| Konu: | Noterlik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 19 |
| Tarih: | 14.11.2024 |
TURAN TAŞKIN ÖZER (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Buradan özellikle iktidar kanadına seslenmek istiyorum: Efendim "hukukun üstünlüğü" diyorsunuz, "yargı bağımsızlığı" diyorsunuz, bu konularla ilgili yargı paketleri getiriyorsunuz. Birçok kez söyledik, "yasama kurnazlığı" dedik ama torba kanunları ısrarla, durmadan önümüze getiriyorsunuz ve bunların hepsini de bir "yargı reformu" adı altında yapıyorsunuz ama bir yandan da kanunu, hukuku ayaklar altına alıp demokrasiye, millî iradeye en büyük darbeyi vuran kayyum uygulamalarını yapmaktan da geri durmuyorsunuz.
Şimdi, bakınız, Türkiye'nin ve İstanbul'un en büyük ilçesi olan Esenyurt'a sanki ortada bir şey varmış gibi, böyle heyecanla, panikle bir kayyum ataması yaptınız; Belediye Başkanı Profesör Doktor Ahmet Özer'i hukuka uygun olmayan gerekçelerle tutuklayıp cezaevine gönderdiniz. Kim Ahmet Özer? Ahmet Özer öğretim görevlisi, bölüm başkanı, dekan, rektör yardımcılığı gibi kamu görevleri yapmış bir profesör doktor ve siz, hiçbir şey olmaksızın, kanuna uygun hiçbir neden olmaksızın, sadece Belediye Başkanı oldu diye -"Sekiz ayda ne değişti?" diye soracağız size- kanuna uygun olmayan nedenlerle suç üreterek kendisini cezaevine gönderdiniz. Şimdi, on yıl önce, başsağlığı için yapılmış bir konuşmadan suç ürettiniz. Diğer delillere bakalım: Kira sözleşmesi üzerinden yapılan aylık kira ödemeleri; seçim kampanyası için aile ve akrabaları tarafından gönderilen -"para transferi" olarak yazılıyor- paralar; "İmralı görüşme notları" adı altında, Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş'un bile adının geçtiği notlarda adının geçmesi; AK PARTİ milletvekillerinin, eski bakanların, AK PARTİ İlçe Başkanının, Esenyurt Kaymakamının katıldığı, düzenlenmiş olan Esenyurt Kardeş Kültürler Festivali'nde birtakım kişilerin slogan atmış olması; odasında Kürtçe mizah dergisinin bulunmuş olması; yıllar önce yazmış olduğu bir romanda birtakım cümlelerin, edebî cümlelerin geçmiş olması. Bir de Remzi Kartal meselesi var ki o meseleye hiç girmiyorum çünkü kendisiyle şahsen görüşen, aynı masada oturup yemek yiyen o kişi bugün AK PARTİ sıralarında sizlerin arasında oturuyor. "Tutuklamaya esas delil" dediğiniz hususlar da bunlar.
Madem durum bu, ben burada çok bulunmuyorlar ama vekillere bir şey söyleyeyim, iktidar kanadının vekillerine; "kira bedelleri" adı altında yapılan birtakım başkaca ödemelerden size bahsedeyim: T24'ten Asuman Aranca'nın haberine göre, suç örgütü lideri iddiasıyla tutuklu yargılanan Ayhan Bora Kaplan hakkında kara para aklama suçundan açılan davanın eklerinden yani dosyanın içeriğinden, dosyanın içinden, eski Ankara Başsavcısı ve şu an Yargıtay üyesi Yüksel Kocaman'a "kira bedeli" adı altında yine Ayhan Bora Kaplan adına kara para akladığı iddia edilen kişi tarafından düzensiz ödemeler gönderildiği ortaya çıktı. Bunu ben söylemiyorum. MASAK tarafından hazırlanan raporda 2020-2022 tarihleri arasında "kira bedeli" adı altında anılan Yargıtay üyesine 6 kez yedişer bin lira, 1 kez de 10 bin lira şeklinde ödeme var sayın vekiller. Şimdi, arkadaşlar, bu durum size şüpheli gelmiyor, bu durumun üzerine gitmiyorsunuz ama Ahmet Özer'in kızına ait eve yapılan muntazam, düzenli kira ödemeleri size şüpheli geliyor. Ben, sizin yerinizde olsam dönüp bir de o tarafı araştırırım ama yapamazsınız. Ama konu Ahmet Özer olduğu zaman, tüm bu sözde delillerle bu ülkede Belediye Başkanı anında tutuklanıyor. Sonra ne oluyor? Sonra tutuklamaya itiraz ediliyor ancak dosya öyle durumdaki, tutuklama evresinde ortaya konulan deliller o kadar yetersiz ki tutuklama üzerine verilen kararda ortaya bir anda -bakıyoruz- bir gizli tanık çıkıyor. Ve bakın, itiraz hangi gerekçeyle reddedilmiş? Dikkatle dinleyin. Her ne kadar, şüphelinin üzerine atılı Abdullah Öcalan'ın, bazı akademisyenlerin demokratik özerklik projesine katkı sunabilecek kişiler olarak şüphelinin ismini vermesi, dava dışı bir kısım şahıslarla insani mülahaza niyetiyle yapılan görüşmeler, başka bir tarihte şüphelinin bu hususta iştiraki veya azmettiren konumu bulunmaksızın eylem tarihinde başkanlığını yürüttüğü Esenyurt Belediyesi tarafından düzenlenen festival kapsamında yine dava dışı birden fazla şahsın örgüt elebaşı lehine slogan atması, içeriği ve amacı tespit edilemeyen bir kısım para transferleri -ki açıklandı bunların hepsi- gibi eylemlerin örgütsel faaliyet olarak değerlendirilmesi bu aşamada tartışmalı olmakla birlikte bir an için örgütsel faaliyet olarak değerlendirilmeyeceği düşünülse ve Tanık Koruma Kanunu'nun 9/8'e göre gizli tanık beyanının tek başına hükme esas alınamayacağı göz önüne alınsa dahi...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Özer.
TURAN TAŞKIN ÖZER (Devamla) - Şimdi, mahkeme hâkimi bu gerekçelerle tutuklamaya karar vermiş. Aslında diyor ki: "Suç örgütüne üye olmakta eylemlerin süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk içermesi gerektiğini ben biliyorum, anılan, ortaya konulan delillerin hiçbiri bunu ispata yeterli değil ama yine de ben bu kararı veriyorum." Şimdi, arkadaşlar, bu ne demektir biliyor musunuz? Bu şu demektir: Ahmet Özer'i bu soruşturmada tutuklamaya yetecek hiçbir delil yoktur ama kendisinin tutuklu kalması istenmektedir. Yani aslında bu soruşturma hukuki bir soruşturma değil siyasi bir soruşturmadır. Aynı "ahmak davası"nda olduğu gibi siyasi bir durumla karşı karşıyayız, hukuki bir durumdan söz etmek mümkün değil. Şimdi, elbette, biz bu dosyanın tabii ki takipçisi olacağız ama bence sizler de biraz önce bahsettiğim Yargıtay üyesine gönderilen kara paraların takipçisi olun diyorum, Gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)