GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Çocuk haklarına ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:3
Birleşim:13
Tarih:30.10.2024

BERİTAN GÜNEŞ ALTIN (Mardin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, saygıdeğer halkımız ve sevgili çocuklar; hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. Şimdi, çocuklara dair, istismara uğrayan, hakları ihlal edilen, yoksullukla baş başa bırakılan, her gün onlara dair yeni bir kötü haber aldığımız asimilasyonla yüz yüze kalan çocuklardan ve onların haklarından bahsedeceğim bir konuşma yapmak istiyorum. Şimdi, Türkiye'nin çocuklara dair gerçeğini ve Türkiye'nin çocuk tablosunu aslında anlayabilmemiz için size sadece 3 çocuktan bahsetmek istiyorum; bu çocuklar Ceylan, Narin ve Abdüllatif. Daha bir ay önce anmasına katıldığım ve bugün Ceylan’dan bahsetmeyi annesine bir borç bildiğim 12 yaşındaki Ceylan, koyunları otlattığı yaşam alanı içerisinde bir karakoldan atılan havan topuyla vahşice katledildi ve katledildikten altı saat sonra bile ne savcı ne hâkim ne kolluk, hiç kimse yaşam tehdidi olduğu sebebiyle olay yerine gelmedi. Birkaç hafta önce bu kürsüden anlatıldığı gibi, tıpkı Filistin'deki anneler gibi çocuğunun parçalarını eteklerine toplamak zorunda kaldı Ceylan’ın annesi ve günün sonunda, 15’inci yılın sonunda hâlâ daha ne Ceylan’ın katilleri ne de Ceylan’ın öldürülmesine dair gerçekler açığa çıktı. Bir diğeri ise 8 yaşındaki Narin Güran. Hepiniz tanıyorsunuz, hepimiz biliyoruz; 21 Ağustosta kayboldu, on dokuz gün sonra bulundu ve üzerinden aylar geçmesine rağmen duruşma dosyasında henüz daha katillerin kim olduğuna dair hiçbir şey yok, katilsiz bir duruşma dosyasıyla karşı karşıyayız. Bu vesileyle, 7 Kasımda Diyarbakır'da yapılacak olan Narin duruşmasına bütün demokratik kitle örgütlerini, bütün halkımızı, bu konuda hassasiyet geliştirmiş olan tüm kesimleri bu duruşmaya katılmaya ve Narin için adalete sahip çıkmaya bu kürsüden bir kez daha davet ediyorum. Bizler de DEM PARTİ Çocuk Komisyonu olarak ve DEM PARTİ olarak o gün orada olacağız ve Narin dosyasını yakından takip edeceğiz. Bir diğer bahsetmek istediğim çocuk ise Suriyeli Abdüllatif Davvara; 15 yaşındaydı, depremde ailesini kaybetti ve çalışmak zorunda olduğu için İstanbul'a geldi, 21 Eylülde İstanbul'da vahşice öldürüldü fakat hiçbirimiz adını bile bilmiyoruz. Neden bilmiyoruz? Çünkü o bir göçmen ve mülteci çocuktu; bu sebeple ölümü bile gündemleşmedi. Şimdi, 85 milyonluk Türkiye nüfusunun 22 milyondan fazlası çocuk ve bu tablo, bu bahsettiğim 3 çocuğu bile düşündüğümüzde utanç verici bir tablo. Bu utanç verici tabloyu unutmamalıyız ve Meclisin bu tabloya dair mücadele etmesi gerektiğinin altını bir kez daha çizmek zorundayız. Bugün derin bir ekonomik kriz var ama daha yakıcı olan, derin bir çocuk yoksulluğu var. Bunun sonucu olarak işçileştirilen çocuklar var ve en kötüsü de iş cinayetlerinde yaşamını yitiren çocuklar var. 700 binden fazla işçileştirilmiş çocuktan bahsediyoruz ve eğer buna MESEM’deki rakamları da ekleyecek olursak, mülteci çocukları da ekleyecek olursak bu 3-4 katına çıkan bir duruma geliyor. Dolayısıyla çocuklar eğitim hayatlarından koparılıyor, çalışmak zorunda bırakılıyor ve sağlıklı büyüme hakları ellerinden alınıyor, Ve bir de elbette istismardan bahsetmek istiyorum. Çocuk istismarı son zamanlarda Türkiye'nin çocuklarla ilgili en önemli gündemlerinden birini oluşturuyor. Her gün bir istismar vakasıyla karşılaşıyoruz, her gün istismar vakaları sonucunda cezasızlık politikalarının nasıl işlediğiyle karşılaşıyoruz. 29 bin çocuk istismar mağduru olarak başvurmuşlar ve 29 bin çocuğun istismar mağduru olduğunu biliyoruz. Şimdi, böyle bir tabloda, en önemli ve yüzyıldır istikrarlı bir şekilde ihlal edilen bir çocuk hakkından bahsetmek istiyorum, o da ana dilinde eğitim alma hakkıdır. Cumhuriyetin kurulduğu ilk günden beri istikrarlı olarak en çok ihlal edilen hak ana dilinde eğitim alma hakkıdır. Dolayısıyla, bu hakkın ve bu hakka dair konulan çekincelerin iktidar tarafından yeni yüzyılda bir an önce giderilmesi gerektiğini, yüzyıldır mağdur edilen ve ana dilinde eğitim alamayan tüm çocukların ana dilinde eğitim alması için gereken adımların atılması gerektiğini, yeni anayasayı konuştuğumuz bugünlerde ana dilinde eğitim hakkının çocuklara yüzyıldır verilmemesi sebebiyle bir borç olarak önümüzde durduğunu bir kez daha vurgulamak istiyorum. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Güneş Altın, lütfen tamamlayın. BERİTAN GÜNEŞ ALTIN (Devamla) – Toparlıyorum. Ve son olarak, “Türkiye’de 3 temel çocuk hakkı ihlali sorunu nedir?” diye söyleyecek olursanız bu tablonun içinde kaybolmamak adına ana dilinde eğitim, yoksulluk ve çocuk istismarı Meclisin hızlıca adım etmesi gereken sorunlar olarak karşımızda duruyor. Neden? Çünkü bizler çocuklar için hep birlikte adaletin, barışın yolunu örmek zorundayız. Bizler hep birlikte Abdüllatifler, Ceylanlar, Narinler, yeni doğan bütün bebekler için adil, barış içinde bir dünyanın zeminini yaratmak zorundayız. Bu sebeple, ben bir kez daha bu Meclisi ve herkesi çocuklar için barışı inşa etmeye davet ediyor, hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)