| Konu: | Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 10 |
| Tarih: | 22.10.2024 |
BURAK DALGIN (Balıkesir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Sözlerime başlarken bir hatırlatma yapmak istiyorum: Bu kürsü millî iradenin tecelli ettiği kürsüdür. Bu kürsü İstiklal Harbi'mizin sembolü olan kürsüdür. Bu kürsü atalarımızın mirası, evlatlarımızın bize emaneti olan kürsüdür. O yüzden, bu kürsüye davetiye çıkarırken bu hassasiyetlerin bir değil, on defa düşünülmesi icap eder. Gelelim müzakere ettiğimiz kanuna. Kanunda e-ticaretten, ihracattan, yüksek teknolojiden bahsediliyor; bunlar tabii mühim konular. Türkiye'nin kalkınmasının dinamosu hür teşebbüs ve bilhassa girişimcilerimizdir. Türkiye'nin zenginleşmesinin yolu yüksek teknoloji ve markalaşmadır. Türkiye'nin güçlenmesinin yegâne yolu da yatırım ve ihracattır ancak mevcut uygulamalar tam tersi istikamette. Girişimcilerimizin önünü açmak bir yana, yasaklarla, kısıtlamalarla ve saçma sapan düzenlemelerle ayaklarına prangalar bağlanıyor. Yirmi yıldan fazla dünyanın çeşitli ülkelerinde şirketlere yatırım yapmış bir arkadaşınız olarak söyleyeyim, bir girişimin başarılı olması için 3 tane şeyin aynı anda olması gerekir: Pazar, finansman ve kurumsal kapasite. Bu bir sacayağıdır, bunlardan bir tanesi bile olmasa masa devrilir. Pazarla başlayalım. Bir şirketin, bir girişimin pazara girmesini engelliyorsanız, müşteriyle buluşmasını engelliyorsanız ne kadar teşvik verirseniz verin, hiçbir şey olmaz. Peki, Türkiye'deki durum ne? Şehir içi taşımacılık veya turizmle alakalı uygulamalar yasaklanıyor. Neden? Çünkü lobilere teslim olunmuş durumda. Mikroihracatçıların, kadın kooperatiflerinin, otel ve restoranların, yaratıcı sektörlerdeki free-lance çalışanların kendilerini tanıttıkları Instagram yasaklanıyor, kapatılıyor. Neden? Çünkü Hükûmetin elinde bir çekiç var, her şeyi çivi olarak görüyor. Girişimcilerimizin ürün ve hizmetlerini geliştirmek için yurt dışından aldıkları ekipmanlar, bazen bir bilgisayar, bazen bir fotoğraf makinesi fahiş vergilere takılıyor. Neden? Çünkü Hükûmet kümesteki kazları yolmaktan başka bir vergi politikası bilmiyor. Şirketlerimizin yurt dışı müşterilerinden tahsilatta kullandıkları PayPal, Stripe, Wise gibi uygulamaların Türkiye’de önü tıkanıyor. Neden? Çünkü 180 ülkede olmayan uygulamaları, düzenlemeleri sadece kendisinin akıl ettiğini zannediyor Hükûmetimiz. Bu pazar kısmıydı. Gelelim finansman kısmına. Bunun bir ayağı yatırımlar. TÜBİTAK rakamlarına göre yılın ilk yarısında 587 milyon dolar para konulmuş erken aşama girişimlere. Bunu yıllıklandırırsak 1,2 milyar dolar yapar, millî gelirimizin binde 1’i. Bakın, yüzde 1’i demiyorum, binde 1’i. Bu memleketin hazinesi iki haftada daha fazla faiz ödüyor. Bir yılda erken aşama girişimlere konulan para iki haftada ödenen faiz. Bunun başka bir ayağı krediler. Ticari kredi faizleri yüzde 55 seviyesinde. Merkez Bankası giderek musluğu kısıyor. Bunun bir başka ayağı teşvikler. Teşvik sistemi âdeta rapor yazan, başvuru yazan uzmanların çalıştığı bir sektör hâline gelmiş durumda; kimseye “Sen performans kriterlerini tutturamadın, senin teşvikini kesiyoruz.” ya da “Sen çok başarılı oldun, senin teşvikini artırıyoruz.” denmiyor. Son olarak gelelim kurumsal kapasiteye. Burada da durum fecaat. İngilizceyle başlayalım, artık evrensel bir lisan. Yıllardır Millî Eğitim Bakanlığı İngilizce öğretmeye çalışıyor. Binlerce öğretmen, milyonlarca saat, milyarlarca lira para. Neticede elimizde ne var? Avrupa sonunculuğu var. İngilizce öğrenen gençlerimiz de bunu oyunlardan veya dizilerden öğreniyor. İnternet hızında dünyada ilk 100’e giremiyoruz. Satın alabilirlik endeksinde Avrupa’da sonuncuyuz yani çok kalitesiz bir hizmeti çok pahalıya alıyoruz. Daha geçen hafta Freedom House raporu yayınlandı, Türkiye internette özgür olmayan ülkeler arasında. Başka kimlerin orada olduğunu hiç söyleyip moralinizi bozmayacağım bu akşam. Erken aşama girişimleri kâğıtla, mühürle, imzayla boğmakta üstümüze yok. Düşünün, hevesli bir genç ekip bir araya gelmiş, bir şeyler yapmaya çalışıyor; biz onlara vergi, muhtasar, SGK primi, oda aidatı soruyoruz. Meclisimize sesleniyorum: Gelin bir “start-up” kanunu çıkaralım, erken aşama girişimleri en azından birkaç yıl için bu dertlerden kurtaralım. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BURAK DALGIN (Devamla) – Tamamlıyorum. BAŞKAN – Buyurun. BURAK DALGIN (Devamla) – Değerli arkadaşlar, gelin, girişimcilerimize eziyet etmeyelim; bırakın vatandaşımız için yeni seçenekler oluştursunlar, gençlerimiz için yeni istihdam alanları yaratsınlar, daha ucuz ve kaliteli hizmetler sunsunlar. “PayPal’la ödeme alamadığım için yabancı müşterimi kaybettim.” diyen kadın girişimciye cevap verebilelim. “Dalga geçer gibi, yabancı girişimcilere lüks teşvikler sağlanıyor, Türkiye'nin vatandaşı olmayanlara anne şefkati ve baba desteği veriliyor; memleketimizin, öz evlatlarına gaddar olması çok can sıkıcı.” diyen seri girişimcinin yüzüne bakabilelim. “Burası dünyadan tamamen koptu, ilk fırsatta yurt dışına gideceğim.” diyen gence bir şey söyleyebilelim. Değerli arkadaşlar, dünyadaki rakiplerimiz hızla ilerlerken artık kendi ayağımıza pranga vurmayalım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.