GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Van depreminin 13’üncü yıl dönümüne ve Silivri Cezaevinde tutsak bulunan Bekir Kaya’ya, depremlere karşı mücadele etmenin yolunun kent planlaması olduğuna, dün kurulan araştırma komisyonuna, cezaevlerindeki sağlık koşullarına, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın bütçe sunumundaki “IMF’nin açıklayacağı Global Ekonomik Görünüm Raporu’nda önemli bir revizyon beklemiyoruz.” cümlesine, bütçenin komisyondaki görüşmelerinin halka açık olması gerektiğine; barış için söylenen her sözün, atılan her adımın çok kıymetli olduğuna ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:3
Birleşim:11
Tarih:23.10.2024

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Teşekkür ederim. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Van depreminin, bildiğiniz gibi, 13'üncü yıl dönümü. Depremde yitirdiğimiz tüm halkımıza, yurttaşlarımıza bir kez daha Allah'tan rahmet diliyorum. Tabii, o deprem sonrası yaşananları da unutmadık. O deprem sonrası orada insanlar çırpınırken insanların üzerine gaz sıkılması, şiddet uygulanması da hâlâ gözlerimizin önünde. O depremde halkıyla beraber orada mücadele eden Belediye Başkanımız Sayın Bekir Kaya’ya da buradan selamlarımı göndermek istiyorum. Bekir Kaya şu anda Silivri Cezaevinde bir tutsak. Neden mi tutsak? Hani, dün Fetullah Gülen öldü diye burada arkasından beddualar ediyordunuz ya “Odunu bol olsun.” “Ateşi bol olsun.” diyordunuz ya; işte, o Fetullah Gülen’in savcılarının iddianamesiyle tutsak Bekir Kaya da. O savcılar cezaevinde, o savcılar kaçak, o hâkimler kaçak, cezaevinde ama bizim arkadaşlarımız hâlâ cezaevinde. Evet, depremi anarken sevgili Bekir Kaya’yı da anmak isterim. Evet, depremlere karşı mücadele etmenin yolu yapı denetimidir, yapı sağlamlığıdır, kent planlamasıdır ama bizde kent planlaması yok, rant planlaması var. Maraş depreminde birinci sorumlu olan Bakan belediye başkanlığına aday oldu, gitti, dedik ki: “İyi, planlamadan anlayan birisi gelir.” Tekrar geri geldi, Bakan oldu; şimdi rantları planlamaya herhâlde devam ediyor çünkü bütçeye baktığımızda yine aynı şeyi gördük. Burada yapılması gereken, gerçekten kent planlamasını, afet ve deprem riskini gözeten bir yerden hayata geçirmek önceliğimiz olmalıdır, o yüzden de DEM PARTİ olarak “deprem ve afet bakanlığı” kurulmasını bir kez daha öneriyoruz. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dün burada bir araştırma komisyonu kurulması kararını verdik ve her zaman olduğu gibi bir komisyon kuruldu. Yenidoğan çetesiyle ilgili, ortaya çıkan bu vahim tabloyla ilgili bir araştırma yapılacak ama bu yeterli değil. Meseleyi komisyona havale etme duygusundan kurtulmamız lazım çünkü bu alan tam anlamıyla bir bataklığa dönüşmüş durumda. Sağlık alanında özellikle “SGK'yi nasıl soyarız?” aklının hâkim olduğu bir dünya var karşımızda. İşte, anjiyosundan stentine kadar, ilacından her türlü muayene hizmetlerine, tedavi hizmetlerine kadar baktığınızda karşımızda bir çete aklının nasıl dallanıp budaklandığını görüyoruz ve evet, buna karşı mücadele sadece işi Komisyona havale etmekle olmaz, kaldı ki Komisyonun sınırları belli; bu konu üzerinde ayrıntılı bir denetim mekanizmasının kurulması, takibinin yapılması ve siyasetin de bu konuda üzerine düşen sorumluluğu taşıması önemlidir. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; her zaman burada ısrarla cezaevlerinde yaşananları dile getiriyoruz. Bakın, bu durum cezaevinde yaşayanların sağlık koşullarını da ilgilendiren bir durumdur. Cezaevindekilerin sağlık koşullarının ne durumda olduğunu gösterecek iki örnek vereceğim: Birisi Serhat Temizer, diğeri de Abdulkadir Kuday; ikisi de vefat etti, ikisinin de vefatına baktığımızda zaten bugünkü cezaevlerindeki durumu anlamamız mümkün, cezaevlerindeki sağlık koşullarının ne hâlde olduğunu görmemiz mümkün. Orada da âdeta bir çete aklının olduğunu görüyoruz. Serhat Temizer 20 Ekimde yaşamını yitirdi fakat 18 Ekimde Hakkâri’de mahkemeye çıktı ve tahliye kararı verildi. Tahliyesi verilmiş bir insan, 20 Ekim günü Erzurum Cezaevinde hayatını epilepsi krizi nedeniyle yitirdi. Neden? Çünkü epilepsi krizi hangi koşullarda gerçekleşirse o koşullar âdeta yaratıldı o hücrenin içinde ve maalesef, epilepsi krizi geçirerek vefat etti. Abdulkadir Kuday 38 kiloya düştü, düşene kadar tedavisi ihmal edildi ve son günlerinde ailesinin yanında ölmesine bile izin verilmedi. Dolayısıyla, dönüp baktığımızda, cezaevinde özellikle hasta tutsaklara yönelik bu işkenceci aklın bir an önce son bulması gerekiyor; bunu son buldurmadığınız sürece, burada istediğiniz kadar demokrasiden, insan haklarından, hukuktan bahsedin, dönüp cezaevlerine bakmadığınız sürece lafügüzaftan öteye geçmez bu işler. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ekonomi, evet, değişmez gündemimiz. Bütçe sunumu gerçekleşti ama dediğim gibi, ekonomiye baktığımızda, gerçekten ortada bir parodi var; bunu defalarca dile getiriyoruz. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Buyurun Sayın Başkan. SEZAİ TEMELLİ (Muş) – Teşekkür ederim. Dün de Sayın Cevdet Yılmaz bütçe sunumunu yaparken şöyle bir cümle kuruyor, diyor ki: “IMF’nin açıklayacağı Global Ekonomik Görünüm Raporu’nda önemli bir revizyon beklemiyoruz.” Yani, âdeta böyle bir zamanlama ilginç bir tabloyu karşımıza getiriyor çünkü bu açıklamadan kısa bir süre sonra IMF revizyona gidiyor Türkiye'nin 2024 ile 2025 büyümelerine dair. Aynı şeyi Merkez Bankasında da yaşadık, Merkez Bankası sürekli sene sonu, yıl sonu enflasyon tahminlerini değiştiriyor; 38'le başladılar, işte, giderek artıyor. Şimdi, burada anlatmaya çalıştığımız nedir? Bu örnekleri neden veriyoruz? Bu rakamları tutturup tutturamamanın arkasında yatan aslında ekonomi yönetiminin öngörüsüzlüğüdür. Ekonomi yönetimi Türkiye'nin üç ayını bile göremiyor. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Buyurun Sayın Başkan. SEZAİ TEMELLİ (Muş) – Ve bu öngörüsüzlükle karşımıza yeniden bir bütçe geldi. Bütçeye dönüp baktığımızda, Türkiye'nin herhangi bir sorununa kalıcı bir çözüm üretmesi mümkün değil; tam tersine, mevcut sorunları derinleştirecek, yapısal sorunları daha da içinden çıkılmaz bir hâle sürükleyecek bir bütçe var karşımızda. Komisyon görüşmeleri yakından takip edilecek, bütün halkımızın da takip etmesini istiyoruz. O yüzden, buradan Komisyona bir çağrı yapmak istiyoruz: Bu Komisyon görüşmeleri neden halka kapalı? Topluma açık olmalı. Nasıl burada dokuzda televizyon kesiliyor, halk dokuzdan sonraki tartışmaları nedense dinleyemiyor; aynı şey, Komisyon görüşmelerinde de topluma kapalı. Neden? Neyi saklıyorsunuz? Herhâlde öngörüsüzlüğünüzü saklıyorsunuz. O yüzden, çağrımız; halka açık olmalı, halk kendi bütçe hakkı üzerinde nelerin konuşulduğunu ya da nelerin gasbedildiğini görmelidir. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Buyurun. SEZAİ TEMELLİ (Muş) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerimi büyük bir barış çağrısıyla tamamlamak istiyorum: Evet, barışa her şeyden çok ihtiyacımız var, barış için söylenen her söz çok kıymetlidir, atılan her adım çok kıymetlidir çünkü bu ülke uzun yıllardır barışını arıyor ve bunun için herkes üzerine düşen sorumluluğu mutlaka yerine getirmelidir. Çok fazla acımız var, o acıların içinde hep beraber boğulduk, o acıların üzerinde yürüyerek siyaset yapamayız; tam tersine, o acıları dindirmek için siyaset yapmalıyız. O acıları bir nebze bile dindirsek bu halk için, o acılarla kavrulan bu halk için atılmış en değerli adımı atmış olacağız. Bu konuda da DEM PARTİ olarak üzerimize düşen her şeyi yapmaya devam ediyoruz. DEM PARTİ Halklar ve İnançlar Komisyonu olarak Âlimler, Analar, Pirler Buluşması’nı gerçekleştirmeye başladık. İlk toplantımızı Siirt'te yaptık, 2’ncisini Dersim’de gerçekleştireceğiz. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Buyurun. SEZAİ TEMELLİ (Muş) – Türkiye'nin her yerinde Âlimleri, anaları, pirleri yan yana getirerek, tüm toplumu, tüm farklı inançları, toplumun tüm farklı kesimlerini bir araya getirerek topyekûn bir barış talebinde, topyekûn bir barış mücadelesinde buluşturmak en büyük amacımız. Buradan tüm Türkiye toplumuna, tüm Türkiye halklarına, inançlarına da seslenmek istiyoruz: Gelin, hep birlikte, bir an önce, Türkiye'nin en önemli ihtiyacı olan barışa katkı sunalım, hep birlikte el verelim, içinde boğulduğumuz bu savaş, şiddet, nefret söyleminden hep birlikte kurtulalım. Teşekkür ediyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)