Konu: | Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 7 |
Tarih: | 15.10.2024 |
DEM PARTİ GRUBU ADINA CELAL FIRAT (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ekranlarının başında bizi izleyen halklarımızı saygıyla selamlıyorum. Getirilen bu teklifte şunu söylemeliyiz ki ne zor durumda olan esnafımızın ne alım gücü her geçen gün düşen tüketicinin ne topluma yayılan ağır vergi yüklerinin ne emekçilere dayatılan vergi dilimlerinin iyileştirilmesi ne de emeklinin, asgari ücretlinin korunması veya enflasyonun etkisini düşürecek hiçbir hükmün yer almaması bir yana, teklifin kamu yararı dahi gözetilmeden daha çok e-ticarette tekelleşme yolunda ilerleyen firmalar ve büyük şirketlere imtiyaz sağlamayı amaçlayan hükümler içerdiği görülmektedir. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kanun tekliflerinin istişareyle yapılmasını engelleyen Cumhur İttifakı, modern demokrasilerin ve hukuk devletlerinin en temel hakkı olan yasa yapma hakkını ortadan kaldırmaktadır. Yasa yapma hakkının zayıflatılması halk egemenliğine yönelik en büyük darbelerden biridir çünkü halkın cebinden toplanan vergilerin nerelere harcanacağı ve demokratik hukuk devletinin nasıl işleyeceğine işaret eden en önemli ilkelerden biri yasa yapma hakkıdır. Dünyadaki tüm demokratik hukuk devletlerinde yasa yapma, devlet-toplum-vatandaş mutabakatının temelidir. Kanunların komisyon sürecine gelmeden toplumun ilgili kesimlerinin temsilcileri olan odaların, sendikaların, derneklerin veya demokratik kitle örgütlerinin görüşleri alınarak yapılması gerektiğini bir kez daha vurgulamak gerekir. Getirilen bu teklifin 12 maddesinin 8’i direkt Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’u ilgilendiriyorken Komisyona tek bir tüketici hakları derneğinin çağrılmaması ise asıl muhataplardan kaçmak anlamına gelebilecek skandal bir tarzdır. Çoğunlukçu bir anlayışla, çoğulculuğun reddedildiği, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçişle birlikte Türkiye Büyük Millet Meclisinin bütünüyle baypas edilmek istendiği bir süreci yaşıyoruz. Meclisin âdeta bir noter makamı olarak görülmesi her şeyden önce millet iradesine saygısızlıktır. Muhalefetin uyarılarını yok sayan, önerilerini dikkate almayan, demokratik anlayıştan uzak bir iktidar anlayışıyla karşı karşıyayız. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu kanun teklifinde getirilen düzenlemelerle tüketici kredisi ve konut finansmanı sözleşmelerinin elektronik ortamda akdedilmesine imkân tanındığı söylense de tüketiciler yeterince bilgilendirilmezse anlaşılmaz kredi sözleşmelerine imza atmalarına yol açabilir. Bu durum, özellikle dijital okuryazarlığı düşük olan tüketiciler için ciddi riskler taşıyor. Bunun önüne geçmek için elektronik ortamda yapılacak sözleşmelerde, tüketicilere anlaşılır ve detaylı bilgilendirme yapılması zorunlu kılınmalı, tüketicilere sözleşme şartlarını incelemeleri için belirli bir süre tanınmalı, dijital okuryazarlığı düşük olan tüketiciler için ise rehberlik veya destek hizmetleri sunulmalıdır. Diğer taraftan ise doğrudan satış sistemlerine ilişkin düzenlemelerin yetersiz olması, tüketicilerin bu çerçevede sistemler üzerinden mağdur olmasına sebep olabilecektir. Sayın milletvekilleri, kanun teklifi doğrudan satış şirketlerinin sermaye şirketi olarak kurulması ve belirli ilkeler sağlaması gerektiğini belirtse de uygulamada bu koşulların nasıl denetleneceği ve ihlallerin nasıl cezalandıracağı konusu da belirsizdir. Bunun için doğrudan satış sistemlerine yönelik daha sıkı denetim mekanizmaları oluşturulmalıdır. Bu denetimlerin bağımsız kurumlar tarafından yapılması da sağlanmalıdır. Yine teklifte, ticari reklam, haksız ticari uygulamalara ilişkin denetimlerde etkinliğin sağlanması amacıyla idari para cezalarının yeniden düzenlenmesi öngörülmüş ancak bu cezaların yeterince caydırıcı olup olmayacağı konusu da şüphelidir. Özellikle büyük şirketler için bu cezalar maliyet olarak kabul edilebilecek düzeyde kalabilir. İdari para cezalarının miktarları şirketlerin yıllık cirolarına oranlanarak belirlenmeli, böylece büyük şirketler için cezaların caydırıcı olması sağlanabilecektir. Birçok kanun teklifinde rastlanıldığı gibi, idari para cezalarının yetersiz veya enflasyon nedeniyle anlamsız rakamlara düşmesi hâlinde bu para cezalarının artırımı için tekrar kanun değişikliği yoluna gidilmesi bürokratik işlere mahal vermektedir. Bunun önüne geçmek için idari para cezalarının maktu olmaktan çıkarılması, yeniden değerleme oranı veya enflasyon rakamlarına endekslenmesi Meclisin iş yükünü daha da azaltabilecektir. Değerli milletvekilleri, uzlaşma müessesesinin ticari reklam, haksız ticari uygulamalara ilişkin hükümler için uygulanmasına imkân tanınması büyük şirketlerin ciddi ihlallerden kolayca sıyrılmasına yol açma riskini taşımaktadır. Bu durum tüketici haklarının korunması amacına aykırıdır ve hukuki belirliliği zedeler. Eğer uzlaşma müessesesi uygulanacaksa tüketici örgütlerinin, bağımsız denetçilerin sürece dâhil edilmesi sağlanmalıdır. Uzlaşma sürecinde yapılan anlaşmaların kamuoyuyla paylaşılması, şeffaflık ilkelerine uygun hareket edilmesi zorunlu kılınmalıdır. Uzlaşma mekanizmalarının suistimal edilmemesi için sıkı denetim veya gözetim mekanizmaları kurulmalıdır. Kanun teklifinde, yurt içinde yerleşik pazar yerlerinin rekabet gücünü artırmak amacıyla bazı tedbirler öngörülmektedir. Ancak bu tedbirlerin yetersiz olduğu, özellikle küresel e-ticaret devlerine karşı etkin bir koruma sağlamayacağı açıktır. Bu durum yerli işletmelerin rekabet gücünü zayıflatacak, istihdam kayıplarına yol açacaktır. Ayrıca, bu teklifte büyük e-ticaret firmalarının lisans ücretlerine muafiyet ve imtiyaz sağlayacak hükümler getirilerek ekonominin en önemli ayağı olan küçük esnaflar göz ardı edilmektedir. Teklifle uluslararası ticaret hacmine yönelik bir genişleme planlanıyor ancak iç piyasaya ilişkin herhangi bir düzenleme bulunmuyor. Türkiye, e-ticaret konusunda uluslararası pazarlarda söz sahibi olmaya çalışırken iç ticarette küçük esnafa ilişkin herhangi bir planlama yapılmamaktadır. Türkiye’de büyük esnaf büyürken küçük esnaf da kepenk kapatıyor. Buradan soruyoruz: Türkiye’de kepenk kapatıp e-ticarete yönelen esnaf veya üretici sayısı bilinmekte midir? E-ticaretin istihdama olumsuz etkisini engelleyebilecek alternatif bir politikanız var mıdır? Esnafın e-ticarete yönelmesinin olumlu veya olumsuz yönlerinin etki analizi yapılmış mıdır? Değerli milletvekilleri, şunu herkes iyi bilmelidir ki küçük esnaf olunmadan büyük esnaf olunmaz. Önce küçük esnafın ayakta durmasının, büyümesinin önünü açmamız lazım. Küçük esnafı bir okul olarak düşünün; 1 metrekare içerisinde dahi olsa orada büyüyen, bir paket deriyle bir ayakkabı firması açabilecek etkin bir çerçeveye gelebilir. Aynı şekilde, bir top kumaşla fabrikalar açılabilir eğer gerçekten küçük esnaf desteklenecekse. Esnafın güncel sıkıntılarının büyük kısmı da ekonomiktir. Sevgili dostlar, sayın vekillerim, biraz önce Urfa'dan Mali Müşavir Müslüm Tosun aradı, aynen şöyle diyor: “Esnafın vergi veya Sosyal Güvenlik Kurumu borçları nedeniyle hesaplarına haciz işlemleri başlatılıyor, esnaf iş yapamaz duruma geliyor. Haciz nedeniyle bankalar bile 7 bin TL'nin üzerindeki işlemlere bloke koyuyor. Esnaf kilitlenmiş, tükenme noktasına gelmiştir.” Türkiye'de esnafın bir de stopaj sorunu vardır. Bir esnaf kiraladığı iş yeri için ayrıca devlete stopaj vergisi ödemek zorundadır. Yani her esnaf hem kira ödüyor hem de neredeyse kira kadar stopaj ödüyor. Buna bir çözüm bulunmalı veya cüzi bir rakam alınmalıdır. Sayın milletvekilleri, yine küçük esnaf krediye veya finansmana ulaşmada zorluklar yaşıyor. Bankalar genellikle küçük esnafa yüksek faizli krediler sunuyor ya da teminat konusunda katı kurallar koyuyor. Tüm bu sebeplerden dolayı kanun teklifinin yeniden gözden geçirilmesi ve tüketici haklarını koruma amacına uygun olarak daha dengeli, adil düzenlemeler yapılması gerektiğini ifade ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)