GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:5
Tarih:09.10.2024

KEZBAN KONUKÇU (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, ekranları başında bizleri izleyen emekçi halklarımız; Öğretmenlik Mesleği Kanun Teklifi’yle ilgili çok fazla söz kurduk, konuşmaya da devam edeceğiz. Şimdi tekrar tekrar söyleyelim: Biz, bu meslek kanununa kesinlikle karşıyız; bunu defalarca ifade ettik. Ancak ben bugün, hiçbir şekilde yaşam güvencesi olmayan, bu ülkede hayatları her an tehlike altında olan işçilerin, çocukların, kadınların ve hayvanların haklarından bahsetmek için konuşma yapmak istiyorum. Bakın, bu ülkede her şey “Kadın mıdır, kız mıdır bilmiyorum.” “Kızlı erkekli evlerde kalıyorlar.” denildiğinden beri çok daha kötüye gidiyor. O günden bugüne çok daha fazla kadın öldürüldü, binlerce kadının yaşam hakkına kastedildi. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkıldı, kadın cinayetleri arttı; 6284 kaldırılmaya çalışılıyor şu anda ve göz göre göre kadın katilleri sokağa salınıyor ve korunuyor. Peki, neden? Bunun üzerine kesinlikle düşünmemiz gerekiyor. Bu, neden yapılıyor? Çünkü sorgulayan; hayatına, emeğine, bedenine sahip çıkan kadınlar sizin itaatkâr bir toplum yaratma projenize tam anlamıyla ters düşüyor ve sizin oyununuzu bozuyor. Şimdi, bu oyunu bozan kadınların katledilmesi de sizin için hiçbir şekilde sakınca ifade etmiyor. Bakın, 2024'ün ilk dokuz ayında 295 kadın öldürüldü. Yüzlerce kadın hayatını kaybediyor; bir ayda 30’dan fazla kadın öldürüldü, 15 kadının ölümü şüpheli olarak kayıtlara geçti. Bu kadın katliamlarının önüne nasıl geçeceğiz? Bu ülkede sadece kadınların değil, işçilerin de yaşam güvencesi yok. 2024 yılının ilk altı ayında en az 878 işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. Peki, iş cinayetlerine karşı kendini korumaya çalışan, yaşanabilir bir ücret için mücadele eden, sendikalı olan işçinin başına ne geliyor? İşten atılıyor. Bakın, FERNAS işçileri burnumuzun dibinde, şu anda AKP'li bir milletvekilinin madeni olan FERNAS Madencilikte çalışan işçiler boyunlarına kadar suyun içinde, elektrik kablolarının geçtiği madenlerde çalışırken ölmemek için direndiler, hâlâ direniyorlar ancak onların sesini duyan yok, taleplerini yerine getiren yok. Ben buradan ülkenin dört bir tarafında direnen FERNAS Maden, Polonez, As Plastik, MERSEN, Tarkett, Karşıyaka, Menemen Belediyesi işçilerini, Çankaya Belediyesi öğretmenlerini selamlamak istiyorum; sizler bu ülkenin umudusunuz. Bakın, hayvan katliamının önünü açan yasayı güle oynaya geçirdiniz, her gün bir hayvan katliamı haberi alıyoruz. Sürekli şiddeti körüklüyorsunuz. Bu ülkede çocuklar katlediliyor. Narin katliamı… Narin katledildi “Cinayet araştırılsın.” dedik, önerge verdik, toplumdan bir basınç gelmeseydi dün o ortak önerge de geçmeyecekti. Neyse ki toplum vicdanları henüz ölmemiş, henüz toplumların vicdanı yerinde ki biz de yaşam hakkını burada savunabiliyoruz. Bakın, dün, Narin cinayeti için bir araştırma komisyonu kuruldu, çok iyi oldu ancak dün AKP adına yapılan konuşma gerçekten “Bu kurulan komisyon nasıl çalışacak?” diye bizi derin derin bir düşünceye sevk etti. “Biz zaten gereken her şeyi yapıyoruz, gereken yapılıyor.” üzerinden, hamaset söylemleri üzerinden bir konuşma yapıldı. Peki, nasıl olacak da çocuklar korunacak? Peki, TÜİK neden sekiz yıldır kayıp çocukların verilerini açıklamıyor? Örneğin, kadınlara “Doğurun.” diyorsunuz, “3 de yetmez, 5 doğurun.” diyorsunuz; ne kadınları ne de dünyaya gelen çocukları koruyabiliyorsunuz. Yetmiyor, bir de “Doğum öyle olmaz, böyle olur.” diyorsunuz, “Normal doğum, doğal doğumdur.” diyorsunuz ve kadınların bedeni üzerinden sürekli politikalar üretiyorsunuz ancak ne kadınları ne de çocukları koruyabiliyorsunuz çünkü sizin bütün derdiniz; size ucuz iş gücü olsun da savaşacak asker olsun da siz saraylarınızda lüks ve şatafat içinde yaşayın da kadınlar ölmüş, çocuklar ölmüş gerisi hiç önemli değil. Bakın, Narin cinayetiyle ilgili “Ben bu aileyi yakından tanıyorum, söyleyemediğim şeyler var.” diyen AKP'li vekil hakkında fezleke düzenlenmedi ama biz ağzımızı her açtığımızda, her düşüncemizi ifade ettiğimizde hakkımızda fezleke düzenleniyor. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Tamamlayın lütfen. KEZBAN KONUKÇU (Devamla) – Tamamlıyorum. Daha şurada bir buçuk yıl oldu vekil olalı vallahi ben şu anda kaç tane fezlekem var gerçekten bilmiyorum, avukatlar takip ediyor, biz takip bile edemiyoruz. Bakın, bu ülkede yaşam hakkı yok, insanların yaşam güvencesi yok dedik. Şu anda kamuoyunda çeteler tartışılıyor değil mi, o büyük büyük çetelerin nasıl olduğu, nasıl büyüdüğü tartışılıyor. O mahallelerde devrimci faaliyet yapmış, sosyalist bir insanım ben, KHK’lerle kapatılan o derneklerden geldim buraya. Biz çetelere karşı, uyuşturucuya karşı mücadele ederken o dernekler kapatıldı, devrimciler o mahallelerden sürüldü ve oraya çeteleri açtınız, çeteler o mahallelerde cirit atıyorlar; insanların hiçbir şekilde yaşam hakkı, yaşam güvencesi yok. Kadın cinayetleri alkol yüzünden artmış; hayır, efendim, uyuşturucu yüzünden artmış diyeyim ben de. O zaman niye o baronları destekliyorsunuz, neden uyuşturucu çetelerinin sonunu getirmiyorsunuz, neden önünü açıyorsunuz? Biz bunların cevabını çok iyi biliyoruz ve mutlaka buna karşı mücadeleyi yükselteceğiz. Teşekkür ediyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)