| Konu: | Birleşimi yöneten Başkan Vekili Sırrı Süreyya Önder’in açılışta yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine, A Millî Futbol Takımı’nın Karadağ ve İzlanda karşısında aldığı galibiyetlere, Nobel Ekonomi Ödülü’nü alan Profesör Doktor Daron Acemoğlu’na, kredi limiti 100 bin liranın üzerinde olan kredi kartlarından bedel alınacak olmasına ve (2/2594) esas numaralı Kanun Teklifi’nin maddelerine, Köfteci Yusufa, Ankara Barosunda yaşanan kavgaya, Meclis Başkanıyla beraber yaptıkları Türkmenistan gezisine ve İsrail’in, Birleşmiş Milletler Barış Gücü unsurlarına yönelik saldırılarına ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 7 |
| Tarih: | 15.10.2024 |
İSA MESİH ŞAHİN (İstanbul) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. Bütün gruplarımıza, siyasi partilerimize hayırlı bir hafta diliyorum. Girişte düşüncelerinizi ifade ettiniz gündemle ilgili; çok değerli buluyorum bu ifadeleri, bu düşünceleri. Birbirimize uzattığımız el, demokratik siyasete uzatılmış eldir diye düşünüyorum. Türkiye'nin çözülemeyecek hiçbir sorunu yoktur ve sorunların da çözüm adresi, meşruiyet kaynağı millî irade olan demokratik siyasettir, Türkiye Büyük Millet Meclisidir diyerek bu sürece yapıcı katkı sunacağımızı da ifade etmek isterim. Türkiye Millî Takımı’mız, A Millî Futbol Takımı’mız 2 kere üst üste bizi sevindirdi; Karadağ ve İzlanda karşısında aldığı galibiyetlerden dolayı Millî Takım’ımızı, Bizim Çocukları’mızı tebrik ediyorum. Futbolda altın bir jenerasyon yakaladık ve önümüzdeki dönemde, önümüzdeki yıllarda yüzümüzün güleceğini ifade etmek istiyorum. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu topraklardan yetişen önemli bir isim Nobel Ekonomi Ödülü’nü aldı; İstanbul doğumlu, Galatasaray Lisesi mezunu Profesör Doktor Daron Acemoğlu Hoca son yıllarda çalışmalarıyla hak ettiği bir ödülü almış oldu. Daron Hocanın görüşlerine ihtiyacımız olduğunu bir kez daha hatırlatmak istiyor, kendilerine de çalışmalarında başarılar diliyor, kendisini tebrik ettiğimizi ifade etmek istiyorum. Tabii, hafta sonundan beri çok tartışılan bir yasa teklifi gündemde. Millî Savunma Bakanlığı bir öneri açıkladı ve burada belli başlı işlemlerden alınacak ek vergilerin Savunma Sanayii Destekleme Fonu’na aktarılacağı belirtildi. Bu teklifin en ilginç maddesi de kredi limiti 100 bin liranın üzerinde olan kredi kartlarından alınacak bedel oldu. Bizim itirazlarımız ilkesel itirazlardır, bunun altını özellikle çizmek istiyorum. Bakın, biz, Tekâlif-i Milliye’yi yaşamış bir neslin torunlarıyız, ülkemizi savunmak için 2 çorabımızdan 1 tanesini ülkemiz için vermekten çekinmeyiz, kimse burada bundan şüphe duymasın ama itirazlarımız bu konunun zamanlamasınadır, bu konunun yanlış bir uygulama olmasınadır, ekonomik krizi vatandaşın üzerinden düzeltmeye çalışan iktidar anlayışınadır. Bir de vergi, gelirden alınan bir şeydir; siz burada borçlanmadan vergi almaya çalışıyorsunuz; itirazımız burayadır. İktisatçıların da açıkladığı gibi kredi kartı limiti bir varlık değildir, üstüne üstlük bir borçtur; borçtan vergi olur mu Allah aşkına! Bizim itirazımız bu değerli milletvekilleri. Burada şunu söylemek isterim: Parayı Lidyalılar, vergiyi Sümerliler, verginin vergisini de Sayın Mehmet Şimşek buldu, kendisini tebrik ediyorum; hatta hızını alamadı, borçlanmanın vergisini de buldu; bizim itirazımız bu anlayışa değerli milletvekilleri. Bir tutarsızlık daha, o da şu… (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Buyurun, tamamlayın. İSA MESİH ŞAHİN (İstanbul) – Tapu ve araç satış işlemlerinde yapılan vergi düzenlemesi konusu da başka bir konu. İkinci el araç alanlara da bir ek harç ödemesi getiriliyor. Şimdi, buradaki temel itiraz şu, adaletsizlik şu: Yani dar gelirli, elinde TOFAŞ Şahin’i olan bir vatandaştan da aynı harcı alacaksınız, ikinci el Ferrari’si olandan da aynı harcı alacaksınız. Bakın, bu, adaletsiz bir yaklaşımdır; bu eşitsizlik anlayışına da itiraz ettiğimizi ifade ediyorum. Şimdi, Köfteci Yusuf konusu çok tartışıldı. Bakanlığın yayınladığı rapora göre ürünlerinde domuz eti tespit edildiği ortaya çıktı ama vatandaşlarımızda burada büyük bir şüphe oluşmuştur, bu şüphenin temel sebebi şudur: Yani devlete olan güven ilkesinin zedelenmiş olmasıdır. Vatandaşlarımız buna rağmen sahip çıkıyor firmaya. Buradaki temel sebep, son dönemlerde devlete olan güven ilkesinin zedelenmiş olmasıdır. Bunu da özellikle paylaşmak istiyorum. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) İSA MESİH ŞAHİN (İstanbul) – Başkanım, bir iki ifadem daha… BAŞKAN – Buyurun, bitirelim lütfen. İSA MESİH ŞAHİN (İstanbul) – Evet, baro seçimleri başladı, bir hukukçu olarak süreci takip etmeye çalışıyorum. Ankara Barosunda yaşanan kavgayı gerçekten üzüntüyle takip ettim. Öncelikle şunu ifade edeyim: Barolar slogan atılacak, barolar siyasi kavga yapılacak yerler değildir. Barolarımızın maalesef siyasallaşması, avukatlık mesleğinin bağımsızlık ve tarafsızlık ilkesi açısından da ciddi bir sorundur; bunu üzülerek paylaşmak istiyorum. Siyasi atmosferin mesleki oda seçimlerine bu denli nüfuz etmesini doğru bulmuyorum. Barolar, başta avukatlarımızın sorunları olmak üzere asli vazifelerine odaklanmak zorundadır. Sayın Meclis Başkanımızla beraber bir Türkmenistan gezimiz oldu, Türkmenistan’ın millî şairi Mahtumkulu Firaki’nin 300'üncü doğum yıl dönümü münasebetiyle bir uluslararası foruma katıldık; 10 Cumhurbaşkanı, bir de Meclis Başkanımızın katıldığı, gerçekten ülkemiz adına da faydalı bir programa katılmış olduk. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) İSA MESİH ŞAHİN (İstanbul) – Başkanım, son… BAŞKAN – Bitirelim, lütfen. İSA MESİH ŞAHİN (İstanbul) – Burada şu düşüncemi ifade etmek istiyorum: Bir kere, Türk dünyasının Türkiye'ye bakış açısından son derece mutlu olduğumu ifade etmek isterim ancak son yıllarda yaşanan bütün bu olumlu gelişmelere rağmen ilişkilerimizin de hâlen istenen seviyede olmadığını üzülerek gördük. Mesela, enerjide dışa bağımlılığı azaltmak için Türkmenistan gazını ülkemize artık getirmeliyiz diye düşünüyorum. Bir eksiklik daha: Yunus Emre Enstitüsünün merkezleri önemli bir görevi ifa ediyorlar, bu merkezin Türkmenistan’da olmaması çok büyük bir eksikliktir. Son olarak da İsrail'in Birleşmiş Milletler Barış Gücü unsurlarına yönelik saldırılarını da buradan şiddetle kınıyoruz. İsrail artık hiçbir hukuku tanımıyor. Buradan bütün dünyaya çağrımız: Asrın katili Netanyahu ve çetesi bir an önce durdurulmalıdır. Bu anlamda, Birleşmiş Milletler sistemi gibi çöken sistemler yeniden yapılandırılmalıdır diyorum. Başkanım, anlayışınız için teşekkür ediyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.