GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI VE MERSİN MİLLETVEKİLİ ALİ RIZA ÖZTÜRK'ÜN; AVUKATLIK KANUNU İLE HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ, SİVAS MİLLETVEKİLİ HİLMİ BİLGİN VE ÇANKIRI MİLLETVEKİLİ İDRİS ŞAHİN İLE 8 MİLLETVEKİLİNİN; 1136 SAYILI AVUKATLIK KANUNU, HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU VE 3568 SAYILI SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLİK VE YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ, ERZURUM MİLLETVEKİLİ OKTAY ÖZTÜRK'ÜN; HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU İLE AVUKATLIK KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ
Yasama Yılı:3
Birleşim:92
Tarih:16.04.2013

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı hakkında şahsım adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.

Tabii, muhalefete mensup arkadaşlarımız tasarıyla ilgisi olmayan konularda burada açıklamalarda bulundular. Sayın Bakanımız da tasarının içeriğiyle ilgili birtakım değerlendirmelerde bulundu. Benden önce konuşan değerli Cumhuriyet Halk Partisi grup başkan vekilinin söylediği sözlere katılmamız mümkün değil: "Arkasında halk desteği olan diktatörler." Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Hitler de öyleydi, arkasında halk desteği vardı,. Kenan Evren'in de arkasında halk desteği vardı.

YILMAZ TUNÇ (Devamla) - İki yıl önce seçimden geldik. Seçimden önce de aynı cümlelerle AK PARTİ'yi eleştirdiniz. Seçimden önce sözcüleriniz çıktı, burada kıyasıya eleştirdiler, aynı şeyleri söylediler. Seçimlere gittik, oyları artırarak tekrar Meclise geri döndük. Döndükten sonra yine aynı sözlerle eleştirmeye başladınız. Aslında, burada muhalefetin kendine biraz çekidüzen verip bundan sonra yapıcı muhalefet yapma noktasında da şöyle kafasını iki elinin arasına alıp düşünmesi ve ona göre davranması gerekiyor.

AK PARTİ'li yıllar, her alanda olduğu gibi, hukuk alanında da çok önemli değişim ve dönüşüme sahne olan yıllardır. Temel ceza kanunlarımız, özel hukukla ilgili düzenlemeler, Ticaret Kanunu'muz, Borçlar Kanunu'muz, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'muz, bütün temel kanunlarımız bu dönemde çağın gereklerine uygun hâle getirilmiştir. Değişik paketlerle de hem bu temel kanunlara uyum sağlanmış hem de uygulamada ortaya çıkan aksaklıklar muhtelif zamanlarda giderilmiştir. Görüşmekte olduğumuz tasarıyla da buna benzer bir düzenleme, uygulamada çıkan sorunların giderilmesine yönelik değişiklikler yapılmaktadır.

Yargıtayın aynı dairesinin aynı dava için birbiriyle çelişen kararlar vermesinin önüne geçilmekte bu tasarıyla. Yine, avukatların ve serbest muhasebecilerin, mali müşavirlerin kat mülkiyetine tabi bağımsız bölümlerde büro açabilmelerine imkân sağlanmakta. Mahkemelerin birden fazla dairesi varsa, ihtisaslaşmayı sağlamak için davaların sayısal olarak dağıtılması değil de konularına göre dağıtılmasını sağlayacak bir düzenleme getirilmekte. Kanuna aykırı eğitim kurumu açmanın başka kanunlarda idari yaptırımları olduğundan Ceza Kanunu'nda suç olmaktan çıkarılması sağlanmakta. Yine, adalet teşkilatımıza da 5 bin zabıt kâtibi, Danıştayımıza da 60 tetkik hâkimi kadrosu ihdas edilmekte.

Kanun tasarısıyla ilgili muhalefet şerhinde belirtilen eleştirilere katılmamız mümkün değildir. Tasarıyla, hukuk dairesinin yerel mahkeme kararını bozmasının ardından yerel mahkemenin bozmaya uyarak yeniden tesis ettiği kararın 2'nci kez temyiz edilmesi üzerine Hukuk Dairesinin 1'inci bozmayı ortadan kaldıracak şekilde yeniden bozma kararı vermesi üzerine yerel mahkemenin vereceği 3'üncü kararın artık Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından çözülmesi bu değişiklikle sağlanmış olmaktadır.

Yüksek yargının kanun yolu incelemesi yaparken kendi kararları arasında çelişki oluşturmadan ihtilaflara süratle cevap verebilmesi hukuk devleti ilkesinin bir gereğidir. Yargıtayın bir dairesi aynı davada, veriler değişmeden, mevzuatta da değişiklik olmadan 2 kez birbiriyle çelişen karar veriyorsa 3'üncü incelemeyi artık aynı dairenin değil, Hukuk Genel Kurulunun yapması en doğru olanıdır.

Tasarıyla, hâkimlerin ve mahkemelerin belli konularda ihtisas sahibi olabilmeleri için gerek hukuk mahkemelerinin gerekse idare mahkemelerinin birden fazla dairesi bulunan yerlerde iş bölümü esasına göre dosyalarının tevzi edilmesini sağlayacak bir düzenleme yapılmaktadır. Mevcut durumda dosyalar sayısal anlamda mahkemenin dairelerine tevzi edilmekte, bir hâkim çok çeşitli konulara muhatap olduğu için yargılamalar uzamaktadır, hâkimlerimiz de bu noktada zorlanmaktadırlar. Değişiklik, yargının hızlanmasını sağlayacak, hâkimlerimizin çok çeşitli davalarla meşgul olmasını önleyecek, belli konulara yoğunlaşmalarını, aynı konudaki davalara bakarak uzmanlaşmalarını sağlayacak önemli bir düzenlemedir.

Muhalefet şerhinde bu değişikliğin Anayasa'ya aykırı olduğu ifade edilmiştir. Evet, Anayasa'nın 142'nci maddesine göre mahkemelerin görevi kanunla belirlenir ancak buradaki belirleme görev değil, bir iş bölümü belirlemesidir. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu da bu yetkisini her yerde kullanmayacak, dairelerin fazla olduğu, ihtiyaç olan büyük yerlerde kullanabilecektir.

Tasarıyla getirilen hâkim ve savcıların yükselme ve performans değerlendirmelerinde alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerinin uygulanmasının da göz önünde bulundurulması da önemli bir düzenlemedir. Ceza hukukunda uzlaşma, özel hukukta ara buluculuğun daha da işlerlik kazanabilmesi için böyle bir düzenlemenin yerinde olduğunu düşünmekteyim.

Tasarıyla getirilen ve Dilek Hanım'ın eleştirdiği, kanuna aykırı olarak eğitim kurumu açan veya işletenler için ceza hükmü öngören düzenlemenin yürürlükten kaldırılmasına yönelik bu eleştirilere katılmamız mümkün değildir. Öncelikle şunu ifade etmemiz gerekir: Kanuna aykırı olarak eğitim kurumu açan veya işleten kişilerin cezalandırılmasını öngören Türk Ceza Kanunu'nun 263'üncü maddesinin yürürlükten kaldırılması, herkesin izin almadan eğitim kurumu açıp işletebileceği anlamına gelmemektedir. Burada sadece eylemin suç olmaktan çıkarılması söz konusu olup kanuna aykırı eğitim kurumu açan veya işletenler bakımından diğer kanunlarda yer alan yaptırımlar uygulama alanı bulacak ve dolayısıyla, izin almadan bir eğitim kurumunun faaliyet göstermesi mümkün olmayacaktır. Bu değişikliğin Anayasa'nın 2, 5, 11, 42 ve 174'üncü maddelerine aykırı olduğu ifade edildi. Bu konu, Cumhuriyet Halk Partisi tarafından 2005 yılında Anayasa Mahkemesine götürüldü. Anayasa Mahkemesinden -Cumhuriyet Halk Partisinin dilekçesindeki gerekçe- laiklik ve hukuk devleti ilkelerine aykırılıktan dolayı iptal istenmişti. Anayasa Mahkemesi, bu konuda bir karar verdi ve 5 Mart 2009 tarihli kararın gerekçesinde kanuna aykırı eğitimle ilgili Anayasa Mahkemesinin yorumunu sizlere aynen karardan okumak istiyorum: "Eğitimin, içerik olarak suç teşkil etmesi hâli farklı bir durumdur. Kurumda verilen eğitim sırasında yasa dışı, bölücü, yıkıcı eylemlerin gerçekleştirilmesi hâlinde bu eylemler için ceza öngören Türk Ceza Kanunu'nun diğer maddeleri, Terörle Mücadele Kanunu'nun ve benzeri gibi özel kanunlarda belirtilen tedbir ve yaptırımların uygulanacağı kuşkusuzdur. Öte yandan, Özel Öğretim Kurumları Kanunu'nun 7'nci maddesinde de kurum açma izni verilen kurumlarda iki yıl içinde öğretime başlamayan ile amacı dışında kullanıldığı tespit edilen kurumun, kurum açma izinlerinin iptal edileceği; özel eğitim kurumlarının kurum açma şartlarından herhangi birini kaybetmesi veya izinsiz değişiklik yapması, mevzuatta belirtilen sayıda personel çalıştırılmaması veya mevzuata aykırı personel çalıştırılması, reklam ve ilana ilişkin gerekli şartların yerine getirilmemesi hâlinde davranışın ağırlık derecesine göre on beş günden az olmamak kaydıyla üç aya kadar geçici olarak; Millî Eğitim Temel Kanunu'nun genel ve özel amaçlarıyla temel ilkelerine uymayan, kurumunu mevzuata uygun kapatmayan, geçici olarak kapatma cezası alan ve aynı fiili tekrar işleyen kurumların ise sürekli olarak kurum açma izni veren makam tarafından kapatılacağı belirtilmiştir. Bu yasa kuralının yerinde olup olmadığı, yarar ya da zarar getirebileceği konusu anayasaya uygunluk denetimi dışında kalan bir husustur. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa'nın 2, 5, 11, 42 ve 174'üncü maddelerine aykırı değildir." diyor ve iptal istemini oy birliğiyle Anayasa Mahkemesi reddediyor ve bu konunun, laiklik ilkesini, hukuk devleti ilkesini zedelemediğini de ortaya koyuyor.

Bununla ilgili, kanuna aykırı eğitimin suç olduğu, ceza kanunlarında hapis cezasıyla cezalandırıldığı, Türkiye'den başka Avrupa'da da, dünyada da mukayeseli hukukta tek bir örneği bulunmamaktadır.

Bu duygu ve düşüncelerle tasarının hayırlı, uğurlu olmasını diliyor, Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)