| Konu: | DEM PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 11 |
| Tarih: | 23.10.2024 |
DEM PARTİ GRUBU ADINA PERİHAN KOCA (Mersin) – Teşekkür ediyorum. Genel Kurulu, tüm yurttaşlarımızı ve ekranları başında bizleri izleyen, özellikle deprem bölgelerinden bizleri izleyen kadın arkadaşlarımı, kız kardeşlerimi saygıyla sevgiyle selamlıyorum. Depremzede kadınların yaşadıkları sorunların tespit edilmesi ve gerekli önlemlerin derhâl alınması için Meclis araştırması açılması talebiyle, çağrısıyla söz almış bulunuyorum. Değerli milletvekilleri, 6 Şubat depremlerinin ardından bugün itibarıyla altı yüz yirmi dört gün geçmiş durumda. İktidar temsilcilerinden deprem bölgelerindeki durumu dinleyecek olursak tablo güllük gülistanlık, hatta iktidara göre tozpembe bir depremzede gerçekliği var. Ancak her zamanki gibi gerçekler bambaşka ve deprem bölgelerinde durum çok vahim vaziyette. Depremin çok boyutlu etkilerini depremzedeler hem özel alanda hem kamusal alanda siyasal, toplumsal, ekonomik yönleriyle, gerçekten, yıkıcı boyutlarıyla, yıkıcı bir şekilde yaşamaya devam ediyorlar. Temel ihtiyaçlardan mahrum bir depremzede halk gerçekliği var; sağlık, barınma, eğitim, ulaşım gibi en temel insani ihtiyaçlara bile erişemeyen bir depremzede gerçekliğinden söz ediyorum. İşsizlik, yoksulluk, geçim derdi de yıkımın boyutlarını her geçen gün daha da derinleştiriyor. Hâlâ çadırlarda ve konteynerlerde yaşayan büyük bir kesim var ve önümüzde kara kış var; soğuğa, kışa, sele, afete karşı dirençsiz, çaresiz olan gerçekten on binlerce insanımız var. Depremzede halkın gerçeği tam olarak budur değerli milletvekilleri. Depremzede kadınlar ise yıkımın boyutlarını çok daha ağır boyutlarda yaşıyorlar, 2 kat mağdur durumdalar bu nedenle. Hâlihazırda erkek egemen sistemin tahakkümüyle karşı karşıya olan kadınlar deprem bölgelerinde toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin daha da derinleşmesiyle birlikte çok yönlü bir şiddet ve yıkım hâlini yaşıyorlar. Güvenlik kaygısı gerçekten ciddi boyutlara varmış durumda. Erkek şiddeti ve istismar giderek tırmanır vaziyette. Çadırlarda, konteynerlerde erkekler tarafından öldürülen kadınlar gerçeğini yaşıyoruz aslında bugün biz deprem bölgelerinde ve kadın cinayetlerinin artık bir cins kırıma doğru dönüştüğü bir ortamda deprem bölgelerinde kadınları koruyan, kollayan uygulamalar yok, koşullarını iyileştiren herhangi bir şey yok, tam tersinden ulaşım sorunu, ışıklandırma sorunu, güvenlik kaygısını ve tekinsizliği daha da artırıyor. Güvenlik kaygılarının bu denli arttığı, şiddetin bu denli tırmandığı bir ortamda şiddetle mücadele mekanizmalarına ulaşmak da deprem bölgelerinde imkansız hâle gelmiş durumda. Bir örnek vermek istiyorum sizlere değerli hazırun: Deprem bölgesinde şiddet gördüğü için boşanma davası açan bir kadın arkadaşımız, yaşadığı konteyner eşinin üzerine kayıtlı olduğu için boşanma davasıyla birlikte yeni bir konteyner başvurusunda bulunuyor ama bu kadına yani şiddetle burun buruna, ölümle burun buruna yaşayan bir kadına aylarca cevap bile verilmiyor, çağrılarına dönüş yapılmıyor; bu süreçte eşiyle daracık konteyner alanda yaşaması bekleniyor yani ölüme terk ediliyor. Kendisi çocukları olduğu için, çalışamadığı için böyle bir durumda ailenin konteynerine sığınmak durumunda kalıyor ancak orada karşılaştığı sorunlar, imkânsızlıklar nedeniyle bir kez daha şiddet gördüğü erkeğin evine, konteynerine sığınmak durumunda, ölümle burun buruna yaşamak zorunda bırakılıyor; böyle bir vahim gerçek var deprem bölgelerinde kadınlar için. Öte yandan, ağırlaşan yoksulluk deprem bölgelerinde en çok kadınları vuruyor; kadın yoksulluğunun, kadın işsizliğinin deprem sonrasında ciddi boyutlara ulaştığını görüyoruz. Özel alanda yine ev içi bakım emeğinin -daha doğrusu, artık bir çadır bakım emeğinden, konteyner bakımı emeğinden bahsedebiliriz- bunların tümünün kadınların sırtında olduğunu; hane içinde aile bireylerine, yaşlılara, hastalara, çocuklara bakım emeğinin, yükümünün tümüyle kadınların sırtında olduğunu ifade etmek gerekiyor. Yine, deprem bölgelerinde özellikle sağlık sisteminde muazzam bir çöküş söz konusu. Genel sağlık hizmetleri ve kadın sağlığı noktasında tabiplerin, sağlık emekçilerinin ve kadın örgütlerinin, feminist örgütlerin başından beri çok önemli sağlık raporları var, incelemenizi tavsiye ederim. Oradaki verilere dayanarak ve özellikle deprem bölgesinde de çalışmış bir kadın milletvekili olarak şunu özellikle ifade etmek isterim: Kadınların önleyici koruyucu sağlık hizmetlerinden yararlanamadığı bir durum var; üreme sağlığı hizmeti alamıyor kadınlar, sağlık taraması yaptırılamıyor, anne ve anne adayı kadınlara aşı yapılmıyor. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Buyurun, tamamlayın. PERİHAN KOCA (Devamla) - Kanser vakalarında, meme kanseri vakalarında özellikle ciddi bir artış var. Kanser eğitimi veren KETEM’ler deprem bölgelerinde neredeyse yok. Yine, değerli hazırun, hekimlerin raporuna göre, kadınların tuvaleti erteleme davranışının yaygınlığı dolayısıyla ürolojik hastalıklarda çok ciddi bir artış var çünkü konteyner bölgelerinde güvenlik kaygısı çok ciddi seviyelere ulaştığı için kadınlar geceleri tuvalete gitmiyorlar, tuvaletlerini tutuyorlar ve sıvı tüketmiyorlar. Böylesi bir garabetle gerçekten deprem bölgelerinde karşı karşıya olduğumuz bir gerçeklik var. Velhasıl, kadınların yaşamı cehenneme dönüşmüş durumda. Bunun için önce sorunların detaylı olarak tespit edilmesi gerekiyor, ihtiyaçların belirlenmesi ve bu cehennemin sona erdirilmesi gerekiyor. Bu bakımdan, bir Meclis araştırması komisyonunun derhâl kurulmasını talep ediyoruz. Teşekkür ederim. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)