GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:6
Tarih:10.10.2024

YILMAZ HUN (Iğdır) – Teşekkürler Sayın Başkan. Kürt halkı ve dostları, bundan on yıl önce, vahşi ve insanlık dışı yöntemlerle dünyaya korku salan IŞİD barbarlığına karşı yüz otuz üç gün süren destansı bir direniş sergiledi. Bölgesel ve küresel katliam ittifaklarıyla büyütülüp dünya halklarının başına bela edilen katil ve tecavüz ordusu IŞİD Kobani’de yenildi. Bu yenilgi IŞİD’in sonunu getiren ilk yenilgisi oldu. Tüm bu süreç boyunca ne yazık ki biz Kürtler ve dostlarımız çok bedel ödedik ve hâlen ödemeye devam ediyoruz. Bugün Türkiye tarihinin en kanlı intihar saldırısının olduğu Ankara Gar katliamının 10’uncu yıl dönümü. 103 insanımız Ankara’nın göbeğinde katledildi. Kürt halkının imhasına yönelik böyle bir katliam anlayışı ortadayken iktidar tüm bunlara rağmen Kürt halkının seçilmişlerini kumpas davalarıyla cezalandırmaktadır. Figen Yüksekdağ, Selahattin Demirtaş, Alp Altınörs, Ali Ürküt, Günay Kubilay, Nazmi Gür, Bülent Parmaksız, İsmail Şengül; arkadaşlarımız Kobani kumpas davasıyla hukuksuz bir şekilde tutsak edilmektedir. Yaşanan katliam ve hukuksuzluğa karşı Kürt halkı ve dostları barış ve demokrasi inancından asla bir adım geri atmayacaktır, atmıyorlar. Değerli hazırun, Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi gerek hazırlanış biçimi gerekse sınırlı içeriği açısından bir meslek kanunu olmaktan uzaktır. Öğretmenlik mesleği gibi, 18 milyona yakın öğrencinin eğitim hakkını ve 1 milyonu aşkın öğretmenin mesleğini, çalışma koşullarını, ekonomik ve özlük haklarını dar bir çerçevede düzenlemek doğru değildir. Kanun teklifinde, özel okul ve kurslarda öğretmenlik yapan eğitim emekçilerinin, başta taban ücret düzenlemesi olmak üzere temel ekonomik ve sosyal haklarla, ücret ve çalışma koşullarıyla ilgili hiçbir düzenleme olmaması önemli bir eksikliktir. Diğer meslek gruplarına ilişkin meslek kanunlarında daha bütüncül ve kapsayıcı bir yaklaşım söz konusuyken, Öğretmenlik Meslek Kanunu’nda, öğretmen adayının meslek tercihinden emekliliğe kadar geçen sürece ilişkin tüm aşamalarının yer almaması diğer bir eksikliktir. Siyasi iktidar, öğretmenler arasında hâlen var olan sözleşmeli, kadrolu, ücretli öğretmen ayrımlarına yenilerini eklemekle kalmamakta, eğitim sisteminin rekabetçi ve eleyici yapısını daha da pekiştirecek adımlar atmaktadır. Öğretmenlik zaten bir uzmanlık mesleğidir; bu temel gerçeği yok sayarak öğretmenleri kariyer basamaklarına göre bölmek, farklı ücret politikaları üzerinden ayrıştırmak öğretmenler arasındaki ilişkilerin ve mesleki dayanışmanın bozulmasına neden olacaktır. Yapay olarak oluşturulan farklı statü ve ünvanlar zaman içinde giderek belirginleşen sınıfsal ayrışmalara, okullarda katı ve hiyerarşik çalışma ilişkilerinin oluşmasına yol açacaktır. Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi’yle, eğitim akademileri açılmakta ve üniversitelerden mezun olan öğretmenlerin bir de Akademiden mezun olması şartı getirilmektedir. Bu durum üniversitedeki eğitim fakültelerini boşa düşürecektir, eğitim fakültelerinde verilen eğitimi de hiçleştirecektir. Ayrıca, eğitim akademilerine girmeye hak kazanan öğretmenlere üç dört dönem boyunca asgari ücretin altında bir ücret verilmesi nasıl bir akıl tutulmasıdır; gerçekten merak konusu. Kanun teklifinde, öğretmenlere ve öğretmen adaylarına yönelik disiplin cezaları, uygulayıcıların kriterlerine göre düzenlenmektedir. AKP'nin geçmiş dönem pratikleri göz önüne alındığında, özellikle bazı disiplin cezalarının tamamen subjektif bir değerlendirmeyle belirlenecek olması, öğretmenlerin ve öğretmen adaylarının iş güvencesine yönelik açık bir tehdit olarak kullanılabilecektir. Ülkenin temel meselelerinden biri olan eğitim meselesinde, AKP iktidarının hem beceriksizliği hem de yerli ve millî kadrolar yetiştirme politikaları sonucu bir altüst oluş yaşanmaktadır. KYK yurtlarında yaşanan intiharlar, kaybolan üniversiteli öğrenciler, okullarda yaşanan temizlik sorunları, öğretmen eksikliğinden dolayı öğrencilerin mağduriyetleri gibi onlarca sorun varken, iktidar, aylardır tüm toplum kesimlerince ciddi bir muhalefet oluşmasına rağmen Öğretmenlik Mesleği Kanun Teklifi’ni Meclisten geçirmek için canla başla çalışmaktadır. Bırakın muhalif sendikaları, AKP'ye yakın sendikalar bile bu kanuna karşı çıkmaktadır. Millî Eğitim Bakanlığı önünde yapılan gösterilerde uzun zaman sonra ilk defa hem muhalif hem de iktidara yakın sendikalar ortak eylem düzenlemektedir. Millî Eğitim Bakanı ise Öğretmenlik Meslek Kanunu’na yönelik bütün eleştirilere kulaklarını tıkamış, bildiğini okumaya devam etmektedir. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Tamamlayın Sayın Hun. YILMAZ HUN (Devamla) – Öğretmenlerin temel talebi, Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi’nde yer alan ekonomik iyileştirmelerin bütün eğitim ve bilim emekçilerine ayrımsız ve eşit bir şekilde uygulanması, öğretmenleri ayrıştıran ve “eşit işe eşit ücret” ilkesiyle çelişen her türlü uygulamaya derhâl son verilmesidir. Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun, Türkiye tarafından da imzalanan ILO/UNESCO ortak belgesi tavsiye mektubu baz alınarak yeniden düzenlenmesi gerekmektedir. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)