GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: (10/171) VE (10/460) ESAS NUMARALI BASIN ÇALIŞANLARININ ÇALIŞMA ŞARTLARININ İYİLEŞTİRİLMESİ VE BASIN ÖZGÜR-LÜĞÜNÜN SAĞLANMASI, TÜRKİYE'DE YEREL MEDYA KURULUŞLARININ VE ÇALIŞANLARININ SORUNLARININ ARAŞTIRILARAK ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLERİN BELİRLENMESİ AMACIYLA VERİLEN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİNİN GÖRÜŞMELERİNİN GENEL KURULUN 17 NİSAN 2013 ÇARŞAMBA GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN
Yasama Yılı:3
Birleşim:93
Tarih:17.04.2013

İLHAN YERLİKAYA (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kütahya Milletvekili Alim Işık ve 19 milletvekilinin yerel medya kuruluşlarının ve çalışanlarının sorunlarını araştırarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi üzerine aleyhinde görüşlerimizi belirtmek için AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; araştırma önergesinin başında ilk konuşmacı arkadaşımız konuşmasının bir yerinde şöyle demişti: "Gazeteler birer birer kapanmaya başlıyor." Ben, isterseniz önce Türkiye'deki yerel gazetelerin, bölgesel gazetelerin ve televizyonların durumuna bir bakalım, ondan sonra konuşalım diye düşünüyorum.

Bu bağlamda, bölgesel olarak 91 tane gazete var Türkiye'de, yerel olarak 2.618 tane gazete var Basın Yayın Enformasyonun son bilgilerine göre. Yine, 15 tane televizyon var bölgesel, yerel 200 tane; ulusalı saymıyorum burada. Radyo bölgesel 38 tane, yerel 922 tane. Yine, dergi bölgesel 259, yerelde 1.377 adet var. Bunlardan, uydudan yayın yapan televizyonları da saymıyorum. Onları da sayarsak televizyon 193 tane, radyo da 62 tane.

Dolayısıyla, ülkemizde bizim iktidarımız döneminde de özellikle bu basın özgürlüğünün önünü açmamız ve basının yolunu açmamız sayesinde oldukça fazla gazete ve televizyon var. Bu neyin göstergesi? Bu, arkadaşlar, çoğulculuğun göstergesidir. Temel hak ve özgürlüklerin savunulması için, kişilerin hak ve özgürlüklerinin savunulması için ve demokrasinin denetlenmesi, rayında yürütülebilmesi için çok önemli şeydir.

Demokrasi ve medya ilişkisine baktığımızda çoğulculuk burada çok önem arz etmektedir. Demokrasi üzerindeki vesayetleri kaldırabilecek yegâne unsur da medyanın çoğulcu olmasıdır. İşte, burada da görüldüğü gibi artık medyamızda çoğulculuk sağlanmıştır. Kaldı ki teknolojiden de buna destek gelmektedir çünkü yeni teknolojilerde artık medya kurmak, televizyon kurmak, gazete kurmak eskisi gibi çok pahalı bir şey değildir; çok kolay bir şekilde İnternet ortamında yayın da yapabiliyorsunuz.

Tabii, burada bir arkadaşımızın dediği gibi özgürlük ve şantaj            -dengesi mi diyelim- ikilemini de düşünmek lazım. Basın özgürlüğünü sonuna kadar destekliyoruz ama arkadaşlarımızın dediği gibi basını silah olarak kullanmak, basını şantaj aracı olarak kullanmayı da asla desteklemiyoruz. Bu konuda sadece onlar değil bizler de mağduruz. AK PARTİ iktidarına, hatta Başbakanımıza söylenenleri hepiniz kamuoyundan görüyorsunuz. Ancak, bunlarla ilgili görev de yargınındır, yargı bunlarla ilgili gerekeni yapacaktır. Nitekim, bizler de mahkemeye gidiyoruz ve yargı gereğini yapıyor. Burada tabii, bunu söylerken, bu eleştirileri söylerken buna çok dikkat etmek lazım. Medyanın özgürlüğü istismar etmemesi lazım. Medya da neticede, bir suç işlerse onun cezasını görecektir, bunu buradan belirtelim.

Yine, bir kardeşimiz frekans ihalesine değindi. Frekans ihalesi de biliyorsunuz bu günlerde yapılıyor; dün başladı, ulusal bazda yapıldı, bugün de devamı geliyor. 13 tane başvuru olmuş dün ulusalda; televizyonlarda, gazetelerde de izlediniz. Bu ihale devam ediyor. Bu ihale ne demektir arkadaşlar? Bu ihale az önce yapılan eleştirilere de bir anlamda cevaptır çünkü yıllardır frekans ihalesi yapılamadı ve ben Radyo ve Televizyon Üst Kurulunda görevliyken de biliyorum, yerel televizyoncular da, ulusal televizyoncular da kendilerini bir göçebe gibi, gecekondu gibi hissediyorlardı. "Ne olur şu frekansımızı bir an önce verin ki biz de doğru dürüst yayın yapalım, göçebe gibi hissetmeyelim, gecekondu gibi hissetmeyelim." diyorlardı. Bugün işte, Allah'a şükür, o frekans ihalesi de yapılıyor ve yerelde de, ulusalda da çok fazla şikâyet yok, basından bunu izliyorsunuz. Ulusaldaki, dün itibarıyla yapılan frekans ihalesine baktığınızda da kimseye haksızlık yapılmıyor veya iktidarın yandaşlarına gibi bir şey de yok. Gayet, şu anda yayın yapanların hepsinin de bu ihalenin içinde bulunduğunu görmüş oluyoruz.

Değerli arkadaşlar, burada ülkemizin yerel medya geçmişine de değinmiş önergede. Gerçekten, 1860'lı yıllardan beri yerel medyamız var. Burada şunu da belirtelim: Ülkemizde yerel medya da, medya da Avrupa'dan hemen alınmış, diğer alanlara göre çok hızlı biz alıyoruz. Yerel medya alanında da öyle. Gazetelerimizi düşündüğünüzde ilk tarihlerdeki, öyle ama günümüzde, az önce verdiğim rakamlarda da belirtildiği gibi oldukça fazla. Bunu da çoğulculuğun gereği olarak biz düşünüyoruz ve yerel medya mensuplarını da, çalışanlarını da destekliyoruz, biraz sonra o konuya değineceğim ama İnternet medyasına da burada değinmek istiyorum çünkü İnternet medyasını aslında hem ulusal hem de yerel medya anlamında düşünmek lazım. Yerel artık ulusal oluyor çünkü yerelde bir İnternet gazetesi çıkardığınızda onu Türkiye'nin, dünyanın her tarafından izleyebiliyorsunuz. Dolayısıyla, kişiler temel hak ve özgürlüklerini savunmak için veya kendisine yapılan haksızlıkları anlatmak için artık istedikleri kadar mekân bulabilmektedirler hem İnternet ortamında hem de diğer ortamda. Ama bir arkadaşımızın söylediği gibi, tabii bu araçları da silah olarak kullanmamak lazım, amenna, biz de bunu kabul ediyoruz. Bununla ilgili zaman zaman da önlemler alınıyor, yasalar, mevzuatlar çıkarılıyor.

Bir başka husus: İnternet medyası daha ucuz bir yayın imkânı doğuruyor, bu da çoğulculuk bağlamında önemlidir. Çünkü eskiden şöyle oluyordu: Gerek gazete gerekse televizyonu -bilhassa çok pahalı bir yayın organıdır- herkes çıkaramadığı için belirli tekeller oluşuyordu ve o tekeller de kamuoyunu yönlendiriyor, toplum mühendisliği yapabiliyordu ama şimdi öyle değil artık; herkes her şeyi söyleyebiliyor ve günümüzde de yüzde 0,01 oy oranı olan partilerin bile medyada kendisini ifade edebildiğini görüyoruz. Hatta, az önce söylediğimiz gibi, o kadar fazla ki, bazen karşıdakine hakarete varan şekilde söylemler içerisinde de bulunabiliyor; bu, eleştirilen bir yan ama diğer taraftan da herkesin düşüncelerini kamuoyuna aktarması bakımında da çok önemli bir husustur diye düşünüyorum.

Yine, sosyal medya da başka bir faktör. Bu da insanların fikir ve düşüncelerini aktarmakta önemli bir rol üstleniyor. Buradan onu da belirtelim.

Arkadaşlar, bir başka husus: "Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü basına destek vermiyor." dendi. Hayır, basına, hele hele iktidarımız döneminde oldukça fazla destek veriliyor ve bunlar da mümkün olduğu kadar eşit ve belirli kriterlere göre dağıtılmaya çalışılıyor. Hatta radyo, televizyonlar, yerel televizyonlar da tıpkı Basın İlan Kurumunun yerel basına verdiği gibi "Ne olur, bize de destek verin çünkü ayakta durabilmemiz için bu gerekli. Hatta, televizyonlar daha pahalı bir yayın aracıdır, onun için bize de verin." diyorlar. Dolayısıyla bu söylem de yanlış diye düşünüyorum. Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü bu desteklerin yanında, yani parasal destekler yanında basın kartı işlemlerini görüyor, yine trafik kartı dağıtıyor ve bunlarla ilgili işlemler yapıyor. Gazetecilerimizin gri pasaport işlemlerini yapıyor. Yine, yerel medya eğitim seminerleri düzenliyor. Araştırma önergesinde de belirtiliyor "yetişmiş eleman kıtlığı" diye, bunu gidermek için illerde, yerel bazda çok değişik eğitimler veriyor. Bu da önemli bir husus diye düşünüyorum.

Yine, Basın İlan Kurumunun başka yerel gazetecilere ve gazeteciliğe destekleri de var. Bunları da kısa kısa belirtmek istiyorum, süremiz çünkü azalıyor. Bunlardan birisi, fiilen çalışan gazetelere 4.200 TL destek veriyor, faizsiz kredi veriyor. Bu, önemli bir destek diye düşünüyorum. Yine, çalışamayan, muhtaç veya engelliler için de yılda bir defa karşılıksız 4 bin lira destek veriyor Basın İlan Kurumu. Ölen basın mensuplarına bir defaya mahsus 6 bin TL destek veriyor. Yine, basınla ilgili derneklere de bir defaya mahsus 10 bin TL civarında karşılıksız destek veriyor. Dolayısıyla, az önce söylenildiği gibi "Basın İlan Kurumu da destek vermiyor." değil, elinden geldiği oranda destek vermeye çalışıyor.

Bir başka husus arkadaşlar: "Gazeteciler, bugün sizin lehinize veya aleyhinize yayın yapıyor." diye bir kardeşimiz söyledi. "Bugün sizin lehinize yapıyor ama yarın aleyhinize." Bu, sizler için de geçerli, dolayısıyla çoğulculuğun olduğu yerlerde bu söylemler de yanlıştır. Dolayısıyla çok ucuz ve çok fazla basının olması bu söylemlerin de haklılığını bertaraf eder diye düşünüyorum. Yani yerel gazetecilik bu anlamda oldukça fazla olması, çoğulcu olması demokrasimiz açısından da önemli bir husus ama birtakım sorunları var mıdır? Doğrudur, vardır bunların da çözülmesi için elimizden ne gelirse onu yapmaya çalışıyoruz.

Televizyonlar bağlamında da az önce söylediğim gibi, şimdiye kadar da el atılamayan, yapılamayan frekans ihalesini de biz çözmüş bulunuyoruz. Sözlerimin sonunda hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)