GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI VE MERSİN MİLLETVEKİLİ ALİ RIZA ÖZTÜRK'ÜN; AVUKATLIK KANUNU İLE HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ, SİVAS MİLLETVEKİLİ HİLMİ BİLGİN VE ÇANKIRI MİLLETVEKİLİ İDRİS ŞAHİN İLE 8 MİLLETVEKİLİNİN; 1136 SAYILI AVUKATLIK KANUNU, HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU VE 3568 SAYILI SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLİK VE YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ, ERZURUM MİLLETVEKİLİ OKTAY ÖZTÜRK'ÜN; HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU İLE AVUKATLIK KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ SS444
Yasama Yılı:3
Birleşim:93
Tarih:17.04.2013

AK PARTİ GRUBU ADINA BÜLENT TURAN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu Tasarısı ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın ikinci bölümü üzerinde grubumuz adına söz aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; Adalet ve Kalkınma Partisi hükûmet olduğu 2002 yılından bugüne kadar elinden geldiğince isminin hakkını vermek için gece gündüz çalışarak, bütün ekibiyle beraber gayret ederek?

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) - Sen yoktun Bülent, sen yoktun! Sen daha yenisin, sen yoktun!

BÜLENT TURAN (Devamla) - ?Adalet Bakanlığının tümüyle beraber, ekibiyle beraber gayret ederek, çok ciddi anlamda, demokrasimiz adına adımlar attığını her şeyden önce milletimiz takdir etmekte.

Ve yine, çok kısa olarak bu düzenlemelere baktığımızda, 2002 yılında 1 milyar civarında olan adalet hizmetlerinin son düzenlemede 5 milyarın üzerinde bir rakama tekabül ettiği, 2002 yılında "bodrum katlar" diye ifade edilen yerlerde mahkemelerin olduğu bir Türkiye'de artık 150'den fazla "adalet sarayı" diye ifade edilen çok özel mekânlarda yargılamaların yapıldığı, hâkim ve savcıların sayısının yüzde 34 oranında arttığı, Adalet Bakanlığı personelinin ise yüzde 78 oranında arttığı bir gerçek. Tabii ki bunlar bizim fiziki anlamda yaptığımız çalışmalar.

Bununla sınırlı kalmadık, yine dönüp arkaya baktığımızda, ülkemizin hukuk sisteminde belki hayal diye gerçekleştirdiğimiz devlet güvenlik mahkemesinin kaldırılmasından  tutun da adli sicil kayıtlarının kaldırılıp bu yetkinin kaymakamlara verilmesine kadar, alternatif uyuşmazlık imkânlarından Kamu Denetçiliği Kurumunun kurulmasına kadar, yargılamanın uzaması hâlinde tazminat imkânı verilmesinden tutun da Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru imkânının sağlanmasına kadar, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi standartlarında bir yargılama için daha geçen hafta birçoğumuzun desteğiyle burada geçen dördüncü yargı paketine kadar birçok temel konuda düzenlemeler yapıldı. 

Bunun da dışında, yine geçtiğimiz dönemlerde, Türk Ceza Kanunu gibi, Ticaret Kanunu gibi,  Borçlar Kanunu gibi, Hukuk Usulü Muhakemeleri  Kanunu gibi birçok alanda çok ciddi temel kanunların düzenlendiğini, bununla ilgili barolarımızın, avukatlarımızın, kısmen muhalefet partilerimizin destek olduğunu büyük bir keyifle gördük çünkü Adalet ve Kalkınma Partisinin adında olduğu gibi "adalet" bizim değişmezlerimizden, vazgeçilmezlerimizden.

Çok Değerli Başkan, kıymetli milletvekili arkadaşlarım; bugün görüştüğümüz kanun tasarına ne getiriyor diye baktığımızda, öncelikle bazı pratik önlemlerin alındığını görüyoruz. Baktığımızda, Yargıtay dava dairelerinin aynı davada, aynı dosyada, dosyanın değişmemesine rağmen, farklı kararların çıkmasının engellenmesi için bazı önemli düzenlemeler olduğunu görüyoruz. Avukatların, serbest mali müşavirlerin, muhasebecilerin büro açmasının önündeki engellerin kaldırılarak şu anki mevcut düzenlemenin devam ettirildiğini görüyoruz. Mahkemelerin ve hâkimlerin dava konularına göre ihtisaslaşmasının önünün açıldığını, bu konuda bir imkân verildiğini görüyoruz. Hâkim ve savcılarımızın değerlendirmeleri yapılırken daha önceki zamanlarda gündemimizde olan Arabuluculuk Kanunu Tasarısı'nın hakkını verip vermediklerine bakıyoruz. Yurt dışında görev yapan hâkimlerimizin ve savcılarımızın kira yardımından istifade etmesi imkânının önünü açıyoruz ve yine Adalet Bakanlığımızın ve Danıştayımızın ihtiyaçları göz önünde bulundurularak 5 bin adet zabıt kâtibinin ve 60 kadar da tetkik hâkim kadrosunun sağlandığını görüyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu tasarıyla ilgili muhalefet partisi milletvekili arkadaşlarımızın daha çok hangi konuyu öne çıkardığına, hangi konuya muhalefet ettiğine baktığımızda, az önce de dinledik, Türk Ceza Kanunu'nun 263'üncü maddesinin kaldırılması yani tasarıdaki 13'üncü maddenin, bir diğer ifadeyle kanuna aykırı eğitim kurumu kurulmasındaki hapis cezasının kaldırılmasının bir sorun olarak önümüze konulduğunu gördük. Değerli arkadaşlarım, öncelikle içiniz ferah olsun diye, rahatlayın diye bir şey ifade etmek istiyorum: Kaldırılan hapis cezası üç aylık alt sınırı olan bir hapis cezası yani çok fazla yaptırımı olan, çok fazla korkulacak bir şey değil. Üç aylık bir hapis cezasının kaldırılmasıyla ne ifade ettiğiniz gibi cumhuriyet yıkılır, ne ifade ettiğiniz gibi Tevhid-i Tedrisat yok olur. Kaldı ki siyasetin esası millete güvendir, millete güvenmek zorundayız değerli arkadaşlar. Üç aylık ceza kaldırıldı, hurra, herkes gitti, kaçak eğitim okullarında, kaçak kurslarda çocuğunu okula başlattı. Böyle bir Türkiye yok artık arkadaşlar. Artık, bu ülkenin evlatları yurt dışında masterı, doktorayı zorlayan, yurt içinde her türlü üniversite imkânını zorlayan, her türlü gelişmiş teknolojiyi takip eden farklı insanlar hâline geldi. Artık, tek parti yıllarında olduğu gibi, dar bakış açısıyla kapalı eğitim kurumları falan? Böyle bir şey yok arkadaşlar. Bu ülkenin esasları, bu milletin evlatları artık geleceği planlıyor; değişen bir Türkiye var, değişik bir vizyon var karşımızda.

Bir diğer husus, yine altını çizmek isterim: Hangi terör örgütü, hangi kaçak Kur'an kursu yöneticisi, sizin ifadenizle, hangi tarikat yöneticisi üç aylık bir hapis cezasından korkarak bundan vazgeçer? Bunun bir yaptırımı yok arkadaşlar. Üç aylık yaptırımın hangi para cezasına dönüştürüldüğünü sizler daha iyi biliyorsunuz. Yine bir şey: "İnsani olmayan bir infaz sistemidir." demiyor musunuz siz hapis için? Bakınız, bizler bu konudaki hapsi kaldırdığımız zaman asla bu cezasız kalacak, her taraf buna ilişkin birtakım kurslara bağlı kalacak falan değil. 10 binin üzerinde eğitim kursu olmasına rağmen, kaldı ki, açılan dava sayısı 28 Şubattan bugüne belli zaten. O yüzden çok fazla bir sorun, çok fazla problem yok değerli arkadaşlarım. Kaldı ki, imara aykırı bir şey varsa belediye gerekeni yapacaktır. Kaldı ki, eğitim içerisinde Terörle Mücadele Yasası'na aykırı bir şey varsa TMK gereğince savcı gereğini yapacaktır. Kaldı ki, Türk Ceza Kanunu açısından bir problem varsa savcı gereğini yapacaktır. Kaldı ki, haberiniz olmayabilir, ifade etmek isterim -Vaktim yok diye ayrıntıya girmeyeceğim- Özel Eğitim Kurumları Kanunu var, önümde metin var, bu Kanunun 7'nci maddesi kapatma cezası öngörmekte. Bizim derdimiz bağcıyı dövmek mi, üzüm yemek mi? Eğer siz eğitim kurumlarını kanuna aykırı ifade ediyorsanız, bununla ilgili zaten kapatma yetkisi var kanunumuzda. Devam ediyorum, Millî Eğitim Temel Kanunu var; aynı şekilde burada da kapatma cezası var, idari para cezası var, hapisten başka her şey var. Bu kadar hapis meraklısı olmanız, Silivri'den başka herkese hapis cezası öngörmeniz anlaşılır gibi değil. İdari para cezası var, bir daha söylüyorum, bunun dışında kapatma cezası var, bunu söylemek istiyorum. O yüzden, çok fazla boşa kürek çektiğinizi düşünüyorum.

Daha önemlisi değerli arkadaşlarım, bir konuyu daha ifade etmek isterim: Bu kanun, 2004 yılında cezası indirilen bir kanun. Bu kanunun cezası indirildiğinde hemen muhalefet partisi mensubu arkadaşlarımız -ki hangisi olduğunu biliyorsunuz- koşarak gitmişler Anayasa Mahkemesine, bunun Anayasa'ya aykırı olduğunu, bu cezaların indirilmemesini söylemişler. Anayasa Mahkemesi bu konuyu incelemiş, 2005'te bir karar vermiş ve demiş ki, aynen söylediğimiz gibi bu talebin zaten Anayasa'nın 2, 5, 11, 41 ve 174'üncü maddelerine aykırı olduğunu, söylemişler "Düzenlemede hapisten başka birçok ceza, birçok yaptırım var zaten." demişler ve makul bir düzenleme olduğunu ifade etmişler.

Haydar Bey, bir ifadede bulunuyoruz, bir kanun çıkarıyoruz. Anayasa Mahkemesine götürüyorsunuz. Anayasa Mahkemesi de bir hukuk dersi veriyor. Aradan birkaç sene geçiyor, aynı konuyu bir daha tartışıyorsunuz. Bir fıkra anlatıyoruz, iki gün sonra gülüyorsunuz. Yapmayın Allah aşkına artık! O yüzden, iki gün sonra gülmek değil, gelin, bugünü beraber yakalayın, bu kanuna destek olun. Burada olağanüstü bir durum yok değerli arkadaşlarım.

Bir diğer meseleye baktığımızda: Geçtiğimiz on yılda hayata geçirilen düzenlemeler gibi bu kanunun da, bu tasarının da ülkemiz demokrasisi açısından, insan hakları açısından, hızlı hukuk yargılama açısından bir adım olduğunu, yetmeyeceğini ama devam edeceğini ifade etmek istiyorum. Bu vesileyle, avukatlarımızın büro açmasındaki imkânların tekrar sağlanması, yurt dışında görev yapan hâkimlerimizin bazı sıkıntılarının giderilmesi, hâkimlerimizin ve mahkemelerimizin ihtisaslaşması için bazı imkânların sağlanması, temyiz aşamasında meydana gelebilecek karar çelişkilerinin ortadan kaldırılması, bu ve benzeri birtakım düzenlemelerin yapılması demokrasimiz açısından bir adımdır, tekrar bir imkândır.

Ben, bununla ilgili makul, önyargısız bir bakış acısının ortaya konulduğunda Adalet Komisyonu üyesi CHP'li arkadaşlarımızın da MHP'li arkadaşlarımızın da bu konuya destek olacağını düşünüyor; bu vesileyle kanunun ülkemiz demokrasisi açısından, hızlı hukuk yargılaması açısından bir katkı sağlamasını ümit ediyor; bu vesileyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyor, iyi akşamlar diliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)