GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Sağlıkta eğitim, koordinasyon ve planlamayla ilgili çok ciddi problemler olduğuna, Türkiye’de bulunan Suriyeli sağlık çalışanlarına, TUS’ta yabancılara sağlanan kolaylığa ve ayrılan kontenjana, Türkiye’de özellikle çocuk servislerinin yabancılara teslim edildiğine, Sağlık Bakanlığının hastaneleri denetlemediğine, AK PARTİ’nin Washington’da 2 tane bina satın aldığına ve bu binaların vergilerine ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:3
Birleşim:11
Tarih:23.10.2024

TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; çok teşekkür ediyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. Bakın, günlerdir Türkiye’de sağlık skandallarını konuşuyoruz, hastanelerde yaşanan dramları ve çok ciddi komplikasyonları ve sorunları konuşuyoruz. Aslında sağlıkta yaşanan sorunlar bununla sınırlı değil; sağlıkta eğitim, koordinasyon ve planlamayla ilgili de çok ciddi problemler var. Bakın, ben uzun yıllar yurt dışında yaşadım; yurt dışında hekimlik lisansı alabilmek için önce dil sınavı, ardından tıbbi sınav, ardından da sözlü sınavlara girdim ve hakkımda birçok araştırma yapıldı ve uzun incelemelerden sonra yurt dışından bir lisans aldım. Şu anda Türkiye'de 6 bin civarında Suriyeli sağlık çalışanı var. Bunların Türkiye’ye nasıl geldiğini biliyor musunuz, ben size özetle söyleyeyim: Ellerinde bir diploma var; bu diploma sahih mi değil mi, doğru mu yanlış mı, bilinmiyor, hiçbir incelemesi yok, haklarında güvenlik soruşturması yok; daha da vahimi, dil sınavları yok; daha da vahimi, tıbbi sınavlar yok; en kötüsü, sözlü sınavlar yok ve elini kolunu sallaya sallaya, eline bir belge tutuşturan bu ülkede maalesef hekimlik yapıyor, diş hekimliği yapıyor, eczacılık yapıyor ve buna benzer sağlık alanlarında çalışıyor. Üstüne üstlük bu da yetmiyor, kendilerine bir pasaport da veriliyor ve bu ülkenin vatandaşı yapılıyor. Bu son derece ciddi, son derece önemli bir problem. Şu ana kadar Türkiye'den 15 bin hekim yurt dışına gitti ve benim temaslarım ve edindiğim intibalar neticesinde 2025 yılı sonunda bu rakam 25 bini geçecek. Şimdi, gelelim Tıpta Uzmanlık Sınavı’na. Yani planlama ve koordinasyon yetersizliğinden bahsederken bu örneği özellikle verdim. Türkiye'de Türk hekimlerine yapılan ve yabancı hekimlere yapılan muamelenin ne olduğunun daha iyi anlaşılabilmesi için. Bakın, 2023 yılı sonbaharında Tıpta Uzmanlık Sınavı için ayrılan toplam kadro 12.126, bir daha söylüyorum, 12.126; 2024 sonbaharında ise 8.114’e düşmüş. Bundan aile hekimliği kontenjanını çıkardığımızda aşağı yukarı 6 bin civarında yani 12 binden 6 bine düşmüş, yüzde 50 azalmış fakat çok ilginç, yabancılara ayrılan kontenjanda bir azalma yok, hep 500 civarında. Oransal olarak baktığımızda, geçen yıldan bu yıla yabancılara ayrılmış olan kontenjanda tam 2 kat bir artış var. Şimdi, ben buradan soruyorum Sağlık Bakanına: Türk hekimlerine senin garazın nedir? Türk hekimlerine senin düşmanlığın nedir? Onlara kontenjan ayırmazken yabancılara bu kontenjanı niye ayırıyorsun? İkinci bir vahametten daha bahsedeceğim, son derece önemli ve son derece ciddi bir durum: Bakın, dünyanın hiçbir yerinde “yerli kontenjan” “yabancı kontenjan” diye bir ayrım olmaz; açarsınız sınavları -yazılısını, sözlüsünü- herkes eşit şartlarda girer ve herkes o sınavdan alnının akıyla ve alnının teriyle çıkar ve kazanır. Dünyanın hiçbir yerinde Türkiye’de uygulandığı şekliyle bir sınav düzenlemesi yok. 30 bine yakın hekimimiz, Türk hekimimiz sınava giriyor, bunların yüzde 5’i, 10’u, 15’i, her neyse, uzmanlık sınavına girebiliyor ama yabancılar için ayrı bir kontenjan açılmış, onlar için ayrı bir sınav düzeni var ve Türk hekimlerinin kazandığı oranların çok altında sorulara cevap verseler bile onlara ihtisas yolları açılıyor; bu son derece vahim, son derece ciddi. Ben bir daha soruyorum buradan Sağlık Bakanına: Nedir senin bu Türk hekimlerine olan düşmanlığın? Yabancılara bu kadar kontenjan açarken, bunlara bu kadar kolaylık sağlarken Türk hekimlerine garazın nedir? Onun bir kere cevabını bize vermesi lazım. Şimdi, daha ciddi bir konudan bahsedeceğim size: Türkiye'de öyle yerler var ki öyle önemli yerler var ki buraya baktığınız zaman, kontenjanlarla ilgili çok ciddi skandalların, çok önemli problemlerin ortaya çıktığını görüyorsunuz. Bakın, Hacettepe Tıp Fakültesi Pediatri Bölümü’nde 2023 sonbaharda 20 Türk hekimine kadro açılmış, 2 yabancıya; 2024 ilkbaharda 20 Türk hekimine kadro açılmış, 2 yabancıya. Gelelim 2024 sonbaharına: 2 Türk hekimine kadro açılıyor, 2 de yabancıya. Hacettepe Tıp Fakültesinde bu kadar doktor ihtiyacı varken Türk doktorlarının sayısını bu kadar azaltıp, yüzde 10'a düşürüp yabancıların sayısını bu kadar yüksek tutmanın manası ne? Birisinin bunun bana izahını ya da Türk Milletine, Türkiye Büyük Millet Meclisine izahını yapması lazım. Kaldı ki bu yabancı doktorlar Türk hekimlerinin sınav başarısıyla oranlanamayacak kadar, mukayese edilemeyecek kadar çok basit bir metotla bu sınavları geçip Türk milletinden, onlara hizmet etmek için Türkiye'den diploma alıyorlar; bu son derece vahim. Daha ciddi bir şey söyleyeceğim: Bakın, Hacettepe Tıp Fakültesinin çocuk bölümlerini söyledim. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Buyurun, devam edin. TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan. Bu istatistikleri incelediğimde çok ilginç bir şeyle karşılaştım. Türkiye'de özellikle çocuk servisleri yabancılara teslim ediliyor, çocuk üniteleri özellikle yabancı doktorlara teslim ediliyor. Buyurun, Hacettepe Tıp Fakültesi, son sınavda 2 Türk, 2 yabancı; Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, son sınavda 5 yabancı, 2 Türk; Başkent Üniversitesi 3 yabancı, 2 Türk; Medipol Üniversitesi 3 yabancı, 2 Türk. Allah aşkına, sizin özellikle Türkiye'deki Türk çocuklarına -zaten çok ciddi dramlar yaşıyoruz özellikle çocukların kaldığı yoğun bakım ünitelerinde- Türk hekimlerine garazınız nedir, çocuk bölümlerini özellikle yabancılara teslim ediyorsunuz. Tabii, burada verilen kontenjanların yarıya düşmesi önümüzdeki sene eğitimle ilgili ve hizmetle ilgili çok ciddi skandallara ve sorunlara yol açacak, bunun Mecliste şimdiden kayıtlara geçmesini istiyorum. Bunu beceremeyeceksiniz, bunu yönetemeyeceksiniz ve biz önümüzdeki aylarda sağlık sisteminde yaşanacak başka problemlere tanık olacağız. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) – Bitireceğim Sayın Başkanım, son derece önemli. BAŞKAN – Buyurun. TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - Teşekkür ediyorum. Şimdi bir başka şeyden daha bahsedeceğim. Bakın, 8 tane üniversitede Türklere hiç kontenjan açılmamış, sadece yabancılara kontenjan açılmış. Allah aşkına sizin garazınız nedir ya? Türk hekimlerine kontenjan açmadığınız bölümlerde niye yabancılara kontenjan açıyorsunuz? Buyurun, elimde listesi var, yerini de söyleyeyim: Trakya Üniversitesi, Edirne Tıp Fakültesi, Üroloji Bölümü 1 tane kadro açmışsınız, bunu yabancılara vermişsiniz ve bu adam son derece basit sorulara cevap vererek, son derece standardı düşük bir imtihandan geçerek buraya girecek. Şimdi, 30 bin Türk hekimi içerisinde Türkiye 1’incisi olmuş Türk doktoru buraya girmek istese giremeyecek; yok, kadro yok. Allah aşkına, sizin bu Türk doktorlarına garazınız nedir, böyle bir şey olur mu? Bakın, bir daha söylüyorum: Sağlık Bakanlığı bunu beceremiyor… (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) – Bitiriyorum Sayın Başkanım. BAŞKAN – Buyurun, devam edin. TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) – …Sağlık Bakanlığı hastaneleri denetleyemiyor; bunların üzerine düşmediğiniz takdirde, biz altı ay sonra, bir yıl sonra daha başka problemleri konuşuyor olacağız. Türk hekimlerine artık garaz etmekten, Türk hekimlerine zulmetmekten vazgeçin. Bir başka konuya daha kısaca temas etmek istiyorum, Özlem Hanım belki konuşmasında, burada cevap verebilir: 28 Mayıs 2024'te Meclis kürsüsünden yaptığım konuşmada, Washington’da AK PARTİ'nin iki tane bina aldığını söyledim. Biri yaklaşık 5 milyon dolar civarında, biri de 6 milyon dolar civarında; 11 milyon dolarlık iki tane bina satın aldığını söyledim. Haddizatında siyasi partilerin binaları aynı zamanda memleketindir, milletindir; siyasi partilerin bütçesi de ona keza denetim altındadır ve milletindir. Böyle bir tasarrufta bulunulmuş, Amerika'ya neyse bir ilgi alaka gösterilmiş, bir bina alınmış, yetmemiş; ikinci bina alınmış, o da yetmemiş. Kaldı ki, ikinci bina Birinci Dünya Savaşı’nda savaşın yönetildiği bir Fransız Büyükelçiliği, çok muhteşem bir bina; gördüm de binayı. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) – Son dakikayı rica ediyorum, bitireceğim. BAŞKAN – Buyurun. TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) – Sayın Erdoğan geçtiğimiz günlerde orada incelemeler de yaptı. 28 Mayısta yaptığım konuşmada bir eleştiri yönelttim ve o zaman Sayın Akbaşoğlu sizin yerinizde oturuyordu ve hararetle kalkarak dedi ki: "Biz, bunu yasal olarak aldık." Doğrudur, yasal olarak bir mâni yok ama etik olarak bana göre yanlış. Dedi ki: "Binanın birini satıyoruz zaten." Fakat geçtiğimiz günlerde kayıtlara baktım, bina hâlâ satılmamış, Türk milletinindir o bina, hâlâ satılmamış. Niye satılmadığını bilmek isterim. Daha da vahim bir durum var, daha da vahim bir durum var. Binaların Amerikan sistemine ödenmesi gereken vergileri ödenmemiş. Yani Özlem Hanım, şu anda AK PARTİ'nin Amerikalılara vergi borcu var ve bu vergi borcundan dolayı da yüzde 10 ekstra para ödeyeceksiniz. Bakın, yüzde 10 ekstra para ödeyeceksiniz ve ödeyeceğiniz bu vergi cezasını da Türk milleti ödeyecek. Allah aşkına Türkiye'de... Herhâlde telefon edip alıyorsunuz detayları ama bende belgeleri var, verebilirim çünkü çıkarttım kayıtları. Yani Türk milletinin parasını götürdünüz Amerika'ya boca ettiniz, bir bina aldınız, yetmedi; bir daha aldınız, yetmedi; bari vergisini zamanında ödeyin de onun faturasını Türk milletinin sırtına yüklemeyin. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - Son bir cümleyle bitiriyorum. BAŞKAN – Buyurun. TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - Şu anda 4 milyon liraya yakın çok ciddi bir vergi borcunuz var ve bu para da aziz Türk milletinden çıkacak; aç gezen, sefil gezen, akşam yatağa aç giren, sabah yataktan aç kalkan ve maalesef, bunların hakkı olan paradan gidecek. Diyorsunuz ki: "Çocukları köylerden kasabaya taşıyacak minibüslerin benzinini bulamıyoruz." Ama Amerika'daki o devasa binalarınızın, efendim, milyonlarca dolarlık binalarınızın bütçesini devlet kesesinden buluyorsunuz ve onların da vergisini ödeyemiyorsunuz. Allah aşkına, o vergileri ödeyin de milletin başına yeniden bir ekstra vebal çıkmasın diyorum. Teşekkür ederim. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)