Konu: | Noterlik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 19 |
Tarih: | 14.11.2024 |
SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Noterlik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi hakkında Gelecek-Saadet Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
İktidar uzunca bir zamandır ama özellikle Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle birlikte garip gurebaya ilgisiz; yoksula, çaresize nobran; işçiye, esnafa, çiftçiye, memura, üretene, düşünene düşmanlıkta sınır tanımamaktadır. Kendilerinden başkalarına hayat hakkı tanımayan, ikinci sınıf, hatta kimilerine herhangi bir sınıfı bile çok gördüğü anlayışı insafsızca dayatmaktadır. Bunun için de 50 çeşit alicengiz oyunuyla kurumları, vatandaşlarımızı ve toplum kesimlerini manipüle etmektedir. Az biraz düşünen, üreten, fikir beyan eden, gerçekleri dile getiren ve halkı uyaran kim varsa medyasıyla, tetikçi trolleriyle ve medya mensuplarıyla terörize edip korkutmayı, seslerini kesmeyi, soruşturmalarla yıldırmayı, cezaevlerine atmayı ve resmen cadı avına benzer uygulamalarını reva görmektedir. Her şeyi iktidarlarının devamı için mazur ve gerekli gören bu sakil düşünce, maalesef vatandaşlarımızın kahir ekseriyetinin ülkeye aidiyet hislerini de büyük ölçüde örselemektedir.
Seslerini kesmek istedikleri insanların cesur bir şekilde direnmeleri karşısında ise yargı sopasını tepelerinde sallandıran iktidarın adım adım hayata geçirdiği otoriter düzenlemeler için döşenen taşları sırasıyla anlatmak istiyorum. Medyanın domine edilmesi; havuz medyası, birçok gazeteci, akademisyen ve politikacıların devşirilmesi; Basın İlan Kurumuyla yazılı medyanın zapturapt altına alınması, RTÜK'le baskılanması; "internet yasası" denilen dezenformasyon yasasıyla sansürden de öte hapsetme uygulaması. Bu madde geldiği zaman, bu yasa geldiği zaman "İnternetin bir yasası olmasın mı? Olsun." dedik ama orada bir madde vardı, 29'uncu madde, elma şekerinin içerisindeki bir zehirdi. Neydi? "Yanıltıcı bilgi verenler bir ila üç yıl ceza alırlar." diyordu. Yanıltıcı bilgi ne kadar gri bir alan, ne kadar muğlak bir alan. Ve ardından da bazı gazeteciler, bazı medya mensupları bu maddeye dayanarak gözaltına alındılar, davaları hâlâ devam ediyor ve bunlar da yetmemiş olacak ki tüm dünyada adına "Putin yasası, yabancı ajan yasası, etki ajanı yasası" denilen casus, hain, ajan ilan ederek cezaevine atma düzenlemesi yalap şalap huzura getirildi. Ben buna ölüm yasası diyorum değerli arkadaşlar. Üstelik "Ne alakası var?" denilecek bir düzenlemenin yani torbanın içine atarak... Yani Noterlik Yasası'nın içerisinde bir 16'ncı madde var ki ölüm yasası. Zaten bu bile konuya ne kadar ciddiyetsiz yaklaştığınızın, milletin ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin hukukuna ne kadar riayet ettiğinizin açık bir göstergesidir. Adına "etki ajanlığı" demediğiniz ama dünya kamuoyunda "Putin yasası", "yabancı ajan yasası", "etki ajanlığı yasası" olarak bilinen bu yasa teklifinin amacı, ülkede kırıntısı kalmış ifade özgürlüğüne son çiviyi çakmaktan başka bir şey değildir. Bir yandan "Etki ajanlığı yapıyorlar." diyerek kendi vatandaşlarımızı, gazetecileri, yazarları, akademisyenleri, siyasetçileri yabancılarla iş tutan ajan konumuna sokup cezaevine atmayı düşünüyorsunuz, bir yandan da yabancılarla sıkı fıkı olup içeriğinin ne olduğu belirsiz anlaşmalarla gizli-açık kredi sözleşmelerinde yerli ve millî pozlar kesiyorsunuz.
Şimdi, Komisyonda konuşan ve Adalet Bakanlığının da iştirak ettiği kurum yetkilisi öyle örnekler veriyor ki, öyle izahlar yapıyor ki "Yabancı casuslara karşı elimiz kolumuz bağlı ve ancak bu düzenlemeyle burada sadece yabancı casuslara karşı mücadele edeceğiz." algısını oluşturmak istiyorlar, "Bu düzenleme yapılmazsa Türkiye, istihbarat ve suç örgütlerinin cirit attığı bir ülke olacak." diyorlar. Hani ülkemiz, dünyanın en güvenli ülkelerinden biriydi, hani bölgesinde huzur adası olan bir ülkeydi, hani terörle ve casuslarla amansız mücadele veriliyor ve tek tek derdest ediliyorlardı; bunlar yalan mıydı şimdi? Söz konusu düzenlemeye "etki ajanlığı" denilmiyor elbette. Ne deniliyor? Devletin güvenliği veya siyasal yararları aleyhine suç işleme faaliyetlerinden bahsediliyor. Devletin güvenliği ile iç veya dış siyasal yararları aleyhine yabancı bir devlet veya organizasyonun stratejik çıkarları veya talimatı doğrultusunda suç işleyenlerin üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılacağı düzenleniyor. Böylelikle belge ve bilgi temini veya açıklanması dışında casusluk maksadıyla suç işlenmesi de ayrı bir suç olarak düzenlenmekte ve "Casusluk faaliyetleriyle daha etkin mücadele edilmesi amaçlanmaktadır." şeklinde ifade edilen muğlak, belirsiz tanımlarla iktidarın istemediği, hoşlanmadığı kişi ve toplum kesimlerine yönelik yeni bir cadı avının taşları döşenmektedir. Hâlbuki Türk Ceza Kanunu'nda devlet sırlarına karşı suçların ve casusluk faaliyetlerinin düzenlendiği kanun maddeleri zaten var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Özdağ.
SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) - Teşekkür ederim.
Olmayan bir şeyden bahsediyorlarmış gibi bir algı oluşturulmasına çalışılıyor. Tipik, elma şekeri içine zehir zerk edilmiş bir konu daha huzura getiriliyor. Devletin güvenliğini anladık da siyasal yararları nedir, söyler misiniz? Yani bu ülkede "siyasal yarar" denilince akla kimin veya neyin geldiğini kimse anlamıyor mu sanıyorsunuz?
Son söz olarak şunu söylemek isterim değerli milletvekilleri: Böyle bir maddenin bu yasaya konulması, bir kere çok ciddi şekilde problem. İki, Komisyona getirilmesi problem. Üç, Komisyonda muhalefetin tüm itirazlarına rağmen "Bu akli değil, bu hukuki değil, bu vicdani değil ve insani değil." denilmesine rağmen tekrar Genel Kurula getirilmesi, ardından da Genel Kurulda muhalefet partilerinin ciddi şekilde diyaloglarıyla beraber bunun geri çekileceğinin söylenmesi... Henüz daha önergeleri vermediler. Peki, geri çekecektiniz, niye getirdiniz bunu? Daha kallavisini mi getirmek istiyorsunuz? Getiremezsiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) - Getirdiğiniz takdirde Türkiye'yi George Orwell'in "1984"üne çevirir, kocaman bir cezaevi hâline dönüştürürsünüz, açık cezaevi hâline.
Lütfen, getireceğiniz yasaları milletin lehine olacak şekilde, milleti zenginleştirecek, özgürleştirecek ve mutlu insanlar diyarı yapacak şekilde getirirseniz çok memnun oluruz. Bu yasaya karşıyız, bu nedenle torba yasanın tamamına da karşıyız.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (Saadet Partisi sıralarından alkışlar)