GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Cumhuriyetin 101’inci yılına, Mondros Mütarekesi’nin imzalandığı 30 Ekim tarihine, Anıtkabir’de tezahürat yapılmasına, İYİ Partinin kuruluşunun 7’nci yılına, bu hafta görüşülecek olan dokuzuncu yargı paketine ve asgari ücret için 2025 yılında öngürülen artışa ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:3
Birleşim:13
Tarih:30.10.2024

MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) – Teşekkür ediyorum. Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum. Cumhuriyetimizin 101'inci yılı tüm milletimize kutlu olsun. Bizlere bağımsız, haysiyetli ve özgürce yaşama imkânı veren, devlet ve millet şuuruna sahip o muazzam kadroları, başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, tüm silah arkadaşlarını, şehit ve gazilerimizi saygı, rahmet ve minnetle anıyorum. Bugün 30 Ekim. 30 Ekimde ne oldu, biliyor musunuz? Bugün aynı zamanda 1918 yılındaki Mondros Mütarekesi’nin imzalandığı tarih. Düşünebiliyor musunuz, yedi düvelin üstüne çullandığı bir millet teslim anlaşmasını imzaladıktan sadece beş yıl sonra bütün dünyaya örnek olacak bir mücadeleyi ve devamında da cumhuriyeti inşa etti. Bize düşen emeği geçen herkese minnet, şükran ve rahmet okumaktır. Yeri gelmişken ifade edeyim: Dün Anıtkabir’e gittik, bir siyasi partinin -ki muhtemelen AK PARTİ'nin- il ve teşkilatları doğrudan içerdeler; içeri alınan bu kimseler cumhuriyetin banisi, Halaskâr Gazi’nin huzurunda olmayı bırakın, bir mezarlıkta, bir kabristanda olduklarını dahi görmezden gelip aldıkları talimatla hem bayramın anlamına hem de Atatürk'ün hatırasına belki istemeyerek saygısızlık edecek şekilde tezahüratlarda bulundular ve maalesef, bu her bayram tekrarlanıyor. Orada cumhuriyeti bize miras bırakan Atatürk'ün aziz ruhuna ve hatırasına karşı yapılan bu saygısızlığı ve tezahüratları kabul etmemiz mümkün değil. Yani herhangi bir yakınınızın mezarına, herhangi bir türbegâha, herhangi bir mezarlığa gittiğinizde böyle bağırıp çağırabilir misiniz, bu şekilde tezahürat yapabilir misiniz? Sizlere özellikle çağrı yapıyorum: Anıtkabir’de herhangi bir şekilde tezahürat yapılması noktasında lütfen teşkilatlarınızı uyarın, orası tezahürat yapılacak yer değil arkadaşlar. 25 Ekim 2024'te partimizin 7’nci yılını doldurduk ve pazar günü de on binlerin katılımıyla coşkulu bir tören yaptık. Bir kez daha cumhuriyete sahip çıktığımızı, ülkemizin bölünmez bütünlüğüne canımız pahasına sahip çıkacağımızı haykırdık. Bu çatı altında faaliyet gösteren bizler ve tüm siyasi partiler şunu hiçbir zaman unutmasınlar: Varlıklarımızı cumhuriyete ve onun kurucu kadrolarına borçluyuz. Bu vesileyle, bir kez daha bu mirası bizlere bırakan, bu Meclis çatısı altında faaliyet gösterme imkânı veren, egemenliğin kayıtsız şartsız milletin olduğunu tescilleyen cumhuriyetimiz ve onun kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e ve silah arkadaşlarına minnet ve saygılar sunuyorum. Atatürk bu milletin aranan lideridir ve millet başı her sıkıştığında onu özler ve bu sebeple de silinmez bir şahsiyettir; millî bayramlarımızdaki -dün de yaşadığımız gibi- büyük coşku da ona olan bu özlemin bir tezahürüdür. Bu hafta yargı paketini görüşeceğiz. Yakın zamanda dokuzuncu yargı paketi Komisyonda görüşüldü ve bugün itibarıyla da Genel Kurulumuzda görüşülmeye başlanacak. Maalesef, sizlerin de bildiği gibi, adalete olan güven sıralamasında ülkemiz çok çok gerilerde. Yargı paketi getiriliyor ancak içinde bu güveni tekrar tesis edecek tek bir madde dahi yok. Getirdiğiniz torba kanun teklifi de bu kapsamda maalesef güven tazelemeyecektir. İki tali komisyon var bu yargı paketini ilgilendiren; bunlardan bir tanesi Plan ve Bütçe Komisyonu. Kanun teklifinde kamu kaynaklarının kullanımı veya kamu kaynaklarının dağılımı paketini içeren maddeler olsa da -yasa tekniğine aykırı bir şekilde- tali komisyona yani Plan ve Bütçe Komisyonuna bu kanun götürülmedi. Acele kanunlaştırma tekniği âdeta AK PARTİ iktidarının huyu hâline gelmiş durumda. Bu kadar önemli bir kanun teklifinde bir etki analizi dahi yapılmadı, ne tür etkileri olacağına dair hepimizde ciddi soru işaretleri var. Bakın, kanun teklifinin hazırlanması da gayriinsani. 11 Temmuz 2024 günü saat 10.00’da başlayan görüşmeler 12 Temmuz sabahı 06.30'da tamamlanmış. Bu kadar önemli bir paket geliyor ve neredeyse yirmi saatten fazla, insani şartlara uymayan bir görüşme trafiği uygulanıyor. Hâkimiyetin kayıtsız şartsız olduğu millet iradesinin tecelli etmesini beklediğimiz durum maalesef bu kanun teklifinde hasıl olmamıştır. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Kavuncu, lütfen tamamlayın. MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) – Bir başka yönüyle de kanun teklifi, bakın, Anayasa’ya aykırılıklar içeriyor. Her şeyden önce, 2017 yılında bir anayasa değişikliği yapıldı ve anayasa değişikliğinde -ki Anayasa’nın 88'inci maddesinde çok net bir şekilde- yürütmenin yasa tasarısı yapma yetkisi sonlandırıldı. Her ne kadar resmî olarak bakanlıklar ya da Cumhurbaşkanlığı bu kanunu vermemiş olsa da fiiliyatta -hepiniz biliyorsunuz burada- bu kanun teklifini kimin yaptığını, nereden geldiğini çok net olarak görüyorsunuz. Açıkça 2017 yılında yapılmış olan Anayasa’nın da böylelikle arkasından dolanıyorsunuz ve 88'inci maddeyi yani Anayasa'yı da bir kez daha çiğnemiş oluyorsunuz. Usul açısından sorunludur bu yargı paketi. İktidar partisi Anayasa'yı ve Anayasa Mahkemesini, evrensel hukuk ilkelerini, kuvvetler ayrılığı ilkesini, demokratik hukuk devletinin diğer temel hükümlerini tanımadığını bu metinle âdeta bir kez daha ispat etmiştir. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - Bitiriyorum Başkanım. BAŞKAN - Sayın Kavuncu, lütfen tamamlayın. MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - Dokuzuncu yargı paketinin tamamına karşı olduğumuzu buradan vurgulamak istiyorum. İlgili kanun maddeleriyle ilgili görüşlerimizi arkadaşlarımız madde madde Genel Kurula geldikçe izah edecekler. Bakın, son bir konu, asgari ücret konusu. Dar gelirli merakla bunu bekliyor ve bir söylem var, o da şu: 2025 için öngörülen artışın gerçekleşen enflasyon üzerinden değil de öngörülen enflasyon üzerinden yapılacak olması. Ya, ne olur, hani aklı, ilmi, irfanı, her şeyi bir tarafa bıraktım, azıcık elinizi vicdanınıza koyun. Ocak ayında öngörülen yani yüzde 25’lik bir enflasyon oranını göz önünde bulundurup zam yaparsanız, temmuz ayında yapmadığınız zammı da göz önünde bulundurursanız bu, vatandaşa şu demek... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) – Son cümle Başkanım. BAŞKAN - Sayın Kavuncu, lütfen tamamlayın. MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) – ...“Artık başının çaresine bak ve seni biz kendinle baş başa bırakıyoruz.” demek; bu kabul edilemez, ne aklidir ne ilmîdir ne insanidir ne de devletin sosyal devlet anlayışına uyan bir yaklaşımdır. Dolayısıyla, yapılacak olan zam da öngörülen enflasyon oranını değil, gerçekleşmiş olan enflasyon oranını göz önünde bulundurmak iktidarınızın sorumluluğudur diyorum. Teşekkür ediyorum.