Konu: | Noterlik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 18 |
Tarih: | 13.11.2024 |
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, burada çok eleştirilerde bulunduk, bundan önce de bulunduk, şimdi yine bulunacağız. Ya, öncelikle, hukuk devleti nedir? Yani herkesin anlayacağı dille şudur: Uygulanacak hukuk konusunda yani yasalarla yurttaşların başı belaya girdiğinde uygulanacak hukuk konusunda bir öngörü sahibi olması demektir. Ya, şimdi, bizler bu hukuk konusunda öngörü sahibi değiliz. Yasa koyucuyuz, burada yasa yapıyoruz. Bu yasa yöntemiyle bizim açımızdan bile, yasa koyucu olarak bizim açımızdan bile öngörülebilir bir düzen yok. Hani, işte, kanunu bilmemek mazeret sayılmaz. Bizler burada yasa yapıyoruz 600 kişi ama kendimiz bilmiyoruz. Öyle bir teknikle yapıyorsunuz ki en iyi takip etmesi gereken hâkimler, savcılar, avukatlar, işte, milletvekilleri için bile öngörülebilir değil bu düzen. Neden? Torba yasa yapıyorsunuz.
Şimdi, 23 maddede 12 tane yasayı değiştiriyorsunuz. Adı "Noterlik Yasası" ama Noterlik Yasası'yla ilgili olmayan 12 yasada değişiklik var. Kim, nasıl bunu takip edecek? Sizlere soruyorum: Nasıl takip edilecek bunlar yani vatandaş nasıl takip edecek bütün bunları? Biz takip edemiyoruz.
İkinci olarak; ya, bir Parlamento bu kadar çok Anayasa'ya aykırı yasa yapabilir mi, bir Parlamento? Ya, bu bize ait bir şey gerçekten, bu Parlamentonun üyelerine ayıp gerçekten. Burada yasama faaliyeti yapıyoruz, hepimizi bağlayan bir Anayasa var ve bu Anayasa'ya aykırı bir biçimde her defasında yasa yapıyoruz, ondan sonra ya mahkemelerden ya da buradan giden, ana muhalefet partisi tarafından götürülen yasalar iptal ediliyor.
Arkadaşlar, bizler gerçekten bu düzenden utanmalıyız. Burada yasama uzmanları var, bizler varız, her defasında sizi ikaz ediyoruz ama yine Anayasa'ya aykırı yasalar yapılıyor ve o yasaları düzeltmek için şimdi yasa yapıyoruz.
Peki, size soruyorum: Bu 23 tane madde içerisinde kaç tane Anayasa Mahkemesinden dönen ve bu Parlamentoya süre verilen yasa var, kaç tane? Bize süre vermiş Anayasa Mahkemesi. O arada boşluk var. Ama amacınız belli. Bakın, bile bile bunu yapıyorsunuz. Nedeni şu: Anayasa'ya aykırı, hukuka aykırı bir kamu düzeni oluşturuyorsunuz. O da ne? Anayasa Mahkemesi kararları geriye yürümüyor, yürümediği için de o arada oluşturduğunuz kamu düzeni yasallaşmış oluyor. Yoksa kanun hükmünde kararnameyle bu kadar çok işlemin yapılmayacağını bilmiyor mu Cumhurbaşkanının hukukçuları? Çok iyi biliyor. Ama "Anayasa'ya aykırı bir düzen oluşsun, sonra Anayasa'ya aykırılık arkadan gelir." Böyle olmaz arkadaşlar.
Bu nedenle, şimdi Türkiye'ye kimse demokrasi demiyor, hiç kimse demokrasi demiyor; bunu ölçen bütün endeksler Türkiye'yi o sınıftan çıkarmış, otokrasi... Yumuşak mı, sert mi otokrasi arasında gidip geliyoruz. Niye bunu söylüyorum? Etki ajanlığı yasası, bu yasaya teorik olarak ihtiyacınız var mı? Bana göre yok. Torbada ceza maddeleri var, o maddeler zaten sizin ihtiyacınızı karşılıyor Ceza Yasası'nda. Yargı düzeni var, bağımsız değil. İstediğiniz insanı istediğiniz bir biçimde, bir soruşturma açıp, bir gizli tanık bulup içeri alabiliyorsunuz. Neden buna ihtiyaç duyuyorsunuz biliyor musunuz, neden? Dört aydır getiriyorsunuz, geri çekiyorsunuz; getiriyorsunuz, bugün bir daha geri çektiniz. Türkiye'deki rejimin demokrasi olmadığını hem içeriye bizim yurttaşlarımıza hem de dışarıya aynı sınıfta yarıştığınız devletlere göstermek için. Kim o devletler? Rusya, örnek aldığınız. Diğeri kim? Gürcistan. Diğeri kim? Kırgızistan. Diğeri kim? Macaristan. Bunları örnek alıyorsunuz ve artık biz demokrasi liginde değiliz, hukuk devleti değiliz, bizim tartıştığımız konular bu. Bizim çizdiğimiz çerçeve içerisinde sivil toplum çalışır veya çalışamaz. Bizim çizdiğimiz çerçeve içerisinde medya çalışır veya çalışamaz ve siyaset de bu sınırlar içerisinde yapılır. O nedenle kayyum yasasına ihtiyaç duyuyorsunuz. Bilmiyor musunuz Ahmet Özer'in suçsuz olduğunu? Bilmiyor musunuz Ahmet Türk'ün suçsuz olduğunu? Bakın, Ahmet Türk'le ilgili olarak bu Parlamentoda Milliyetçi Hareket Partisi bile çok özenli bir dil kullanıyor, özenli bir dil ama ne yaptı sizin lideriniz, ne söyledi? "Ne idiği belirsiz." dedi seçilmiş belediye başkanlarına. Yarın öbür gün size söylese ne diyeceksiniz? Bakın, seçilmiş belediye başkanlarına "Ne idiği belirsiz." dedi. Arkadaşlar, bundan normal koşullarda öyle hadise çıkar ki...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Tanrıkulu.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Bakın, bundan, öyle hadise çıkar ki bu laflardan, toplumsal barışımızın altına bu kayyum siyasetiyle ve uyguladığınız dille en büyük dinamiti koyuyorsunuz. Böyle bir barış siyaseti, böyle bir demokratik siyaset olmaz. Siyaseti bütün bu uygulamalarla zehirlediniz. Toplumla bir bağ kurma imkânınız kalmadı; hâkimle bağ kuruyorsunuz, kendi çevrenizle, yarattığınız yeni sosyolojiyle.
Bir anekdotla kapatacağım. Size yakın bir işadamı -tesadüfen karşılaştık-sizlerden de bahsetti, siyasetçilerden. "Bizim şikâyetimiz, çocuklarımızın şikâyeti nedir biliyor musun Sezgin Bey? Çocuklarımız bize itiraz ediyor." "Neye itiraz ediyor?" dedim, dedi ki: "Siyasetçiler ve bizim gibi insanların paralarını rahat harcayamadıklarından şikâyet ediyor. 'Baba ne zaman siyaseti bırakacaksın da, ne zaman bu işten uzaklaşacaksın da bu paraları rahat rahat yiyelim.'" Ya, bu hâle geldiniz, bu hâle.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - İnanın görmüyorsunuz, gerçekten görmüyorsunuz.
Çok teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)