürokrasiden, yer yer yargı bürokrasisinden, yer yer farklı bürokrasiden, farklı uygulamalardan yanlış uygulamalar oldu; ötekileştiren, düşmanlaştıran anlayışlar elbette bu ülkede maalesef yaşandı. Yeri geldi, "Dindarlar, PKK'dan daha tehlikelidir bu dindarlar." diye meydan okumalar oldu. Kendi vatandaşına düşman hukukuyla, anlayışıyla yaklaşan birtakım anlayışlar, yaklaşımlar oldu. "Bu dindardır, bunu ötekileştirelim." anlayışı oldu.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, devam edin lütfen.

ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep) - "Bu Kürttür hatta hem de dindar Kürttür, 2 defa dayak atalım." diye uygulamalar olmadı mı? Oldu, bunlar yaşandı; ötekileştirme siyaseti. Yeri geldi, Alevidir "Bu bizim şablona uymaz." diye, devlet bir cetvel alarak bir şablon çizdi, bu şablona uymayanların ötekileştirildiği bir anlayış oldu. Elbette, bunu yapan genel bir anlayış değil, bürokrasi içerisinde ya da siyasetin o dönemki yanlış okumalarından kaynaklanan anlayışlar oldu belki. Ama bugün siyaset tüm bu uygulamaları reddederek, herkesi birinci sınıf vatandaş görerek bu ülkede "Doğuda da batıda da nerede doğmuş olursa olsun, doğar doğmaz bu ülkenin tapusu senin elindedir kardeşim." anlayışıyla... Bizim siyaseten birliğimizi, beraberliğimizi, kardeşliğimizi korumaya gücümüz vardır, imkânımız vardır.

NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) - Kayyum bu siyasetin neresinde?

ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep) - Biz, özellikle Cumhurbaşkanımız liderliğinde tüm bu uygulamalarda ret politikalarını...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, toparlayalım lütfen.

ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep) - ...inkâr politikalarını ortadan kaldırdık ve reddettik, bununla mücadelemizi sürdürüyoruz.

Türkiye'de özellikle demokrasiyle şiddetin, terörün bir arada olamayacağını bir kez daha vurguluyoruz. Demokrasi şiddetle, demokrasi terörle, silahla bir arada olamaz ve demokrasi milletimizin temel arzusudur. Siyaset alanını şiddetle, terörle enfekte eden tüm anlayışların da sona ermesi lazım. Özellikle daha önceki süreçlerde de sabote edilen tüm bu iyi niyet çabalarının; birlik, beraberlik siyasetine yönelik bu çağrıların dikkate alınarak öncelikle siyasetin bu sorunları çözmesini ben çok önemli buluyorum, inanıyorum. Hangi mesele siyasetin önünde bir engeldir? Hangi mesele burada 85 milyonu -Türk'üyle Kürt'ü, Alevi'si, Sünni'si, Çerkez'i, Laz'ı, Arap'ı- hangi vatandaşımızı ötekileştiriyorsa gelin bu yasama döneminde Anayasa'da buna dokunalım, Anayasa'yı değiştirelim, yeni ve sivil bir anayasayı hep beraber yapalım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Bitirelim lütfen

ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep) - 85 milyondan, hangi vatandaştan "Bu anayasa beni dışlıyor, bu anayasada benim kültürüm, benim geleceğim, benim iradem, benim dilim, benim yaşantım, yaşam biçimim, yaşam tarzım güvence altına alınmıyor ya da daha da güvence altına alınmalı." diyen her kim varsa bu anayasayı onlar için yapalım ve bunu yapabilecek güçte olduğumuza inanıyorum. Türkiye, üzerinde tezgâhla oyun oynanarak çizilen, geleceği tayin edilen bir ülke değil. Türkiye, nasıl bin yıl beraber yaşadıysa... Çanakkale'de omuz omuza verip beraber yatan şehitlerimiz bu ülke için can verdiler. Ben diyorum ki: Gelin, hep beraber, Türk'üyle, Kürt'üyle, bu sefer hep beraber yaşatmak için omuz omuza verelim, yeni anayasayı yapalım. Siyasi Partiler Kanunu'nu, Seçim Kanunu'nu daha demokratikleştirelim; Türkiye'nin geleceğini, ortak gelecek olarak, kıyamete kadar birlik, kardeşlik üzerine iç cephemizi güçlendirelim diyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)