GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Saadet Partisi Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:13
Tarih:30.10.2024

SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Gelecek-Saadet Partisinin grup önerisi üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Doğu Türkistan bizim ata yurdumuz, aynı zamanda Divanü Lûgat-it-Türk’ün yazarı Kâşgarlı Mahmut’un yurdu. Biliyorsunuz, göçler hep doğudan batıya doğru olmuştur. Bizler de doğudan batıya doğru göç ettik ve aynı zamanda orada soydaşlarımızı, tarihdaşlarımızı, kültürdaşlarımızı, dindaşlarımızı bırakarak geldik, Anadolu’ya, buralara kadar geldik; buralara kadar geldikten sonra da oralarda bıraktıklarımızla ilgili insan hakları ihlallerini gözlemledik. Çin, burada uzun zamandır bir soykırımla, asimilasyonla, buradakilerin kültürleriyle, dilleriyle ve dinleriyle uğraşmakta. Özellikle, 1949 yılında Çin tarafından işgal edilen Doğu Türkistan -“parçalanmış Türkistan” diyorum ben oraya- stratejik bir bölge, yer altı ve yer üstü kaynakları bakımından çok zengin bir ülke ve aynı zamanda -“stratejik bölge” dedim- Çin’in Tek Kuşak, Tek Yol Projesi’yle yaptığı mıntıka temizliğinin nirengi noktalarından bir tanesi. Aynen Batı dünyasının, Amerika Birleşik Devletleri’nin bugün Gazze'de yapmış olduğu mıntıka temizliğinin bir başka benzerini burada gözlemliyoruz. 1949 yılından sonra burada yavaş yavaş asimilasyonlar başladı ama daha sonra ise buralarda bazı normalleşmeler oluşmuştu. Biz Sayın Ahmet Davutoğlu Başbakanken, ben de Genel Başkan Yardımcısı iken burada Çin’le herhangi bir problem yaşamadan, buradaki problemli olan insanları çok rahat bir şekilde Batı dünyasına, Türkiye'ye, Bahreyn’e taşıyabilmiştik ve Çin de o zaman bir problem yaratmamıştı ama daha sonra, 2017'li yıllardan itibaren burada çok ciddi şekilde Çin’in bir makas değiştirdiğini gözlemledik ve burada soykırım, asimilasyon, işkence ve kaybetme, aynı zamanda dilleriyle, dinleriyle ve kültürleriyle uğraşma noktasında, insan hakları ihlalleri noktasında oldukça mahir işler yapmaya başladılar. Biz bununla ilgili Gelecek Partisi olarak da çalışmalar yaptık. Doğu Türkistan’la ilgili, Uygur Türkleriyle ilgili gerek Türkiye'de gerek yurt dışında nerede bir toplantı varsa oraya gitmeye gayret sarf ettik ve aynı zamanda 100 bin imza topladık. Geldik, bu 100 bin imzayı da eskiden İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı olan Hakan Çavuşoğlu’na getirdik ve verdik. Bakın, burada 100 bin kişi imza atmış vaziyette, burada insan hakları ihlalleri var, bununla ilgilenelim dedik. Bize şunu söylemişti: “En kısa zamanda Türkiye Büyük Millet Meclisinden bir heyet, İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Çin’e gidecek ve bunu yerinde inceleyeceğiz.” Ne zaman söylemişti? Üç yıl önce söylemişti. O günden bugüne bir gelişme oldu mu? Olmadı, herhangi bir gelişme olmadı. Aynen Gazze işgal edilirken, Gazze'de insanlık suçları ve soykırımlar yapılırken burada İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu da bir heyet göndereceğini söylemişti. Biz heyetimizi gönderdik Gelecek-Saadet Grubu olarak, onlar Gazze'ye gidemediler ama yerinde incelemeler yaptılar, Refah Kapısı önünde bunları yapmış oldular. 2017'den sonra burada yeni bir soykırım başladı demiştik. Bununla ilgili olarak da biz şunu söylüyoruz Gelecek-Saadet Grubu olarak, biz Çin’e şöyle bir çağrıda bulunuyoruz: Çin seninle savaşmayacağız, böyle bir niyetimiz yok. Seninle ticaret de yapacağız, kültürel anlaşmalar da yapacağız, eğitim anlaşmaları da yapacağız ama sen bir Çinliye, hangi hakları tanıyorsan Doğu Türkistan'da yaşayan Uygurlara, Doğu Türkistan'da yaşayan Kazak Türklerine, Kırgız Türklerine veya başka etnik yapılara, başka mezhepsel yapılara ve başka dinlere karşı da aynı uygulamayı, bir Çinli hangi haklara sahipse aynı haklara sahip olmasını sağlamanızı istiyoruz. Yapıyor musunuz? Yapmıyorsunuz ve genel gerekçe olarak da şöyle söylüyorsunuz: "Bu, Çin'in büyümesinden rahatsız olan Amerika Birleşik Devletleri'nin ve Batı'nın bir argümanı." diyorsunuz. Peki, Batı ne diyor? "Burada insan hakları ihlalleri var, işkenceler var." diyor ve siz de "Yok." diyorsunuz. O zaman kapıları açacaksınız, o zaman milletvekilleri buraya gelecek, o zaman aktivistler buraya gelecek, gazeteciler gelecek Çin'e ve biz göreceğiz, hakikaten burada kaybetmeler yoksa, kamplar yoksa, dilleriyle, dinleriyle, kültürleriyle uğraşma yoksa; bayramları iptal edilmiyorsa, kıyafetleri iptal edilmiyorsa biz özür dileyeceğiz Çin'den ve Çin'le ilişkilerimizi daha da muhkemleştireceğiz, arttıracağız. Ama Batı dünyasının demiş olduğu gibi, aynı zamanda Uygur Türklerinin demiş olduğu gibi, bunlar varsa da "Siz süper devlet olamazsınız." diyeceğiz ve insan hakları konusunda da tekrar yeniden sizi göreve davet etmiş olacağız ama siz bunları yapmıyorsunuz. Ben 3 toplantıya katıldım Dünya Uygur Kongresi'yle ilgili. Birine Prag'da katıldım, Yeniden Refah Partisi Milletvekili Sayın Doğan Bekin Bey -burada- ve aynı zamanda, Ayyüce Türkeş Hanımefendi'yle beraber gittik. Bu sefer Bosna'da yapılan Doğu Türkistan Uygur Kongresi'ne bütün partiler davet edildi. Ama bakıyorum, bazı partiler bu konuya kulaklarını tıkamışlar, lal muamelesi yapıyorlar ve kör muamelesi, âmâ muamelesi yapıyorlar ve oraya, Prag'a gittiğimiz zaman Prag Büyükelçisi buraya gelmedi. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Özdağ, lütfen tamamlayalım. SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) - Prag Büyükelçisi Egemen Bağış buraya gelmedi, “Nasılsınız?” bile demedi. Şimdi, Bosna Hersek’te de demediler. Japonya'ya, Tokyo’ya gittiğimiz zaman büyükelçiyi ziyarete gittim, dedim ki: Niye gelmiyorsunuz? “Bu toplantıları kimin yaptığını biliyoruz.” Kim yapıyor peki bu toplantıları? “Amerika yapıyor.” Siz yapın bu toplantıları; Bosna Hersek yapıyor, Prag Belediye Başkanı, Çek Cumhuriyeti yapıyor, Japon Hükûmeti yapıyor. “Soydaşlarımız” dediğiniz, “dindaşlarımız” dediğiniz, “tarihdaşlarımız” ve “kültürdaşlarımız” dediğiniz insanlarla niye ilgilenmiyorsunuz? Her şey swap mı, her şey herhangi bir anlaşma mı? Buraya gittiğimiz zaman da Dolkun İsa görevini devretti, liderdi orada, Doğu Türkistanlılarının uzun zamandır liderliğini yapıyordu. Kime bıraktı? Turgun Can’a bıraktı. Doğu Türkistan’ın liderliğini yapan Dolkun İsa Türkiye’de yargılandı ve mahkeme bunun Türkiye’ye girişinin yasak olmaması gerektiğini söyledi. Peki, bu yasak devam ediyor mu? Ediyor. Dolkun İsa 2 defa Türkiye’ye geldi; biri İstanbul’a, biri Ankara’ya. Geri “deport” ettiniz. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) – Son cümle Sayın Başkanım. Değerli milletvekilleri, halkıma sesleniyorum: Bakın, dünyada gidemediği 2 ülke var; biri Çin’e giremiyor, bir de Türkiye’ye giremiyor. Biz Gelecek-Saadet Grubu olarak kendisini grubumuza davet edeceğiz, bu Hükûmetin bir turnusol kâğıdıdır, ya “deport” edeceksiniz, utanacaksınız tarih boyunca veyahut da kabul edeceksiniz, Türkiye’ye girmesini sağlayacaksınız ve Gelecek-Saadet Grubunda da konuşmasını yapacak, Doğu Türkistan’ın yanında olduğunu göstereceksiniz. İnşallah, inanıyorum ki grup önerimize tüm Meclis “evet” oyu verecektir. Bir gün Doğu Türkistan bağımsız olacaktır. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (Saadet ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)